''AÇLIK GREVLERİ HER AN BİTEBİLİR!'' ARINÇ'TAN AÇIKLIK GREVİ AÇIKLAMASI!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, açlık grevleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Bursa AS TV’de Ankara’dan canlı yayınlanan ’’Objektif’’ adlı
programa konuk olan Arınç, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
İSRAİL’İN GAZZE SALDIRILARI
Arınç, İsrail’in
Gazze’ye olan saldırısının, günün en üzüntü verici konusu olduğunu
ifade ederek, geçtiğimiz yıllarda da yine bombalamaların
yapıldığını, masum insanların öldüğünü, 3-4 yıllık bir sükunet
döneminin ardından, birkaç günden bu yana İsrail’in önce Hamas’ın
önde gelen liderlerinden birisini uçaktan atılan bombayla imha
ettiğini, bunun çok kötü bir suikast olduğunu, arkadan da belli
hedefleri bombalayarak sivil insanların hayatına son verdiğini
anlattı.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun, sözlerine bakılırsa
bunların devam edeceğini, bu saldırıların ardı arkasının
gelmeyeceğini ifade eden Arınç, ’’Tabii, Gazze tarafından da ateş
oldu, haberlerde okuduğumuza göre 3 sivil de İsrail tarafında
hayatını kaybetti. İsrail saldırgan tutumundan hiç vazgeçmiyor.
Esasen yıllardan beri hangi hükümet iş başına gelirse gelsin hem
yeni yapılaşmalar, şehirleşmeler içinde hem saldırılar içinde.
Esasen Gazze yıllardan beri bir abluka altında, günlük hayatını
bile devam ettirmekte zorlanıyor’’ diye konuştu.
Bunlar Paris’ten İthal! Arınç, İsrail’in ’’Mavi Marmara’’ diye
bilinen, herkesin çok yakından takip ettiği, dünyanın pek çok
ülkesinden aktivistlerin bir araya gelerek insani yardım götürdüğü
bir gemiye açık sularda baskın düzenlediğini ve 9 yurttaşımızın
hayatına son verdiğini hatırlatarak, bununla ilgili de Türkiye’de
bir yargı sürecinin başladığını belirtti.
İsrail’in saldırısının çok üzüntü verici bir olay olduğunu dile
getiren Arınç, şöyle konuştu:
’’Bu bir saldırganlıktır, bu bir vahşettir, bu bir faciadır.
Dışişleri Bakanımız, Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız bu konu
üzerinde hissiyatlarını ifade ettiler. Dün de ben akşam bir
resepsiyondaydım, orada gazeteciler sorunca, yine bunun insanlık
dışı bir olay olduğunu ve saldırıların mutlaka durması, kesilmesi
gerektiğini söyledim. Sanıyorum bazı girişimler var. Esasen yarın
Mısır gezisi başlıyor sayın Başbakanımızın, iki gün devam edecek ve
10 bakan arkadaşımızın katılacağı bir toplantı olacak. Dün ve bugün
Mısır Başbakanı Gazze’deydi, hatta sokağa çıktı, yürüyüş yaptı,
kendisine ikaz edilmesine rağmen, ancak o sırada bir bombalama
olmadı. Dolayısıyla Mısır Başbakanı ile de görüşme yaparak, oradaki
gerçek durumu sayın Başbakanımız birinci ağızdan belki almış
olacak. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantıya
çağrılabilir, oradan belki bir karar çıkartılabilir. Yine İsrail
üzerinde geçmişten bu yana nüfuzu olan başta ABD olmak üzere, belki
diğer bazı ülkeler, onların harekete geçmesi suretiyle, bu
saldırıların daha fazla insan ölmeden sonlandırılması amaçlanıyor.
Biz de telin ediyoruz, kınıyoruz ve saldırıların artık son bulması
gerektiğini ifade ediyoruz.’’
AÇLIK GREVİNE TALİMATLA
BAŞLADILAR
Cezaevlerindeki açlık grevlerine de değinen
Arınç, açlık grevlerine katılanların sayısının yeteri kadar
arttığını, Adalet Bakanlığı’nın şu andaki gerçek sayıyı mutlaka
bildiğini, ancak başladığı güne göre biraz daha arttığını
kendisinin de bildiğini söyledi.
