29 Ağu 2020 13:21 Son Güncelleme: 29 Ağu 2020 13:35

Ahmet Hakan'dan İstanbul Barosu'na sert tepki: Aklım almıyor

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun ardından gazeteci Ahmet Hakan da ölüm orucunda ölen avukat Ebru Timtik'in fotoğrafının İstanbul Barosu'na asılmasına tepki gösterdi.

Adil yargılanma talebiyle ölüm orucuna başlayan ve 238. gününde hayatını kaybeden avukat Ebru Timtik için dün İstanbul Barosu önünde bir uğurlama programı düzenlendi. Timtik'in cenazesinin baro önüne getirilmesine izin verilmezken İstanbul Baros'nun balkonundan sarkıtılan Timtik'in fotoğrafı tartışma yarattı.

BAKAN SOYLU TEPKİ GÖSTERMİŞTİ
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, fotoğrafa çok sert tepki gösterdi. Soylu yaptığı açıklamada "Savcı Şehit Selim Kiraz'ı şehit eden, bu ülkeyi huzursuz etmeye çalışan, jandarmamızın dağda fellik fellik arayıp etkisiz hale getirdiği DHKP-C terör örgütü mensuplarının fotoğrafını bugün İstanbul Barosu'na asanların, bu milletin değerleriyle hiçbir ilgisi yoktur. İstanbul Barosu'na da yazıklar olsun, İstanbul Barosu'nun yöneticilerine de yazıklar olsun. Şahsım adına da onlarla ilgili suç duyurusunda bulunacağım" ifadelerini kullandı.

AHMET HAKAN: AKLIM ALMIYOR
Soylu'nun ardından bir tepki gazeteci Ahmet Hakan'dan geldi.

Hakan Hürriyet gazetesindeki bugünkü yazısında fotoğrafın baroya asılması için "Aklım almıyor" derken, ölüm orucu eyleminin böylelikle kutsanmaya çalışıldığını iddia etti.

Ahmet Hakan'dan İstanbul Barosu'na sert tepki: Aklım almıyor - Resim : 1

İşte Hakan'ın bugünkü yazısından "Bu yaptığınla ölüm orucunu kutsar gibisin İstanbul Barosu!" başlıklı o bölüm:

Ölüm orucu eylemi yapan avukat Ebru Timtik, hayatını kaybedince...
İstanbul Barosu, Beyoğlu’ndaki merkezinin duvarına Ebru Timtik’in dev bir posterini astı.

*

“Şahane bir eylem yaptın ve şahane bir şekilde öldün” der gibi... “Ne güzel eylem yaptın da ne güzel öldün” der gibi...

*

İstanbul Barosu’nun “ölüm orucu” adı verilen adı batasıca eyleme böyle bir davranışla bir nevi meşruiyet kazandırmasını aklım almıyor.

*

Barona kayıtlı olan avukatın yeniden yaşama dönmesi için çabalarsın... Barona kayıtlı olan avukata “Bu eyleminden vazgeç” diye çağrıda bulunursun... “Avukatımız ölmesin” diye her türlü yolu denersin... Yetkilileri duyarlı olmaya ve adım atmaya çağırırsın...

Bunların hepsi tamam.

Ki ben de “Ölmesin, yaşasın” diye iki kez yazı yazdım.

*

Ama hayatına kendi elleriyle kıymış, bu şekilde güya eylem yapmış bir avukatın posterini, baro duvarında dalgalandıramazsın.

Çünkü bu yaptığınla...

“Kendini öldürme” denilen gayri insani ve hayat düşmanı eylemi kutsamış ve özendirmiş olursun.

*

Ebru Timtik için yapılan cenaze töreninden gelen görüntüleri de izledim dün.

- Tam bir DHKP-C gösterisiydi...

- Örgütsel sloganlarla, marşlarla “kendini öldürmek” kutsanıyordu...

- “Kendini bilerek ve isteyerek öldürme” davranışına destansı bir anlam yükleniyordu.

*

Hadi diyelim ki bu örgüt, bu tür ölümlerden kendine bir yol açmaya çalışıyor.

Peki İstanbul Barosu’na ne oluyor?


İstanbul Barosu ne yapmaya çalışıyor?

*

Yoksa İstanbul Barosu...

“Çoklu baro teklifi, aslında acayip haklı bir teklifti” falan demeye mi çalışıyor?

Nedir?