24 Şub 2012 10:00 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:22

AHMET HAKAN CEMAATÇİ Mİ YOKSA HÜKÜMETÇİ Mİ?

“Cemaatçi” olmak ile “hükümetçi” olmak arasında gidip geldim. Bazen “Cemaatçi” oldum, bazen “hükümetçi”

İtikatta cemaatçiyim amelde hükümetçi

SON tartışmalarda...

“Cemaatçi” olmak ile “hükümetçi” olmak arasında gidip geldim.
Bazen “Cemaatçi” oldum, bazen “hükümetçi”.
Bir karara varamadım.

Bazen “Cemaatçi” oldum.
Çünkü:
“Cemaat” daha tutarlı, daha istikamet sahibiydi.
Adamlar başından beri...

Polis operasyonlarıyla demokrasi getirilebileceğini...
Uzun tutuklamaların Türkiye’yi bir demokrasi cennetine dönüştürebileceğini...
Her canlının bir gün bir iddianame konusu yapılabileceğini...
İçeridekilerin dışarının rüyasını bile görmemesi gerektiğini...
Savunup durdular.

Son “MİT kavgası”nda da bu duruşlarını hiç bozmadılar.
Hükümetçiler gibi çıkıp da “generale dokunulabilir, gazeteciye dokunulabilir, bilim insanına dokunulabilir ama MİT’çiye dokunulamaz” demediler.
Kırmızı çizgi çekmediler, “Herkese dokunuluyorsa MİT’e de dokunulsun” dediler.

Bazen de “hükümetçi” oldum.
Çünkü...
“Cemaat”in hükümete rağmen işler çevirmeye başlaması durumunda...
Hükümetin iktidarını görünmez bir yapıyla paylaşmak zorunda kalacağını...
Kendisini sürekli bir tehdit altında hissetmek zorunda kalacağını...
Sorumsuzların tasallutu altına girmek durumunda kalacağını...
Sorumluluğu başkalarının üzerine atma imkânı elde edebileceğini...
Fark ettim.
Bunu da sadece hükümet için değil, bütün bir toplum için “tehlikeli” buldum.

Ahmet HAKAN / HÜRRİYET