09 Mar 2018 08:28
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:04
Ahmet Kekeç Ayşenur Arslan'ı topa tuttu: Bu hatunun ayrıcalığı nedir?
Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, BirGün yazarı Ayşenur Arslan için açtı ağzını yumdu gözünü.
Star gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, BirGün yazarı Ayşenur Arslan için
RTÜK ve savcıları harekete geçmeye çağırdı.
Ahmet Kekeç, 28 Şubat'ın medya ayağının arka plandakı ismi olduğunu iddia ettiği Ayşenur Arslan'ın terör destekçisi olduğunu belirterek, dokunulmaz olup olmadığını sorguladı.
Kekeç, yazısında "Akit Tv sunucusu için ortalığı ayağa kaldıran Doğan Medya Memurları bu kadına neden tek laf etmez, aynı mahalleden oldukları için mi?" sorusunu yöneltti.
İşte Ahmet Kekeç'in bugünkü yazısından bir bölüm:
Bu hatunun ayrıcalığı nedir?
Afedersiniz ama bu Ayşenur Arslan’ın ayrıcalığı nedir?
Kendisi BirGün gazetesinde köşe yazıyor...
CHP yandaşı televizyon kanallarında programlar filan yapıyor...
Öfkeli ve hazımsız bir ablamız...
Aynı zamanda “tehlikeli...”
28 Şubat darbesinin tamama erdiricilerinden biri olan Ali Kırca’nın arkasındaki “beyin”di...
Uzunca bir süre, bir özel televizyon kanalının haber dairesinde iki numaralı isim olarak çalıştı...
Aklınıza gelen bütün irtica haberlerinin altında imzası bulunuyordu...
Yetenekli bir “mürteci avcısı”, ölçüye gelmez bir “Erbakan düşmanı”ydı.
Hani şu sıralarda “28 Şubat darbesinin sivil ayağı kimlerden oluşuyor?” diye bir tartışma yürütülüyor ya, “sivil ayak” Ayşenur Arslan’dı işte.
Ta kendisiydi...
Sütre gerisindeydi ama darbeye katkı sağlayan en etkin isimlerden biriydi.
Ayşenur Arslan sadece Erbakan düşmanlığıyla malul bir gazeteci değil...
Aynı ve benzeri gerekçelerle “Erdoğan düşmanlığı” yapıyor...
Nasıl derler, biraz hesapsız kitapsız ve “patolojik hal”le irtibatlandırılabilecek bir düşmanlık bu...
Ölçüsü yok...
Sözlerinin nereye varacağını tartmadan konuşuyor; konuştukça hem saçmalıyor, hem de yasaların “suç” saydığı fiilleri işliyor...
Bir Allah’ın kulu da çıkıp, “Bu hatun ne diyor böyle?” diye sormuyor.
İzlememiştim...
Sosyal medya mecralarında dolaştırıldığı için haberdar oldum.
Demokratik mekanizmalardan (seçimden, sandıktan filan) umudunu kesen Ayşenur ablamız, bir özel televizyon kanalında, Erdoğan’dan (ve Erdoğan’ın temsil ettiği değerler sisteminden) kurtulmak için “silahlı mücadeleyi” öğütleyen bir konuşma yapmış.
Nasıl yani?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı mı vuracaksınız?
AK Parti birimlerinin üzerine terör örgütlerini mi salacaksınız?
İşbu Ayşenur Arslan, düne kadar darbeyi tolere edilebilir bir hal, zararsız bir “demokratik sapma” sayıyordu.
Düşüncesinde ilerleme kaydetmiş...
PKK’nın yaptığı gibi, artık silahlı ve silahsız mücadeleyi öneriyor...
Çünkü onların arkasında silahlı mücadele varmış...
“Onlar”dan kasıt nedir bilmiyorum ama şekva gösterdiği yapı AK Parti olduğuna göre, belli ki AK Parti’nin silahlı mücadele sonucu iktidara geldiğini düşünüyor.
Merakım şudur:
Bu Ayşenur Arslan’a bir şey denmeyecek mi?
Mütemadiyen “din adamı” pataklayan ve Akit TV sunucusuna bu dünyayı dar eden Doğan Medya Grubu memurları, terörü “siyasal mücadele aracı” olarak gösteren Ayşenur Arslan’a yalandan da olsa bir itirazda bulunmayacak mı?
Ayrıcalığı nedir bu hatunun?
Mahalle sakini olması mı?
Hadi RTÜK’ü geçtik... RTÜK üzerine vazife olmayan işlerde pek bir cevval...