Arınç, bunun çok üzüntü verici bir hadise olduğunu, çünkü bir
insanın hayatının söz konusu olduğunu vurgulayarak, yaşam hakkının
kutsal olduğunu, yaşam hakkına herkesin saygı duyması gerektiğini
ve hiçbir şeyin yaşam hakkına son vermek için geçerli olamayacağını
belirtti.
Açlık grevlerinin Türkiye’de ilk defa olmadığını, geçmişte de ölüm
oruçları, açlık grevlerinin yapıldığını hatırlatan Arınç, şöyle
konuştu:
’’Siyasi amaçla veya bireysel amaçlarla, geçmişte mesela ’cezaevi
şartları çok kötü, bunlar düzeltilsin, şöyle şöyle olsun’ denildi,
daha çok kişiseldi, talepler. Bu sefer eskiden beri söylenen
bilinen bazı talepleri dile getirerek açlık grevlerine
başladıklarını ifade ettiler. Şimdi cezaevinde hürriyeti
kısıtlanmış bir insanın özgürlüğünü rahatlıkla kullanamayan bir
insanın daha çok etki altında kaldığını düşünebiliriz. Çünkü
dışardayız biz, bize birisi ’açlık grevine başla’ dese biz bunu
reddedebiliriz veya bundan kaçabiliriz. Ama örgütün talimatıyla,
baskısıyla, tehdidiyle, şantajıyla, ’sen bunu yapacaksın’ denildiği
zaman içeridekilerin çok fazla şansı yok, başlamama noktasında, biz
de görüyor ve biliyoruz ki açlık grevine başlayanlar, bireysel
düşünceleri belki vardır, ama daha çok belli yerlerden gelen
talimatla bu işe başladılar. Ne yaparlarsa yapsınlar, bizim için
onların hayatı önemli. Dolayısıyla açlık grevlerini bitirmek, hayat
bütünlüklerine zarar gelmemesini temin etmek, hükümet olarak da
vatandaş, yurttaş olarak da bizim görevimiz. Bizim çağrımız direkt
onlara oldu, ’sizin taleplerinizi zaten biliyoruz, bunların
demokratik talepler olduğunu, zaman zaman tartışıldığını, onu da
biliyoruz ve bugüne kadar en azından 10 yıllık hükümetimiz
döneminde temel haklar, siyasi haklar konusunda, anayasamıza göre
uygun olanların, kanunlarımızda yaptığımız değişikliklerle de uygun
hale getirdiklerimizin neler olduğunu biliyorsunuz. Hayatınıza son
verecek bir eylemi esasen, konuştuğumuz, görüştüğümüz,
tartıştığımız bir konu için yapmanıza gerek yok. Siz bizim için
önemlisiniz. 75 milyon insanın hayatı ne kadar önemliyse, sizin de
bu kadar önemli, buna son verin.’ Öncelikle iyi yankı bulduğunu
söylemeliyim.’’
AÇLIK GREVLERİNİN BİTTİĞİNİ, BİTİRİLDİĞİNİ DUYABİLECEK BİR
NOKTADAYIZ
Geçtiğimiz pazartesi günü yaptığı
konuşmanın, cezaevlerinde de açlık grevine girenlerin yakınları
tarafından da takip edildiğini, bunun arkasından ’’sanki bir
yumuşama olacak ve bu geriye çekilecek, açlık grevleri bitecek’’
gibi geldiğini anlatan Arınç, fakat yine belli bir merkezin bunu
hala canlı tutmak istediğini söyledi.
Arınç, BDP’li milletvekillerinin kendisine de geldiğini, Adalet
Bakanı Sadullah Ergin ile de konuştuklarını belirterek, konuşmasını
şöyle sürdürdü:
’’(Onlar bizim talimatımızla greve başlamadılar, biz de bundan
şikayetçiyiz ve bunun sona erdirilmesi için çalışmak istiyoruz)
dediler, ’çalışın’ dedik. Yani biz ancak memnun oluruz. Onlar da
işte bazı konularda bu isteklerin karşılanması gerektiğini söyledi.
