01 Haz 2009 09:43 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:43

"AHMET ARSAN'I AÇIKLIYORUM!.." BAKIN AHMET ARSAN KİMMİŞ? NİHAL BENGİSU KARACA AÇIKLADI!..

Nihal Bengisu Karaca, kendisinin olduğu söylenen Hürriyet Pazar'ın gizemli arka sayfa yazarının kimliğini açıklıyor.

Ahmet Arsan'ı açıklıyorum

AYŞE Arman'ın, "kim oIduğu bilinmeyenlerle yaptığı röportajlar serisi"nin Leyla T.den sonraki durağı Ahmet Arsan oldu. Lakin Ahmet Arsan kim?" meselesinin suyuna soğan doğrandığı da vâki. İş iyice raydan çıktı. Artık ben bile şüpheliler arasındayım.


Kısa bir özet: Ahmet Hakan, Ahmet Arsan değilim dedi ve kendisinin Ahmet Arsan olduğunu iddia eden Vakit'e ateş püskürdü. (Fakat bu yolda tek haber Vakit'te çıkmış değil. Yeni Şafak gazetesi de, Gerçek Hayat dergisinin yöneticileriyle konuştu, Ahmet Arsan'ın Ahmet Hakan olduğunu yazdı)
Derken Ahmet Arsan "Beni tanıyan, kim olduğumu bilecek kişi, Levent Gültekin'dir" dedi. İnternethaber'den Hadi Özışık ise hemen devreye girdi: "O zaman bu kişinin Ahmet Hakan olduğuna şüphe kalmadı"...


Özışık, Levent Gültekin'in Gerçek Hayat dergisinin yöneticisi olduğu yıllarda, Ahmet Arsan'ın aslında Ahmet Hakan olduğunu bizzat Gültekin'den 'kulaklarıyla' duyduğunu aktardı. Ama Ahmet Hakan ve Ertuğrul Özkök hala inkardalar ve dahası bu kimlikten endişe eden kişileri suçluyorlar. İnsan düşünmeden edemiyor, Gerçek Hayat'ın yöneticilerinin bile deşifre etmiş olduğu bir mevzu böylesi bir inkarı taşıyabilir mi? Bu kadar büyük bir yalanda bu kadar ısrarcı olunması akıl işi değil.


TANIRIM O SES... YOKSA...


O halde durum başka, demek zorunda kalıyorum. Çünkü bu insanların okura yalan söyleme-me konusunda, kendi aralarında eğlenmek ile okurla eğlenmek arasında b,r fark görebilecek kadar sorumluluk duygusu taşıdıklarını düşünmek istiyorum. Hatta bunun bu kadar çabuk ortaya çıkacağını bildiklerini, planlarını bu bilgi üzerine yaptıklarını düşünmek istiyorum. Belki sahiden, başka bir şey var.
Şahsen, Ertuğrul Özkök'ün yerinde ve onun zihni kodlarına sahip biri olsam, muhafazakarların arasından müstear isimle yazacak birini bulmakla yetinmez, aynı zamanda onu olay yaratacak bir müstear isimle donatırdım. Sadece "Kim bu adam?" sorusunu sordurtacak bir ismi değil, aynı zamanda "Yoksa bu kişi, şu kişi mi" şayiası üretecek bir ismi seçerdim. Yani, Ahmet Arsan. Ahmet Hakan olmayabilir sahiden, belki de bir zamanlar Ahmet Hakan'ın kullandığı müsteannı kullanan 'yeni' biriyle karşı karşıyayız, belki anonim bir kimlikle. Birkaç kişi birlikte


Böylece insanlar "Bu kişi Ahmet Hakan'dır" diye ter ter tepinir ve kısmen haklı olurlarken, Ertuğrul Özkök de "O değil" derken kısmen haklı oluyor.


Özkök bir punduna getirip, 'Ahmet Arsan'a hediye ettiği' Kafka tişörtüyle görünürse, ona da hiç şaşırmayacağım. Biliyorsunuz Ertuğrul Özkök de gerçekte Ertuğrul Özkök değil, o aslında Benjamin Linus.


'Ben değilim' diyeceğim ama 'ben değilim'in bir anlamı kaldıysa...


Arsan diyor ki, "Belki Ahmet Hakan'ım, belki Nihal Bengisu Karaca, eğlenmenize baksanıza"... Diyor.


Tamam benim de bir 'çoğul kişilik bozukluğu' hayalim var, ben de isterim bir 'Tyler Durden'im olsun. Bir gün uyanayım ve yanımda farklı bir kimlik dursun, sen kimsin diyeyim, "Seni teselli etmek, parçalanmış kişiliğinin parçalarını toplamak için geldim" desin. Veya bir gün uyanayım ve bir zamanlar NCIS'e çalıştığımı, İbranice bildiğimi hatırlayayım, temizlikçi kadın jartiyerinden bir silah çıkarıp "Toparlan" desin, bir valiz atsın önüme pencereyi kollayarak, valizden on dört tane pasaport, dört adet Sig Sauer P226 silah çıksın... Dehşete düşeyim filan.


Sözün özü, Ahmet Arsan tiplemesi benim gönlümde yatan 'avatar' değil. Ben zaten yazabiliyor iken, bana benzeyen birini canlandırmak bana göre hiç eğlenceli değil. Aynı mantıksız durum Ahmet Hakan için de geçerli aslında ve eğer Ahmet Arsan Ahmet Hakan ise, bunu Özkök istediği için, bir şekilde reddetme şansı kalmadığı için yapıyordur, ve zannımca hiç de zevk almıyordur.Kaldı ki Habertürk'e yeni gelmişim, daha birkaç ay olmuşken neden kalkıp Hürriyet ile gizli konvansiyonlar içine gireyim.


******


Aslında bu karışıklığı çözmenin ve bizim de eğlenmemizin, bir yolu var. O yol, Ahmet Arsan'ın, Ahmet Hakan ile çok sert bir polemiğe girmesidir.


Arsan, "Nişantaşına gittiğimde Ahmet Hakan'a Nişantaşı özentisi diyenleri görüyorum, gülümsüyorum" gibi tanıdık tezleri ve gizli Ahmet Hakan savunmalarını bir yana bıraksın ve bir ayağı hala 'bizim mahalle'de olan Ahmet Hakan ile düello düzeyinde bir polemiğe girsin. Epey haşin olsun ama. Ahmet Hakan'ın geçmişte, hiç de gereği yok iken takındığı saldırgan üslubun benzeriyle, gayet can yakıcı ve kan çıkarıcı tespitler yapsın . Hakkında çıkan yazıyı görünce 'donuk kare' ye dönüşmek neymiş, bir yazı yüzünden kahrolmak neymiş hepsini tattırsın Ahmet Hakan'a. Bir tarafı iltifata bakan, "Evet çok kötü huylan var, çorabını ters giyiyor ve uzayda yönünü bulamıyor, öyle bir bohemlik..." türünde çaktırmadan övgüler dizen çakma tespitler değil ama, sıkı salvolar olmalı. O zaman herkes inanır.


Demek ki Ahmet Arsan sahiden başka biri, derler. Ya da gerçek bir Dr. Jekyill Mr. Hyde' a karşı, hadisesine tanık olur Türk matbuatı. Süper olur her ihtimalde. Ahmet Arsan'a başarılar dilerim.

Nihal Bengisu Karaca /HABERTURK