15 Haz 2015 11:15
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:39
Abdullah Gül'den Gülen cemaatine: Bunlar bana ayar mı veriyor?
Abdullah Gül’ün başdanışmanlığını yapan Ahmet Sever: Zaman’ın o başlığını görünce şok geçirdim!
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 12 yıl başdanışmanlığını yapan ve bu dönemi yazan Ahmet Sever, Gül’ün Fethullah Gülen cemaatinin önde gelen yayınlarından Zaman gazetesiyle yaşadığı gerginlikleri de aktardı. Sever, Gül’ün “terör örgütü yöneticiliği” ile suçlanan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un adli yargıda yargılanmasına karşı çıkarak “Yüce Divan’da yargılanması gerektiğini” söylemesinin ardından Zaman Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal’ın arayarak “Açıklamasını dengelemek isterse biz hazırız” dediğini aktardı. Ahmet Sever, Zaman Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’nın da Gül’ün kendi eliyle verdiği ve gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanmalarını eleştirdiği yazılı demecini de çarpıttığını söyledi.
Ahmet Sever, “Abdullah Gül ile 12 yıl” adlı kitabında, 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un Ergenekon ana davasıyla birleştirilecek “İnternet andıcı” davasında “terör örgütü yöneticiliği” iddiasıyla tutuklu yargılanmasına Gül’ün de tepki duyduğunu yazdı. Başbuğ'un tutuklanma sürecinde, suçlamaların yanı sıra tartışılan temel konu, "Genelkurmay başkanlarının görevleriyle ilgili suçlarda ancak Yüce Divan'da yargılanabileceklerine" ilişkin anayasa hükmünün ihlal edildiği görüşü olmuştu. Sever’in aktardıklarına göre, Gül, Türkiye’yi ziyaret eden Kırgızistan Cumhurbaşkanı ile 12 Ocak 2012'de yapacağı ortak basın toplantısında bir gazetecinin kendisine “Başbuğ’un nerede yargılanması gerektiğine ilişkin düşüncesini” sormasını istedi. İlgili sorunun bir gazeteci tarafından yöneltilmesi üzerine, Gül, yargılaması özel yetkili mahkemede süren Başbuğ için Yüce Divan’ı işaret etti.
‘Bunlar bana ayar mı vermeye çalışıyor?’
Basın toplantısının ardından Zaman gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal’ın kendisini aradığını söyleyen Ahmet Sever, Ünal’ın telefonda kullandığı ifadeleri ve Gül’ün yanıtını kitabında şöyle aktardı:
“Ahmet abi, Sayın Cumhurbaşkanı’nın İlker Başbuğ ile ilgili Yüce Divan açıklaması iyi olmadı. Bunu dengelemek için bir şey söylemek isterse, biz yayımlamaya hazırız.”
Mustafa Ünal’ın söylediklerini aktardığımda Gül çok kızdı:
“Bunlar bana ayar mı vermeye çalışıyor? Boş ver, cevap bile verme!”
‘Zaman’ın başlığını görünce şok geçirdim’
Sever, bu olaydan yaklaşık bir yıl önce Zaman gazetesinin, Abdullah Gül’ün Ahmet Şık ve Nedim Şener’in Oda TV davası kapsamında tutuklanmasına ilişkin verdiği bir demeci “çarpıttığını” yazdı.
Sever, Gül’ün, Mart, 2011’de Şık ve Şener’in yaşadıkları hakkında hazırladığı ve “Kamu vicdanında kabul görmeyen bazı gelişmeler oluyor. (..) Bundan kaygı duyuyorum” ifadelerini içeren metnin Zaman’da “Umarım, hiçbir gazeteci mesleğini başka amaç için kullanmaz” başlığıyla verildiğini hatırlattı.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’ya açıklamayı Gül’ün elden verdiğini söyleyen Sever, başlığı görünce “şok geçirdiğini” yazdı. Gül’ün de başlığa şaşırdığını söyleyen Sever, Gül’ün durumu kendisine şöyle izah ettiğini belirtti:
“Ekrem Bey’i Tarabya’ya çağırdım. Açıklamamı kendisine verdim. Ardından, ‘Sayın Cumhurbaşkanım, peki gazeteciler gazetecilik dışında bir faaliyette bulunabilirler mi?’ diye bir soru sordu. Ben de elbette bulunamazlar, karşılığını verdim. Hepsi bundan ibaret.”
Gül, Şık ve Şener için ne demişti?
