19 Kas 2013 14:24
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:45
Abdullah Öcalan'ın büstleri mi dikilecek?
Fatih Altaylı bugünkü köşesinde Abdullah Öcalan'la ilgili ilginç bir iddiada bulundu..
Öcalan, Meclis’e girer mi?
YILLARCA “Terör dursun, kan akmasın, oturup her şeyi konuşalım” demedik mi?
“Silah sesleri konuşmamızı ve anlaşmamızı engelliyor” demedik mi?
Dedik!
Silahlar öyle veya böyle sustu.
Şimdi her şeyi konuşuyoruz.
Doğrusu da bu. Konuşulacak, azami müştereklerde buluşacağız.
Hükümet, barışı “Öcalan vasıtasıyla PKK ile yaptı”.
Ama şimdi farklı bir yöntem uyguluyor.
Bölgeye barışı tattırdı, huzuru tattırdı.
Şimdi barışın kalıcılığını halkla konuşuyor.
Doğru yöntem mi?
Bence doğru yöntem.
PKK’ya kaynak sağlayan durumu ortadan kaldırıp PKK’yı dağdan indirmeyi amaçlıyorlar.
Yürür mü?
Yürümese bile PKK’nın elini zayıflatır.
Diğer yandan “İmralı” lakaplı Öcalan’la da görüşmeleri sürdürüp PKK’nın yeniden teröre başvurmasını engellemek istiyorlar.
Başbakan’ın “Cezaevleri boşalacak” demesi bundan.
“İnin dağdan, terör suçlarına af ilan edelim” demiyor ama sonunda olacağı bu.
Zaten bu işin evrensel gelişimleri hep böyle olmuş.
Terör bitti mi, uzlaşma sağlandı mı af çıkar.
Toplum buna hazır mı? Bana sorsanız “Hazır değil” derdim düne kadar.
Ama bugün “Hazırmış galiba” diyorum.
Tam hazır değilse de üç vakte kadar hazır olacak gibi görünüyor.
1999 yılı, Öcalan’ın yakalanıp yargı karşısına çıkarıldığı günlerdi.
Oldukça milliyetçi olduğunu hiç saklamayan bir dostum, “Eğer bu yargılamanın sonunda idam kararı çıkmazsa, ikimiz de Öcalan’ın Meclis’te yemin ettiğine şahit oluruz” demişti.
Siyasetten anlamayan ama halden anlayan bir büyüğümdü.
Hafta sonunda yapılan tüm konuşmaları dinledim.
Başbakan’dan sonra Şivan Perver’i dinledim, Barzani’yi dinledim.
Gösterilen tepkilere baktım.
Galiba 1999 yılında bu sözleri söyleyen dostum haklıymış.
Ömrü vefa ederse Abdullah Öcalan’ın TBMM’de yemin ettiğini de görme ihtimalimiz büyük.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN
YILLARCA “Terör dursun, kan akmasın, oturup her şeyi konuşalım” demedik mi?
“Silah sesleri konuşmamızı ve anlaşmamızı engelliyor” demedik mi?
Dedik!
Silahlar öyle veya böyle sustu.
Şimdi her şeyi konuşuyoruz.
Doğrusu da bu. Konuşulacak, azami müştereklerde buluşacağız.
Hükümet, barışı “Öcalan vasıtasıyla PKK ile yaptı”.
Ama şimdi farklı bir yöntem uyguluyor.
Bölgeye barışı tattırdı, huzuru tattırdı.
Şimdi barışın kalıcılığını halkla konuşuyor.
Doğru yöntem mi?
Bence doğru yöntem.
PKK’ya kaynak sağlayan durumu ortadan kaldırıp PKK’yı dağdan indirmeyi amaçlıyorlar.
Yürür mü?
Yürümese bile PKK’nın elini zayıflatır.
Diğer yandan “İmralı” lakaplı Öcalan’la da görüşmeleri sürdürüp PKK’nın yeniden teröre başvurmasını engellemek istiyorlar.
Başbakan’ın “Cezaevleri boşalacak” demesi bundan.
“İnin dağdan, terör suçlarına af ilan edelim” demiyor ama sonunda olacağı bu.
Zaten bu işin evrensel gelişimleri hep böyle olmuş.
Terör bitti mi, uzlaşma sağlandı mı af çıkar.
Toplum buna hazır mı? Bana sorsanız “Hazır değil” derdim düne kadar.
Ama bugün “Hazırmış galiba” diyorum.
Tam hazır değilse de üç vakte kadar hazır olacak gibi görünüyor.
1999 yılı, Öcalan’ın yakalanıp yargı karşısına çıkarıldığı günlerdi.
Oldukça milliyetçi olduğunu hiç saklamayan bir dostum, “Eğer bu yargılamanın sonunda idam kararı çıkmazsa, ikimiz de Öcalan’ın Meclis’te yemin ettiğine şahit oluruz” demişti.
Siyasetten anlamayan ama halden anlayan bir büyüğümdü.
Hafta sonunda yapılan tüm konuşmaları dinledim.
Başbakan’dan sonra Şivan Perver’i dinledim, Barzani’yi dinledim.
Gösterilen tepkilere baktım.
Galiba 1999 yılında bu sözleri söyleyen dostum haklıymış.
Ömrü vefa ederse Abdullah Öcalan’ın TBMM’de yemin ettiğini de görme ihtimalimiz büyük.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN