Abdurrahman Dilipak'tan olay AK Saray yazısı! Sıktınız ama!
Abdurrahman Dilipak, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın maliyeti hakkında ilginç bir benzetme kaleme aldı.
Yeni Akit gazetesi yazarı ve Akil İnsanlar Heyeti üyesi,
Abdurrahman Dilipak, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın maliyetini
köşesine taşırken, "Ak Saray dediğiniz yerin maliyeti, Mustafa
Kemal'in her il ve ilçeye diktiğiniz heykeli, okullardaki resim ve
köşe, büst maliyeti kadar bile değildir herhalde.. Türbeleri
yasakladık diyorsunuz, Mustafa Kemal'in türbesine harcadığınız para
ne oluyor.." yazdı.
Abdurrahman Dilipak'ın Yeni Akit'te "Ak Saray" başlığıyla
yayımlanan (18 Kasım 2014) yazısı şöyle:
BİZİMKİLERİN ABUK SABUK İŞLERİNİ BİR KENARA NOT
EDİYORUZ
Bizimkilerin de abuk subuk birtakım atamaları, işleri olmuyor
değil. Onları da bir kenara not ediyoruz.. Kimsenin haram
kursaklarının, uçkurunun, hakedilmedik makamlarının kefili
değilim..
"Bizimkilerdendir" diye "iyi çocuk" olduklarını söyleyerek yalancı
şahidlik de yapamam!
Hep uyarıyorum, devletin 1 numarası da, 2 numarası da, 3 numarası
da, "ağaç kurtları"na dikkat etmeleri gerekiyor.. Aslında hepimiz
sorumluyuz, sadece tepedekiler değil. Ama onların örneklik,
rehberlik ve denetim sorumluluğu var.. Bu makamlar güven değil,
denetim makamlarıdır. Hatta kendi nefsimize bile güvenmeyeceğiz..
Bu makamlar, şu hocanın - şeyhin filan patronun, falan hatırlı
zatın hatırına göre tanzim edilemez.. "Teftişe gittiği kurumun
başındaki zatın çayını içmeyi haram gören" bir anlayış bu
hassasiyeti gerektirir.. İşi ehline vereceğiz, birilerine öfkemiz
bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek. İhaleyi hakeden
kazanacak.. "Parayı veren düdüğü çalmayacak"!? O "düdüklere ve
düdükçülere, her devrin adamı "zurnik"leredikkat edeceğiz!
Bakıyorum yine her yerde, kaz gelecek yerden tavuk esirgemeyen
tipler, yani onlar var!
"Ötekilerin" kin ve öfkeleri ağızlarından taşarken de, "bizimkiler"
ile uğraşacak fırsat olmuyor..
SİTEMİM KİME BELLİ, KİMSE YANLIŞI SAVUNMASIN
Bu sitemim, kime, kimlere belli! Kimse yaptığı yanlışı savunmasın.
Birtakım sudan bahanelerin arkasına saklanmasın.. Allah'tan
korkmak, kuldan utanmak gerekiyor.. Eğer bu işler böyle devam
edecek olursa, hep böyle örtülü yazacak da değilim.. Bir de
siyasiler, ne dedikleri kadar, nasıl anlaşıldıklarını, nasıl
görüldüklerini hesaba katsalar ne iyi ederler.. Hani bir de
ulaşılmaz olmuyorlar mı? "Ben yaptım oldu" anlayışı.. Bazı
gerekçeler de insanı aşağılayan, gerizekalı yerine koyan havalar
yok mu?
O ağaç kurtlarını uyarıyorum.. O tuzu kuru malum sermaye ve siyaset
baronlarını, o devlet memurlarını kasdediyorum..
Demem o ki, olup bitenleri bilmiyor değiliz. Çok olmaya başladınız
ama. Hep böyle susacak da değiliz..
