29 Kas 2012 09:09
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:26
AHMET ALTAN'DAN BAŞBAKAN ERDOĞAN'A ŞOK BENZETME; RECEP İVEDİK!
Taraf'ın tepe ismi Ahmet Altan'ın bugünkü yazısında hedef yine aynı isim oldu; Başbakan Erdoğan!
Gizli ordu
Eh, neticede hepimiz ahırda kaybettiğini sokakta arayan Nasreddin Hoca’nın heybesinden çıktık, devleti “sahiplendikten” sonra karşısına çıkan dağ gibi sorunların altında ezilen Başbakan da çareyi Sultan Süleyman’ın atının eğerinde arıyor.
Bağırıp çağırdıkça da memleketin mizah malzemesine dönüşüyor.
Söylediklerini ciddiye almak gittikçe zorlaşıyor.
Bu hızla gülünçleşmeye devam ederse yakında mitinglerinde bilet keserler, Recep İvedik’le gişe yarışına girişir.
Başbakan’ın gündemi gayrıciddi ama sorunlar ciddi.
Burası nasıl bir memleketse dönüyoruz dolaşıyoruz elli yıl önceki lafları yeniden doğrulayan bir pozisyonun içinde buluyoruz kendimizi.
Ben çocukken çok tekrarlanan bir laf vardı, “Gelişmiş ülkelerde sorunlar ciddidir ama vahim değildir, Türkiye’de ise sorunlar vahimdir ama ciddi değildir” derlerdi.
Şimdi de hâlimiz bu.
Başbakan Genelkurmay Başkanı ile MİT Başkanı’nı kendine bağladıktan sonra onları küstürmemek için devletin hiç bir sorununa dokunamıyor.
Başbakan mı MİT’le Genelkurmay’ı idare ediyor, MİT’le Genelkurmay mı Başbakan’ı idare ediyor pek anlaşılamıyor.
Muhteşem Yüzyıl için “savcıları” göreve çağırıyor ama “yargıyı dolandırarak” mahkemeye verdiği sahte isimlerle bizi dinlemeye alan MİT’i işlediği bu suçtan dolayı yargılamak isteyen savcıya cevap vermiyor.
Sultan Süleyman’ın ata kaç yıl bindiğini, devlet istihbaratının sahte belgelerle yazarları dinlemesinden daha önemli bulan bir başbakanın yönettiği bir ülkeyiz şimdi.
Durum vahim ama ciddi değil.
MİT ise Mehmet Altan’ı neden sahte belgelerle dinlediğini “açıklamak” için mahkemeye gönderdiği savunmada, Başbakan’la mizah yarışmasına girebilecek yetenekte olduğunu kanıtladı.
“Saygıdeğer akademisyeni” kimlerin aradığını merak etmişler.
Başbakan bu kadar gayrıciddileşince devlet kurumları neden ciddi olsun ki?
Ama memleket Erdoğan’ın komedi dizisine dönse de altta çok ciddi, çok ürkütücü gerçekler yaşanıyor.
Son on yılda kışlalarda intihar eden asker sayısının, PKK’yla girdiği çatışmada hayatını kaybeden asker sayısından fazla olduğu açıklandı.
Düşmana ihtiyaç yok.
Askeri kışlada kırıyorlar.
Böyle bir ordu olabilir mi?
Bu ordunun düzeltilmesi gerekmez mi?
Başbakan ağzını açıp bu konuda tek kelime edecek mi, eleştirecek mi, çocukları kışlalarda öldürülen halkına hesap verecek mi?
Hayır.
Çocukların ölümünden ona ne?
“Ecdadını” tanımaktan, dizi seyretmekten ordusunu tanımaya, ordusunu düzeltmeye vakti yok ki garibin.
Sultan Süleyman’ın haremde ne yaptığı, kışlalarda öldürülen çocuklardan daha önemli başbakanımız için.
Süleyman dizide ata binsin de kaç çocuk ölürse ölsün.
Gaddar bir gülünçlük bu.
