Adile Naşit kimdir, kaç yaşında neden öldü, ölüm tarihi ne? - Adile Naşit'in 37. Ölüm Yıl Dönümü

Hababam Sınıfı’nın koridorlarında okul ziliyle koşturan neşeli Hafize Ana, Gülen Gözler’de Münir Özkul’un sevgi dolu eşi Nezaket Hanım, Neşeli Günler’in turşu yüzünden inatlaşan Saadet Hanım’ı... Türk sinemasının unutulmaz ismi Adile Naşit, aramızdan ayrılalı tam 37 yıl oldu.

Adile Naşit, Türk sinemasında oynadığı sayısız karakterle izleyicilerin kalbinde taht kurdu. Sadece sinema perdelerinde değil, televizyon ekranlarında da çocukların gönlünü kazandı. TRT’de sunduğu “Uykudan Önce” programıyla Türkiye’nin Masalcı Teyze’si olarak tanındı. Sıcacık gülüşü, samimiyeti ve oyunculuğuyla her yaştan izleyicinin sevgisini kazandı.

İşte Adile Naşit ve bilinmeyenleri...

Tiyatrocu bir aileden gelen Adile Naşit'in babası komedyen Naşit Özcan, annesi de tiyatro oyuncusu Amelya Hanım'dır. Amelya Hanım, anne tarafından Ermeni, baba tarafından Rum'dur.

Dedesi Kemani Yorgo Efendi, anneannesi ise zamanının meşhur kantocularından olup lakabı Küçük Verjin'dir. Ağabeyi Selim Naşit ve 1950'de evlendiği ilk eşi Ziya Keskiner de tiyatro sanatçısıdır. 1983'te Ziya Keskiner'le yaptığı evlilik ile ikinci kez dünya evine girmiştir.

Adile Naşit, yalnızca sinema perdesinin değil, sahne ışıklarının da efsane isimlerinden biriydi. Türk tiyatrosunun ve sinemasının unutulmaz sanatçısı, kariyerine babasının ölümünün ardından henüz 14 yaşında adım attı.

Adile Naşit, İstanbul Şehir Tiyatroları Çocuk Tiyatrosu'na katılarak sanat kariyerine ilk adımını attı. Burada Halide Pişkin'in grubuyla “Herşeyden Biraz” oyununda sahne aldı ve İstanbul turnesine çıktı. Bu deneyim, onun tiyatroya olan tutkusunu daha da pekiştirdi.

Adile Naşit, sonrasında Muammer Karaca Tiyatrosu'na katıldı. Burada, Türk tiyatrosunun büyük isimleriyle sahne alma fırsatı buldu ve komedi yeteneğini geliştirdi.

1948-1951 yılları arasında ise Aziz Basmacı ve Vahi Öz ile birlikte kurdukları toplulukta çalıştı. Bu deneyim, onun oyunculuk yeteneğini tiyatro seyircisiyle buluşturduğu önemli bir dönemdi. Ancak 1954'te yeniden döndüğü Muammer Karaca Tiyatrosu'nda 1960'a kadar sahne aldı.

1961 yılında, eşi Ziya Keskiner ve ağabeyi Selim Naşit Özcan ile birlikte kurdukları Naşit Tiyatrosu, Adile Naşit’in kariyerinde önemli bir dönüm noktası oldu. Ancak bu tiyatro kısa sürede dağıldı.

1963-1975 yılları arasında “Gazanfer Özcan - Gönül Ülkü Tiyatrosu”’nda sahne alan Adile Naşit, tiyatroda istikrarlı bir şekilde kariyerine devam etti. Bu dönemde sadece tiyatro oyunlarında değil, Hisseli Harikalar Kumpanyası, Neşe-i Muhabbet, Şen Sazın Bülbülleri gibi müzikallerde de büyük başarı elde etti.

Adile Naşit, tiyatro sahnesindeki başarısını sinema perdesine taşıyarak Türk halkının gönlünde taht kurdu. Oyunculuğunun temellerini tiyatroda atan sanatçı, doğal yeteneği, içtenliği ve komedi konusundaki ustalığıyla izleyicilerin kalbini fethetti.

Adile Naşit, tiyatro sahnesindeki başarılarını sinema dünyasına taşıyarak Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden biri haline geldi.

Adile Naşit, sinema kariyerine 1947 yılında Seyfi Havaeri'nin yönettiği “Yara” filmiyle başladı. Ancak, yoğun bir şekilde sinema projelerinde yer alması 1970'li yıllara denk geldi. Bu dönemde, Türk sinemasının altın çağında yer alarak adını geniş kitlelere duyurdu.