CHP'LİLERE SÖYLÜYORUM: SIKTINIZ AMA
Gelelim şu Ak Saray meselesine. CHP'lilere söylüyorum, sıktınız
ama! Ömrü savaşlarda geçen bir adamın servet iktisabından
başlatmayın bizi.. Ak Saray dediğiniz yerin maliyeti, Mustafa
Kemal'in her il ve ilçeye diktiğiniz heykeli, okullardaki resim ve
köşe, büst maliyeti kadar bile değildir herhalde..
Türbeleri yasakladık diyorsunuz, Mustafa Kemal'in türbesine
harcadığınız para ne oluyor..
Mustafa Kemal'in maaşı ne kadardı? O gizli yasa ile kendine tahsis
edilen örtülü ödenek miktarı ne kadardı biliyor musunuz?
Hindistan'dan Hilafet fonundan aktarılan para nereye gitti. Ya da
Mısır'dan, Özbekistan'dan gelen paralar..
Hazine ile de "Kesebir"di, parti bütçesi ile de..
Osmanlı hazinesini tıpkı CHP'nin İş Bankası'nda yaptığı gibi
İttihat Terakki bir banka kurup, oraya aktarmıştı. Daha sonra
Mustafa Kemal üyesi olduğu İttihat Terakki'nin izinden giderek,
İttihat ve Terakki'nin kurduğu İtibar-ı Milli Bankası'nı 1927'de,
yarısı büyüklüğündeki CHP'nin kontrolündeki İş Bankası'na devretti.
Mustafa Kemal'e itiraz eden bankanın kurucusu Cavid Bey, devir
öncesi idam edildi. Yetmedi, Mustafa Kemal İtibarı Milli Bankası
yöneticilerini Malta'ya sürdü, sonra feragatname imzalatıp geri
gelmelerine izin verdi. Onlar da Afyon'da buluşup, ellerindeki
paraları birleştirip, "Afyon Terakki Bankası"nı kurdular. Mustafa
Kemal o bankaya da el koyup, İş Bankası'na aktardı.
İyi mi?
CHP'liler önce şu 3 Mayıs 1934 yılında kabul edilen 2425 sayılı
yasanın hesabını versinler.. Tahsisatı mestureden aktarılan
49.500.000 lira, 1924 bütçesinin yarısına yakın bu para nereye
gitti? Bakın 1924 bütçesi 131.6 milyon lira olarak
gerçekleşti..
Resmi Gazete'de yayınlanmayan o gizli yasasının niçin çıkarıldığı
şimdi daha iyi anlaşılıyor değil mi?
Ya hu, siz Merkez Bankası'nı bile işin başında yabancı ve yerli
bankalarla özel bir banka halinde örgütlemediniz mi? Başkasının
gözünde çöp aramadan önce kendi gözünüzdeki merteği çıkarmanız
gerekir..
Siz Mısır'daki darbeye darbe, Sisi'ye darbeci, diyemeyen batı gibi,
Dersim'de olanlara cinayet, katliam diyemeyenlerden değil
misiniz?
Hâlâ 2425 sayılı yasa, yasa envanterinde yok.. Hâlâ İŞ Bankası
CHP'nin yönetiminde..
Başbakanlık kaç binaya dağılmış.. Çankaya yetersiz. Milli Güvenlik
Kurulu ayrı yerde.. Hele Türkiye başkanlık, yarı başkanlık
sistemine geçecekse, bugünkü mevcut binaların yetersizliği ortada..
Orası devlet konuk evi olsun, müze olsun. Oldu da zaten..
Şehrin merkezinde trafik açısından da sorun var, güvenlik açısından
da..
Belki Genelkurmay'ı da Kızılay'dan taşımak gerek..
Bakanlıklar şehrin dışına taşınınca bir şey olmuyor da, Çankaya
sözkonusu olunca ne oluyor..
Ak Saray tartışması bu tartışmayı başlatanların elinde patlar..
Bu adı kendileri koydu. Kendileri çalıp kendileri oynuyorlar. İyi
oluyor aslında.. Hafızalar tazeleniyor..
Atatürk Orman ÇİFTLİĞİ'ni de konuşuruz belki bir gün..
Konuşacak daha o kadar çok şey var ki..