AHMET HAKAN, "RENKLİ/AMERİKANCA/TÜRKÇE KARİKATÜRİST" SALİH MEMECAN'IN ÜÇ DÖNEMİNİ YAZDI!..MEMECAN HANGİ DÖNEMDE NASIL BİR ÇİZERDİ?..
Ahmet Hakan,"karikatüristlerin meteliğe kurşun attıkları olgusuna ilk son veren karikatürist" olarak nitelendirdiği Salih Memecan'ın üç dönemini yazdı.
Bir çizerin üç dönemi
1. MEMECAN DÖNEMİ: Plaza karikatüristi...
Özal´ın çocuğu... "Yükselen değerler" gazetesinin çizeri... Ailemizin biraz hınzır ama son tahlilde uslu, uyumlu ve terbiyeli çocuğu... Renkli / Amerikanca / Türkçe karikatürist... Sabahlamaz... Zıpır değildir... Apolitiktir... Politikacıları figüratif unsur olarak kullanır... Memleketi kovboy kasabası formatıyla anlatacak denli Amerikancıdır. Karikatüristlerin meteliğe kurşun attıkları olgusuna ilk son veren karikatürist... 80´lerin yükselen değeri... Sabah´ın alameti farikası...
2. MEMECAN DÖNEMİ: 90´ların ortasındayız. 28 Şubat olmuş... Herkes safını seçmiş... Ve bizim apolitik karikatüristimizin birden yüreği ışımıştır... Çıkış noktası çok basittir: Bir devlet, bir insanın giyimine ne karışır? Buradan yola çıkarak önce sessiz ve derinden, sonra açıktan bir tutum alır... O artık İslami basında karikatürleri "Helal olsun" çığlıklarıyla alıntılanan bir mücadele adamı haline gelmiştir... 28 Şubat´a destek veren dostlarıyla yolunu ayırmıştır. En sevdiği olay, eşi Nursuna ile birlikte şehrin mutena mekanlarında türban tartışması yapıp, beyaz Türkleri şaşırtmaktır. İnançları uğruna yalnız kalmayı göze alan bir adamın inatçı, temiz ve saf halidir bu...
3. MEMECAN DÖNEMİ: İki binli yıllar... Beyaz Türklerin arasında kendisini hayli yalnız hisseden karikatüristimiz artık "haklarını savunduğu" politikacılarla içli dışlı olmaya başlamıştır... Abdullah Gül kankasıdır... Eşi Nursuna da Hayrünnisa Hanım´la takılmaktadır... Dışişleri Bakanı Gül, resmi uçağıyla ünlü karikatüristi Avrupa´nın bir köşesinden bir başka köşesine taşımaktadır. Sonra başka dostluklar... Ali Babacan ve eşini Bodrum´da ağırlamalar... Çocukların çocuklarla tanışması... Tayyip Erdoğan´ın sempatisini belli etmesi falan... Ve sonunda Nursuna´nın milletvekili olması... Yani iktidara yakınlığın bozucu etkisi... Yani masumiyetin ve saflığın yok olması... Sonuç şudur: O şimdi hiç bıkmadan ve usanmadan Abdullah Gül´ü "Yeryüzünün en sempatik adamı" olarak çiziyor...