Abdulkadir Selvi'den çarpıcı iddia: PKK ikinci Kandil'i kuruyor!
ABD'nin katkısı Rusya'nın desteğiyle PKK, Suriye-Irak sınırında ikinci Kandil'i oluşturmaya başladı.
Yeni Şafak gazetesi Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi, Ezidilerin
yaşadığı Irak’ın Şengal kentinde, PKK için Kandil benzeri bir kamp
oluşturulduğunu ve bu kampın ABD ve Rusya’nın bilgisi dahilinde
kurulduğunu öne sürdü.
Selvi, ABD’nin ‘’PYD’yi terör örgütü olarak görmüyoruz’’
açıklamalarına da değinerek, PYD’nin çatışmalarını yönetenler
arasında yer alan 109 kişinin PKK’nın komutanları olduğunu ve
PKK’nın 53 tepe isminden 17’sinin Suriye’de bulunduğunu yazdı.
Selvi’nin bugün (11 Şubat 2016) yayınlanan ‘’PKK’ya ikinci Kandil
kuruluyor’’ başlıklı yazısı şöyle:
Putin, G-20 zirvesi için Antalya'ya geldiğinde Cumhurbaşkanı
Erdoğan'la görüşmesi sırasında Suriye haritası üzerinde Büyük
Cerablus operasyonu hakkında bilgi verilmişti.
Putin haritada kendisine gösterilen bölgeyi görünce, ”Amerika orayı
Kürtlere vermeyi planlıyor” demişti.
24 Kasım'da Rus uçağı düşürülmese bir iki gün içinde ABD ile
Türkiye'nin öncülüğünde, Cerablus'a yönelik ”Büyük Operasyon”
başlayacaktı.
Rus uçağının düşürülmesiyle birlikte Suriye'de tablo aleyhimize
işlemeye başladı.
Putin'in o gün söyledikleri bugün gerçekleşiyor. Ama bir farkla.
Amerikalılar değil bizzat Putin yapıyor. Ama ABD'nin himayesi
sayesinde.
Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlığında kritik bir
güvenlik toplantısı yapıldı.
Mülteciler bu kez Suriye sınırının içinde oluşturulan kamplarda
muhafaza edilmeye çalışılırken, barajın kapakları patlamaya
yaklaştı.
Havadan Rus uçaklarının bombardımanı karadan ise rejim ve PYD
güçlerinin operasyonuyla, halk planlı bir şekilde Türkiye'ye doğru
süpürülüyor.
Olayın sadece mülteci boyutu yok. Türkiye'nin Türkmenlerle ve Özgür
Suriye Ordusu ile irtibatının kesilmesi daha ciddi bir sorun
oluşturuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Latin Amerika gezisi dönüşünde, “Irak'ta
düşülen hataya Suriye'de düşmek istemiyoruz” demişti.
Yine şu satırlar Erdoğan'ın Latin Amerika dönüşünde yaptığı
değerlendirmeden, ”Türkiye, Kuzey Irak gibi bir 'Kuzey Suriye'
oluşturulmasına engel olmaya kararlı. Böyle bir gelişmeye seyirci
kalmayacak. Askeri seçenek de dahil her türlü önlemi alacak.”
Ankara'da bir süredir alternatif senaryolar tartışılıyor.
Bunlardan biri, halen muhaliflerin elinde olan Azez'in durumu.
Kobani için söylenmişti ama yanlış değerlendirildi. Fakat Halep
için aynı şeyi söylemek mümkün. Eğer tedbir alınmazsa Halep düştü
düşecek. Tedbiri kim alacak? Rusya'nın her yaptığına göz yuman
müttefikimiz ABD mi? Bu aşamada Azez'in tahkim edilmesi gerekiyor.
Yaşadığımız tüm mağduriyete rağmen Suriye konusunda BM kararları
çerçevesinde ve koalisyon ortaklarıyla birlikte hareket ediyoruz. O
nedenle TSK'nın Azez'e girmesi gibi bir planlama söz konusu değil.
Ama kimi çevrelerde bu tartışılmadı değil. Azez'in korunması
stratejik öneme haiz olduğu için ciddi bir çalışma yürütülüyor.
Uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye'nin büyük göç dalgasını
Suriye sınırları içinde engelleme imkanı üzerinde duruluyor. Bunun
sırımızda oluşturulan kamplar bağlamında söylemiyorum. Azez
özelinde zikrediyorum.
İkinci kritik noktayı ise muhalefetin nefes almasını sağlamak için
Mare hattının açık tutulması gerekiyor. Mare hattı kesilirse
muhalefetin tüm ikmal kanalları kapanmış olacak. Bunun için fiili
olarak bir güvenlik hattının çekilmesi gerekiyor.
