Abdurrahman Dilipak Medyaradar'a konuştu: “O kişilere kadınlarla bal tuzakları kuruyorlar"
Son günlerde AK Parti'ye yönelttiği sert eleştirilerle gündeme gelen Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Medyaradar'dan Alev Gürsoy Cimin’e konuştu. Bakın Dilipak o sert yazıları neden kaleme alıyor? Kızgınlığının nedeni ne? İşte o röportaj…
"Günah evleri, oteller, yatlar, kayıt dışı çocuklar, yedikleri
haltlar ...” ve dahası… Son günlerde öyle yazılar kaleme
alıyor ki Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, herkes hayretle
okuyor. Bu yürek hoplatan yazıları kaleme alan kişi camianın
da dikkatle okuduğu ve itibar ettiği bir yazar olunca yazıların
kıymeti de artıyor. Peki, Dilipak bu yazıları niye kaleme alıyor,
kimleri kastediyor ve hedefinde AK Parti mi var?
İşte bu soruların yanıtını ben de çok merak ediyordum, aradım
kendisini ve havalimanında yakaladım, Bitlis’e hareket etmek
üzereydi. Yüz yüze değil ama yazılı yapabiliriz dedi. Aslında
yazılı röportaj olunca istenilen verim ve netice alınamıyor ama
haberi de kaçırmak istemedim. O nedenle “şunu neden sormadın bunu
neden sormadın” sorularınıza lütfen beni maruz bırakmayın. En zor
röportaj kişinin gözlerine bakmadan suni yapılan röportajdır. Ben
yine elimden geleni yapmaya çalıştım. Dilerim merak ettiğiniz
soruların yanıtını bu röportajda bulursunuz. Bulamazsanız da benim
günahım yok. Sizlere güneşli güzel ve bol umutlu yarınlar
diliyorum. Sevgiyle kalın…
RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
TWİTTER: gazetecialev
Mail: [email protected]
“O MAZLUM HALKIN ÖFKELİ
SESİYDİ”
Öncelikle röportaj talebimi kabul ettiğiniz için size çok
teşekkür ediyorum. Başınız sağolsun, gazetenizin önemli bir ismini
ve yoldaşınızı kaybettiniz. Hasan Karakaya için duygularınızı
alabilir miyim?
Yarım asra yakın bir beraberliğimiz vardı, Acı-tatlı günlerimiz
oldu. Allah rahmet eylesin. Zor günlerde eğilmedi, mazlumların
çığlığı oldu. Mazlum halkın öfkeli sesi oldu.
Hasan Karakaya dediğimiz zaman aklınıza gelen ilk 5
kelimeyi alabilir miyim?
Cesaret, öfke, tevazu, vicdan ve arkadaş…
Rahmetli Karakaya yaşarken nasıl adından söz ettirdiyse, bu
dünyaya veda edişiyle çok konuşuldu. "Viagra" bile denildi ölüm
nedenine, hem de Medine gibi bir yere gitmişken… "Ölünün arkasından
kötü laf edilmez" derler ama onun arkasından iyi yazan kadar çok
kötü yazanlar da oldu… Neler hissettiniz?
Birileri hakaret etti, Birileri görmezden geldi, birileri
arkasından gözyaşı döktü. Herkes onun misyonu karşısında kendi
yerini işaretledi. İftira edenler oldu ama kem söz sahibine aittir.
Bu dünyanın bir de ahireti var. Erkaya için hakkımı helal etmiyorum
diyemeyeceğim, ama biri Karakaya’ya küfredebilecek. Bu çifte
standartlı bir durum.
İnsanların özel hayatları başkaları arasında dedikodu edilmemeli,
ama özür dilenmemiş, etkisi devam eden yanlış işleri yapanlar
eleştirilebilir.
“ELEŞTİRİ YAPILABİLİR AMA HAKARETE, KÜFRE
HAYIR”
Bu arada Akit Gazetesi’nin üslubu da son derece sert, bazen
hakarete kadar gidebiliyor, bunu gazetenin bir yazarı olarak doğru
buluyor musunuz?
