24 Kas 2016 08:45
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:40
Abdulkadir Selvi'den bomba iddia: Darbeciler o gece ABD Genelkurmayı'na hangi mesajı gönderdi?
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, 15 Temmuz gecesi ABD Genelkurmay Başkanlığı'na darbeciler tarafından iletilen mesajı yazdı.
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, 15 Temmuz gecesi darbecilerin Genelkurmay Başkanlığı'ndan ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford'u aradıklarını hatırlatarak verdikleri mesaja ulaştığını iddia etti.Selvi'nin ABD'deki kaynaklarından edindiğini iddia ettiği darbecilerin Dunford'a ulaştırmaya çalıştıkları mesaj şöyle: "Sabah NATO’ya bağlı TSK mensuplarını ihraç edecekleri bilgisini aldık. Sabaha kadar beklersek çok geç olabilirdi. Sizi uyaramadık ve istişare etme imkânımız olmadı. Elimizi çabuk tutmak zorundaydık. Biz de rejime el koyduk. Desteğinizi bekliyoruz."
Trump'ın danışmanı 15 Temmuz gecesi böyle konuşmuş: Darbe alkışlanmayı hak ediyor!
ABD'nin yeni başkanı Donald Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı emekli general Michael Flynn, 15 Temmuz gecesi ABD'deki bir konferansta yaptığı konuşmada "Darbe alkışlanmayı hak ediyor" dediği ortaya çıkmıştı.
Abdulkadir Selvi'nin Hürriyet gazetesinin bugünkü (24 Kasım 2016) nüshasında yayımlanan 'O gece ABD Genelkurmayı'na iletilen mesaj neydi?' başlıklı haberi şöyle:
15 Temmuz gecesi darbeciler ele geçirdikleri Genelkurmay Özel Kalem'den muhtelif merkezleri arayıp, TSK'nın ülke yönetimine el koyduğunu bildirmişlerdi.
O gece aranan isimlerden biri de ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’du. BuzzFeed yazarı Ali Watkins’in, darbecilerin Dunford’a ulaşmak istediklerine ilişkin yazısını Odatv’den Şıvan Okçuoğlu’nun çevirisinden öğrendik. Hem de ABD Genelkurmay Başkanı’nın Türkiye’yi ziyaret ettiği gün.
ABD’deki karar alıcılara yakın kaynaklarım sayesinde yeni bilgilere ulaştım. Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem’den aranınca Dunford’ın ekibi telefonu açmış ama karşılarında Hulusi Akar’ı değil, darbecileri bulmuşlar. İlk mesajları, “Rejime el koyuyoruz” olmuş.
Darbeciler şu mesajları verip destek istemişler:
“Sabah NATO’ya bağlı TSK mensuplarını ihraç edecekleri bilgisini aldık. Sabaha kadar beklersek çok geç olabilirdi. Sizi uyaramadık ve istişare etme imkânımız olmadı. Elimizi çabuk tutmak zorundaydık. Biz de rejime el koyduk. Desteğinizi bekliyoruz.”
Dunford’ın karargâhı darbecilerin mesajlarını not alıyor ama onları telefonda ABD Genelkurmay Başkanı’na bağlamıyor. Dunford o gece yorucu Afganistan gezisinde istirahate çekilmiş durumda. Daha önce program dışı uyandırıldığında çok sert tepki gösterdiği için uykusunun bölünmediği söyleniyor ama kazın ayağı öyle değil. Dikkatli gözlemciler, Dunford’ın sürecin bir parçası olmamak için görüşmediği düşüncesinde. Bu satırları okurken, “ABD Genelkurmay Başkanı’nın, CIA’in haberi yok muymuş!” dediğinizi duyar gibiyim.
FETÖ’cüler ABD’de karar alıcılara dönük olarak özellikle 15 Temmuz’dan üç gün önce başlamak suretiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhinde çok yoğun bir kampanya yürütüyor: “Türkiye’de işler iyice çığırından çıktı. İslamcı diktatör Erdoğan gizli ajandasını dışarı vuracak. NATO’dan çıkmak için hazırlık yapıyor. Bu durumdan NATO’ya bağlı subaylar rahatsız...” Dunford’un karargâhı bunları bildiği için o gece telefonla aktarılanları herhalde sürpriz karşılamamıştır.
Pensilvanya’da planlanan darbeden, karar mercilerine ulaştırılmaya çalışılan bu mesajlardan ABD’nin haberi yok muydu? Washington’daki sağır sultanların duyduğunu istihbarat birimleri duymuyor mu?