Esasen o gün de söylemiştim ki; mesela yargılanmakta olan
insanların, savunmalarını istedikleri dilde yapma konusu,
gerçekleşecek. Bu bizim ta belki bir yıl önce konuştuğumuz bir konu
ve hemen gecikmeksizin de onu meclise gönderdik. İnsan Hakları
Komisyonu’ndan da geçti. Ama Abdullah Öcalan ile ilgili tecrit
konusu ve ana dilde eğitim konusu, bugün için karşılanacak konular
olmayabilir. Ancak zaman içinde Adalet Bakanlığımız, avukatlarıyla
görüşmesini, makul ve haklı bulduğu ölçüde mutlaka karşılar. Biz
bugün seçmeli Kürtçe dersini koymakla esasen her şeyi yapmış
oluyoruz. Çünkü bugün ilkokulların 5’inci, 6’ncı, 7’nci
sınıflarında haftada iki olmak üzere Kürtçe dersine başlattık,
öğretmenlerini tayin ettik ve alfabeleriyle birlikte bu dersi
veriyoruz. Şu anda 19 bin civarında öğrenci, tercih ettiği seçmeli
ders olarak bunu görüyor. Bir anayasa konusudur, yeni anayasa yapım
çalışmaları var, bir de imkansızlık konusudur. Dolayısıyla ’aşırı
taleplerden ziyade yapılabilir veya makul taleplerle bize
gelirseniz biz demokratik haklar konusunda hiçbir hükümetin
yapmadığını yapıyoruz, bize güvenin’ dedik. Onlar, içeridekileri
vazgeçirmek amacıyla kendilerinin başlayacağını söylediler,
gerçekten bunu deklare de ettiler. Mesela dediler ki; ’60 güne
yaklaşıyoruz, siz bundan vazgeçin, biz buna devam edelim’ yani
onları bir ölçüde hayati tehlike içine atmak istemediler. Ben
kısmen takviye aldıklarını, kısmen de her an hazır tutulan sağlık
ekipleriyle gerektiği zaman gerekli müdahalenin yapılacağını
biliyorum. Ama milletvekillerinin de başlamasıyla yine malum yerin
talimatıyla, sayının arttığını da biliyorum. Ama her an Türkiye’de
açlık grevlerinin bittiğini, bitirildiğini de duyabilecek bir
noktadayız. Bu çok kesin bir bilgi olmamakla beraber, ben olayın
gidişatına bakarak ve yaptığımız temasların olumlu sonuç vereceğini
tahmin ederek bunu söylüyorum.’’
BAŞBAKAN’IN KONUŞMALARI
Bütün dileklerinin, bu
açlık grevlerinin bitirilmesi olduğunu vurgulayan Arınç, ’’Peki
’ben böyle konuşuyorum da sayın Başbakan niye öyle konuşuyor?’
diyenlere, onu da geçtiğimiz günlerde açıkladım. Sayın Başbakanımız
kendisine hedef olarak BDP’nin siyasetini ve BDP’li
milletvekillerini koyuyor, onları samimi bulmuyor. Onların
yaptıklarının, Türkiye’deki bu hem terör eylemlerinin bitirilmesi
konusunda hem de grevde olanların, grevden vazgeçmeleri konusunda,
samimi davranmadıklarını söylüyor, yoksa içeride grev yapanlara
veya ’açlık grevini sürdürüyorum’ diyenlere, ’ne haliniz varsa
görün mesajı vermiyor. Onun da amacı grevlerden bir an önce
vazgeçilmesi’’ değerlendirmesinde bulundu.
"ÖCALAN SERBEST KALACAK" İDDİASI
Arınç,
Abdullah Öcalan’ın ağabeyinin, ’’bir yıl sonra Abdullah Öcalan
Serbest kalacak’’ şeklindeki açıklamasının hatırlatılması üzerine,
’’Bu onun ağabeyinin öngörüsü değil ki Oktay Vural’a da sorarsanız,
o da aynı şeyi söylüyor. Bunlar siyasi tartışma veya olayları
tırmandırma, alevlendirme işidir. Mesela bunun bir örneğini
Selahattin Demirtaş daha dün yaptı, ’Öcalan’ın heykelini dikeceğiz’
dedi. Ondan sonra da ’kızdığım için böyle söyledim, yoksa biz
heykel meraklısı değiliz’ dedi. Bir, üç, beş sene sonrası için
bunların konuşulması saçmalık başka bir şey değil’’ dedi.