Hepimiz insanız ve hepimiz hata yapabiliriz. Eleştiri yapılabilir,
ama hakaret, küfür, iftira olmamalı. Ben de yapsam yanlış. Öfkenin
şiddetini duyulan acının şiddeti belirler bana göre.
Hürriyet gazetesi yazarı Ertuğrul Özkök, yaşamını yitiren
Genel Yayın Koordinatörünüz Hasan Karakaya'dan helallik istedi.
Aydın Doğan, Karakaya’ya açtığı davalardan feragat ettiğini
bildirdi. Ahmet Hakan, Karakaya için çok iyi bir yazı kaleme aldı.
Doğan grubunun bu tutumunu nasıl buldunuz?
Seküler vicdan. Bu da önemli. Düşmanca şeyler de söyleyebilirlerdi.
Bu ikisi arasında fark olmalı.
Genelkurmay’ın taziyesi ve sonrasında Akit’in yaptığı
sehven olayını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Olayın ayrıntısını bilmiyorum. Kendi yorumunu tırnak içine alınca,
karşı tarafın düşüncesi gibi anlaşılmış. Bilgi sahibi olmadığım bir
konuda ne diyebilirim.
“ASKERE DEĞİL, TSK İÇİNDEKİ O YAPIYA
KARŞIYDIK”
Askere bakışınız bir ara farklıydı, şimdi o algı değişti
mi. Bir sıcaklık mı oluştu, Akit ve Genelkurmay
hattında?
Askere bakış değil, TSK içinde BÇG türü yapılara karşı bir
duruşumuz vardı. Yoksa Mehmetçik, Peygamber ocağı olarak bir
kavramsallaştırma söz konusu şuur altımızda. Mehmetçiği nasıl böyle
bir zulme alet edersiniz? sorusunun cevabını ararken duyulan bir
öfke var.
“ERTUĞRUL ÖZKÖK NAMAZ KILSIN, İŞRETTEN
VAZGEÇSİN KARDEŞ OLURUZ”
Ertuğrul Özkök, Genelkurmay’ın bu taziyesinin ardından
köşesinde Meğer hepsi askerpervermiş başlıklı bir yazı ile
"geldiniz mi benim dediğime" iması yaptı. İnsan Genelkurmay
Başkanı ile sohbet edince hemen "darbeci" olmuyormuş... dedi.
Haklılık payı var mı, Siz ne düşünüyorsunuz?
Yoo. İkisi farklı şeyler. Özkök namaz kılsın, işretten vazgeçsin
kardeş oluruz. Bugün sadece bir yurttaş. Başkalarının temel
haklarına açık ve yakın bir tehlike oluşturmadığı sürece de kendi
yoluna gidebilir. Herkesin dini kendine. Bir din günü var ve bu gün
tartışıp durduğumuz şeylerin hakikati o gün bize gösterilecek.
“GÜCÜ KENDİ ÇIKARLARINA ALET ETMEK
İSTEYENLERE KARŞI SESİMİ YÜKSELTİYORUM”
Son zamanlarda eleştirel yazılar kaleme alıyorsunuz.
İktidara karşı muhalif bir duruş mu sergilemeye
başladınız?
Yoo. Hep böyleydim. İktidarın yücelmesi için içindeki bu gücü kendi
çıkarlarına alet etmek isteyenlere karşı sesimi yükseltiyorum. Bu
da AK Parti tabanında memnuniyet uyandırıyor, destek buluyor. AK
Parti’ye karşı değil, AK Partiden yana bir tavır bu. Dost bazen acı
da söyler.
“ELEŞTİRİYORUM ÇÜNKÜ HAKSIZLIK VE
YANLIŞLIKLARA KARŞIYIM”
Sizi rahatsız eden nedir?
Haksızlık, yanlış… Bu her zaman olacak, her insan hata yapabilir.
Dün de bu böyle idi. Bugün de, yarın da böyle. Bin yıl önce de,
bundan sonra da böyle olacak. İmtihan oluyoruz.
Sizin durduğunuz yer tam olarak neresi?
Ben de insanım, ben de hata yapabilirim. Ben Adaletten, barıştan,
hürriyetten yana, inanç, tarih, kültür, gelenek merkezli,
katılımcı, çoğulcu, şeffaf, insan haklarına saygılı bir hukuk
devleti hayal ediyorum.
