Ahmet Hakan Aykut Erdoğdu'ya tane tane anlattı: Yalan söylüyorsun,palavra sıkıyorsun, kıvrım babam kıvır yapıyorsun!
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan ile CHP’li Aykut Erdoğdu arasında patlak veren "Erdoğan'dan Aydın Doğan'a talimat" polemiği tam gaz sürüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Tarabya’daki Huber
Köşkü’nde medya kuruluşlarının sahipleri ve yöneticileriyle iftar
yemeğinde bir araya geldi.
İftardaki konuşmasında CHP’nin ‘Adalet Yürüyüşü’ne katılanları
darbecilere benzeten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizin 15
Temmuz’dakilerden ne farkınız var?” demişti.
Cumhurbaşkanı sözlerini şöyle noktalamıştı: “Haber peşinde
koşmakla, ihanete aracılık etmek tamamen farklı şeylerdir.
Manşetini, kalemini, gazete sayfalarını, terör örgütünün emrine
verenlerle, eline silah alıp dağa çıkan arasında temelde bana göre
hiçbir fark yoktur. Terör örgütü mensupları ile işbirliği içinde
hukuku çiğnemenin, milli güvenliği tehdit eden eylemlere girişmenin
elbette bir müeyyidesi olacaktır.”
Bunun ardından CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gazete yöneticilerine ‘Adalet Yürüyüşü’nü
yayınlamamalarını “emrettiğini” Twitter mesajıyla paylaştı.
CHP’li Erdoğdu’nun açıklamasına Hürriyet gazetesi yazarı Ahmet
Hakan’dan "Yalancısın ve müfterisin" şeklinde çok sert yanıt
geldi.
“ÇOK DAHA AĞIRLARI DİLİMİN UCUNDA...”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu ise Ahmet Hakan’a yine
sosyal medya üzerinden yanıt verdi. “Ahmet Hakan bugün bana
‘yalancı ve müfteri’ demiş... Erdoğan medya mensuplarını toplayıp
adalet yürüyüşünü vermemelerini emretti demişim” diyen Aykut
Erdoğdu şöyle devam etti:
“Aydın Doğan böyle bir şey olmadı demiş hem Aydın Doğan'ı hem
Cumhurbaşkanı'nı zan altında bırakmışım... Yalancıymışım...
İftarcıymışım... Önce Aydın Doğan: Eğer Cumhurbaşkanı Genel Yayın
Yönetmenleri çağırıyor ve siz hepiniz koşarak gidiyorsanız sorun
var demektir... Erdoğan hepinizi celp edip adalet yürüyüşünü
terörle eşleştiriyorsa bunu adı bütün dillerde yazmayın
talimatıdır... Adalet Yürüyüşü sırasında yanıma gelen eski ve yeni
gazetecilerin çoğu bu iftarın ve bu konuşmanın bu anlama geldiğini
söyledi... Arada Doğan Medya'nın tertemiz çalışanları ve Aydın
Doğan'ın yaşına hürmetim olmasa çok daha ağırları dilimin
ucunda...”
AYKUT ERDOĞDU'YA TANE TANE ANLATIYORUM
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Erdoğdu'nun bu sözlerine bugünkü köşe
yazısında yanıt verdi.
Hakan "Aykut Erdoğdu'ya tane tane anlatıyorum"
başlığı altında şu satırları kaleme aldı:
CHP’li Aykut Erdoğdu şunu dedi:
“Erdoğan gazetelerin yöneticilerini, özellikle Aydın Doğan’ı
çağırıp ‘Adalet Yürüyüşü’nü vermemelerini emretti.”
*
Bu cümleyi okuyan ne anlar?
- Erdoğan’ın gazete yöneticilerine “Adalet Yürüyüşü haber
yapılmayacak” diye emir verdiğini anlamaz mı?
- Erdoğan’ın bilhassa Aydın Doğan’a gizli kapaklı bir şekilde
“Verilmeyecek o haber, o yürüyüş haber yapılmayacak” dediğini
anlamaz mı?
*
İyi ama bu bir yalan...
İyi ama bu bir iftira...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, o iftarda “Adalet Yürüyüşü”nü en ağır
şekilde eleştirdi ama “Haber yapılmayacak” falan demedi.
Yani ortada kabak gibi bir yalan, kabak gibi bir iftira var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iftar davetinden önce de sonra da
Hürriyet, CHP’nin Adelet Yürüyüşü’nü işte böyle haber yaptı.