Artık tampon bölge ya da güvenlik bölge seçeneklerini geçtik,
güvenli hat dahi stratejik öneme haiz hale geldi. O nedenle Tel
Rıfat- Mare arasındaki 20 km'lik güvenli hat oluşturulmaya
çalışıyor.
Bu arada Suriye için ortak koalisyon oluşturup, İncirlik üssünü
açtığımız ABD ise bu kritik süreçlerde yanımızda değil, tam aksine
bizi rahatsız edecek bir pozisyonda.
Haseke'de ABD'nin uzatıp 160 metreye çıkardığı pisti, Rus uçakları
kullanmaya başladı. Ruslar ayrıca Karkamış'taki havaalanının
kapasitesini artırmaya devam ediyorlar.
Türkiye ile ABD arasında bir süredir PYD gerilimi yaşanıyor.
ABD'nin Ankara Büyükelçisi John Bass Dışişleri Bakanlığı'na
çağrılıp uyarılmasına rağmen Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John
Kirby, PYD konusundaki tutumunu sürdürdü.
Bu durumda Türkiye'nin İncirlik Üssü'yle ilgili anlaşmayı gündemine
alması gerekir mi?
ABD ile Rusya'nın Suriye konusunda gizli bir anlaşmaları olduğu
artık belli. Farklı bir proje yürütüyorlar. Bir yandan denize ucu
olan rejime ait butik bir Nusayri devleti diğer yanda ise Sünni
Arapların olduğu bir bölge. Bizim sınırımızda ise ABD ve Rusya'nın
kontrolündeki Kürt koridoru.
Yoksa ABD bizden daha iyi biliyor, PYD'nin aynı zamanda PKK
olduğunu. PYD'de çatışmaları yöneten ve Türkiye'de sözde eyalet
komutanlığı görevlerinde bulunan 109 PKK'lı görev yapıyor. Bunlar
PYD'nin etkili saha komutanları. Bunlardan 9'u PKK'nın Avrupa
kadrolarında görev yaparken Suriye'ye gelmiş isimler. 109 PKK'lıdan
sadece 27'si Suriyeli. 16'sı İranlı geri kalanı ise PKK'nın Türkiye
kadrolarında sözde eyalet komutanı olarak görev yapan isimler.
Hani müttefikimiz ABD, PYD ile PKK farklıydı?
Peki ABD Büyükelçisi John Bass, PYD ile PKK farklı mıymış?
35-38 bin civarındaki PYD'linin 7 bini PKK'lı. PKK'nın 53 tepe
yöneticisinden 17'si Suriye'de bulunuyor. Mustafa Karasu, Sofi
Nurettin ve Bahoz Erdal başta olmak üzere… Bir ara PYD'lilerle
PKK'lılar arasında, kim ön saflarda çatışacak gerilimi yaşanmıştı.
Kandil'in müdahalesiyle bu tartışma sonlandırıldı. Ancak PYD'den
ayrı olarak Derik ve Dırbasiye'de doğrudan PKK'ya ait silahlı
eğitim kampı var. Kobani'de de MLKP'nin silahlı kampı
bulunuyor.
Bu arada ABD'nin PYD'ye verdiği “plaketlik” desteğin katkısı sahada
daha iyi gözleniyor.
ABD'nin katkısı Rusya'nın desteğiyle PKK, Suriye-Irak sınırında
ikinci Kandil'i oluşturmaya başladı. PKK'nın ikinci Kandil'i
Şengal'de kuruluyor. DEAŞ'ın Ezidilere yönelik saldırıları
sırasında gündeme gelmişti Şengal. Türkiye'nin eğittiği
Peşmergelerin çabalarına, ABD'nin yardımlarına rağmen Şengal'de PKK
ön plana çıkarılmıştı. 98 bin Ezidiyi yok olmaktan kurtarıp,
topraklarına kabul eden Türkiye'nin bu tavrı dahi ön plana
çıkarılmamış, PKK kurtarıcı olarak sahneye sürülmüştü. O zaman
bugünlere hazırlık yapıldığı anlaşılıyor. Irak Anayasası'nın 140.
Maddesine göre ihtilaflı bir bölge olan Sincar ya da diğer adıyla
Şengal. PKK'nın iki önemli ismi Mustafa Karasu ve Sofi Nurettin,
bir süredir Şengal'de. PKK, Kandil'e de birinci körfez savaşında
sonra yerleştirilmişti. Ancak Kandil, Şengal gibi Türkiye sınırında
değil. Suriye operasyonuyla birlikte Kuzey Suriye'de PYD'ye
Kantonlar oluşturulurken, işin bonusu olarak PKK'ya Şengal'de
ikinci kandil kurduruluyor. Hem de hemen burnumuzun dibinde.
PKK'ya ikinci Kandil'i kuran ise müttefikimiz ABD ile Rusya. Zaten
PKK'yı birinci Körfez savaşından sonra Irak'a getirip yerleştiren
de ABD'ydi.