1976 yılında, “İşte Hayat” filmindeki performansıyla Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazandı. Bu ödül, Adile Naşit'in oyunculuk yeteneğini taçlandıran ve onu Türk sinemasının zirvesine taşıyan önemli bir dönüm noktasıydı.

Adile Naşit’in sinema kariyerindeki en ikonik rollerden biri, Rıfat Ilgaz’ın eserinden uyarlanan “Hababam Sınıfı” film serisindeki Hafize Ana karakteriydi. Bu rol, onun sevecen, komik ve unutulmaz bir sima olarak hafızalara kazınmasını sağladı.

Adile Naşit, özellikle Ertem Eğilmez ve Kartal Tibet’in yönetmenliğini yaptığı güldürü filmleriyle Türk sinemasında bir ekol yarattı. Oynadığı rollerle hem güldürdü hem de izleyicilerin kalbine dokundu.

1978 yılında, Uluslararası Sanat Gösterileri kapsamında tiyatro ve müzikallerde de sahne alarak oyunculuk kariyerini farklı alanlarda sürdürdü. Bu projelerdeki performansları, onun çok yönlü bir sanatçı olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Adile Naşit, sadece sinema ve tiyatroda değil, çocuklara olan sevgisiyle de gönüllerde taht kurmuş bir sanatçıydı. Ancak, hayatında yaşadığı derin bir kayıp, bu yönelimini daha da anlamlı kıldı.

Adile Naşit, tek çocuğu olan oğlu Ahmet’i kaybettikten sonra çocuklara olan sevgisini adeta bir yaşam misyonu haline getirdi. Bu acı kayıp, onun çocuklarla daha fazla vakit geçirmesine ve onlara olan ilgisini artırmasına sebep oldu.

1980 yılında, TRT Ankara Televizyonu prodüktörü İlhan Şengün’ün yapımcılığını üstlendiği “Uykudan Önce” isimli çocuk programında yer aldı. Bu program, Adile Naşit’i "Masalcı Teyze" olarak tanınır hale getirdi.

“Uykudan Önce,” tek kanallı televizyon döneminin en sevilen programlarından biri oldu. Adile Naşit’in içten, samimi anlatımıyla çocuklara masallar ve öyküler sunduğu bu program, özellikle 80’li yılların çocukları tarafından büyük bir ilgiyle izlendi. Her akşam onun sesinden dinlenen masallar, birçok çocuğun hayal dünyasında derin izler bıraktı.

Adile Naşit’in masalları, sadece birer hikaye değil, aynı zamanda çocuklara sevgi, ahlak ve hayata dair dersler sunan önemli bir köprü oldu. O, yalnızca bir sanatçı değil, çocukların “aileden biri” gibi gördüğü bir figürdü.

Adile Naşit, Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden biri olarak, hem filmleri hem de insana dokunan sıcak karakteriyle iz bırakmıştır. Ancak hayatının son yıllarında yakalandığı hastalık, onu aramızdan erken ayırdı.

Adile Naşit, özellikle Rıfat Ilgaz’ın “Hababam Sınıfı” eserinden uyarlanan filmlerdeki Hafize Ana rolüyle milyonların sevgisini kazandı. Ayrıca Münir Özkul ile birlikte rol aldığı filmlerde canlandırdığı anne karakterleri, onun samimi ve içten oyunculuğunun en güzel örnekleriydi. Bu roller, sinema tarihimizde derin izler bıraktı. Adile Naşit'in son filmi Milyarder oldu.

Adile Naşit, 11 Aralık 1987 tarihinde, İstanbul Beyoğlu’ndaki Alman Hastanesi’nde kalın bağırsak kanseri nedeniyle 57 yaşında hayata gözlerini yumdu. Sanat dünyasını yasa boğan bu kaybın ardından, cenaze töreni 13 Aralık 1987 tarihinde Şişli Camii’nde gerçekleştirildi.

Öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından Adile Naşit, Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Bugün, ilk eşi Ziya Keskiner ve genç yaşta kaybettiği oğlu Ahmet Keskiner ile birlikte aynı yerde ebedi istirahatini sürdürmektedir.

Adile Naşit’in sıcak gülümsemesi ve hayat verdiği karakterler, onu Türk sinemasının “anne” figürü olarak ölümsüzleştirdi. Hayatı boyunca milyonlara ulaşan sevgi dolu sanatçı, aramızdan ayrılsa da gönüllerde yaşamaya devam ediyor.