17 Tem 2010 08:15 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:28

AHMET HAKAN'DAN BİLİNEN BİR İTİRAF! "BEN ESKİDEN ERBAKANCIYDIM!"

Ben gençliğimde kendimi “Refah Partili” sayardım. Erbakan Hoca'ya da en azından “saygım” vardı.

Ben bir Erbakancı idim

BEN gençliğimde kendimi “Son tahlilde Refah Partili” sayardım. Erbakan Hoca’ya da “itaatim” olmasa da en azından “saygım” vardı.

Durun, durun!
Saadet Partisi’ndeki son gelişmelere, Erbakan’ın son çıkışına, “Çakma küçük prens” Fatih Erbakan’ın yaptığı “Babamın partisi değil mi? Ya itaat edersin ya da çeker gidersin” türü laflara bakıp da “Sen nasıl barındın bu adamların içinde” demeyin.
Vallahi de, billahi de...
Eskiden böyle değildi bu işler, bu adet yeni çıktı.
¡¡¡
Neden böyle oldu? Neden daha geriye gidildi? Ve nereden çıktı şu “Ya itaat et / ya da çek git” sakilliği?
Cevaplarım şunlardır:
? BİR: İslami kesimde bağımsız, bağlantısız aydın duruşu sergileyen kalmadı.
? İKİ: AK Parti bölünmesinin ortaya çıkardığı travma, Saadet Partisi’nin ak saçlılarını herkese karşı “itimatsız” hale getirdi.
? ÜÇ: 80 küsur yaşındaki Erbakan Hoca, işin peşini biraz da başındaki para cezası belası nedeniyle bırakmıyor. Bu cezayı siyasileştirmek istediği için partideki kontrolü sürdürmek istiyor.
? DÖRT: Saadet Partisi’nin geçerli tek ideolojisi “Vefa duygusu” oldu çıktı. Erbakan’a sadakat gösterdikleri oranda davaya hizmet ettiklerine inananlar var partide. Erbakan onlara güveniyor.
? BEŞ: Eskiden “Kişiye sadakat olmaz, davaya olur” denildiğinde bunun bir karşılığı olurdu. “Vefa duygusu” bunu da aldı götürdü.
? ALTI: Fatih’in yaşı tutsaydı ve bugün Numan Kurtulmuş’a karşı yaptığını eskiden parti içinden bir başkasına yapsaydı, buna İslami kesim içinde kimse rıza göstermezdi. En sert tepki ortaya konurdu. Oysa şimdi derin bir sessizlik var. Çünkü Erbakan Hoca, “Parti isterse küçülsün, yeter ki kontrol bende kalsın” noktasında.

Gülünç bir krizdir Kardak

ÜSTÜNÜZE afiyet benim milli hislerim pek kuvvetli değildir.
Mesela resmi geçitlerde tüylerim diken diken olmaz.
Mesela Reina’da Kenan Doğulu’dan “Onuncu Yıl Marşı”nı dinlediğimde gözyaşlarım su olup akmaz.
Mesela Türk jetleri gökyüzünde atraksiyon çekerken göğsüm kabarmaz.
Mesela Türk komandosu gördüğümde “Baş koymuşum Türkiye’nin yoluna / Düzlüğüne, yokuşuna ölürüm / Asırlardır kır atımı suladım / Irmağının akışına ölürüm Türkiyem” diye tutturmam.
Çabuk galeyana gelmem yani... Öyle hemen tutuşmam.
Affınıza sığınarak söylüyorum: Ben biraz fazla soğukkanlıyımdır.
¡¡¡
Kardak Krizi’ni başından sona yakından takip ettim.
Açıkça söyleyeceğim:
Hayatımda gördüğüm en komik, en gereksiz, en gülünç, en saçma, en abartılmış, en sersem krizdir Kardak Krizi...
Ege’de beş on keçinin zor barınabildiği bir adaya Yunan askerlerinin bayrak dikmesi...
Ardından dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in diklenmesi...
Ve sonunda yan taraftaki daha küçük bir kayalığa Türk bayrağının dikilmesiyle tarafların anlaşmaya varması...
Tabii bu arada...
Dönemin ABD Başkanı Clinton’ın, bir yandan “Bunlar kafayı yemiş yahu...” diyerek kahkahalarla gülmesi, bir yandan da taraflara “İki kayalık için savaş falan çıkarmayın” diye telkinde bulunması...
¡¡¡
Ne yalan söyleyeyim:
Bunların hiçbiri beni galeyana getirmedi, getirmiyor.
Bende sadece gülme hissi uyandırıyor.
Ama dedim ya...
Siz bana bakmayın, benim milli hislerim kuvvetli değildir.

Terasta Titanic

MAGAZİN dünyamızda meydana gelen her yeni skandal, yeni kavramların ortaya çıkmasına neden oluyor.
Mesela “Hayrola çay bahçesi” olayı hâlâ hafızalarımızda...
Ya da...
“Tostumu yedim bekliyorum” hâlâ gerekli durumlarda kullanılıyor ve hiç demode olmuyor.
“Büyük olaylardan kalma büyük kavramlar” dizisinde son durak şudur:
“Terasta Titanic yapmak”.
Hadi bakalım, darısı yeni kavramlara...

Sıcakta neler yapılır

? “Çölde Çay” filmine takılabilirsiniz.
? “Fargo” adlı filmi seyredip serinleyebilirsiniz.
? “Kar Şiirleri Antolojisi”ne göz atabilirsiniz.
? Bülent Ortaçgil’in “Çok sıcak, daha da sıcak olacak” şarkısını dinleyebilirsiniz.
? Hâlâ okumadıysanız Orhan Pamuk’un “Kar” romanını okuyabilirsiniz.
? Nuri Bilge Ceylan’ın “İklimler” filmiyle önce ısınıp sonra serinleyebilirsiniz.

Haftanın en iyileri

? EN İYİ FOTOĞRAF: Başbakan Erdoğan ile CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu el sıkışırken gösteren fotoğraf.
? EN İYİ TARTIŞMA: Elif Şafak’ın başlattığı “Söz yazarlarına sözlük gerekir” tartışması.
? EN İYİ KARŞILIK: AK Partili Hüseyin Çelik’in “sarkık bıyık” vurgusuna Devlet Bahçeli’den gelen “badem bıyık” karşılığı...
? EN İYİ GEYİK: İnternette dolaşan “Şahan K” geyiği...
? EN İYİ YAKLAŞIM: CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun, partililere yaptığı dini değerlere saygı çağrısı...
? EN İYİ HABER: B.T. ile Ş.G.’nin görüntülerini yakalayan “Bizden Kaçmaz” ekibi.

Ahmet HAKAN / HÜRRİYET

ETİKETLER
#ahmet hakan #erbakan