ACUN ILICALI FETHULLAHÇI MI? EN BÜYÜK HAYALİ NE?
Reyting rekorları kıran televizyon programlarıyla herkesin konuştuğu Acun Ilıcalı, merak edilenleri yanıtladı.
Televizyonun altın çocuğu Acun Ilıcalı’yla Survivor’ın final
haftası adada yaşananların perde arkasını, favori yarışmacılarını,
herkesin imrendiği ödül organizasyonlarını, babalığı ve gelecek
planlarını konuştuk.
"Kafaya koyduğum her şeyi hayata geçiririm." diyen Ilıcalı’nın
hayali farklı ülkelerde bir numara olacak bir program yapmak.
Survivor’da final haftası. Gönlünüzde yatan bir isim var
mı?
Olsa da söylemem. Ama samimi olarak şunu söyleyeyim; kim kazansa
hak etmiş olur bence.
Elenmesine şaşırdığınız bir isim oldu mu?
Alp Kırşan’ın elenmesi çok şaşırttı beni. Çok hızlı
ve becerikli bir yarışmacıydı. Halk tarafından da çok seviliyordu.
Ama Survivor’da aşırı zor şartlar var. Alp, bu şartların sonucunda
kilo kaybederek fiziksel olarak iflas etti. Kondisyonu yetmedi.
Yoksa son dörde kalabilecek bir isimdi.
Ayrılan yarışmacılardan birinin "Montajla çok iyi birini
kötü, çok kötü birini iyi gösterebiliyorlar. Bana haksızlık
yapıldı." şeklinde açıklamaları olmuştu.
Adada yedi gün çekim yapılıyor. Televizyonda ise bunun altı saati
verilebiliyor. Bu da tabii ki montajı gerektiriyor. Bizi tanıyanlar
kimsenin aleyhine ya da lehine montaj yapmayacağımızı bilir.
Yıllardır duruşumuz belli. Aslında Merve’nin tam olarak böyle bir
şeyi kastettiğini düşünmüyorum.
Şu ana kadar Survivor dâhil birçok yarışmada ünlülere yer
verdiniz. Sizi hayal kırıklığına uğratan bir isim oldu mu hiç?
Hayal kırıklığına uğratan olmuştur ama şimdi söyleyip
karşı tarafı rencide etmek istemem. Hayata çok geniş bakan biriyim.
Kimse kimseye benzemez. Hoşgörülü olmak lazım.
Survivor’dan ayrılan yarışmacıların yarışmada yaşanan
olaylar hakkında konuşmaları rahatsız etmiyor mu sizi? Ön plana
çıkma adına yarışmanın kullanıldığını düşünüyor musunuz?
Kullanan kullansın. Bir fayda elde edecekse etsin.
Sonuçta ben onlarla bir yarışma yapıyor ve bir başarı elde
ediyorum. Bu başarıdan onların nasiplenmesi beni rahatsız etmez.
Dozu önemli. Art niyet varsa o zaman ağzının payını veririm.
Acun, Survivor’da ne yapar?
Bu sene Hasan’la performansa dayalı bir oyun oynadım. 5-4 Hasan
kazandı. Abartısız söylüyorum ciğerim ağzıma gelmişti. Hasan o
sırada hâlâ saat gibi tık tık gidip geliyordu ve bir saat daha
gidecek havası vardı. Survivor’da oyunlar için kondisyon çok
önemli, o da bende çok yok açıkçası.
Ne kadar şans verirdiniz kendinize?
Ünlülerle girseydim çok avantajım var. Son dörde kalırdım. Ama
gönüllülerle girseydim çok şansım olmazdı.
Yarışmacılar açlıktan kıvranırken karşılarına geçip sucuk
ekmek yediğiniz oluyor. Aynısı size yapılsa...
Ramazan’da daha önce defalarca yaşadığım bir olaydır bu. Hele bir
keresinde öğle vakti bir maç yapmıştık. Susuzluktan ölüyorum.
Takımda benim dışımda oruç tutan da yok. Maç sonu oruç tutmayan
arkadaşlara buzlu su geldi. Buzun sürahi içinde tın tın diye
hareket edişini aradan yıllar geçmesine rağmen unutamam. Benim
yaptığım maçtan önceki prim misali.
Muhafazakâr bir hayran kitleniz de var. Ancak
yarışmalarınızda başörtülü bir kadına pek rastlanmıyor. Hiç mi
başvuru olmuyor?
Yarışmacı anneleri, kardeşleri arasında örtülü bayanlar çok vardı.
Seçmelerde asla böyle bir yasağımız olmadı. ’Var mısın Yok musun’da
ve Survivor’da yoktu. Zaten Survivor’da yarışmaları çok da uygun
değil. Ama Yetenek Sizsiniz’de yurtdışından gelen örtülü bir
kızımız vardı. Herhangi bir kesime karşı hiçbir zaman kapılarımızı
kapatmıyoruz. Yarışmalarda genelde mozaikten yanayım.
