Abdulkadir Selvi'den bomba iddia! Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar tuzağa çekiliyor!
Akıncı Üssü davasında yargılanan Akın Öztürk’ün savunması sırasında Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a yönelik sözleri tartışma yarattı.
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, 15 Temmuz darbe girişiminde
cuntacılar tarafından harekat merkezi olarak kullanılan Akıncı Üssü
davasındaki ifadelere yönelik olarak Genelkurmay Başkanı Hulusi
Akar'ın 'tuzağa' çekildiğini öne sürdü. Selvi, AKP'li Şaban
Dişli'nin kardeşi Mehmet Dişli ile darbenin lider kadrosunda olduğu
öne sürülen Akın Öztürk'ün ifadeleriyle, "Akar orada derdest
edilmiş bir Genelkurmay Başkanı mı, yoksa verilen emirlerin hepsine
başüstüne denilen bir komutan mı? Burada Akar’ı işin içine çekme
gibi bir tuzak olduğuna inanıyorum. Çünkü hem Mehmet Dişli hem Akın
Öztürk ifadelerinde, Hulusi Akar’ın Yurtta Sulh Konseyi üyelerini
ikna etmek üzere kendilerini birkaç kez onlara gönderdiğini
anlatıyorlar" dedi.
Hürriyet'te Abdulkadir Selvi'nin "Darbe gecesinden
aydınlatılması gereken noktalar" başlığıyla yayımlanan
yazısı şöyle:
15 Temmuz darbe girişiminin operasyon üssü olan Akıncı davasında
çok ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Akıncı Üssü’nün karakutusu olan Akın Öztürk, planlı bir şekilde
Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ı hedef alıyor.
Hulusi Akar darbenin başladığını haber veren Mehmet Dişli’nin,
“Konseyin Başına geçmenizi istiyorlar” dediği ilk andan itibaren
darbecilere karşı çıkmıştı.
Hakeza, götürüldüğü Akıncı Üssü’nde darbenin beyin takımından Ömer
Faruk Harmancık ve Kubilay Selçuk’un imzalamasını istedikleri
Yurtta Sulh Konseyi bildirisini de imzalamamıştı. Akar daha sonra,
“O imzayı atsam her şey bitmişti”diyecekti. Akıncı Üssü’ne kurulan
kürsüden canlı yayında darbe bildirisini okuması yönündeki teklifi
de elinin tersiyle geri çevirmişti.
Elbette ki darbeci Akın Öztürk ya da Mehmet Dişli’nin değil,
darbeye karşı çıkıp demokrasinin yanında yer alan Hulusi Akar’ın
beyanlarını esas alacağız.
Bununla birlikte darbecilerin zihinleri bulandırma çabalarına
karşın Genelkurmay Başkanı Akar’ın bazı noktaları aydınlığa
kavuşturmasına ihtiyaç var.
Hulusi Akar’ın, kendisine silah çektiği anda, “Sık ulan şerefsiz”
diye karşılık verdiği darbeci Levent Türkkan’ın bir beyanı var.
Mehmet Dişli’nin, darbenin başına geçmesi teklifiyle Genelkurmay
BaşkanıAkar’ın yanına girdikten sonra dışarı çıkıp, ‘ortada’ içeri
girin dediğini aktarıyor. Darbeye karşı çıkan Genelkurmay Başkanı
hakkında ‘ortada’ demek ne anlama geliyor?
Akın Öztürk'ün iddiası
Son günlerin moda deyimiyle, hayatın pardon darbe gecesinin akışına
uygun olmayan bazı noktaların açıklığa kavuşturulması
gerekiyor.
Akın Öztürk’ün, darbe gecesi Akıncı Üssü’nde Genelkurmay Başkanı
Akar’ın durumuna ilişkin, “Kesinlikle ona karşı bir saygısız tavır
zinhar görmedim. Verdiği emirlerin hepsine başüstüne dendi. Bir
komutana nasıl davranılırsa öyle ve aynen önceki gibi davranıldı.
İstediği zaman telefonla görüşme imkânı vardı” sözlerinde olduğu
gibi.
Akar orada derdest edilmiş bir Genelkurmay Başkanı mı, yoksa
verilen emirlerin hepsine başüstüne denilen bir komutan mı? Burada
Akar’ı işin içine çekme gibi bir tuzak olduğuna inanıyorum. Çünkü
hem Mehmet Dişli hem Akın Öztürkifadelerinde, Hulusi Akar’ın Yurtta
Sulh Konseyi üyelerini ikna etmek üzere kendilerini birkaç kez
onlara gönderdiğini anlatıyorlar. Her dediği yerine getirilen
Genelkurmay Başkanı, buna neden ihtiyaç hissetsin?
Darbe gecesi Başbakan Binali Yıldırım ve Cumhurbaşkanı Erdoğan
başta olmak üzere Bakanlar Kurulu üyeleri, kalkışma haberi
aldıkları anda ilk olarak Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a
ulaşmaya çalışıyorlar. Ama Akar’ın telefonlarına ulaşılamıyor.
Darbenin ruhuna uygun bir durum. Oysa Akın Öztürkbaşka bir şey
söylüyor.
Mahkeme Başkanı’nın, “Genelkurmay Başkanı istediği kişi ile
görüşebilir mi?” sorusuna, “Tabii görüşebilir. Nitekim öyle de
oldu. Telefon önündeydi, isteseydi kendisi konuşurdu.
Cumhurbaşkanı’nı ara deseydi, ben de arardım” diyor.
Ümit Dündar'dan sonra
Bir de Ümit Dündar’ın 06.45’te Genelkurmay başkanvekilliğine
atanması sonrasına ilişkin yaşananlar var. Dişli, Akar’ın kendisi
aracılığıyla darbecilere gönderdiği mesajı şöyle anlatıyor:
“Şunlara söyle bu iş artık benim de kontrolümden çıkıyor, artık
benim de yapacak bir şeyim kalmayacak, bu inisiyatifi de
kaybediyoruz, git şunlarla bir daha görüş, TSK bu işi benim emrimle
durdurursa sonuçları farklı olur, polisin askere silah çekmesinin
telafisi olmaz, bu bir faciadır, müsaade etsinler ben
Cumhurbaşkanı’yla, Başbakan’la görüşeyim, bu işi durduralım. Ben
Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı ikna ederim, bu son şans.”
Bir de Akın Öztürk’ün savunulması işi var.
Akın Öztürk çapraz sorgusunda, “Ben de zaten Akar’ın, Başbakan ve
toplantıdakilere, ‘Siz ne diyorsunuz, gidin ya’ diyerek, benim
kendisine yardım etmeye çalıştığımı anlattığını duydum. Tanığı
Dişli generaldir, sorun” dedi.
İşte izahı gereken bir cümle daha.