Sadece Dunford aranmamış. Trump’ın, ulusal güvenlik ekibinde yer alması beklenen Flynn gibi isimlere ulaşmışlar. Flynn’in Gülen’i ‘karanlık bir İslami mollaya’ benzetmesi ve “Türklerin bin Ladin’i” değerlendirmesiyle Ankara’da sempatiyle karşılanmıştı. Flynn o gece ACT for America’daki konuşmasında görüşmeyi doğruluyor. ‘Türkiye’de halen devam eden bir darbe var. Ben de az önce bizde eğitim almış Türk ordusundaki bir arkadaşımla sürekli iletişim halindeyim’ diyor.
Şimdi gelelim bunları niçin yazdığıma. Her birisi çok değerli kulis bilgileri olduğu için aktardım elbette ki. Ama işin bir de bugüne bakan tarafı var.
Başkan seçildikten sonra ilk ziyaretlerini Mısır ve Türkiye’ye yapan Obama dönemi, bir rüya gibi başlamıştı. Ama bir kâbus gibi sonuçlandı. O nedenle Türkiye, Trump dönemiyle iyi ilişkiler kurma çabası içinde. Trump’ın başkan seçildikten sonra kısa bir süre içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesi, çekirdek kadrosunun Türkiye’nin tezlerini önemseyen yaklaşımları Ankara’da umutları artırdı.
Trump dönemine ilişkin olarak, ‘ihtiyatlı bir iyimser’liğin hâkim olduğunu söyleyebilirim. Hürriyet Washington temsilcisi Tolga Tanış’ın isabetli bir şekilde dikkat çektiği gibi, Mısır, Hamas ve İslam düşmanlığı gibi konular sorun alanı olarak duruyor. Ankara, sorunları değil, fırsatları ön plana çıkaran bir yaklaşım içinde.
Trump’ın ulusal güvenlik kadrosunda yer alması beklenen Trump’un ulusal güvenlik kadrosunda yer alması beklenen Flynn’in konuşmasının, CIA direktörlüğüne getirilmesi beklenen Mike Pompeo’nun tweet’inin ön plana çıkarılması Ankara’da bir tuzak olarak görülüyor. Trump yönetimi ile ilişkiler başlamadan bu alanı zehirlemeye dönük çaba olarak değerlendiriliyor. Çünkü Trump’ın ekibinin, Hillary Clinton’ın ekibinin Gülen’le ilgili vergi kaçakçılığı, Göç Kanunu ihlalleri, adaylara yardım kampanyaları ihlalleri gibi açılan soruşturmaları kapattıklarını tespit ettikleri belirtiliyor.
FETÖ’cülerin, Türkiye’nin Trump’la ve ekibiyle iyi bir başlangıç yapmasını engellemek için seferber oldukları haberleri alıyorum. O nedenle, algı operasyonunun parçası olarak kullanılmaya çalışılan tweet’lere değil, Türk-Amerikan ilişkilerinin yararına odaklanıp, FETÖ’cülerin tuzağına düşmeyelim.
Trump'ın danışmanı 15 Temmuz gecesi böyle konuşmuş: Darbe alkışlanmayı hak ediyor!
ABD'nin yeni başkanı Donald Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı emekli general Michael Flynn, 15 Temmuz gecesi ABD'deki bir konferansta yaptığı konuşmada "Darbe alkışlanmayı hak ediyor" dediği ortaya çıkmıştı.
Abdulkadir Selvi'nin Hürriyet gazetesinin bugünkü (24 Kasım 2016) nüshasında yayımlanan 'O gece ABD Genelkurmayı'na iletilen mesaj neydi?' başlıklı haberi şöyle:
15 Temmuz gecesi darbeciler ele geçirdikleri Genelkurmay Özel Kalem'den muhtelif merkezleri arayıp, TSK'nın ülke yönetimine el koyduğunu bildirmişlerdi.
O gece aranan isimlerden biri de ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’du. BuzzFeed yazarı Ali Watkins’in, darbecilerin Dunford’a ulaşmak istediklerine ilişkin yazısını Odatv’den Şıvan Okçuoğlu’nun çevirisinden öğrendik. Hem de ABD Genelkurmay Başkanı’nın Türkiye’yi ziyaret ettiği gün.
ABD’deki karar alıcılara yakın kaynaklarım sayesinde yeni bilgilere ulaştım. Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem’den aranınca Dunford’ın ekibi telefonu açmış ama karşılarında Hulusi Akar’ı değil, darbecileri bulmuşlar. İlk mesajları, “Rejime el koyuyoruz” olmuş.
Darbeciler şu mesajları verip destek istemişler:
“Sabah NATO’ya bağlı TSK mensuplarını ihraç edecekleri bilgisini aldık. Sabaha kadar beklersek çok geç olabilirdi. Sizi uyaramadık ve istişare etme imkânımız olmadı. Elimizi çabuk tutmak zorundaydık. Biz de rejime el koyduk. Desteğinizi bekliyoruz.”
