Abdulkadir Selvi'den şok Öcalan iddiası! Çözüm süreci bitti mi?
Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, Abdullah Öcalan'ın silahsızlanma mesajının Kandil tarafından veto edildiğini duyurdu.
Yeni Şafak gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, Ankara’da hükümet ve
HDP’nin ortak bir açıklamayla Abdullah Öcalan’ın silah bırakma
çağrısını önümüzdeki günlerde açıklaması beklenirken, Kandil’in
Öcalan’ın hazırladığı metni veto ettiğini açıkladı.
Selvi, “Öcalan, PKK’nın silahlı mücadeleyi bırakması yönünde irade
beyanında bulundu. 4 Şubat 2015 tarihinde kendisini ziyaret eden
HDP heyetine yazılı bir metin verdi. O metinde aynen şöyle yazıyor:
‘Silah miadını doldurdu. Kürt hareketi yoluna demokratik siyasetle
devam edecek. Ben de Nevruz’da PKK’yı silahlı mücadeleyi bırakmak
üzere kongre toplamaya çağıracağım” ifadelerini kullandı.
MEKAN HAZIRLANIYORDU
Selvi yazısında, “Ancak sadece Öcalan’ın irade beyanıyla
yetinilmemesi konusunda HDP ile hükümet arasında bir görüş
birliğine varıldı. Buna göre çözüm sürecinden sorumlu Başbakan
Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın başkanlığında hükümet ve AK Parti
temsilcilerinin de katılımıyla ortak bir irade beyanında
bulunulacaktı. Açıklanacak metin hazırlanmış, açıklamada bulunacak
isimler belirlenmişti. Açıklamanın birkaç dilde yapılması konusunda
dahi mutabakata varılmıştı. Ankara’da açıklama yapılacak olan mekan
hazırlanırken, Öcalan’ın mesajı Kandil’den veto yedi” ifadelerine
yer verdi.
Abdülkadir Selvi, “HDP, Öcalan’ın silahsızlanma çağrısını kamuoyuna
açıklamamak ve Kandil’in silahlı mücadeleye devam eden tutumunun
yanında saf tutmakla tercihini İmralı’dan yana değil, Kandil’den
yana yaptı. Böylece, kendisini silahlı mücadeleyi tercih eden bir
siyasi parti konumuna düşürdü” görüşünü dile getirdi.
Abdülkadir Selvi'nin 'Öcalan’a Kandil darbesi' başlıklı bugünkü
yazısı şöyle:
ÖCALAN'IN MESAJINA KANDİL'DEN VETO
Çözüm süreci açısından önemli günlerden geçiyoruz. Kimin gerçekten
çözüm istediği, kimin çözümü engellediğinin anlaşılması için ibret
verici gelişmeler yaşanıyor.
Kandil, Öcalan’ı açığa düşürme pahasına, silahsızlanma çağrısı
yapılmasını engelliyor.
HDP, Kandil’in yanında durmak suretiyle, Öcalan’ın mesajını
kamuoyuyla paylaşmıyor.
Çözüm süreciyle ilgili yürütülen temaslarda önemli bir aşamaya
gelinmişti.
Çünkü çözüm adına talep edilen konularda bir anlayış birliği
oluşmuştu.
Bunlar neydi?
1-Sayıları 50 civarında olan hasta hükümlüler
2-İmralı’daki mahkumların değişimi
3-İzleme Kurulu’nun oluşturulması.
İzleme Kurulu’nun oluşturulması için, adı üstünde çözüm adına
“İzleme” yapabileceği bir gelişmenin olması gerekiyordu. Dünya
örneklerinde de geri çekilme, silah bırakma gibi aşamalarda görev
yapıyor, izleme kurulları. 2012 sonu itibariyle çözüm sürecinin ilk
aşamalarında da geri çekilme takvimlendirilirken, Kandil, kış
şartlarını ileri sürerek, geri çekilmeyi 2013 yılı Mayıs ayına
çekmişti. 8 Mayıs 2013 tarihinde de geri çekilmenin ilk aşamasının
başlayacağı ilan edilmişti.
Bu kez de izleme komitesinin oluşturulması için geri çekilme
gündeme getirilince, “Kış ayları nedeniyle geri çekilmeyi
başlatamayız” gerekçesi ileri sürüldü. Ayrıca, ”Madem geri
çekilenler silah bırakıp geri dönecekler, o zaman geri çekilme
yerine Türkiye topraklarında silahsızlanmaları üzerinde
çalışılmalı” önerisi geldi. Bu da üzerinde çalışılabilir bulundu.
Ama bir irade beyanına ihtiyaç vardı. Çözüm sürecinin amacı PKK’nın
silahlı mücadeleyi bırakması değil mi?
Öcalan, PKK’nın silahlı mücadeleyi bırakması yönünde irade
beyanında bulundu.
4 Şubat 2015 tarihinde kendisini ziyaret eden HDP heyetine yazılı
bir metin verdi. O metinde aynen şöyle yazıyor.
“Silah miadını doldurdu. Kürt hareketi yoluna demokratik siyasetle
devam edecek. Ben de Nevruz’da PKK’yı silahlı mücadeleyi bırakmak
üzere kongre toplamaya çağıracağım.”
