Adliyeye sevk edilmişlerdi...Adnan Oktar dahil 157 isim hakkında flaş karar!
11 Temmuz'da Adnan Oktar ve grubuna yönelik yapılan operasyon kapsamında gözaltına alınan 187 kişiden aralarında Adnan Oktar’ın da bulunduğu 157 kişi tutuklandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca
yürütülen soruşturma doğrultusunda gözaltına alınan ve
tutuklanmaları talebiyle hakimliğe sevk edilen 176 şüpheliden
133'nün işlemleri tamamlandı. Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği
tarafından sorgulanan ve aralarında Adnan Oktar'ın da bulunduğu 157
şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi. 17 şüpheli de adli
kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Diğer şüphelilerin mahkemedeki
sorgusu sürüyor.
Geçtiğimiz Çarşamba günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın
talimatı ile 5 ilde Adnan Oktar ve grubuna yönelik operasyon
kapsamında gözaltına alınan 187 kişiden 183’ü, emniyet işlemlerinin
ardından iki ayrı grup halinde adliyeye sevk edildi.
40 SAVCI GÖREVLENDİRİLDİ
Adnan Oktar, Oktar Babuna’nın da aralarında bulunduğu 92 kişilik
ilk grup öğle saatlerinde, 91 kişilik ikinci grup da gece
saatlerinde adliyeye sevk edildi. Başsavcıvekili Hasan Yılmaz
koordinasyonunda 40 savcı tarafından dosyaları incelenen
şüphelilerden bazıları dosya üzerinden bazıları da sorguları
yapıldıktan sonra mahkemeye sevk edildiler.
176 ŞÜPHELİNİN TUTUKLANMASI İSTENDİ
Adnan Oktar, Didem Ürer, Alev Babuna, Ayşegül Hüma Babuna ve Ahmet
Oktar Babuna’nın da bulunduğu 176 şüpheli, “Örgüt kurma”,
“Çocukların cinsel istismarı”, “Cinsel saldırı”, “Reşit olmayanla
cinsel ilişki”, “Çocuğun kaçırılması veya alıkonulması”, “Tehdit”,
“Şantaj”, “Hürriyeti tahdit” suçlarından tutuklanmaları talebiyle
mahkemeye sevk edilirken, 7 şüpheli ise savcılık sorgularının
ardından serbest bırakıldı.
OKTAR TUTUKLANDI
İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, Adnan Oktar ve grubuna
yönelik soruşturma kapsamında tutuklanmaya sevk edilen 176
şüpheliden aralarında Adnan Oktar’ın da bulunduğu 157 kişinin
tutuklanmasına, 17 şüphelinin de adli kontrol şartı ile serbest
bırakılmasına karar verdi. Diğer şüphelilerin mahkemedeki sorgusu
sürüyor.
“DİKKAT ÇEKMEK İÇİN FAZIL SAY’A DAVA”
Savcılığın tutuklamaya sevk yazısında,Adnan Oktar'ın 80'li
yıllardan itibaren sözde dini bir cemaat kisvesi altında, aslında
İslam dinine ve ahlaka tamamen aykırı kurallar ve yöntemlerle suç
amaçlı örgüt yapılanmasını oluşturduğu anlatıldı. Oktar'a
‘Mehdilik' olarak kutsallık kazandırmak amacıyla Kuran-ı Kerim'den
çarpıtma yorumlarla örgüte kazandırılmak istenen şahısların
zihinlerinin yıkandığı, koşulsuz itaat etmelerinin empoze edildiği,
kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla Piyanist Fazıl Say'a dava
açtıkları belirtildi. Yazıya göre, Oktar'a sunulacak kadınların
örgüte çekilebilmesi için erkek örgüt elemanlarının gerekirse bu
kadınlarla evlenmelerinin bile caiz olduğunun açıklandığı,
özendirmek amacıyla ihtişamlı bir hayat görüntüsünün verildiği
ifade edildi.
“KADINLAR KÖLE HALİNE GETİRİLDİ”
Savcılığın yazısında, Adnan Oktar'ın birçok kadını dövdüğü
anlatılarak, “Oktar'ın mehdiliğine inandırılan kadınların,
öncelikle örgüte yeni eleman kazandırılmasın da görevli erkek
şahıslarla grup veya ayrı yarı cinsel ilişkiye zorlandıkları, çocuk
yaştaki kızların dahi zorlandığı hatta cinselliği artırıcı
ilaçların katıldığı içeceklerin kullanıldığı partilerin
düzenlendiği ifade edildi. Bir çok kadına da eziyetler uygulanıp,
sapkın arzusunu kabul eden birer köle haline getirildikleri ilişki
görüntülerinin şantaj amaçlı kullanıldığı belirtildi.
“FETÖ GİBİ İSTİHBARAT TOPLADILAR”
Sevk yazısında Oktar'ın liderliğini yaptığı örgüt ile FETÖ
arasındaki benzerliklere dikkat çekildi. Örgütün FETÖ gibi, imam
kardeşler, imam bacılar, adliye imamı, para imamları, infak,
himmet, ecir gibi isimler altında farklı alanlarda sorumlulukların
bulunduğu, Oktar'ın da Gülen gibi kendisini mehdi ilan ettiği,
17-25 Aralık'ın ardından örgüt mensuplarıyla özel toplantılar
yaptığı, yine FETÖ gibi önemli yayın kuruluşlarında, holdinglerde
çalışan örgüt mensupları aracılığıyla istihbarat topladıkları
anlatıldı.