Dunford’ın karargâhı darbecilerin mesajlarını not alıyor ama onları telefonda ABD Genelkurmay Başkanı’na bağlamıyor. Dunford o gece yorucu Afganistan gezisinde istirahate çekilmiş durumda. Daha önce program dışı uyandırıldığında çok sert tepki gösterdiği için uykusunun bölünmediği söyleniyor ama kazın ayağı öyle değil. Dikkatli gözlemciler, Dunford’ın sürecin bir parçası olmamak için görüşmediği düşüncesinde. Bu satırları okurken, “ABD Genelkurmay Başkanı’nın, CIA’in haberi yok muymuş!” dediğinizi duyar gibiyim.
FETÖ’cüler ABD’de karar alıcılara dönük olarak özellikle 15 Temmuz’dan üç gün önce başlamak suretiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhinde çok yoğun bir kampanya yürütüyor: “Türkiye’de işler iyice çığırından çıktı. İslamcı diktatör Erdoğan gizli ajandasını dışarı vuracak. NATO’dan çıkmak için hazırlık yapıyor. Bu durumdan NATO’ya bağlı subaylar rahatsız...” Dunford’un karargâhı bunları bildiği için o gece telefonla aktarılanları herhalde sürpriz karşılamamıştır.
Pensilvanya’da planlanan darbeden, karar mercilerine ulaştırılmaya çalışılan bu mesajlardan ABD’nin haberi yok muydu? Washington’daki sağır sultanların duyduğunu istihbarat birimleri duymuyor mu?
Sadece Dunford aranmamış. Trump’ın, ulusal güvenlik ekibinde yer alması beklenen Flynn gibi isimlere ulaşmışlar. Flynn’in Gülen’i ‘karanlık bir İslami mollaya’ benzetmesi ve “Türklerin bin Ladin’i” değerlendirmesiyle Ankara’da sempatiyle karşılanmıştı. Flynn o gece ACT for America’daki konuşmasında görüşmeyi doğruluyor. ‘Türkiye’de halen devam eden bir darbe var. Ben de az önce bizde eğitim almış Türk ordusundaki bir arkadaşımla sürekli iletişim halindeyim’ diyor.
Şimdi gelelim bunları niçin yazdığıma. Her birisi çok değerli kulis bilgileri olduğu için aktardım elbette ki. Ama işin bir de bugüne bakan tarafı var.
Başkan seçildikten sonra ilk ziyaretlerini Mısır ve Türkiye’ye yapan Obama dönemi, bir rüya gibi başlamıştı. Ama bir kâbus gibi sonuçlandı. O nedenle Türkiye, Trump dönemiyle iyi ilişkiler kurma çabası içinde. Trump’ın başkan seçildikten sonra kısa bir süre içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesi, çekirdek kadrosunun Türkiye’nin tezlerini önemseyen yaklaşımları Ankara’da umutları artırdı.
Trump dönemine ilişkin olarak, ‘ihtiyatlı bir iyimser’liğin hâkim olduğunu söyleyebilirim. Hürriyet Washington temsilcisi Tolga Tanış’ın isabetli bir şekilde dikkat çektiği gibi, Mısır, Hamas ve İslam düşmanlığı gibi konular sorun alanı olarak duruyor. Ankara, sorunları değil, fırsatları ön plana çıkaran bir yaklaşım içinde.
Trump’ın ulusal güvenlik kadrosunda yer alması beklenen Trump’un ulusal güvenlik kadrosunda yer alması beklenen Flynn’in konuşmasının, CIA direktörlüğüne getirilmesi beklenen Mike Pompeo’nun tweet’inin ön plana çıkarılması Ankara’da bir tuzak olarak görülüyor. Trump yönetimi ile ilişkiler başlamadan bu alanı zehirlemeye dönük çaba olarak değerlendiriliyor. Çünkü Trump’ın ekibinin, Hillary Clinton’ın ekibinin Gülen’le ilgili vergi kaçakçılığı, Göç Kanunu ihlalleri, adaylara yardım kampanyaları ihlalleri gibi açılan soruşturmaları kapattıklarını tespit ettikleri belirtiliyor.
FETÖ’cülerin, Türkiye’nin Trump’la ve ekibiyle iyi bir başlangıç yapmasını engellemek için seferber oldukları haberleri alıyorum. O nedenle, algı operasyonunun parçası olarak kullanılmaya çalışılan tweet’lere değil, Türk-Amerikan ilişkilerinin yararına odaklanıp, FETÖ’cülerin tuzağına düşmeyelim.