Ahmet Kekeç Ahmet Hakan'la dalga geçti: Efendim Ahmet! Tüpçü mü dedin?
Ahmet Kekeç bugünkü yazısında Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'ın yeni patronu Demirören için kullandığı "tüpçü" ifadesini gündeme getirdi.
Ahmet Kekeç, Doğan Medya Grubu'nun önceki gün Demirören Grubu’na
satılmasının ardından bir yazı kaleme aldı. Star yazarı yazısında
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'ı eleştirdi.
Ahmet Kekeç, Ahmet Hakan'ın yeni patronu Demirören için "tüpçü"
nitelemesini hatırlatarak, "Peki, bundan sonra da “tüpçü”
diyebilecek mi? Yoksa para alma ihtimali belirdiği için “Sayın
Demirören” ifadesine mi dönecek? Belki de istihfaf etme
hakkını(kendi ifadesiyle “mavra çevirme” hakkını) eski patronu
Aydın Doğan için kullanacak, “lastikçi” filan diyecek... "
dedi.
İŞTE AHMET KEKEÇ'İN O YAZISI
Tüpçü medya patronu, Milliyet ve Vatan gazetelerinin sahibi
(ilaveten Doğan Medya Grubu’nun sahibi) Demirören oluyor...
Demirören...
Bu nitelemeyi (“tüpçü medya patronu” nitelemesini), en son Sözcü
gazetesi yazarı Necati Doğru kullanmış ve Demirören’i çıkarcılıkla,
yalakalıkla, iktidara göbek bağıyla bağlı olmakla suçlamıştı.
Sonra da, Demirören’in müesseselerinden kovulmuş gazetecilerin tam
listesini (!) sunmuştu. Bu iddialara (suçlamalara) Milliyet ve
Vatan yetkililerinin bir cevabı oldu mu, bilmiyorum.
Ciddiye almamışlardır muhtemelen
Bu yazıyı 06.10.2003 tarihinde Necati Doğru için kurgulamıştım.
Daha doğrusu, yazarın “istihfaf” çabasını eleştirmiştim.
Necati Doğru yalnız değilmiş...
Meğer Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Coşkun da yeni patronu
Demirören’den söz ederken “tüpçü” nitelemesini kullanmış. “Ben
Galatasaray’a başkan olursam, tüpçü Beşiktaş’ta kalamaz” demiş.
Başka şeyler de yazmış (Reis’in baskısıyla mı bıyık bırakmış, çok
mu çalışıyormuş ki yoruluyormuş, niçin TFF Başkanlığından istifa
etmiyormuş vs...) ama bu yazı bağlamında bizi daha çok “tüpçü”
nitelemesi ilgilendiriyor.
Necati Doğru için yazdıklarımı, bu kez, tersyüz edip Ahmet Hakan
Coşkun’a giydireceğim.
Bakalım üzerinde iyi duracak mı?
Hürriyet yazarının “tüpçü” ifadesi, evet, bir küçümseme ve
aşağılama çabasını yansıtıyor.
Demirören’i “tüpçülüğe” terfi ettiren (ya da “tenzil” ettiren)
olay, Hasan Cemal’in Milliyet’ten gönderilmesiydi.
Gerçi Hasan Cemal, “Benim Milliyet’ten gönderilmemde siyasi
iktidarın bir dahli bulunmuyor” demiş, sonra da (niyeyse) fikir ve
ahlak değiştirip, “Beni Milliyet’ten Erdoğan kovdurdu” demeye
başlamıştı ama bu itiraf ve sapma Demirön’i tüpçülükten kurtarmaya
yetmemişti.
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Coşkun’un “tüpçü” aşağılamasının nedeni
budur...
Bir vakitler, Aydın Doğan’a da muarızları (yani Aydın Bey’in
gadrine uğramış kişiler ve kovulmuş gazeteciler) “oto yedek
parçacısı” yakıştırmasında bulunuyorlardı.
Bir mesleğin ya da iştigal alanının, aynı zamanda tahkir ve suçlama
niyetine kullanılması, memleketimize özgü bir hoşluk olsa
gerek...
İncitme çabasıyla kalkıştığı besbelli Ahmet Hakan Coşkun, örneğin,
eski patronu Aydın Doğan için de (çünkü o da mebzul miktar gazeteci
kovdurmuştur; son örneği Akif Beki’dir) “oto yedek parçacısı” yahut
“lastikçi” nitelemesini kullanmış mı, kullanabilir mi?
Bir zamanlar para aldığı kişiye (Aydın Doğan’a) diyemediği bir
şeyi, para alamayacağını zannettiği bir kişiye (Demirören’e) demesi
kaç puandır?
Peki, bundan sonra da “tüpçü” diyebilecek mi? Yoksa para alma
ihtimali belirdiği için “Sayın Demirören” ifadesine mi dönecek?
Belki de istihfaf etme hakkını(kendi ifadesiyle “mavra çevirme”
hakkını) eski patronu Aydın Doğan için kullanacak, “lastikçi” filan
diyecek...
Olur mu?
Bence olur...
Bu karakterden her şey beklenir.
HAMİŞ
Etikçi arkadaşlara soralım: Gazeteci ve yazar kovma alışkanlığı
Demirören’in medya dünyasına bir armağanı mıdır? Daha önce steril
bir medya düzeni mi vardı?
28 Şubat’ın gazeteci kıyımında neredeydiler?
Etibank ve Dışbank yağmasında neredeydiler?
Bu bankaların bir getirisi (yahut götürüsü) olarak gazeteciler kapı
önüne konulurken neredeydiler?
POAŞ rezilliği yaşanırken neredeydiler?
Muhterem “oto yedek parçacısı” (Ahmet Hakan Coşkun hoşlanacaktır bu
ifadeden) siyasilerle karton fabrikası pazarlığına girişirken ve
Başbakan’a hoş görünmek için kelle alırken neredeydiler?
Karargâhta pişen “andıç”lar manşetleri süslerken neredeydiler?
Bağımsız ve tarafsız gazeteciler şelek şelek Genelkurmay
brifinglerine taşınırken neredeydiler?