Ancak sadece Öcalan’ın irade beyanıyla yetinilmemesi konusunda HDP
ile hükümet arasında bir görüş birliğine varıldı. Buna göre çözüm
sürecinden sorumlu Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın
başkanlığında hükümet ve AK Parti temsilcilerinin de katılımıyla
ortak bir irade beyanında bulunulacaktı. Açıklanacak metin
hazırlanmış, açıklamada bulunacak isimler belirlenmişti.
Açıklamanın birkaç dilde yapılması konusunda dahi mutabakata
varılmıştı.
Ankara’da açıklama yapılacak olan mekan hazırlanırken, Öcalan’ın
mesajı Kandil’den veto yedi.
Böylece 2013 Nevruz’un da “Silahlı mücadele dönemi bitti, siyasi
mücadele dönemi başladı” diyen Öcalan’ın, 2 yıl sonra benzer
ifadelerini içeren mesajı, Kandil’in karşı koyması üzerine
açıklanamadı.
ÖCALAN ÖRGÜT LİDERLİĞİNDEN SAVRULUYOR
Peki o zaman 2 yıldır PKK hareketi ile Hükümet ne görüşüyor? Çözüm
süreci PKK’nın silahlı mücadeleyi bırakması, hükümetin ise
demokratik mücadelenin önünü açacak yasal zemini oluşturması ve
Kürt sorunun çözümünün silahlı değil, sivil siyasetle yapılması
gerçeği üzerinden yapılmıyor muydu?
Kandil’in, Öcalan’ın silahların bırakılması çağrısına karşı
direnmesini iyi analiz etmek gerekiyor.
1-Kandil, PKK’nın yaşayan lideri olan Öcalan’a karşı operasyon
çekiyor. Böylece silahı elinde tutan Kandil aracılığıyla Öcalan,
örgüt liderliğinden doğal liderlik pozisyonuna savruluyor.
Öcalan silah bırakma çağrısı yaparken, bunu engelleyen Kandil
böylece, PKK liderini yaptırım gücü olmayan, örgütü üzerinde söz
sahibi sınırlı olan, göstermelik, doğal bir lider konumuna
itiyor.
Tabi bu durum ileride şunu getirir. Eğer Öcalan’ın örgüt üzerinde
etkisi yoksa devlet onunla niye görüşsün?
2-Çözüm süreci adına yürütülen görüşmelerin bir maksadı var. Bu
görüşmeler silahsızlanma için yapılmıyor mu? Barışı engelleme adına
Kandil’in ileri sürdüğü gerekçelerin çözümün mantığı açısından bir
gerekçesi var mı?
Etna yanardağı harekete geçse, çözümü engellemek için bu kez ona
sığınacaklar?
3-Kandil, HDP’nin barajı aşmasını istemiyor. Siyasi kanadın
güçlenerek, silahlı mücadelenin önüne geçmesini engellemek
istiyor.
HDP PKK'NIN GÖLGESİNDE SEÇİME GİRECEK
Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde,
”Türkiyelileşme” projesiyle Kürt siyasi hareketinin tarihindeki en
iyi oranı yakalamıştı. Barajı aşabilmek için Türkiye’nin batısından
da oy almayı planlayan HDP, silahlı mücadelenin bırakıldığı barış
ortamında, Türkiyelileşme tezinde samimi olduğunu gösterip,
Türkiye’nin batısından da oy isteyebilirdi. Türkiye’de seçmen
tercihleri 3 ay önceden netleşiyor. Şubat ya da Mart ayında
silahsızlanma kararının açıklanması HDP’nin elini güçlendirirdi. Bu
tercih edilmedi. Kandil bir yanda silahı, siyasetin üzerinde bir
gölge gibi tutmayı tercih etti. Bu durumda HDP, Türkiye’nin
batısına kan dökmüş silahlı bir terör örgütü olan PKK’nın gölgesi
altında gidecek. O zaman HDP nasıl Türkiyelileşecek? Sen hem silahı
bırakmıyorsun hem ben Türkiye Partisi olacağım diyorsun. Samimiyet
bunun neresinde? O zaman sormazlar mı adama, elinde silahı tutarak
mı Türkiye Partisi olacaksın?
KANDİL FIRSAT VERMEDİ
HDP, Öcalan’ın silahsızlanma çağrısını kamuoyuna açıklamamak ve
Kandil’in silahlı mücadeleye devam eden tutumunun yanında saf
tutmakla tercihini İmralı’dan yana değil, Kandil’den yana yaptı.
Böylece, kendisini silahlı mücadeleyi tercih eden bir siyasi parti
konumuna düşürdü.
Oysa, çözüm süreciyle birlikte PKK’ya ve onun siyasi uzantısı olan
HDP’ye, barış adına onurlu bir çıkış sunulmuştu. Ancak Kandil buna
fırsat vermedi. Gelinen aşamada iki sorunun cevabının verilmesi
gerekiyor?
1-HDP, Öcalan’ın kendilerine teslim ettiği mesajı niye
açıklamıyor?
2-Mesajının açıklanmasını engellemek ve silahsızlanma çağrısını
boşa çıkarmak suretiyle Kandil, Öcalan’ın liderliğini tartışır hale
mi getiriyor?