"ACUN BU DAVRANIŞIYLA KADIN HAKLARINI KORUMUŞ OLUYOR!" TARAF YAZARINDAN İLGİNÇ TESPİT!
Böyle durumlarda yanan her zaman kadın oluyor ya.. ben de ona yanıyorum.
Acun’un açtığı dava, ‘kalemim var yazarım’cılara ayar verecek! [Böyle durumlarda yanan her zaman kadın oluyor ya.. ben de ona yanıyorum]
Bravo Acun’a!
Bu da bir sosyal ve insani sorumluluk çünkü!
Aynı zamanda bir medeni sorumluluk.
Kalem asla iftiraya alet edilmemeli!
Kalemi tutan el, beynin uzantısı olduğuna göre, iftira/hakaret kaynağı olan o beyin, yasalarla hizaya getirilmeli.
Acun, açtığı yüksek meblağlı (5 milyon TL) tazminat davasıyla bunu yapıyor işte.
Ve olağanüstü bir örnek oluşturuyor bence.
Basılı medyanın bir bölümü, bu konuda dur durak bilmeden, başına buyruk, çalakalem at koşturuyordu zira. (Bu konudaki liste hayli uzundur ya aslında.)
Özgür kalem, özgür düşünce kılıfı altında özgürce hakaret ediliyor, iftira atılıyor.
Aynen Aykut Işıklar’ın, Beyazıt Öztürk’ün –evlenme hazırlıkları içinde olduğu söylenen- kız arkadaşı Tanem Sivar için yazdığı yazıda olduğu gibi.
Dedikodu yazarlığını aşan bir şey bu. Acun Ilıcalı, bu örnek davayı neden açtığını şöyle anlatıyor: “Ailemin bir parçası olarak gördüğüm, ailesinin bize emanet ettiği bir genç kızın, yine çok sevdiğim bir dostumla kurduğu güzel bir birlikteliği bozmak üzerine kurulmuş bu iftiranın telafisi hiçbir tazminatla ölçülemez. Ben ünlü olmanın bedeli olarak, hakkımda söylenebilecek her türlü iddia ve iftiraya hazırlıklıyım. Ancak bu çirkin iftiraya hazırlıklı olmayan Tanem’in mağdur olmasına izin vermeyeceğim. Ayrıca evlilik çağında kızı olan, aynı iftiralara uğramış anne babalar için de bu davayı emsal olarak görüyorum. Bu davayı sonuna kadar takip edeceğim. Türk basın tarihinin en büyük iftirasına, şimdiye kadar hiç görülmemiş bir tazminat davası açıyorum. Tazminatı da tek kuruşuna bile dokunmadan engelli vatandaşlarımıza destek için kullanacağım.”
İmalı ya da imasız, köşe yazısında iftira atmak, kara çalmak, bir hak ihlalidir.
Hem de insan haklarına giren bir ihlaldir bu!
Ayrıca, bu coğrafyada en kolay iftira atılan özne ‘kadın’ olduğundan, durum çok daha hassas ve vahimdir.
Acun Ilıcalı bu davranışıyla, aynı zamanda kadın haklarını korumuş oluyor bence.
Bu davaya, aynı ya da benzer iftiraya maruz kalmış bütün kadınların müdahil olmaları gerekir bana göre; Acun’un yanında saf tutmaları icap eder!
Ayrıca, bütün kadın derneklerinin de davaya aynı şekilde müdahil olmaları beklenir.
Yıllardır, medya etiği diye bir anlayıştan, bir sektörel ilkeden söz edilip durulur. Bu etiğin hayata geçmesi için her şeyden önce medya sektörünün kendi entelektüel sermayesinin yükseltilmesi, özeleştiri mekanizmasının devreye girmesi ve daha da önemlisi, meslekî olarak zihinsel devrim geçirmesi gerekir; ne var ki, kalem sahibi bazı beyinlerde bu olumlu altüst oluş bir türlü gerçekleşemiyor.
Acun Ilıcalı’nın bu girişimi belki de bir şeyleri tetikler ve yepyeni bir yol açar.
Ve –bu tür yazılar için- kalemi tutan elin beyni belki hizaya gelir.. kimbilir!
Böyle durumlarda özne her zaman kadın oluyor, yanan da her zaman kadın oluyor ya.. ben de ona yanıyorum işte.
Telesiyej/Taraf