Abdullah Öcalan'dan, Guardian gazetesine tepki
Abdullah Öcalan, Nelson Mandela'nın ölümü sonrası Guardian'da yayımlanan yazıda kendisine ve Kürtlerin özgürlük mücadelesinin gerçeklerine haksızlık edildiğini savundu.
Guardian'ın okur köşesinde, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın gazeteye
gönderdiği bir eleştiri mektubu dikkat çekiyor. İmralı'dan
gönderdiği mektupta Abdullah Öcalan, Guardian'ın 5 Aralık 2013
tarihinde Güney Afrika lideri Nelson Mandela'nın ölümü vesilesiyle
yayımladığı baş yazısında kendisine ve Kürtlerin özgürlük
mücadelesinin gerçeklerine haksızlık edildiğini savunuyor. Öcalan,
''korkulan ve tapılan'' nitelemesinin köleliğe, katliamlara ve
inkar politikalarına karşı mücadele verirken kendine olan inanca
güvenmek zorunda kalanlara yönelik düşmanca bir tavır içerdiğini
düşündüğünü yazıyor.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, söz konusu başyazıda Guardian,
ırkçı rejimle mücadelesinin 27 yılını hapiste geçirmiş olan Nelson
Mandela'yı ortak noktaları cezaevi deneyimi olan üç farklı lider
ile karşılaştırmıştı: Nehru, Aung Sang Suu Kyi ve Abdullah Öcalan.
Öcalan ile ilgili bölümde Guardian, ''Öcalan'ı bir tarikatmışcasına
izleyenler Mandela şablonuna uymuyor. Öcalan, korkulan ve tapılan
biri; Mandela ise saygı duyulan, sevilen biriydi.'' şeklinde bir
benzetme yapmıştı.
Son 14 yıldır bir adada hücre hapsinde tutulduğunu belirten
Abdullah Öcalan, ''Belki beni hapis tutanlar haricinde, herhangi
bir insan için korku kaynağı olduğumu inandırıcı bir şekilde ileri
sürmek zor görünüyor.'' diye ekliyor.
PKK lideri, 40 milyon Kürdün iradelerini temsil eden kişi olarak
kendisine baktığını ve Kürt sorununa demokratik ve barışçıl bir
çözüm bulmak için gösterdiği çabalara güven duyduklarını
belirterek, Guardian'ın kullandığı ifadenin Kürtlerin 40 yıllık
özgürlük mücadelesini küçümsediğini söylüyor.
Abdullah Öcalan, bu açıdan kendini övüyor gibi görünecek olsa da,
Mandela ile arasında tezatlardan çok paralelliklerin var olduğunu
kaydediyor.
PKK lideri, Güney Afrika halkının Mandela'nın barışa olan
bağlılığına bütün kalpleriyle inandığını ve geçen Aralık ayında
ölen Nelson Mandela'nın ırkçı rejimi sona erdirmeyi bu liderlik
vasfıyla başardığını belirtiyor.
Abdullah Öcalan, halk hareketlerinin geleceğini belirlemekte
pazarlık ve mücadele olgularının ikisinin de önemli süreçler
olduğunu belirterek, bu süreçlere de korkulan değil, halkının
güvenini kazanmış liderlerin yön verebileceğini vurgulayarak
mektubunu bitiriyor.