Birçok yarışma ithal ettiniz. Acun Ilıcalı’nın özgün bir
projesi olacak mı?
Bu konuda bir iddiam yok. Çünkü televizyon çok hassas ve ciddi bir
iş. Hele rekabetin inanılmaz yüksek olduğu bir ülkede kendi
başınıza bir iş yapamazsınız. Televizyon yapımcısının işi format
üretmek değildir zaten.
Ödül oyunlarında beklentileri çok yükselttiniz. "Bundan
sonra ne olabilir ki?" diyor insan?
Bir dahaki Survivor Malezya’da olacak. Orada yok yok. Ödül
toplantılarımız en az dört saat sürüyor. Biz yine bize yakışan
ödülleri veririz. Başlarda zor oluyordu böylesine büyük
organizasyonları ayarlamak. Ama şimdi artık Hollywood’da Acun Medya
olarak bir tanınırlılığımız var. 50 Cent’in programımıza
katıldığını biliyorlar. Bu sene yalnızca ödül oyunlarına 2 milyon
dolar harcadık. 200 bin dolar da harcayabilirdik. Yalnızca bir
günde Brezilya ve Miami maçı için harcadığımız para 110 bin dolar.
Bunu yapmayıp yarışmacıları adada bir düğüne götürsek
harcayacağımız para bin dolar olurdu ve inanın aynı reytingi
alırdık. Ama bizim programımız şimdi daha değerli oldu.
Peki, Acun’un bulamayacağı bilet, ayarlayamayacağı bir
organizasyon var mı?
Yok, olmaz. Kafaya koyduğum her şeyi hayata
geçiririm. Muhabirken bile isteyip de yapamadığım röportaj hiç
olmadı. Tahmin edilemeyecek derece agresif olup istediğimi bir
şekilde elde ederim.
Hayata dair gerçekleştirmek istediğiniz bir hedefiniz var
mı hâlâ?
Başka ülkelerde bir numara olacak bir program yapmak istiyorum.
Başarırsam çok mutlu olacağım.
Leyla’ya, ’Acun Ilıcalı’nın kızıyım’ demesini
yasakladım
Kızlarınızdan biri Survivor’a katılmak istese izin verir
miydiniz?
Yapımcı ben olmayacaksam, gerçekten istiyorsa ve
katılmak onu çok mutlu edecekse tabii ki izin verirdim.
"Yarışmaya katılmaları kızlarıma iyi bir hayat dersi
olurdu, yokluk nedir anlarlardı." der miydiniz?
Maddi durumu iyi olan ailelerin çocukları hayatta bir zorluk
yaşamadıklarından hayat mücadelesine 1-0 mağlup başlıyorlar. Benim
kızlarım için de aynı şey geçerli. O yüzden onların Survivor
deneyimi yaşamaları aslında güzel olur. Çünkü küçükken bir çocuğun
her istediğini alabiliyor olması ciddi bir tehlikedir bence.
Peki, bu tehlikeyi bertaraf etmek için bir baba olarak ne
gibi önlemler alıyorsunuz?
Hayır demeyi biliyorum. Her istediklerine evet
demiyorum. Ama babasının kim olduğunu ve her kilidi açabileceğini
biliyorlar ve bunun fazlasıyla farkındalar. Hatta Leyla’ya "Acun
Ilıcalı’nın kızıyım." demesini yasakladım. Ama biliyorum ki, biraz
başı sıkıştığından "Ben Acun Ilıcalı’nın kızıyım." diyerek çözüme
gidiyor.
Nasıl bir babadır Acun?
Animatör tarzı bir babayım ben. Az görünen ama
göründüğünde de çocuklarını eğlendirebilen, mutlu eden ve böylece
onlar üzerindeki reytingini yüksek tutan bir baba.
Zaman zaman despotlaştığı olur mu?
Hayır, hayatta. Ama sözümü her türlü geçiririm. Söylediğim her şeyi
dinlerler. Bunu sempatiyle hallederim.
El öptürür mü? Harçlık verir mi?
Harçlık versem komik olur. Bayramlarda el öptürürüm. Daha çok
modern ama geldiği yeri unutmayan bir babayım. Erzurumluyum
sonuçta. Erzurum tarzı her zaman çocuklarımda da olmalı.
Baygın baygın oruç tuttum, iftarda kazaya kurban
gittim
5 yıl evvel Arjantin’de Fear Factor’ı
çekiyorduk. Arjantin’de yaz mevsimiydi. Güneş batmıyordu sanki.
Çekimler öğlen sıcağında yapılıyordu. İki çekim yaptık ölüyorum
artık iftarı bekliyoruz. Yarı baygınım. İftar oldu pizza yiyoruz.