“TÜM MÜSLÜMANLAR
KARDEŞİM”
Bir mahalleden bahsediliyor, o mahallede siz de var
mısınız? Mahalleniz neresi?
Ben Âdemoğullarından bir insanım. Elhamdülillah Müslümanım. Bütün
Müslümanlar benim kardeşim. Bütün mazlum ve erdemli insanlarla
müttefikim. Değer üreten herkesle nimet külfet dengesine dayalı bir
itilaf arayışındayım.
“ŞEYTANA UYUYORLAR! BİLDİKLERİM DE VAR
BANA ANLATILANLAR DA”
Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığınız “Kumar” yazınız o
kadar sarsıcıydı ki herkes ne demek istediğinizi anlamaya çalıştı.
"Yurt dışına giden bazı politikacıların işret âlemlerinin kasetleri
de gün gelir, söz dinlemedikleri bir gün birileri üzerinden deşifre
edilir" dediniz. Kim bu işadamları ve nereden biliyorsunuz
bunları?
Her yerde, her zaman bu tür insanlar var… İktidar çevrelerinde de
varlar, muhalefet çevrelerinde de, cemaat, tarikat yapılarında da.
İnsan olan her yerde benzer sorunlar yaşanır. ŞEYTAN boş
durmayacak. Ben de iman, akıl ve vicdan sahibi insanları uyarmaya
çalışıyorum. Devlette, bürokraside, yerel yönetimlerde, özel
şirketlerde, odalarda da var bu tür yanlış işler. Bildiklerim var,
bana yazıp gelip anlatanlar var.
“SADECE AK PARTİ DEĞİL HER KESİMDEN
İNSANLAR VAR”
“Gelin fuhuştan, işretten, alkolden, uyuşturucudan ve
kumardan vazgeçin. Ankara’da, İstanbul’daki ve diğer illerdeki
günah evlerinizi, otellerde, yatlarda yediğiniz haltları ve
inlerinizi biliyorlar. Girenler-çıkanlar kayıt altında.” diye
uyarıyorsunuz. Uyardığınız bu kişiler AK Parti’den mi ya da AK
Parti’ye çok yakın isimler mi?
Sadece AK Parti değil, her kesimden insanlar var. Derin yapıdan,
paralel yapıdan, sermaye çevresinden insanlar var. 28 Şubat’ta
emekli generaller vardı. Paralel yapının kamu kaynaklarını nasıl
hortumladığını herkes biliyor.
“İLGEZDİ AİLESİ AK PARTİLİ YA DA DİNDAR
DEĞİLDİ AMA…”
Peki, bu gizli kayıtları kimler çekiyor?
İstihbarat örgütleri, kripto ilişkiler içindeki basın mensupları,
Mafya, her kesimden bir takım isimler olabilir. Sağ, sol, alevi,
Sünni, milliyetçi, liberal, dindar, laik. İlgezdi AK Partili ya da
dindar biri mi idi?
“O YAZIYI KALEME ALIRKEN GELECEK
TEPKİLERDEN HİÇ ÜRKMEDİM”
Böylesine cesur bir yazıyı kaleme almak sizi hiç ürkütmedi
mi? Mesela iktidar ile aranızın bozulması, ya da kendini
mahallenizden bile tepki almak gibi?
Hayır. Niye ürkütsün. Aksine teşekkür, takdir aldım. Her yerde her
zaman namuslu insanlar da var. Hz. Lut’un karısı iman etmedi ama
Firavun’un karısı iman etti. Her yerde her zaman her çeşit insan
vardır. Ben iyilerden yana olmaya çalışıyorum.
Bu yazı sonrası sizi arayan ve tepki gösterenler oldu
mu?
Tabi birçok kişi, dua edenler, tebrik edenler, zaman zaman bu
uyarıda bulunmam gerektiğini söyleyenler.
“UYARIM SADECE TÜRGEV DEĞİL, KENDİM DAHİL
HERKES İÇİNDİ”
"İşadamı yolunacak kaz değildir. Siz ondan zorla alırsanız
o da çalar, hile yapar" şeklinde yine çok sert bir yazınız vardı ve
bazıları tarafından Dilipak'ın vakıf ile ilgili sözleri "TÜRGEV'i
kast ediyor" yorumlarına neden oldu. TÜRGEV’i mi hedef aldınız
gerçekten?
