09 Mayıs 2011 09:11
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:19
AHMET KEKEÇ ÇILDIRDI! SEN TERBİYESİZ BİR ADAMSIN!
Star Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, açtı ağzını yumdu gözünü. Kekeç'in "küfür ve hakareti -meram anlatma aracı- sayıyorsun, ahlakın bozuk..." dediği kim?
İşte Star Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç’in köşe yazısı..
Terbiyesiz
Büyük bir gazetenin başyazarlığından gelseydin ve uzun yıllar konseycilik oynasaydın, şu an “seçilebilecek” bir yerden milletvekili adayıydın.
Diğer özellikleriniz ortak...
Benzemeye çabaladığın adam, muarızını aşağılarken “analarını satan zihniyet” derdi, her taşın altında “irtica” arardı, hoşlaşmadığı siyasetçileri Menderes’in akıbetiyle korkuturdu.
Sen “yandaş”tan girip “okyanus ötesi”nden çıkıyorsun; Ali Kemal’den girip, bilmem kimin köpeklerinden çıkıyorsun.
Nezahetiniz benziyor...
İnşallah sonunuz da benzer diyeceğim ama iki önemli eksiğin var: Konseycilik ve gazetecilik.
Bunları tamamla, adaylığı cebinde bil.
Fakat iki gözüm kardeşim, meramını küfretmeden anlatamaz mısın?
Bu Recep Bey, hadi diyelim ki dünyanın en başarısız siyasetçisidir, memleketi 2001 krizinden alıp buralara getirmiştir, milli geliri 10 kat artırmıştır, enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmüştür, dış borç oranını makul bir seviyeye indirmiştir, Türkiye’yi 17. büyük ekonomi haline getirmiştir.
Çok başarısızdır.
Bu “başarısızlığın” altını çiz. Rakamları çarpıt. Yalan söyle. Manipülasyon yap.
Neden küfrediyorsun?
Buyurduğun üzere, bazı gazeteciler “yandaş” çıkıyor, hükümetin her icraatını destekliyor, muhalefete yönelttiği eleştirilerin onda birini hükümete yöneltmiyor, çok ayıp ediyor.
Bunun niçin “ayıp bir durum” sayılması gerektiğini yaz.
Bir de neden ağzını bozuyorsun?
Küfretmeden, tahkir ve hakaret sözcükleri kullanmadan, muhatabını aşağılamadan derdini anlatamaz mısın?
Bir de buyuruyorsun ki, “Kekeç Kurucu Meclis’in nasıl teşekkül edeceğini bile bilmiyor, kalkmış ahkâm kesiyor... 12 Haziran’dan sonra oluşacak Meclis, herhangi bir Meclis’ten farklı değildir. Salak Kekeç bunu bilmiyor mu?”
Doğrudur, 12 Haziran’dan sonra oluşa-cak Meclis, herhangi bir Meclis’ten farklı olmayacaktır.
Salak kekeç bunu biliyor.
Bu bilgiye sahip olduğu için de, yeni anayasa hedefine kilitlenmiş Meclis’in “Kurucu Meclis işlevi göreceğini” söylüyor; parlamentoya üye sokacak partilerin anayasa vaadi, “deklare bir vaat” olduğu için, Meclis otomatikman bu işleve sahip oluyor.
Ne yani, herhangi bir Meclis anayasa yapamaz mı?
Bunu engelleyen yasal ve anayasal bir hüküm mü var?
Parmak usulüyle atanmış “teknokratlar” anayasa yapabiliyor da, biricik görevi “yasama” olan Meclis’in “seçilmiş” ve “meşru” üyeleri neden anayasa yapamıyor?
Buna mani durum nedir?
Kurucu Meclis olabilmesi için ille de “sizinkilerin” darbe yapıp, iktidarı ele alması mı gerekiyor?
Hem, “Kurucu Meclis”in teşekkülü, neden birtakım militarist ayak oyumlarına bağlı olsun?
Böyle bir kural mı var?
Deniz Baykal’ınız, bir vakitler, “Haydaaa... Anayasa yapmak da nerden çıktı? Bu iş için kurucu Meclis şart...” mealinde laflar ediyordu. Yani, anayasa yapma hakkının istikbaldeki darbeye, daha doğrusu o darbenin oluşturacağı Kurucu Meclis’e ait olması gerektiğini söylüyordu.
Bu işte...
Siz busunuz...
Zihniyetiniz bu...
Hadi ben salağım, “kuruculuk şartını” bilmiyorum.
Sen de terbiyesiz bir adamsın.