“ADNAN HOCA’NIN KEDİCİKLERİ SÖYLEMİ SUÇ FAALİYETLERİNİ
GİZLEMEK İÇİN”
Sevk yazısında ifadelerine yer verilen mağdurlardan E.A. ifadesinde
Adnan Oktar ile sözde bir imam nikahı ile evlendirildiğini, zorla
ilişkiye girdiğini anlattı. Oktar'ın ‘Adnan Hoca'nın kedicikleri'
söyleminin de yine örgütün suç faaliyetlerini gizlemek amacıyla
kullanıldığı belirtildi.
“YURT DIŞI KURULUŞLARINA BELGE TEMİN ETTİLER”
Örgütün yurt dışında Türkiye Cumhuriyeti aleyhinde faaliyet
gösteren yabancı ülke kurum ve kuruluşlarıyla irtibatlı olduğu bu
şekilde kişi ve kurumlara bilgi belge temin ettiklerine dair
bulgulara erişildiği, kamu görevlileri ile irtibat kurarak
aleyhlerindeki olaylardan önceden haberdar oldukları, yasal
görünümde de olsa usulsüz temin edilen silahlarla örgüt üyelerinin
silahlandırıldığı anlatıldı.
“ÖRGÜTÜN AMACI TOPLUMUN YAPISINI BOZMAK”
Sevk yazısında Adnan Oktar hakkında, “Kurmuş olduğu örgütü, dini
değerlere zarar vermek, toplumun yapısını bozmak ve haksız elde
ettikleri kazançları meşrulaştırıp lüks bir hayat sürerek
devamlılığı sağlayacak şekilde yapılandırmıştır” denildi. Birçok
örgüt mensubunun ise gerçeğe aykırı şekilde kuyumculuk faaliyetleri
üzerinden alınan ruhsatlarla silahlandırıldıkları da sevk yazısında
anlatıldı. Örgüte yurt dışından da para geldiği anlatılan sevk
yazısında örgüte mensup kişilerin kurdukları şirketler üzerinden
kara para akladıkları belirtilirken, örgüte gelen kayıtlı ya da
kayıt dışı paraların nasıl değerlendirileceğine ise Adnan Oktar'ın
karar verdiği anlatıldı.
“ÖRGÜT İÇERİSİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN BÜTÜN OLAYLARDAN OKTAR
SORUMLU”
Sevk yazısında Adnan Oktar'ın örgütün kurucusu ve lideri olduğu bu
sebeple örgüt içerisinde gerçekleştirilen tüm cinsel saldırı,
çocuğun cinsel istismarı, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma,
şantaj ve suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama
suçlarından, ayrıca küçük yaştaki mağdurlar S.M ve G.Ç'ye yönelik
cinsel istismar eylemleri, müştekiler H.U ve E.A'ya yönelik cinsel
saldırı ile 22 kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma, cinsel saldırı
ve çocuğun cinsel istismarı eylemlerine de bizzat iştirak ettiği,
bu şekilde atılı suçları işlediği belirtildi.
“ÖRGÜTÜ MEŞRU GÖSTERMEKLE SORUMLU ULVİYE DİDEM
ÜRER”
Örgütte Adnan Oktar'dan sonra iki numaralı yönetici olan “Dido” kod
adlı Ulviye Didem Ürer ile ilgili olarak Adnan Oktar'ın A9
kanalında yayınlanan programında ön planda olduğu, örgütü meşru
göstermeye çalıştığı belirtildi. Örgütün tüm hesap bilgilerinin
Adnan Oktar ile birlikte Ürer'de de olduğu anlatılan sevk
yazısında, “Adnan Oktar'ın talimatıyla örgütten ayrılanlara karşı
montaj yapılmış resimlerin karalama ve iftira amacıyla hazırlanıp
internette yayınlanmasını sağlama noktasındaki faaliyetleri,
denetimleri yürüttüğü” ifadeleri kullanıldı. Ürer'in sosyal medya
üzerinden özellikle genç ve fiziki görünümleri iyi erkekler ile
flört ederek örgüte kazandırmaya çalıştığı da sevk yazısında
belirtildi. Örgüte yeni eleman temini faaliyetlerinden sorumlu
düzeyde örgüt yöneticisi olduğu belirtildi.
“ALEV BABUNA, ÖRGÜTÜN KASASI”
Alev Babuna'nın ise yurt içi ve yurt dışından eskort kızları
getirdiği, kızların Adnan Oktar'a karşı nasıl davranmaları
gerektiğini kontrol ettiği ayrıca örgütün kasası olduğu anlatıldı.
Babuna'nın Örgüt imamları gibi insanları yöneten ancak örgüt
imamlarından farklı olarak insiyatif kullanma hakkı olan örgüt
yöneticilerinden olduğu belirtildi.
OKTAR BABUNA, İMAM KARDEŞLERİN BAŞI
Şüpheli Ahmet Oktar Babuna’nın İmam Kardeşler Grubu’nun başı olduğu
belirtilerek, “Diğer örgüt üyelerine görev dağılımı yapan ve bu
konuları takip eden konumda olduğu, örgüt içi anlaşmazlıklarda
şüphelinin şikayet merci olarak örgüt lideri Adnan Oktar’a doğrudan
bağlı şekilde faaliyet yürüttüğü, İsrail başta olmak üzere örgütün
yurt dışı irtibatlarını sağladığı” ifade edildi.