"AHMET ALTAN NOBEL İSTİYOR DA YASEMİN ÇONGAR PULİTZER Mİ ALMAYI DÜŞÜNÜYOR?...." SİVRİ DİLLİ ORAY EĞİN'DEN TARAF'A VE AHMET ALTAN'A AĞIR SÖZLER!.....
Diyorum ki Ahmet Altan´a Nobel´i versinler de hepimiz rahatlayalım... PR adına yapılması gereken her şeyi yapıyor zaten...
Diyorum ki Ahmet Altan´a Nobel´i versinler de hepimiz rahatlayalım... PR adına yapılması gereken her şeyi yapıyor zaten, bir roman daha patlatsın, iyi niyetli savcılar bir de romana 301´den dava açsın, Batı basını ayaklansın, liberaller mahkemelere savrulsun... O mağduru oynasın...
Verseler Ahmet Altan´a Nobel´i de bu tiyatro perdelerini kapatsa...
Ah bu Orhan Pamuk yok mu...
Ondan sonra herkes Stockholm´deki fraklı törenin yolunun provokasyon, toplumu karşısına alma, germe ve mağduriyetten geçtiğini zannetmeye başladı belli ki...
Bir zamanlar en yakın rakibiydi Ahmet Altan. O da galiba aradaki mesafeyi kapatmak için Taraf gazetesini kullanmaya karar verdi galiba...
Yoksa neden çıksın evinden, huzurunu bozsun, rahatını kaçırsın ve Türkiye´nin en tuhaf gazetelerinden birine imza atsın...
Sanki yıllardır bir siyasi mücadele içinde... En son aşk yazıları ve romanlarında bırakmıştık onu, koltuğunun altında kontratlar olmadığını söyleyip, isyan ederek bahara, kuşlara, Göztepe Parkı´na, ağaçlara dalmıştı...
Zaten ta 10-15 sene önce, Yeni Yüzyıl´da vazgeçmişti siyaset yazmaktan... Bundan sonra aşk yazıları yazacağını beyan ederek çekip gitmişti... Öyle de yaptı... Kimileri başyapıt değerinde denemeler kaleme aldı... Edebiyatçı kimliğinin altını iyice çizdi...
Sadece kitabı çıktığında basına görünür, orada da sadece edebiyat konuşurdu. İyice soyutlamıştı kendisini gündelik siyasetten, sıkılmış bunalmıştı. O işlere onların ailesinde Mehmet Altan bakıyordu artık.
Ahmet Altan da edebiyatçı olarak Orhan Pamuk´la kıyaslanmaktan mutlu bir hayatı yaşıyordu. Yazdığı kitaplar rekor denemesi yaparken, sürekli üretirken birden edebiyata küstü.
Orhan Pamuk ona fark attı ama; o saygın anılır oldu, Altan ise "bestseller."
Çoktandır ses de çıkmıyor. Şimdi roman yazacağı vakitleri Taraf´ta öldürüyor. Bu geçen zamanda da habercilik dersleri veriyor, meydan okuyor, İslamcı Basın´ın bile yer yer cesaret edemediği militan bir politika izliyor.
Bakıyoruz, Taraf günlerdir kafa bulandırıyor. Manşetler atıyor, insanları hedef gösteriyor ama altından hiçbir şey çıkmıyor. Zeka oyunlarıyla birkaç habere takla attırılıyor ama hep içi boş.
Üstelik, bu hırs ve dengesiz gazetecilik anlayışı kendi muhabirlerini de yakıyor, ona çeteci muamelesi yapılmasına yol açıyor. Tehlikeli bir çizgide, toplumun sinir uçlarına nedensiz müdahale eden bir yayıncılık yapılıyor... Dahası, verdikleri haberlerinin çoğu da ele geçirilmiş değil, servis edilmiş. Yayın yasağı konuyor, umursamıyorlar. İktidarın yayın organlarıyla beraber anılıyorlar, yüzleri kızarmıyor.
Ahmet Altan´ın yorumları da aşk hikayelerinden, bir bahar günü düşen yapraklardan, "Ey kavmim"den, Göztepe Parkı´ndaki bir ağacın büyüsünden çok uzakta. O kadar şiddetli, o kadar taraflı, ortalığı yıkan, her önüne geleni deviren cinsten ki...
Tıpkı gazetesi gibi o da militan bir çizgide yazıyor.
İlhan Selçuk hep aynı yolda ilerliyor... Bir başka uçta Hasan Karakaya da... Alper Görmüş, yıllardır ayın şeyin mücadelesini veriyor.
Peki Ahmet Altan?
Neden yıllar önce bunları bıraktığını beyan etti o zaman? Anlayamıyorum.
Neyin rövanşı, neyin intikamı çok merak ediyorum. Kimi