AHMET ALTAN 12 EYLÜL'DE NEDEN 'EVET' DİYECEK? İŞTE CEVABI!
Taraf yazarı Ahmet Altan, referandum öncesi 'Evet' demenin neler getireceğini, 'Hayır' demeninse nelere mal olabileceğini yazdı. İşte o yazı...
İşte Ahmet Altan'ın Taraf'ta çıkan o yazısı;
Evet
Türkiye için tarihî dönemeçlerden biri olan referanduma çok az kaldı.
Tarih yaklaştıkça "evet" oyları da artıyor gibi gözüküyor.
AKP'nin genel seçimlerde yüzde 47'ye tırmanacağını tek bilen ve bunu bildiği için küfürlerle karşılaşan Tarhan Erdem, daha sonraki yerel seçimlerin sonuçlarını tutturamamıştı.
Yerel seçimleri ise Adil Gür nerdeyse yüzdesine kadar bilmişti.
Şimdi bu iki araştırmacı da "evet" oylarının "hayır" oylarından fazla olduğunu söylüyorlar ama aralarında yaklaşık beş puanlık bir fark var.
Kimin haklı olduğunu göreceğiz.
Ama yerel seçimlerdeki araştırmaları başarısız olan Tarhan Erdem'in, yeni bir başarısızlıkla karşılaşmamak için çok ciddi çalıştığını, ince eleyip sık dokuduğunu tahmin etmek zor değil.
Umarım araştırmasının sonuçları doğru çıkar.
Referandumda "evet" çıkması bu ülkede çok ciddi bir dönüm noktası olacak çünkü.
Halkı ve siyaseti, ordu ve yüksek yargı maşasıyla kontrolünde tutan Kemalist rejim, demokrasi karşısında gerileyecek, yeni bir anayasanın yolu açılacak.
Referandum tartışmasında, "hayır" verecek olanlar, oylanan değişimlerin "rejimi değiştireceği" konusuna değinmeden, bu referandumun "AKP'ye yarayacağını" söyleyerek "evet" verilmesine karşı çıkıyorlar.
Bu referandumda aldığımız tavır, "muhalefetimizin" rengini de belli
ediyor.
AKP muhalifleri, "hayır" diyor.
Rejim muhalifleri de "evet" diyor.
"Rejim muhalifleri" ile "parti muhalifleri" arasında bir çatışma bu.
Düşünce sisteminizin, hayatınızın, muhalefetinizin odağında, kurulalı daha on yıl olan ve on ay sonra seçime girmeye hazırlanan siyasi bir parti varsa, "hayır" deyin.
Ama, mücadeleniz seksen yıllık bir baskı rejimine karşıysa, Kürtleri, Sünni dindarları, Alevileri, solcuları ezen, onları ikinci sınıf vatandaş konumuna getiren, Kürtlerin diline, Sünnilerin başörtüsüne, Alevilerin ibadethanesine, solcuların fikirlerine müdahale eden, bu grupları ezen, acı çektiren bir rejimin değişmesini istiyorsanız, bu referandumda "evet" diyerek sistemde büyük bir gedik açma imkânına sahip olacaksınız.
Kemalist devletin ayakta kalması için çaba gösteren, kaos yaratan, insanları öldüren, devlet içindeki Ergenekon türü çetelerin soruşturulmasını istiyorsanız, bunları soruşturan savcıların engellenmesine karşıysanız, "evet" demek amacınıza ulaşmakta önemli bir mesafe kat etmek anlamına gelecek.
Çağdaşlığı "Batılılar gibi giyinip, Batılılar gibi yemek yemek" sanan ama Batılılar gibi demokrat olmayı reddeden, halkı küçümseyen, halkın taleplerinden rahatsız olan, kendilerine benzemeyenlerden nefret eden, onları orduyla ve yargıyla korkutmaya uğraşan Kemalist rejimin sahiplerinin referandumda "hayır" demesi anlaşılır.
Onlar kendi" düzenlerini" korumak istiyorlar.
Ordu ve yargı, siyaseti kontrol edebilsin istiyorlar.
Peki, ya bu referandumda "hayır" demeye hazırlanan ya da bu referandumu "boykot" eden acı çekmiş kitleler.
Onlar bütün acıların "nedeni" olarak AKP'yi görüyor ve gösteriyorlar.
Gerçek böyle mi?
AKP, siyaset sahnesine girmeden önce Kemalist rejimden çok mu hoşnuttunuz?
Bu rejim size çok mu iyi davrandı?
Bu rejim sürerse gerçekten mutlu mu olacaksınız?
Güneydoğu'daki faili meçhulleri AKP mi yaptı, Sivas katliamında "sosyal demokratlar" iktidarda değil miydi, Gazi Mahallesi'ndeki olayları derin devletin kışkırtıcıları yaratmadı mı, solcuları hapislere Kemalist darbeciler koymadı mı?
Bu ülkede bütün bu acıları devlet ve onun içine yerleşmiş darbecilerle çeteciler yaşattı.
Şimdi onlarla çok kritik bir noktada hesaplaşmaya hazırlanırken, nasıl oluyor da "sistem muhalifi" olarak yola çıkan insanlar birdenbire "parti muhalifine" dönüşüyorlar?
AKP, bir kolu bu sistemin içinde, bir kolu sistemin dışında bir parti, Şemdinli'de sistemle birlikte hareket ederken, Anayasa değişikliğinde sisteme karşı çıkıyor.
AKP'nin "sistemin içindeki" kolunu gösterip, onun "sisteme karşı olan" kolunu kesmeye çalışmak kimin işine yarar, ezilenlerin mi yoksa sistemin mi?
Siyasi partiler gelir gider.
Ama sistemler öyle kolayca gitmezler, onları değiştirmek için çok
daha büyük mücadeleler gerekir.
Şimdi elimizde büyük bir fırsat var, bu sistemin en önemli mekanizmasını değiştirebiliriz.
Ben kendimi bildim bileli bu sisteme karşıyım, değişmesini istiyorum, değişmesini sağlayacak her adımı, o adımı kim atarsa atsın sonuna kadar desteklerim.
"Evet" çıkmasını ümitle bekliyorum.
Çünkü bu "evet", zalim bir sistemin temeline şahmerdan gibi vurup, o temeli kıracak.
Ahmet Altan/Taraf