Ahmet Hakan kendisini konuk aldı, "nefsi müdafaa" yaptı! Hürriyet dümen mi kırıyor?
Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet Hakan, her çarşamba günü "Çarşamba Sohbetleri" başlığı altında yayınladığı röportajlarına bu kez kendisini konuk aldı.
'Çarşamba Sohbetleri'nin "Teknik, fiziki, matematiksel, coğrafi,
bedensel, zamansal, varoluşsal, sosyolojik, ontolojik ve de
epistemolojik nedenlerden dolayı" bu hafta olmadığını belirten
Hakan, 'Başkanlık sistemiyle' ilgili görüşleri nedeniyle gelen
eleştirilere kendisine yönelttiği sorularla yanıt verdi ve ortaya
bu röportaj çıktı.
İşte, Hakan'ın kendisiyle yaptığı o röportaj:
Başkanlık sistemi nefsi müdafaası
Soru ve cevaplarla
SORU: Tayyip Erdoğan’ın gözüne girmek için mi başkanlık
sistemini savunuyorsun?
CEVAP: Böyle bir amacım olsaydı, başkanlık
sistemini değil, mevcut durumu savunurdum. Çünkü Tayyip Erdoğan
açısından mevcut durum, dünyanın bütün sistemlerinden çok daha
mükemmeldir.
*
SORU: Madem öyle... Madem mevcut durum Tayyip Erdoğan için
biçilmiş kaftan... O halde Erdoğan neden “ille de başkanlık
sistemi” diye tutturuyor?
CEVAP: Bir bilsem nedenini... Ah bir bilsem...
Bilmiyorum kardeşim... Ayrıca bilsem ne olacak? Ben Tayyip Erdoğan
ne diyorsa onun tam tersini söylemeye mecbur muyum? Erdoğan
neyi istiyorsa onun tersini mi isteyeceğiz? Tayyip Erdoğan, yarın
öbür gün çıkıp “yanılmışım, kandırılmışım” diyerek parlamenter
sistemi savunmaya kalkarsa... Ne olacak?
*
SORU: Erdoğan, başkanlık sistemini getirerek bir “tek adam”
iktidarını resmileştirmek istemiyor mu?
CEVAP: İstiyor olabilir. Olabilir de buna ihtiyacı
yok ki... Kendisi şu anda zaten resmen ve fiili olarak tek adam...
Resmileştirecek de ne olacak?
*
SORU: Erdoğan’ın istediği başkanlık sistemi, kuvvetler
ayrılığının olmadığı, hukukun üstünlüğünün tanınmadığı
ve demokrasinin rafa kaldırıldığı bir sistem olmayacak mı?
Bundan kaygı duyulmamalı mı?
CEVAP: Türkiye’de bugün kuvvetler ayrılığı ilkesi
işlese, hukukun üstünlüğü söz konusu olsa ve demokrasi çıtası en
yüksekte olsa... Tabii ki kaygı duyulmalı. Fakat azizim, bugün
Türkiye’de bunların hiçbiri söz konusu değil ki... Adını koyalım:
Türkiye’de bugün bir sistemsizlik krizi var. Durum böyle
olunca en kötü sistem bile bugünkü sistemsizlikten daha iyidir.
Ayrıca şöyle bir durum da var: Diyelim ki Erdoğan, “başkanlık
sistemi” adı altında bir “tek adamlık sistemi” kurmak istiyor. İyi
o zaman, sen de çık “demokratik başkanlık sistemi” diye bir
seçenek ortaya koy. “Senin getirdiğin başkanlık sistemi
diktatörlüğü, benim getirdiğim başkanlık sistemi ise
demokrasiyi hedefliyor” diye ortaya çık. “İstemezük” dışında bir
kelime söyle. Erdoğan’ın kozunu elinden al.
*
SORU: Parlamenter sistem düzeltilse... Kuvvetler ayrılığı,
hukukun üstünlüğü ve demokrasi yeniden rayına oturtulsa...
Eski güzel günler yeniden gelse...
CEVAP: İnsanlar el ele tutuşsa... Hayat bayram
olsa... Ama olmuyor. İşte görüyorsunuz: Bugün devleti yönetenlerin
hiç böyle bir niyetleri yok. En az beş sene böyle gidecek
yani. Gelecek seçimi de kazanırlarsa on sene böyle gidecek. Hem
eski günlerin “güzel” olduğunu da nereden çıkardınız. Alın
size tek bir örnek: Sizin eski güzel günler dediğiniz günlerde
ülkenin Cumhurbaşkanı, eşini ANAP’ın İstanbul İl Başkanı
yaptırmıştı. Yani bu işler eskiden de “güzel” değildi.
*
SORU: Ne yapmalıyız?
CEVAP: “Tayyip Erdoğan istiyorsabiz istemiyoruz”
dışında bir cümle kurmaya çalışmalıyız. Bugünkü mevcut köhne
statükonun sahibi olmadığımız halde sahibiymişiz gibi
davranmaktan vazgeçmeliyiz. “Önemli olan sistemin adı değil
niteliği” demeliyiz.
“Demokrasi olacaksa, kuvvetler ayrılığı olacaksa, hukukun üstünlüğü
olacaksa... Biz varız” demeliyiz. Kısacası
“İSTEMİYORUZ” dışında bir şeyler söylemeyi becerebilmeliyiz.
Mesela “Getir kardeşim ABD’deki sistemi, biz razıyız” diye meydan
okumalıyız.
Göreceksiniz, getiremeyecek. Çünkü ABD’deki sistemi getirdiği
anda... Bugünlerini mumla aramak zorunda kalacak.
*
SORU: Ama biz Tayyip Erdoğan neyi isterse onu
istemeyiz.
CEVAP: İyi o zaman... Böyle devam... Ben
karışmayayım... Aranıza girmeyeyim.
*
SORU: Senin bu yazdıkların Hürriyet’in başkanlık sistemi
ile ilgili dümen kırması anlamına mı geliyor?
CEVAP: Ben Hürriyet’te etliye sütlüye karışmayan,
temsil durumu söz konusu olmayan, kendi halinde gariban bir köşe
yazarıyım.Yazdıklarım sadece beni bağlar. Ben bir görüş ortaya
koyuyorum. Hürriyet ise farklı görüşlerin bir arada bulunabildiği
bir büyük platform... Hürriyet, başkanlık sistemine şiddetle
karşı çıkanların da, şiddetle destekleyenlerin de gazetesi...
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN
TIKLAYINIZ