AHMET KEKEÇ DE TOPA GİRDİ; UMUR TALU'YU AYIPLIYORUM!
Fehmi Koru ile Umur Talu arasında Talu'nun "Saddam döneminin şahin medyasını, bu kez muhafazakar medya temsil ediyor" şeklindeki yazısından sonra başlayan polemiğe Ahmet Kekeç de katıldı.
Destursuzca başkasının topuna giriyorum, bunu “yaz rehavetinin”
getirdiği konusuzluğa bağlayabilirsiniz ama öte yandan, uzak bir
dolayımdan da olsa, beni de ilgilendiren bir konuda hissiyatımı
(düşüncelerimi) dile getirmiş olacağım.
Şu:
Umur Talu bir yazı yazdı.
İyi bir yazıydı.
Bu “iyi yazı”nın yazarı, aynı zamanda iyi bir insandır, rikkat
sahibidir, sağduyuludur, düzgün bir adamdır... Bunu yazmazsam
haksızlık olur. Kendisini hiç tanımam, bir hukukumuz yoktur ama
hukuk geliştirdiğimiz birçok kişiden daha yakın bir tanıdığımdır,
daha güvenilirdir.
Neyse, bu iyi adam, iyi bir yazı yazdı ve “Saddam döneminin şahin
medyasını, bu kez muhafazakâr medyanın temsil ettiğini”
söyledi.
Bir de uyarı yaptı: “Hükümet, Başbakan ve parti liderleri umarım
kimi medyacıdan daha itidalli olur... Çünkü ‘Savaşan Şahin Medyası’
yine görevde. Bu kez nöbet değişikliğiyle...”
O zaman hedefte Irak varmış... Nöbetçi şahin merkez medya
imiş...
Müttefikimizin istediği savaş ve işgale, Irak’ta rejim
değişikliğine yataklık, yalakalık ve yanaşmalık yapmazsak başımıza
gelecekleri sıralayıp duruyorlarmış; savaş ve işgal karşıtı
gazetecileri (ve herkesi) “Türkiye’ye ihanet”le suçluyorlarmış.
Şimdi nöbetçi kadro değişmiş.
Daha önce komşularla savaşa, işgale, ABD, NATO, Batı ve İsrail
ekseninde “ilkesel” olarak karşı çıktığını sananlar (yani bizler),
bugün “bu başka” diyebiliyormuş...
Böyle bir yazı...
Hani, eski nöbetçi şahinleri bilmesek, “yeni nöbetçi şahin” olarak
tanımlanan medyayı tanımasak ve hasbelkader içinde yer almasak,
“Bravo Umur Talu’ya, ne iyi bir yazı yazmış” deyip geçeceğiz.
Geçemiyoruz.
Çünkü, içinde birtakım “iyilikler” barındıran bu yazı, biraz
problemli bir yazı olmuş.
Her zaman duyarlı, her zaman ilkeli, her zaman sağduyulu Umur Talu,
tabir-i amiyane ile, bu kez “sallamış”; ezberlerin ve vehimlerini
konuşturmuş...
Herhalde, “öyle olması gerekir” diye düşündü... Okumadığı,
araştırmadığı, örnekler üzerinden gitmediği için de, “Yandaş
olduklarına göre, zaman zaman şahin bir tutum takınan hükümetin
olası savaş ve işgal politikalarına da karşı çıkmazlar mutlaka”
evhamına kapıldı.
Hadi bu kadarcık “önyargı” olur diyelim...
Peki, “Daha önce komşularla savaşa, işgale, ABD, NATO, Batı ve
İsrail ekseninde ‘ilkesel’ olarak karşı çıktığını sananlar”
ifadesini nereye koyacağız?
Her zaman tolere edilebilir Umur Talu, işi bu defa istiskale
döküyor.
Demek ki, muhafazakâr medyanın eski savaş ve işgal karşıtı
tutumunda bir iki yüzlülük vardı...
Bunu, muhafazakâr medyanın bugünkü haline bakarak söylüyor...
İyi de, muhafazakâr medyanın “bugünkü hali”, Umur Talu’nun iddia
ettiği hal değil ki.
Bakmıyor...
Bakmadığı, daha doğrusu “bakmış gibi” yaptığı için de,
sallıyor...
Fehmi Koru, geçenlerde, “Nereden o savaş yanlısı muhafazakâr
gazeteciler, bilmek istiyorum?” mealinde bir soru sordu.
Umur Talu’nun cevabı gecikmedi tabii...
Fehmi Koru haklıymış ama “muhafazakâr” değil, “muhafız” demek
istemiş. Ayrıca, savaş karşıtı olmak, iktidara muhalefet etmeyi de
gerektirirmiş, estekmiş, köstekmiş.
Fehmi Koru’yu bilmem ama ben ikna olmadım.
Dahası, bu cevabından dolayı Umur Talu’yu ayıpladım.
Ahmet Kekeç/Star