Üstelik çoğu manşet olmak üzere 1’inci sayfadan... Çünkü bizim tek
amacımız halkı bilgilendirmek.
*
Ben “yalan” deyince...
Ben “iftira” deyince...
Ne yaptı Aykut Erdoğdu?
Ne yapacak?
Klasik siyasetçi kıvırmasına başladı.
“Ben emretti derken açık bir emirden söz etmemiştim ki...
Erdoğan’ın o iftarda Adalet Yürüyüşü’nü terör olarak
nitelendirmesi, bu anlama gelir” falan diye durumu toparlamaya
kalkıştı.
*
İyi de Aykut Erdoğdu!
Madem muradın, madem maksadın buydu...
O zaman öyle söyleseydin.
Deseydin ki...
“Erdoğan’ın medya iftarında Adalet Yürüyüşü’nü terör olarak
nitelendirmesi, medyaya bir talimat gibi algılanır.”
*
Ama sen öyle demiyorsun ki...
- Sen sanki gizli bir görüşmeye tanıklık etmiş gibi “emretti” falan
diyerek açıkça yalan söylüyorsun.
- Sen sanki Aydın Doğan’a özel olarak bir şeyler söylenmiş imasında
bulunarak resmen yalan söylüyorsun.
- Sen sanki ortada gizli kapaklı bir talimat varmış algısı
yaratarak alenen yalan söylüyorsun.
Kısacası...
Sen apaçık bir palavra sıkıyorsun.
*
Ben senin palavranı teşhir edince de...
Tipik bir palavrası teşhir edilen siyasetçi kıvamına girip...
Kıvır babam kıvır yapıyorsun.
*
Aykut Erdoğdu!
Kendini “ben farklı bir siyasetçiyim, ben başkalarına benzemem”
falan diye pazarlamaya kalkışma!
Son tahlilde yok senin de diğerlerinden farkın.
Sen de yalanın teşhir edildiğinde “pardon, ben öyle demek
istememiştim” falan deme erdemini göstermek yerine kıvırmayı tercih
edenlerdensin.
*
Bu arada son bir not:
Biz Adalet Yürüyüşü’nün haberini en düzgün, en doğru şekilde
vermeye devam edeceğiz.
Bunu da Aykut Erdoğdu’nun gül hatırı için falan yapmayacağız.
İşimiz böyle gerektirdiği için yapacağız.
İşimizi, sadece ama sadece işimizi yapacağız yani...
AYDIN DOĞAN NE DİYOR?
CHP’li Aykut Erdoğdu’nun yalanını sürdüren açıklamalarının
ardından...
Aydın Doğan’a “Ne diyorsunuz” diye sordum.
İşte Aydın Bey’in söyledikleri:
*
- Ahmet, güzel kardeşim, sen bana sordun, “Cumhurbaşkanı sizi
çağırmış, Adalet Yürüyüşü’nü vermeyin diye emretmiş, doğru mu bu”
dedin.
- Ben de sana “Kesinlikle yalan, iftira” dedim. “Bu iddia hem Sayın
Cumhurbaşkanı’nı hem de beni zan altında bırakmaktadır, koca bir
yalan ve ayıptır” dedim.
- Meğer bu zat ucuz kahramanlık peşindeymiş. “Celp etti”,
“Emretti”, “Süklüm püklüm oturdular” gibi nezaket dışı cümlelerle
kahramanlık yapıyor.
- Şu kadarını söyleyeyim: Ben siyasetçi değilim ve siyasi kimlik
taşıyan insanlarla mecbur bırakılmadıkça polemikten hep uzak
durdum. 40 yıldır ülkemde bağımsız yayıncılık yapıyorum. Türk basın
tarihinin en uzun süre yayın sahipliği yapan tek kişiyim.
- Emir ve talimatla yayıncılık, bizim fıtratımıza uymaz.
- Öte yandan Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu şekilde suçlanmasını haksız
ve etikdışı bir davranış olarak görürüm.
- Esasen gazetelerimizi okuyanlar ve televizyon kanallarımızı
izleyen tüm vatandaşlarımız, bizim Adalet Yürüyüşü hakkında toplumu
bilgilendirdiğimizi göreceklerdir.
- Üzüldüm. Yazık... Çok yazık.