Kuranı kerimde bir ayet var "Şeytan sizi Allah’la aldatmasın" diye.
Şeytan bir Sünni’ye cami, Alevi’ye cem evi, solcuya devrim ocağı
diye gelecektir. Bir dindara kuran kursu, laik birilerine kültür
sanat diye, herkesin önceliğini vesile kılarak gelecektir. Uyarım
çok açık ve net, herkes içindi. İktidar için de, muhalefet için de.
Benzer yazım, Ak Parti öncesinde de vardı, ANASOL M günlerinde de.
Şeytan sizi en çok istediklerinizle kendine çağırır. Ağuyu altın
tas içre sunar. Bal tuzağı kurar. Sözümün muhatabı, kendi nefsim de
dâhil, herkes.
“GÜÇLÜLERDEN DEĞİL, ALLAH’TAN
KORKUYORUM”
Sayın Dilipak siz cesur bir adam mısınız?
Allah'tan, zalimlerden korktuğumdan daha çok korkuyorum o kadar,
güçlülerden beklediğimden daha fazlasını umuyorum Allah'tan.
Allah’ın gazabından merhametine sığınmaya çalışıyorum o kadar.
“HİÇ SANSÜRLE
KARŞILAŞMADIM”
Yazarken hiç sansür ya da otosansürle karşılaştığınız
oluyor mu?
Hayır, asla. Bu arada hata yaparsam beni düzeltecek okurlar
bahşeden Allah'a şükürler olsun.
“O KİŞİLERE KADINLAR ARACILIĞI İLE BAL
TUZAKLARI KURUYORLAR”
TGRT’de Basın Odası adlı programda da yine ilginç bir
şantaj iddiasını gündeme taşıdınız. “AK Partili işadamlarına kadın
gönderip şantaj” yapıyorlar, dediniz… Bu olay nedir?
Bir takım menfaat çetelerinin, istihbarat örgütlerinin
işadamlarına, bürokratlara ve siyaset adamlarına bal tuzakları
kurduklarını söyledim. Kaab b. Zuheyr de şöyle demişti "Ağuyu altın
tas içinde sunarlar, bal da onun suç ortağı" Bu işler dün böyleydi,
bugün de böyle, yarın da böyle olacak.
“HEPSİ BİRLİKTE YİYORLAR HER
HALTI”
“Otellerde, yatlarda yediğiniz haltları..." şeklindeki bu
kaset uyarıları bizzat AK Parti’ye mi? Öyle değilse bile öyle
algılandı ya da algılanmak istendi?
Hayır herkese. Zaten bu pisliğe bulaşanlar, her zaman içimizde,
sağ-sol, fark etmiyor, hepsi birlikte yiyorlar her haltı.
“AK PARTİ’YE YÖNELİK ENDİŞEM VE
RAHATSIZLIĞIM YOK AMA İÇİMİZDEKİ
BEYİNSİZLERİN…”
AK Parti ile ilgili son zamanlarda bir endişeniz ya da
rahatsızlığınız var mı?
Hayır. Aksine son seçimde, partinin lider kadrosu dışında en çok
onların lehine çalışan bendim. Endişem ve rahatsızlığım yok.
Onların başarısı için dua ediyorum. Ama bu arada "içimizdeki
beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım"
demiş oluyorum.
“AYRI DÜŞMÜYOR, BAZEN AYRI
DÜŞÜNÜYORUZ”
Ayrı düştüğünüz konular var mı?
Olmaz olur mu? Biz insanız. Ayrı düşmek değil, aslında ayrı
düşünmek demek daha doğru. Ki bu da zenginliğimizdir. Bize hayır
gibi gelen de şer, şer gibi gelen de hayır olabilir.
“AK PARTİ’DE DAHA İYİ BİR KADRO
OLABİLİRDİ”
AK Parti’yi eleştirdiğiniz konular neler?
Daha iyi bir kadro olabilirdi. Teşkilat çok fazla Ankara’ya bağlı.