Dizi eleştirmeni başbakanımızın gene gündemine almadığı, konuşmadığı, söz etmediği, etmeyeceği başka korkunç bir gerçek de Meclis Darbe Komisyonu tarafından açıklandı.
Özel Harp Dairesi’ne bağlı yüz binden fazla silahlı insan saklanıyormuş aramızda.
Bildiğiniz Gladyo.
Ergenekon’un silahlı parçası.
Hükümet ağzını açmadı bu konuda.
Başbakan sustu.
Televizyon dizisi için mitinglerde bağıran adamdan söz ediyoruz, bu “gizli” ve ürkütücü ordu için tek bir kelime etmiyor.
Muhteşem Yüzyıl dizisini, sokaklarda dolaşan binlerce “silahlı kontrgerilla” elemanlarından daha tehlikeli buluyor bu başbakan.
Bu silahlı insanların kimler olduğunu hükümet biliyor mu?
Bu adamların görevi ne?
Bu adamlar kime bağlı?
Bu silahlı adamları canı istediğinde harekete geçirme yetkisi orduda mı?
Yoksa bu silahlıların denetimi Başbakan’a mı geçti?
Gizli ordu kime bağlı?
O gizli orduya emir verenler, onları hangi amaçlarla kullanmayı düşünüyor?
Bir yandan Ergenekon davası devam ediyor ama bir yandan Ergenekon’un asıl silahlı parçası dışarıda dolaşıyor.
Bu adamların neler yapmış oldukları soruşturulmuyor.
Devlet içinde Ergenekon sürüyor mu?
Başbakan, Ergenekon’un devam etmesini mi istiyor?
Bunların cevaplarını biliyor muyuz?
Bilecek miyiz?
Herhalde bilmeyeceğiz.
Eskiden “askerî vesayeti” geriletmek için hiç olmazsa ordunun içindeki kanunsuzlukların üstüne gidilirdi, şimdi o da bitti, her türlü ürkütücü karanlığın önü açıldı devletin içinde.
Başbakan’ın derdi Muhteşem Yüzyıl.
Devleti yönetmeyi beceremeyince dizilerle kavga ediyor.
Süleyman ata binsin, kontrgerilla görevine devam etsin, Recep İvedik bir dahaki seçimlerde aday olsun.
Ahmet ALTAN / TARAF
Eh, neticede hepimiz ahırda kaybettiğini sokakta arayan Nasreddin Hoca’nın heybesinden çıktık, devleti “sahiplendikten” sonra karşısına çıkan dağ gibi sorunların altında ezilen Başbakan da çareyi Sultan Süleyman’ın atının eğerinde arıyor.
Bağırıp çağırdıkça da memleketin mizah malzemesine dönüşüyor.
Söylediklerini ciddiye almak gittikçe zorlaşıyor.
Bu hızla gülünçleşmeye devam ederse yakında mitinglerinde bilet keserler, Recep İvedik’le gişe yarışına girişir.
Başbakan’ın gündemi gayrıciddi ama sorunlar ciddi.
Burası nasıl bir memleketse dönüyoruz dolaşıyoruz elli yıl önceki lafları yeniden doğrulayan bir pozisyonun içinde buluyoruz kendimizi.
Ben çocukken çok tekrarlanan bir laf vardı, “Gelişmiş ülkelerde sorunlar ciddidir ama vahim değildir, Türkiye’de ise sorunlar vahimdir ama ciddi değildir” derlerdi.
Şimdi de hâlimiz bu.
Başbakan Genelkurmay Başkanı ile MİT Başkanı’nı kendine bağladıktan sonra onları küstürmemek için devletin hiç bir sorununa dokunamıyor.
Başbakan mı MİT’le Genelkurmay’ı idare ediyor, MİT’le Genelkurmay mı Başbakan’ı idare ediyor pek anlaşılamıyor.
Muhteşem Yüzyıl için “savcıları” göreve çağırıyor ama “yargıyı dolandırarak” mahkemeye verdiği sahte isimlerle bizi dinlemeye alan MİT’i işlediği bu suçtan dolayı yargılamak isteyen savcıya cevap vermiyor.