Abdullah Gül, kendisinin istediği üzere Zaman’a, Ahmet Sever’in önerisi üzerine Milliyet’e yolladıkları açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:
“Yargının, hâkim ve savcıların işine karışmam söz konusu olamaz. Ancak olup bitenleri takip ettiğimde intibaım şu ki; kamu vicdanında kabul görmeyen bazı gelişmeler oluyor. Bu hal, Türkiye’nin geldiği ve herkes tarafından takdir edilen görüntüsünü gölgelemektedir. Bundan kaygı duyuyorum. Savcılardan ve mahkemelerden sorumluluklarını yerine getirirken titiz davranmalarını, insanların ve kurumların onur ve hukuklarının zedelenmesine yol açmayacak şekilde davranmalarını beklemekteyim.”
Ahmet Sever, “Abdullah Gül ile 12 yıl” adlı kitabında, 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un Ergenekon ana davasıyla birleştirilecek “İnternet andıcı” davasında “terör örgütü yöneticiliği” iddiasıyla tutuklu yargılanmasına Gül’ün de tepki duyduğunu yazdı. Başbuğ'un tutuklanma sürecinde, suçlamaların yanı sıra tartışılan temel konu, "Genelkurmay başkanlarının görevleriyle ilgili suçlarda ancak Yüce Divan'da yargılanabileceklerine" ilişkin anayasa hükmünün ihlal edildiği görüşü olmuştu. Sever’in aktardıklarına göre, Gül, Türkiye’yi ziyaret eden Kırgızistan Cumhurbaşkanı ile 12 Ocak 2012'de yapacağı ortak basın toplantısında bir gazetecinin kendisine “Başbuğ’un nerede yargılanması gerektiğine ilişkin düşüncesini” sormasını istedi. İlgili sorunun bir gazeteci tarafından yöneltilmesi üzerine, Gül, yargılaması özel yetkili mahkemede süren Başbuğ için Yüce Divan’ı işaret etti.
‘Bunlar bana ayar mı vermeye çalışıyor?’
Basın toplantısının ardından Zaman gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal’ın kendisini aradığını söyleyen Ahmet Sever, Ünal’ın telefonda kullandığı ifadeleri ve Gül’ün yanıtını kitabında şöyle aktardı:
“Ahmet abi, Sayın Cumhurbaşkanı’nın İlker Başbuğ ile ilgili Yüce Divan açıklaması iyi olmadı. Bunu dengelemek için bir şey söylemek isterse, biz yayımlamaya hazırız.”
Mustafa Ünal’ın söylediklerini aktardığımda Gül çok kızdı:
“Bunlar bana ayar mı vermeye çalışıyor? Boş ver, cevap bile verme!”
‘Zaman’ın başlığını görünce şok geçirdim’
Sever, bu olaydan yaklaşık bir yıl önce Zaman gazetesinin, Abdullah Gül’ün Ahmet Şık ve Nedim Şener’in Oda TV davası kapsamında tutuklanmasına ilişkin verdiği bir demeci “çarpıttığını” yazdı.
Sever, Gül’ün, Mart, 2011’de Şık ve Şener’in yaşadıkları hakkında hazırladığı ve “Kamu vicdanında kabul görmeyen bazı gelişmeler oluyor. (..) Bundan kaygı duyuyorum” ifadelerini içeren metnin Zaman’da “Umarım, hiçbir gazeteci mesleğini başka amaç için kullanmaz” başlığıyla verildiğini hatırlattı.
Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’ya açıklamayı Gül’ün elden verdiğini söyleyen Sever, başlığı görünce “şok geçirdiğini” yazdı. Gül’ün de başlığa şaşırdığını söyleyen Sever, Gül’ün durumu kendisine şöyle izah ettiğini belirtti:
“Ekrem Bey’i Tarabya’ya çağırdım. Açıklamamı kendisine verdim. Ardından, ‘Sayın Cumhurbaşkanım, peki gazeteciler gazetecilik dışında bir faaliyette bulunabilirler mi?’ diye bir soru sordu. Ben de elbette bulunamazlar, karşılığını verdim. Hepsi bundan ibaret.”
Gül, Şık ve Şener için ne demişti?
Abdullah Gül, kendisinin istediği üzere Zaman’a, Ahmet Sever’in önerisi üzerine Milliyet’e yolladıkları açıklamada şu ifadeleri kullanmıştı:
“Yargının, hâkim ve savcıların işine karışmam söz konusu olamaz. Ancak olup bitenleri takip ettiğimde intibaım şu ki; kamu vicdanında kabul görmeyen bazı gelişmeler oluyor. Bu hal, Türkiye’nin geldiği ve herkes tarafından takdir edilen görüntüsünü gölgelemektedir. Bundan kaygı duyuyorum. Savcılardan ve mahkemelerden sorumluluklarını yerine getirirken titiz davranmalarını, insanların ve kurumların onur ve hukuklarının zedelenmesine yol açmayacak şekilde davranmalarını beklemekteyim.”