Bürokratik oligarşi ile baş etme konusunda yeterli değiller. Derin
ve paralel yapı ile mücadelede ihmaller var. Daha başka başka
konular da var tabi. Kültür ve sanat konusunda daha iyi
olabilirlerdi.
“YANDAŞ DEĞİLİM AMA O YANDAŞLARDAN BİLE
DAHA ETKİLİYİM TABANDA”
Size yandaş diyebilir miyiz ya da siz kendinizi nereye
koyuyorsunuz?
Hayır. Ben sivil bir kişiyim. Sıradan bir AK partiliden daha fazla
destekledim onları, ama sonuçta ben sivil biriyim. Eleştirmem
gerektiği zaman da eleştiririm. 17 Aralık’tan 6 ay önce, Paralel
olayının üzerine gitmedikleri, bu sürecin başlarına iş açacağını
yazdım, eleştirdim. Sanırım AK Parti tabanında en etkili sivil
kişilerden biriyim ben. O kesimde sevilen, takip edilen
biriyim.
“KESKİN SİRKE KÜPÜNE ZARAR
VERİR”
Mesela AK Parti’ye yakın ya da kendini öyle gören bazı
gazetecilerin ekrandan esip gürlemesini, meslektaşlarını bile
acımadan hedef gösterip, linç etme gayretlerini nasıl
buluyorsunuz?
Herkes kendinden sorumlu. Sadece AK Parti'de değil her yerde, her
zaman böyleleri olur ve sonuçta keskin sirke küpüne zarar verir.
Eğer suç varsa biri suçu ve suçluyu da eleştirme hakkına sahiptir.
Ama haksızlığa uğramak, kimseye haksızlık etme hakkı vermez.
“GAZETECİ ADİL OLMALI”
Gazetecilikte siz neye inanıyorsunuz, nasıl bir duruş
lazım?
Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran
sesi olacaksınız. Yaşadığınız zamana ve mekâna adil bir şekilde
şahitlik edeceksiniz. Bir topluluğa olan öfkeniz sizi onlar
hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek.
“HERKES LAYIK OLDUĞU MEDYAYA SAHİP
OLUR”
İktidar yakın medya organları, tırnak içinde; havuz medyası
dediğimiz o medyanın yazarları için Hakan Albayrak "Aslında
çoğumuzun durduğu bir yer yok." demişti. Erdoğan, ne derse hepsi
onu yazıyor diye de eklemişti. Siz ne düşünüyorsunuz?
Sözü sahibine sormak gerek. Medyada her çeşit adam var. Sonuçta bu
medya bir toplumun aynasıdır. Tencere yuvarlanır kapağını bulur.
Herkes layık olduğu gibi bir medyaya sahip olur.
Hakan Albayrak’ın son zamanlardaki eleştirilerinden dolayı
Diriliş Postası’ndan gönderilmesi hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Gönderilme değil bildiğim kadarı ile ortaklar arasında görüş
farklılığı. Olur, böyle vakalar.
Erdoğan ne derse bazı yazarlar onu baz alıp yazıyor
anladığım kadarıyla; peki siz de Erdoğanist misiniz?
Böyle bir soruya muhatap olmayı kendime yapılan haksızlık
sayarım.
“BEN O GÖRÜŞTE
DEĞİLİM”
Öyle bir atmosfer oluştu ki ülkede maalesef artık AK
Parti’ye “Gözünün üzerinde kaş var” diyen herkes paralelci ya da
hain olmakla suçlanıyor… Bu konuya da değinmenizi
isterim…
O görüşte değilim. Her paralelci, Erdoğan’a ait ne varsa ona karşı
olunca, kendi karşıtını üreten bir tepki ile karşılaşıyor olamaz
mı? En azından ben o kategoride biri değilim. Bu da bir
genellemenin doğru olmadığını gösteriyor.
Vicdanlı gazetecilik nasıl yapılır?
Vicdanlı, hakkaniyetli bir duruşla.
“UÇAKTA OLMASAM DA DUALARIMIZDA
BULUŞUYORUZ”
Sizi Erdoğan’ın uçağında ya da çok fazla yakınlarında
göremiyoruz, neden?
