22 Mar 2012 09:36
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:28
AHMET HAKAN PES ETMEDİ; ''POLEMİKLE YAĞLI GÜREŞİ KARIŞTIRMA HÜSEYİN BEY''
Ahmet Hakan, Zaman yazarı Hüseyin Gülerce'nin "Yaşım 62 oldu bunlarla uğraşamam" sözlerine sert yanıt verdi
Polemikle yağlıgüreşi karıştırma Hüseyin Bey
BİZDE “polemik” denilince akla hemen...
- İtiş kakış geliyor.
- İşleri şahsileştirme geliyor.
- Seviyesiz laf yarıştırma geliyor.
- Belden aşağı vurma geliyor.
- Düzeysiz tartışma geliyor.
Maalesef “polemik” dediğimiz alan, bu noktaya geldi.
Fakat durum budur diye...
- Karşılıklı tartışma yapılamayacak mı?
- Seviye gözetilerek bir fikir etrafında karşılıklı konuşulamayacak mı?
- Farklı görüşlerle siyasal tartışma alanına katkı sunulamayacak mı?
Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce’ye sorarsanız, “yapılamayacak / konuşulamayacak / sunulamayacak”.
* * *
Olay şudur:
Hüseyin Gülerce’nin bir yazısına itiraz ettim.
Yazdığım yazıda herhangi bir saygısızlık yoktu.
Şahsiyat yapmadım.
Kalemimi kılıç gibi kullanmadım. Bir meseleyi efendice tartışmak dışında bir emele sahip değildim.
Hüseyin Gülerce, dün
“Polemik minderine gelmeyeceğim” başlıklı bir yazı yazarak bana cevap verdi.
Cevabı şu:
“Polemiğe girmeyeceğim. Mücadeleyi sevdiğim halde, polemiğin kralını yapacağıma inandığım halde yapmayacağım. Yeniden Milli Mücadele yıllarındaki Hüseyin Gülerce olsam, atılan bu pasları anında değerlendirir, kalemimi kılıç gibi kullanır, hislerime yenik düşer ve rövanşist duygularla çizikler atardım. Fakat yapmayacağım. Çünkü değiştim. Yaşım da 62 oldu.”
* * *
Saygıda en küçük bir kusur edilmemiş edepli bir itiraz yazısına karşı geliştirilen şu dile bakar mısınız?
“Kılıç” diyor, “çizik” diyor, “kral” diyor, “pas” diyor, “rövanş” diyor.
Ne oluyoruz Hüseyin Bey?
Lütfen kendinize gelin.
Boks turnuvasına davet almadınız. Hem yaşınızın 62 olması ile bunun ne alakası var?
Yağlıgüreşe mi tutuşuyoruz Allah aşkına!
* * *
Gülerce yazısında şunu da söylüyor: “Ben nasihati aldım: Sabret, affet, hakkını helal et, geç git. İşine bak. Gönülleri fethe çalış.”
Ne güzel bir haldir bu... İmrenilecek bir hal...
Fakat bu güzel hali yaşama yeri “gazete yazarlığı” değildir.
Çünkü gazete yazarlığının içinde tartışma, konuşma, fikir yarıştırma vardır. Üstelik Hüseyin Gülerce, gazete yazarlığı işinde hiç de “gönül ehli” gibi davranmamaktadır.
Maşallah herkese her şeyi söylemektedir.
Herkesi “terör odaklarının oyuncağı” olmakla itham edebilmektedir. Ancak kendisine karşı gayet saygılı bir dille yazılmış itiraz yazısı karşısında ise derhal, “Ben bir hâl ehliyim... Böyle süfli işlerle uğraşmam” tavrı koyarak tartışmaya girmeye tenezzül buyurmamaktadır.
Hüseyin Bey!
Hiç kusura bakmayın ama bu yaptığınıza “minderden kaçma” denir. Bu öyle harbi bir kaçıştır ki süslü laflarla, tasavvufi incilerle örtülemez.
Ahmet HAKAN / HÜRRİYET
BİZDE “polemik” denilince akla hemen...
- İtiş kakış geliyor.
- İşleri şahsileştirme geliyor.
- Seviyesiz laf yarıştırma geliyor.
- Belden aşağı vurma geliyor.
- Düzeysiz tartışma geliyor.
Maalesef “polemik” dediğimiz alan, bu noktaya geldi.
Fakat durum budur diye...
- Karşılıklı tartışma yapılamayacak mı?
- Seviye gözetilerek bir fikir etrafında karşılıklı konuşulamayacak mı?
- Farklı görüşlerle siyasal tartışma alanına katkı sunulamayacak mı?
Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce’ye sorarsanız, “yapılamayacak / konuşulamayacak / sunulamayacak”.
* * *
Olay şudur:
Hüseyin Gülerce’nin bir yazısına itiraz ettim.
Yazdığım yazıda herhangi bir saygısızlık yoktu.
Şahsiyat yapmadım.
Kalemimi kılıç gibi kullanmadım. Bir meseleyi efendice tartışmak dışında bir emele sahip değildim.
Hüseyin Gülerce, dün
“Polemik minderine gelmeyeceğim” başlıklı bir yazı yazarak bana cevap verdi.
Cevabı şu:
“Polemiğe girmeyeceğim. Mücadeleyi sevdiğim halde, polemiğin kralını yapacağıma inandığım halde yapmayacağım. Yeniden Milli Mücadele yıllarındaki Hüseyin Gülerce olsam, atılan bu pasları anında değerlendirir, kalemimi kılıç gibi kullanır, hislerime yenik düşer ve rövanşist duygularla çizikler atardım. Fakat yapmayacağım. Çünkü değiştim. Yaşım da 62 oldu.”
* * *
Saygıda en küçük bir kusur edilmemiş edepli bir itiraz yazısına karşı geliştirilen şu dile bakar mısınız?
“Kılıç” diyor, “çizik” diyor, “kral” diyor, “pas” diyor, “rövanş” diyor.
Ne oluyoruz Hüseyin Bey?
Lütfen kendinize gelin.
Boks turnuvasına davet almadınız. Hem yaşınızın 62 olması ile bunun ne alakası var?
Yağlıgüreşe mi tutuşuyoruz Allah aşkına!
* * *
Gülerce yazısında şunu da söylüyor: “Ben nasihati aldım: Sabret, affet, hakkını helal et, geç git. İşine bak. Gönülleri fethe çalış.”
Ne güzel bir haldir bu... İmrenilecek bir hal...
Fakat bu güzel hali yaşama yeri “gazete yazarlığı” değildir.
Çünkü gazete yazarlığının içinde tartışma, konuşma, fikir yarıştırma vardır. Üstelik Hüseyin Gülerce, gazete yazarlığı işinde hiç de “gönül ehli” gibi davranmamaktadır.
Maşallah herkese her şeyi söylemektedir.
Herkesi “terör odaklarının oyuncağı” olmakla itham edebilmektedir. Ancak kendisine karşı gayet saygılı bir dille yazılmış itiraz yazısı karşısında ise derhal, “Ben bir hâl ehliyim... Böyle süfli işlerle uğraşmam” tavrı koyarak tartışmaya girmeye tenezzül buyurmamaktadır.
Hüseyin Bey!
Hiç kusura bakmayın ama bu yaptığınıza “minderden kaçma” denir. Bu öyle harbi bir kaçıştır ki süslü laflarla, tasavvufi incilerle örtülemez.
Ahmet HAKAN / HÜRRİYET