Sürekli soruyoruz, "Ette bir sıkıntı var mı, aman domuz eti sakın
olmasın." diye. "Sorun yok yiyebilirsiniz." dediler. Pizzayı
bitirdim. Adam geldi "Ya pardon biraz önce pizza domuz eti mi diye
sormuştunuz? Öyleymiş kusura bakmayın." dediler. Domuz etli
pizzayla iftar açtık. Hâlâ oruç tutarım. Hassasiyetlerimi hâlâ
korumaya çalışıyorum. Ama tabii şimdi sabah erkenden kalkmak gibi
bir zorunluluğum yok, öğlen de kalkabiliyorum. Allah sabah erken
kalkmak zorunda olup oruç tutanların yardımcısı olsun.
Hem Fethullahçı hem İlluminatici nasıl olunur?
’Fethullahçı’ olduğunuzdan haberiniz var mıydı?
Benim popülaritemde birisi için bu tip
yakıştırmaların olmasını normal karşılıyorum. ’İlluminatici’
diyordu bir grup. Bakıyorum ikisi birbirine taban tabana zıt.
"Tamam da hangisiyim?" diyorum. İki tarafa birden yakıştırılıyorum
da ikisi beraber olmaz. Açık söyleyeyim ben ikisi de değilim. İçki
içmediğimi belirttim. ’Zaman’a da röportaj verdi, o zaman bu
arkadaş kesin Fethullahçı’dır.’ dediler. Bu söylenti bu şekilde
çıktı. Fethullah Gülen’i hayatımda hiç görmedim.
Demek ki görseniz neler olacak...
Bir şey olacağından değil. Ama görmedim. Herkese saygı duyduğum
gibi Fethullah Gülen’e de saygı duyuyorum.
Amerika’ya gittiğinizde ziyaret etmek ister miydiniz?
Geçiyordum uğradım gibi bir şey olmaz. Benim için
problem olacak bir durum yok. Ama kötü insanlar olduğu için bazı
haris insanlar bunu bir yerlere sürerek bana zarar vermek için
kullanabilirler. O yüzden böyle art niyetli yaklaşımlara karşı
önlem almak zorundayım.
İkinci arabayı aldığımda paranın mutluluk getirmediğini
anladım
Bir dönem Cem Yılmaz’a yapılanlar şu sıralar size yapılıyor.
Sürekli kazandığınız parayla gündeme getiriliyorsunuz. Bu rahatsız
ediyor mu sizi?
Beni tanıyanlar çok iyi bilir. Maddi imkânlarımı
insanların gözüne sokmaktan nefret ederim. Hızlı bir tekne ya da
araba alıyorsam tamamen sevdiğim içindir. Medyanın bu konuda bir
iştahı var tabii. Onların demek ki bu konuda bir matematiği var.
Acun’un bir şey alması çok okunuyor ya da tıklanıyor demek ki bu
tip haberleri ciddi kovalıyorlar. Buna da şöhretin bir bedeli
diyelim artık.
Şöhret uğruna başka bedeller de ödediniz
mi?
Tabii ki. Şuradaki kebapçıya gidemiyorum. Hürriyetim elimden gitti.
Ama getirdiği nimetlerden yararlanıp niye böyle diye yakınmak da
biraz nankörlük olur. Gülün dikeni vardır derler, Elhamdülillah
katlanıyorum. Baktığınızda psikolojik olarak bu kadar refah içinde
yaşamak çok kolay bir şey değil. Her şeyi alabilme duygusu hedef
bırakmıyor insanda.
Bu korkutuyor mu sizi gerçekten?
Her şeyi satın alabilme gücü insanı değiştirebilir,
ciddi derecede problem yaratabilir elbet. Ama Allah’ın bana vermiş
olduğu bu lütfu doğru kanalize etmeye çalışıyorum. Parasızlık
mutsuzluk getirir ama para da mutluluk getirmez. Ben bunu ikinci
arabamı aldığımda anlamıştım zaten. İlk arabadanın verdiği
mutluluğu ikincisinde hissetmiyorsunuz. Ferrari aldığınızda
Doğan’ın yaşattığı mutluluğu, eğlenceyi yaşamıyorsunuz.
Peki şu anda sıfırı görseniz de aynı cümleleri
söyleyebilecek misiniz?
Allah kimseyi sahip olduğundan geri koymasın. 6 ay boyunca sıfır
lirayla yaşadığımı biliyorum. Zor bir dönemdi. Yarın öbür gün aynı
şey yeniden başıma gelse tabii ki yine zorlanırım. Sonuçta alışkın
olduğum bir hayat standardım var. Ama ben ahirete, kadere inanan
bir insanım. Bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu düşünüyorum
açıkçası. Allah beni varlıkla imtihan ediyor, yarın öbür gün
önceden olduğu gibi yoklukla imtihan edebilir. Beni mutlu eden
şeyler aynı. Ben zaten arkadaşlarımla top oynuyorum, muhabbet
ediyorum. Ne farkı var? Evet, arabam daha lüks, bir de uçağım var,
olmayıversin. Bunların olmaması benim hayatımı çok değiştirmez.
Reyhan Gül/Zaman