Yoo. Dualarımızda buluşuyoruz. Ben çok yoğunum. Gitmem gerekirse
giderim. Ama rutin bir ziyaret için vaktim yok. Hem haberci
arkadaşlar o iş için daha uygun olabilir.
“YAZILI BASIN TİRAJİK, SOSYAL MEDYA
FELAKET, İNTERNET YÜKSELİŞTE”
Türkiye’de gazeteciliğin geldiği noktayı nasıl
buluyorsunuz?
Basılı medya için trajik, sosyal medya felaket, internet medyası
yükselişte, ama kat etmemiz gereken daha uzun bir yol var.
Başbakan Davutoğlu, "Cuma günleri ile öğle tatilinin ibadet
hürriyetini engellemeyecek şekilde kullanılabilmesi için
Başbakanlık Genelgesi Taslağı hazırladık" dedi. Bazı gazeteciler
buna çok sert tepki gösterdi. Siz ne düşünüyorsunuz?
Doğru yönde ileri doğru atılmış bir adim. Ne diyebilirim ki, Allah
razı olsun.
Bundan 15 yıl önce devlet memurları cuma namazı
kılabilecekler diye söyleselerdi, o günün şartlarında inanır
mıydınız?
Çok geç kalındığını düşünüyorum. Allah dilediği zaman her şey olur.
Kuyudaki Yusuf’u Mısır’a sultan eden Allah’a inanıyorum ben. Olmaz
olmaz deme olmaz olmaz. Hak şerleri hayreyler, sen sanma ki
gayreyler, arif onu seyrehler, görelim Mevla’m neyler, neylerse
güzel eyler.
“BAŞKANLIK SİSTEMİ BUGÜN YA DA YARIN
OLACAK”
Başkanlık sistemi yine dönüp, dolaşıp temcit pilavı gibi
önümüze kondu. Ne düşünüyorsunuz, artık zamanı geldi mi bu
sistemin?
Dönüp gelmedi, zaten hep gündemdeydi. Olacak. Bugün 12 Eylül
anayasası, sınırsız ve sorumsuz bir başkanlık sistemine imkân
veriyor. Sınırlı ve sorumlu bir başkanlık sistemi bugün ya da yarın
olacak.
Türkiye sizce bu sistemi kaldırabilir mi?
Türkiye’nin geldiği nokta yeni vizyon buna dayatıyor.
Dış ilişkilerimiz epeyce bir gergin, Erdoğan’ın Rusya ve
hatta Putin’e kafa tutmasını ve meydan okumasını nasıl
buluyorsunuz?
Artık "hayır" diyebilen bir Türkiye var. Alışacaklar.
“ERDOĞAN, CESUR, ŞANSLI VE KARARLI BİR
LİDER”
Siz Erdoğan’ın liderliğini nasıl buluyorsunuz? Cesur
mu?
Cesur ve şanslı, kararlı, tarih yorumu ve gelecek tasavvuru olan
bir medeniyet algısı ve vizyonu koyuyor ortaya. Toplumun inanç
değerlerine dayalı bir dünya görüşü var.
Son günlerde tırmanan yeni bir gerilim var. Suudi
Arabistan-İran gerilimi… Nereye varır bu olay, bizi etkiler mi?
Bölgedeki bu ürkütücü saflaşmanın sonuncunda kimleri ne
bekliyor?
Bölgede yaşanan her olay bizi etkiler. Kriz, kendini yönetene
hizmet eder. Bölgede Türkiyesiz bir çözüm mümkün değil. ABD, AB ve
Rusya İran ve Suud üzerinde bilek güreşi yapıyor. Arap ve Fars
gladyatörler üzerinden bir meydan okuma söz konusu. Taraflar
birbirinin varlığını gerekçe göstererek bölgeye inmeye alışıyor.
Bildik bir oyun oynanıyor.
Sizin 2016’dan beklentileriniz ne?
Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir,
çevirir. Bundan sonra güç ve servetle iktidar olacağız. Dilerim
servetimiz gücümüz aklımız ve imanımıza değil. Aklımız ve imanımız
servetimize ve gücümüze istikamet kazandırır.