20 Kas 2015 12:35
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:11
Abdullah Gül Kanada gazetesine yazdı! IŞİD'i nasıl bitiririz?
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kanada'da yayın yapan bir gazete için IŞİD'in nasıl bitirileceğine ilişkin bir yazı yazdı.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kanada'daki ulusal gazetelerden National Post için bir makale kalema aldı. Gazetenin Full Comment bölümünde yayımlanan Abullah Gül imzalı makalede terör örgütü IŞİD'in nasıl bitirileceğine değinildi.
IŞİD'in başlattığı hikayenin artık bitirilmesi gerektiğini söyleyen Abdullah Gül, IŞİD'in bitirilmesi için din, ırk ve mezhep ayrımı olmadan karşı koyulması gerektiğini belirtti.
Abdullah Gül'ün Kanadan gazetesine yazdığı makaleden bir kısım;
IŞİD'İN KORKÇA İŞLEDİĞİ SALDIRILAR
"Bu korkakça işlenen terör saldırısı İŞİD tarafından gerçekleştirmişti. Katiller bu korkunç eylemle halkımızı bölmeyi başarmış, nihayetinde faydasız, yaralayıcı bir suçlama oyununu sadece ülke içinde değil komşularımız arasında da tetiklemişlerdir.
BAŞLATTIKLARI HİKAYENİN BİTİRİLMESİ LAZIM
Artık bu kişilerin durdurulması ve başlattıkları hikayenin bitirilmesi lazımdır.
DİN, IRK VE MEZHEP
Bunların karşısında durulacaksa din, ırk ve mezhep ayrımı olmaması insanların bu ortak düşmana birlikte karşı koyması lazımdır.
DEFANSİF DURUŞA GEÇEMEYİZ
Fakat bizler defansif ve inkarcı duruşa geçemeyiz. Ben konu hakkında yeni bir yol haritası çizmek istiyorum. Bilindiği gibi Batıda İslam, bir doğu dini ve Müslümanlar da okumamış, demokrasiden anlamayan, barbarca kolay ölen ve öldüren ve her şeyden fazla Batıdan nefret eden kişiler olarak lanse ediliyor. Müslümanlara atfedilen sıfatların başında mantıksızlık gelir ve bunu tehlikeli, baskıcı, demode, aşırı ve geri kalmışlık izler.
IŞİD'İN ANA GÖRÜŞLERİ
Bunun en büyük nedeniyse medyanın yansıttığı haberlerdir. Ama kendimizi aklamak amacıyla sadece kolonializmi ve Batı medyasını suçlayamayız. Bizler ne olduğumuzla, medyada lanse edilişimiz arasında bir fark görüyorsak, tarafsız olarak sorunları araştırmamız gerek. İlk ve en önemli olarak baktığımızda, IŞİD'in ana görüşlerinin neden Selefilikten geldiği ve neden Sünniliğin veya Şialığın ılımlı görüşlerini benimsemediklerini görüyoruz. Bunun nedenini Irak'ta, Afganistan'da ve Suriye'de demokrasi adına başlatılmış ve hiç bitmeyen savaşlara mı atfetmeliyiz yoksa İslam'ın ana dallarının uzun süredir yeniden yorumlanmamasına mı."
IŞİD'in başlattığı hikayenin artık bitirilmesi gerektiğini söyleyen Abdullah Gül, IŞİD'in bitirilmesi için din, ırk ve mezhep ayrımı olmadan karşı koyulması gerektiğini belirtti.
Abdullah Gül'ün Kanadan gazetesine yazdığı makaleden bir kısım;
IŞİD'İN KORKÇA İŞLEDİĞİ SALDIRILAR
"Bu korkakça işlenen terör saldırısı İŞİD tarafından gerçekleştirmişti. Katiller bu korkunç eylemle halkımızı bölmeyi başarmış, nihayetinde faydasız, yaralayıcı bir suçlama oyununu sadece ülke içinde değil komşularımız arasında da tetiklemişlerdir.
BAŞLATTIKLARI HİKAYENİN BİTİRİLMESİ LAZIM
Artık bu kişilerin durdurulması ve başlattıkları hikayenin bitirilmesi lazımdır.
DİN, IRK VE MEZHEP
Bunların karşısında durulacaksa din, ırk ve mezhep ayrımı olmaması insanların bu ortak düşmana birlikte karşı koyması lazımdır.
DEFANSİF DURUŞA GEÇEMEYİZ
Fakat bizler defansif ve inkarcı duruşa geçemeyiz. Ben konu hakkında yeni bir yol haritası çizmek istiyorum. Bilindiği gibi Batıda İslam, bir doğu dini ve Müslümanlar da okumamış, demokrasiden anlamayan, barbarca kolay ölen ve öldüren ve her şeyden fazla Batıdan nefret eden kişiler olarak lanse ediliyor. Müslümanlara atfedilen sıfatların başında mantıksızlık gelir ve bunu tehlikeli, baskıcı, demode, aşırı ve geri kalmışlık izler.
IŞİD'İN ANA GÖRÜŞLERİ
Bunun en büyük nedeniyse medyanın yansıttığı haberlerdir. Ama kendimizi aklamak amacıyla sadece kolonializmi ve Batı medyasını suçlayamayız. Bizler ne olduğumuzla, medyada lanse edilişimiz arasında bir fark görüyorsak, tarafsız olarak sorunları araştırmamız gerek. İlk ve en önemli olarak baktığımızda, IŞİD'in ana görüşlerinin neden Selefilikten geldiği ve neden Sünniliğin veya Şialığın ılımlı görüşlerini benimsemediklerini görüyoruz. Bunun nedenini Irak'ta, Afganistan'da ve Suriye'de demokrasi adına başlatılmış ve hiç bitmeyen savaşlara mı atfetmeliyiz yoksa İslam'ın ana dallarının uzun süredir yeniden yorumlanmamasına mı."