16 Oca 2009 05:42
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:29
AHMET HAKAN "TUNCAY GÜNEY MANİFESTOSU"NU YAYINLADI!... MANİFESTODA NELER VAR?...
TUNCAY Güney denilen "tuhaf adam" hakkında...
Tuncay Güney manifestosu
TUNCAY Güney denilen "tuhaf adam" hakkında...
TUNCAY Güney denilen "tuhaf adam" hakkında...
Bu zamana kadar...
"Koskoca bir dava böyle bir adamın sırtından yükseltilemez" dendi... "Birtakımkaranlık işlere bulaşmış olması, onu her şeyi bilen adam yapmaz" dendi... "Dengesiz"dendi... "Tanıklığı bile kabul edilemez" dendi... "Manipülasyon yavşağı" dendi..."Acilen müşahede altına alınması gereken bir klinik vaka" dendi... "Fena haldeçelişkili şeyler söylüyor" dendi... "Ciddiye alınamaz" dendi... "Hahamlığı bile sahte"dendi... "Sahtekár" dendi... "Serbest çağrışım üstadı" dendi...
Dendi oğlu dendi...
* * *
Dendi de ne oldu?
Ne olacak?
Sanki bunların hiçbiri söylenmemiş gibi...
Yine konuşturuldu, yine manşet yapıldı, yine televizyon ekranlarında ağırlandı, yine referans oldu, yine ciddiye alındı, yine adam yerine kondu, yine "bir numaralı tanık"muamelesi gördü, yine koskoca adamları parmağında oynattı, yine köpürtüldü, yine Kanada´dan ortalığı karıştırmasına izin verildi, yine onu dinleyenler söylediklerinden hiçbir şey anlamadıkları halde "Vay anam vay... Neler dönmüş yahu" diye tepki verdi, yine hezeyanlarından müthiş anlamlar çıkarıldı...
Kısacası...
Koca memleket, bilerek ve isteyerek bir delinin elinde oyuncak oldu...
* * *
Artık bu gidişata bir "dur" demenin vakti gelmiştir...
"Yeter! Söz sağduyunundur" diye haykırarak...
Bu köşeden cümle áleme ilan ederim ki:
Bundan böyle her kim...
Bu Tuncay Güney denilen şirazesinden kopmuş kişiyi...
Manşete çekerse... Referans yaparsa... Televizyon programında beş saat konuşturup sağa sola bulaşmasına zemin hazırlarsa... Köşe yazısında ondan "verimli kaynak" diye söz ederse... Adamın söylediklerini "Bir konuştu, Türkiye sallandı" diye yorumlarsa... Türkiye´nin şifresini bu adamın çözdüğünü iddia ederse...
Yani...
Bu "haham bozuntusu"nu adam yerine koymaya devam ederse...
Bilsin ki...
Önce adının üzerine bir "mim" koyacağım...
Sonra da...
Ya zekásından ya da iyi niyetinden şiddetle kuşku duyacağım...
"Koskoca bir dava böyle bir adamın sırtından yükseltilemez" dendi... "Birtakımkaranlık işlere bulaşmış olması, onu her şeyi bilen adam yapmaz" dendi... "Dengesiz"dendi... "Tanıklığı bile kabul edilemez" dendi... "Manipülasyon yavşağı" dendi..."Acilen müşahede altına alınması gereken bir klinik vaka" dendi... "Fena haldeçelişkili şeyler söylüyor" dendi... "Ciddiye alınamaz" dendi... "Hahamlığı bile sahte"dendi... "Sahtekár" dendi... "Serbest çağrışım üstadı" dendi...
Dendi oğlu dendi...
* * *
Dendi de ne oldu?
Ne olacak?
Sanki bunların hiçbiri söylenmemiş gibi...
Yine konuşturuldu, yine manşet yapıldı, yine televizyon ekranlarında ağırlandı, yine referans oldu, yine ciddiye alındı, yine adam yerine kondu, yine "bir numaralı tanık"muamelesi gördü, yine koskoca adamları parmağında oynattı, yine köpürtüldü, yine Kanada´dan ortalığı karıştırmasına izin verildi, yine onu dinleyenler söylediklerinden hiçbir şey anlamadıkları halde "Vay anam vay... Neler dönmüş yahu" diye tepki verdi, yine hezeyanlarından müthiş anlamlar çıkarıldı...
Kısacası...
Koca memleket, bilerek ve isteyerek bir delinin elinde oyuncak oldu...
* * *
Artık bu gidişata bir "dur" demenin vakti gelmiştir...
"Yeter! Söz sağduyunundur" diye haykırarak...
Bu köşeden cümle áleme ilan ederim ki:
Bundan böyle her kim...
Bu Tuncay Güney denilen şirazesinden kopmuş kişiyi...
Manşete çekerse... Referans yaparsa... Televizyon programında beş saat konuşturup sağa sola bulaşmasına zemin hazırlarsa... Köşe yazısında ondan "verimli kaynak" diye söz ederse... Adamın söylediklerini "Bir konuştu, Türkiye sallandı" diye yorumlarsa... Türkiye´nin şifresini bu adamın çözdüğünü iddia ederse...
Yani...
Bu "haham bozuntusu"nu adam yerine koymaya devam ederse...
Bilsin ki...
Önce adının üzerine bir "mim" koyacağım...
Sonra da...
Ya zekásından ya da iyi niyetinden şiddetle kuşku duyacağım...
AHMET HAKAN / HÜRRİYET