Ahmet Altan’dan Yıldıray Oğur’a sert çıkış: İstihbaratçılara av köpekliği yapmayın!
Ahmet Altan, Türkiye yazarı Yıldıray Oğur’a “Gazeteciymiş gibi görünüp, istihbaratçılara av köpekliği yapmayın” diye sert çıktı.
Ahmet Altan, Van’da bir evde vurularak öldürülen 12 PKK’lının
‘gerilla’ olduğunu söyleyen Türkiye yazarı Yıldıray Oğur’a
“İstihbaratçı olmak istiyorsanız gidin istihbaratta çalışın.
Gazeteci olmak istiyorsanız gazeteci olun. Gazeteciymiş gibi
görünüp, istihbaratçılara av köpekliği yapmayın” diye seslendi.
Altan, P24’te yayınlanan ‘Dersler’ başlıklı yazısını ayırdığı
Oğur’un Van’daki 12 kişinin infaz edildiğini söyleyen Haberdar
sitesi sahibi Said Sefa’ya o kişilerin gerilla olduğu uyarısında
bulunmasına cevap verdi.
Altan, yazısına şunları anlatarak başladı: “Türkiye Gazetesi’nden
Yıldıray Oğur bu programı izlemiş. Ve şöyle yazmış: “Karşımdaki
ekranda Halk Tv açık ve sabah programında Van’da bir evde ‘infaz’
edilen 12 kişi hakkında konuşuluyor. Konuk gazeteci Van’a gitmiş, o
eve girmiş, bu kesinlikle ‘infaz’ diyor. Olayın ne olduğunu anlamak
için internete girince karşınıza 12 kişinin üniformalı fotoğrafları
eşliğinde HPG’nin açıklaması çıkıyor: ‘Van’da 12 gerilla
komplo ve ihanet yöntemiyle infaz edildiler.’ Demek ki infaz
edilenler gerillaymış.” Van’daki olayla ilgili yazdığı bu kadar.
Son cümle ise Türkiye’nin ve AKP taraftarlarının nasıl
çarpıldığını, nasıl bir şiddet sarmalının parçası haline
geldiklerini çok net ortaya koyuyor. “Demek ki infaz edilenler
gerillaymış.”
'İNFAZ EKİBİ DEĞİLSİNİZ'
İnsanları infaz etmenin suç olduğunu kaydeden Altan, “Hükümetin ve
onun emrindeki görevlilerin işi, “şüphelileri” bulmak, yakalamak,
onları yargıya sevketmektir. Onlar hakkında kararı yargı verir.
Genç gazeteciler için birinci ders: Siz, kimin öldürülmeyi hak
ettiğine karar verecek, öldürülenlerin “kimliklerine” göre cinayeti
onaylayacak bir infaz ekibi değilsiniz. Siz gerçeği bütün
ayrıntılarıyla ortaya çıkarmakla, bunun hukuki olup olmadığını
sorgulamakla yükümlüsünüz. Yakalanmış “suçluların” da,
“düşmanların” da öldürülemeyeceğini bilmek zorundasınız. Yakalanan
suçluysa, yargıya teslim edilir. “Düşmansa”, Birleşmiş Milletlerin
kurallarına göre “esir” alınır. Ama asla “infaz” edilemez” diye
yazdı.
'GAZETECİLİK REZALETİ'
Altan, Oğur’un yazısının gazetecilik okullarında ders olarak
okutulacak nitelikte olduğunu kaydederken, Oğur’un yazısının büyük
bölümünde Said Sefa’yla ilgilenerek haberi unuturmaya çalıştığını
vurguladı.
Oğur’un yazısının bu kısmını ‘rezalet’ olarak nitelendiren Altan,
“Van’daki “infazlarla” ilgili bu kısa girişten sonra Oğur, Van’daki
olayla ilgilenmiyor artık. Bu olayla “ilgilenen” gazeteciyle
ilgileniyor. Yazının ondan sonraki bölümü, Haberdar sitesini kuran
ve Van’daki infazları inceleyen Sefa’nın aslında “cemaatçi ve
güvenilmez” biri olduğunu anlatmaya ayrılmış. İşte bu,
gerçekten ciddi bir ve asla unutmamanız gereken bir gazetecilik
rezaleti” ifadelerini kullandı.
'HABERİ UNUTMAYIN'
Bu noktada, gazetecilere ‘ikinci dersi’ni veren Altan, şöyle devam
etti: “Haberi” unutmayın. Haberin peşini bırakmayın.
Devletin, istihbaratın, görevlilerin, onların suçlarını ortaya
çıkaran haberleri yalanlamak için uğraşacaklarını, haberleri ortaya
çıkartanları karalama kampanyaları yapacaklarını bilin. Oğur’un
neden “haberciyi” haber yaptığını, onun “itibarsızlaşması” için
neden böyle uğraştığını bilmiyorum. Nedenini kendisi
biliyordur.”
'AV KÖPEKLİĞİ YAPMAYIN'
Altan, hayli sert yazısını şöyle noktaladı: “Ama genç gazetecilere
şunu söylemek isterim. Bu dünyadaki en haysiyetsiz iş, “aport”
dediklerinde “istihbaratçıların” hedef gösterdiği adamların üstüne
“gazeteci kılığında” saldıran bir görevi üstlenmektir. İstihbaratçı
olmak istiyorsanız gidin istihbaratta çalışın. Gazeteci olmak
istiyorsanız gazeteci olun. Gazeteciymiş gibi görünüp,
istihbaratçılara av köpekliği yapmayın. Bir daha asla
silemeyeceğiniz bir lekeyle kirlenirsiniz.”