Hem kuruculuk şartını darbelerde arıyorsun, aklın bozuk...
Hem de küfür ve hakareti “meram anlatma aracı” sayıyorsun, ahlakın bozuk...
Terbiyesiz
Büyük bir gazetenin başyazarlığından gelseydin ve uzun yıllar konseycilik oynasaydın, şu an “seçilebilecek” bir yerden milletvekili adayıydın.
Diğer özellikleriniz ortak...
Benzemeye çabaladığın adam, muarızını aşağılarken “analarını satan zihniyet” derdi, her taşın altında “irtica” arardı, hoşlaşmadığı siyasetçileri Menderes’in akıbetiyle korkuturdu.
Sen “yandaş”tan girip “okyanus ötesi”nden çıkıyorsun; Ali Kemal’den girip, bilmem kimin köpeklerinden çıkıyorsun.
Nezahetiniz benziyor...
İnşallah sonunuz da benzer diyeceğim ama iki önemli eksiğin var: Konseycilik ve gazetecilik.
Bunları tamamla, adaylığı cebinde bil.
Fakat iki gözüm kardeşim, meramını küfretmeden anlatamaz mısın?
Bu Recep Bey, hadi diyelim ki dünyanın en başarısız siyasetçisidir, memleketi 2001 krizinden alıp buralara getirmiştir, milli geliri 10 kat artırmıştır, enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmüştür, dış borç oranını makul bir seviyeye indirmiştir, Türkiye’yi 17. büyük ekonomi haline getirmiştir.
Çok başarısızdır.
Bu “başarısızlığın” altını çiz. Rakamları çarpıt. Yalan söyle. Manipülasyon yap.
Neden küfrediyorsun?
Buyurduğun üzere, bazı gazeteciler “yandaş” çıkıyor, hükümetin her icraatını destekliyor, muhalefete yönelttiği eleştirilerin onda birini hükümete yöneltmiyor, çok ayıp ediyor.
Bunun niçin “ayıp bir durum” sayılması gerektiğini yaz.
Bir de neden ağzını bozuyorsun?
Küfretmeden, tahkir ve hakaret sözcükleri kullanmadan, muhatabını aşağılamadan derdini anlatamaz mısın?
Bir de buyuruyorsun ki, “Kekeç Kurucu Meclis’in nasıl teşekkül edeceğini bile bilmiyor, kalkmış ahkâm kesiyor... 12 Haziran’dan sonra oluşacak Meclis, herhangi bir Meclis’ten farklı değildir. Salak Kekeç bunu bilmiyor mu?”
Doğrudur, 12 Haziran’dan sonra oluşa-cak Meclis, herhangi bir Meclis’ten farklı olmayacaktır.
Salak kekeç bunu biliyor.
Bu bilgiye sahip olduğu için de, yeni anayasa hedefine kilitlenmiş Meclis’in “Kurucu Meclis işlevi göreceğini” söylüyor; parlamentoya üye sokacak partilerin anayasa vaadi, “deklare bir vaat” olduğu için, Meclis otomatikman bu işleve sahip oluyor.
Ne yani, herhangi bir Meclis anayasa yapamaz mı?
Bunu engelleyen yasal ve anayasal bir hüküm mü var?
Parmak usulüyle atanmış “teknokratlar” anayasa yapabiliyor da, biricik görevi “yasama” olan Meclis’in “seçilmiş” ve “meşru” üyeleri neden anayasa yapamıyor?
Buna mani durum nedir?
Kurucu Meclis olabilmesi için ille de “sizinkilerin” darbe yapıp, iktidarı ele alması mı gerekiyor?
Hem, “Kurucu Meclis”in teşekkülü, neden birtakım militarist ayak oyumlarına bağlı olsun?
Böyle bir kural mı var?
Deniz Baykal’ınız, bir vakitler, “Haydaaa... Anayasa yapmak da nerden çıktı? Bu iş için kurucu Meclis şart...” mealinde laflar ediyordu. Yani, anayasa yapma hakkının istikbaldeki darbeye, daha doğrusu o darbenin oluşturacağı Kurucu Meclis’e ait olması gerektiğini söylüyordu.
Bu işte...
Siz busunuz...
Zihniyetiniz bu...
Hadi ben salağım, “kuruculuk şartını” bilmiyorum.
Sen de terbiyesiz bir adamsın.
Hem kuruculuk şartını darbelerde arıyorsun, aklın bozuk...
Hem de küfür ve hakareti “meram anlatma aracı” sayıyorsun, ahlakın bozuk...