Peki, savcılar nerede?
Neden takibatsız bırakıyorlar bu hem “sorumsuz”, hem de “tehlikeli” beyanları?
Ahmet Kekeç, 28 Şubat'ın medya ayağının arka plandakı ismi olduğunu iddia ettiği Ayşenur Arslan'ın terör destekçisi olduğunu belirterek, dokunulmaz olup olmadığını sorguladı.
Kekeç, yazısında "Akit Tv sunucusu için ortalığı ayağa kaldıran Doğan Medya Memurları bu kadına neden tek laf etmez, aynı mahalleden oldukları için mi?" sorusunu yöneltti.
İşte Ahmet Kekeç'in bugünkü yazısından bir bölüm:
Bu hatunun ayrıcalığı nedir?
Afedersiniz ama bu Ayşenur Arslan’ın ayrıcalığı nedir?
Kendisi BirGün gazetesinde köşe yazıyor...
CHP yandaşı televizyon kanallarında programlar filan yapıyor...
Öfkeli ve hazımsız bir ablamız...
Aynı zamanda “tehlikeli...”
28 Şubat darbesinin tamama erdiricilerinden biri olan Ali Kırca’nın arkasındaki “beyin”di...
Uzunca bir süre, bir özel televizyon kanalının haber dairesinde iki numaralı isim olarak çalıştı...
Aklınıza gelen bütün irtica haberlerinin altında imzası bulunuyordu...
Yetenekli bir “mürteci avcısı”, ölçüye gelmez bir “Erbakan düşmanı”ydı.
Hani şu sıralarda “28 Şubat darbesinin sivil ayağı kimlerden oluşuyor?” diye bir tartışma yürütülüyor ya, “sivil ayak” Ayşenur Arslan’dı işte.
Ta kendisiydi...
Sütre gerisindeydi ama darbeye katkı sağlayan en etkin isimlerden biriydi.
Ayşenur Arslan sadece Erbakan düşmanlığıyla malul bir gazeteci değil...
Aynı ve benzeri gerekçelerle “Erdoğan düşmanlığı” yapıyor...
Nasıl derler, biraz hesapsız kitapsız ve “patolojik hal”le irtibatlandırılabilecek bir düşmanlık bu...
Ölçüsü yok...
Sözlerinin nereye varacağını tartmadan konuşuyor; konuştukça hem saçmalıyor, hem de yasaların “suç” saydığı fiilleri işliyor...
Bir Allah’ın kulu da çıkıp, “Bu hatun ne diyor böyle?” diye sormuyor.
İzlememiştim...
Sosyal medya mecralarında dolaştırıldığı için haberdar oldum.
Demokratik mekanizmalardan (seçimden, sandıktan filan) umudunu kesen Ayşenur ablamız, bir özel televizyon kanalında, Erdoğan’dan (ve Erdoğan’ın temsil ettiği değerler sisteminden) kurtulmak için “silahlı mücadeleyi” öğütleyen bir konuşma yapmış.
Nasıl yani?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı mı vuracaksınız?
AK Parti birimlerinin üzerine terör örgütlerini mi salacaksınız?
İşbu Ayşenur Arslan, düne kadar darbeyi tolere edilebilir bir hal, zararsız bir “demokratik sapma” sayıyordu.
Düşüncesinde ilerleme kaydetmiş...
PKK’nın yaptığı gibi, artık silahlı ve silahsız mücadeleyi öneriyor...
Çünkü onların arkasında silahlı mücadele varmış...
“Onlar”dan kasıt nedir bilmiyorum ama şekva gösterdiği yapı AK Parti olduğuna göre, belli ki AK Parti’nin silahlı mücadele sonucu iktidara geldiğini düşünüyor.
Merakım şudur:
Bu Ayşenur Arslan’a bir şey denmeyecek mi?
Mütemadiyen “din adamı” pataklayan ve Akit TV sunucusuna bu dünyayı dar eden Doğan Medya Grubu memurları, terörü “siyasal mücadele aracı” olarak gösteren Ayşenur Arslan’a yalandan da olsa bir itirazda bulunmayacak mı?
Ayrıcalığı nedir bu hatunun?
Mahalle sakini olması mı?
Hadi RTÜK’ü geçtik... RTÜK üzerine vazife olmayan işlerde pek bir cevval...
Peki, savcılar nerede?
Neden takibatsız bırakıyorlar bu hem “sorumsuz”, hem de “tehlikeli” beyanları?