Sultan Süleyman’ın ata kaç yıl bindiğini, devlet istihbaratının sahte belgelerle yazarları dinlemesinden daha önemli bulan bir başbakanın yönettiği bir ülkeyiz şimdi.
Durum vahim ama ciddi değil.
MİT ise Mehmet Altan’ı neden sahte belgelerle dinlediğini “açıklamak” için mahkemeye gönderdiği savunmada, Başbakan’la mizah yarışmasına girebilecek yetenekte olduğunu kanıtladı.
“Saygıdeğer akademisyeni” kimlerin aradığını merak etmişler.
Başbakan bu kadar gayrıciddileşince devlet kurumları neden ciddi olsun ki?
Ama memleket Erdoğan’ın komedi dizisine dönse de altta çok ciddi, çok ürkütücü gerçekler yaşanıyor.
Son on yılda kışlalarda intihar eden asker sayısının, PKK’yla girdiği çatışmada hayatını kaybeden asker sayısından fazla olduğu açıklandı.
Düşmana ihtiyaç yok.
Askeri kışlada kırıyorlar.
Böyle bir ordu olabilir mi?
Bu ordunun düzeltilmesi gerekmez mi?
Başbakan ağzını açıp bu konuda tek kelime edecek mi, eleştirecek mi, çocukları kışlalarda öldürülen halkına hesap verecek mi?
Hayır.
Çocukların ölümünden ona ne?
“Ecdadını” tanımaktan, dizi seyretmekten ordusunu tanımaya, ordusunu düzeltmeye vakti yok ki garibin.
Sultan Süleyman’ın haremde ne yaptığı, kışlalarda öldürülen çocuklardan daha önemli başbakanımız için.
Süleyman dizide ata binsin de kaç çocuk ölürse ölsün.
Gaddar bir gülünçlük bu.
Dizi eleştirmeni başbakanımızın gene gündemine almadığı, konuşmadığı, söz etmediği, etmeyeceği başka korkunç bir gerçek de Meclis Darbe Komisyonu tarafından açıklandı.
Özel Harp Dairesi’ne bağlı yüz binden fazla silahlı insan saklanıyormuş aramızda.
Bildiğiniz Gladyo.
Ergenekon’un silahlı parçası.
Hükümet ağzını açmadı bu konuda.
Başbakan sustu.
Televizyon dizisi için mitinglerde bağıran adamdan söz ediyoruz, bu “gizli” ve ürkütücü ordu için tek bir kelime etmiyor.
Muhteşem Yüzyıl dizisini, sokaklarda dolaşan binlerce “silahlı kontrgerilla” elemanlarından daha tehlikeli buluyor bu başbakan.
Bu silahlı insanların kimler olduğunu hükümet biliyor mu?
Bu adamların görevi ne?
Bu adamlar kime bağlı?
Bu silahlı adamları canı istediğinde harekete geçirme yetkisi orduda mı?
Yoksa bu silahlıların denetimi Başbakan’a mı geçti?
Gizli ordu kime bağlı?
O gizli orduya emir verenler, onları hangi amaçlarla kullanmayı düşünüyor?
Bir yandan Ergenekon davası devam ediyor ama bir yandan Ergenekon’un asıl silahlı parçası dışarıda dolaşıyor.
Bu adamların neler yapmış oldukları soruşturulmuyor.
Devlet içinde Ergenekon sürüyor mu?
Başbakan, Ergenekon’un devam etmesini mi istiyor?
Bunların cevaplarını biliyor muyuz?
Bilecek miyiz?
Herhalde bilmeyeceğiz.
Eskiden “askerî vesayeti” geriletmek için hiç olmazsa ordunun içindeki kanunsuzlukların üstüne gidilirdi, şimdi o da bitti, her türlü ürkütücü karanlığın önü açıldı devletin içinde.
Başbakan’ın derdi Muhteşem Yüzyıl.
Devleti yönetmeyi beceremeyince dizilerle kavga ediyor.
Süleyman ata binsin, kontrgerilla görevine devam etsin, Recep İvedik bir dahaki seçimlerde aday olsun.
Ahmet ALTAN / TARAF