05 Eki 2016 11:47 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:34

Ahmet Hakan'dan CHP'li vekillere yanıt: Yuh! Gerçekten yuh!

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, ile CHP'li 3 vekil arasında yaşanan polemik devam ediyor.

CHP'li vekillerin Cemaat ile ilgili yazılarını hatırlatmasına bugünkü köşesinden yanıt veren Ahmet Hakan "İşte özeleştirimi veriyorum: Keşke o yazıları yazmasaydım da bilmeden de olsa darbeci katillerin televizyon ve gazetelerine destek vermiş olmasaydım" dedi ve CHP'li vekilleri de özeleştiriye davet etti.

Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan bir süre önce Cemaat yayınlarına kayyum atandığı dönemde kanallara giderek sahip çıkan CHP’li milletvekilleri Barış Yarkadaş, Eren Erdem ve Mahmut Tanal’dan “Cemaat özeleştirisi” istemiş ve “Eğer Fetullahçıların 15 Temmuz’da darbe yapacaklarını bilseydiniz yine de koşar mıydınız onların yayın organlarının kapısına?” demişti.

CHP’li vekiller ise Ahmet Hakan’a “Zaman Gazetesi’ne el konulmasını ve bu sırada kadınların yerlerde sürüklenmesini 7 Mart 2016’da haklı bir biçimde eleştiren Hakan’ın tüm bunları unutup bizden özeleştiri istemesi gayri ciddidir; hadsizliktir” diye yanıt vermişti.

TARTIŞMA DEVAM EDİYOR

CHP'li vekillerin çıkışına bugünkü köşesinden yanıt veren Ahmet Hakan "O dönem bu üç milletvekilinin bu kadar ateşli bir müdafaa hattı oluşturmalarını azıcık yadırgasam da “basın özgürlüğüne sahip çıkıyorlar” falan diye düşünerek pek bir itirazım olmadı.

Ama el insaf! 15 Temmuz oldu. Yani kan aktı. Yani katliam yapıldı. Yani Meclis bombalandı. Yani memleketi içsavaşa sürükleyecek bir kalkışma söz konusu söz oldu" dedi.

İşte Ahmet Hakan'ın bugünkü köşesinden ilgili bölüm:

"CHP'li Eren Erdem, Barış Yarkadaş ve Mahmut Tanal!

Size sorduğum soru şuydu:

“Eğer Fetullahçıların 15 Temmuz’da darbe yapacaklarını bilseydiniz yine de koşar mıydınız onların yayın organlarının kapısına?”

*

Hakaret yok. Aşağılama yok. Terbiyesizlik yok. Hatta itham bile yok.

Sadece ve sadece masum bir özeleştiri çağrısı var.

Peki siz ne yaptınız buna karşı?

Düzgün bir cevap vermek yerine benim niyetimi sorguladınız ve üste çıkmak için bana saldırdınız.

*

Dediğiniz şu:

“Ahmet Hakan iktidara selam yolluyor.”

Yuh! Gerçekten yuh!(...)

(...)Gelelim en başa...

Yani bu üç milletvekilini öfkelendiren soruya...

*

Önce kendimle ilgili bir durum tespiti yapayım:

Fetullahçı televizyon ve gazetelerin kapısına gitmedim ama kapatılmalarına da gönlüm razı olmadı. Gönlümün razı olmadığını belirten yazılar da yazdım.

İşte özeleştirimi veriyorum:

Keşke o yazıları yazmasaydım da bilmeden de olsa darbeci katillerin televizyon ve gazetelerine destek vermiş olmasaydım.

*

Bu üç milletvekili ise...

O gazete ve televizyonlar için kelle koltukta savaştı, kapılarında bekledi, amansız bir savunma yaptı.

O dönem bu üç milletvekilinin bu kadar ateşli bir müdafaa hattı oluşturmalarını azıcık yadırgasam da “basın özgürlüğüne sahip çıkıyorlar” falan diye düşünerek pek bir itirazım olmadı.

Ama el insaf!

15 Temmuz oldu.

Yani kan aktı. Yani katliam yapıldı. Yani Meclis bombalandı. Yani memleketi içsavaşa sürükleyecek bir kalkışma söz konusu söz oldu.

Ve böylece...

O yayın organlarının ne denli tehlikeli bir örgütün operasyonel medyası olduğu en bariz şekilde ortaya çıktı.

*

Böyle bir durumda şöyle denmez mi?

- Yahu biz de bu heriflerin gerçekten de gazetecilik, televizyonculuk yaptıklarını düşündük.

- Kan dökeceklerine ihtimal vermediğimiz bir Cemaat’in kendi halinde yayın organları olduklarına inandık.

- Kapatılmalarını basın özgürlüğüne aykırı bulduk ve bu yayın organlarına ölümüne destek verdik...

- Amma da yanılmışız be!

*

Evet, böyle denmez mi?

Söyleyin Eren Erdem, Söyleyin Barış Yarkadaş, Söyleyin Mahmut Tanal...

Denmez mi?

Denmezse niye denmez?"