Abdulkadir Selvi, Yeni Şafak yazarını 'düzeltti': 'Evet' oyu kullandım!
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'yı arayarak kullandığı oyu açıkladı.
Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, "Kuvvetle muhtemel bizim Selvi de
bunların içindedir. Sayın Bahçeli'nin 'kılıç artığı' ifadesi
münasebetiyle gidip 'hayır' demiş olabilir" ifadesinin ardından
Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi'nin kendisini arayarak, halk
oylamasında 'evet' oyu kullandığını söylediğini aktardı.
Salih Tuna, şunları söyledi:
“Gevşek AKP'lilerde sancı büyük' başlıklı yazımda, Hürriyet
gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi'nin referandumda kuvvetle muhtemel
'hayır' dediğini yazmıştım. Selvi aradı ve 'evet' dediğini ifade
etti. Beyan esastır, gerisi hilaf-ı hakikattir"
Abdulkadir Selvi, halk oylaması öncesi kaleme aldığı "Evet rüzgarı
tersine döndü" başlıklı yazısı nedeniyle bazı çevrelerce "gizli
hayırcı" olmakla suçlanmıştı.
Salih Tuna'nın “Kürdün sorunu' ve bu Alevi aydın CHP’ye ne
diyor?" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Mandacı aydınların “çözüme” uygun “sorun” tanımlaması yaptıklarını
daha evvel bu köşecikte dercetmiştim.
“Kürt sorunu” heyulası böylesi bir projeye matuftu.
Yani, “soruna” uygun “çözüm” değil, “çözüme” uygun “sorun”
üretmişlerdi.
Başka bir ifadeyle, “Kürdün sorunu ne olmalıdır” sorusuna “mandacı
kafanın” verdiği cevap “çözüm” diye pazarlanıyordu.
Cevap tekti; daha doğrusu, tek bir cevap akredite edilmişti.
Bu cevabın dışındaki tüm cevaplar (kimden gelirse gelsin)
itibarsızlaştırılmakla kalmıyor, “terörize ediliyordu.”
Öyle ki, JİTEM tarafından kurşunlanan bir Kürt aydın (Miroğlu) sırf
bu cevabın dışına çıktığı için Çandargiller tarafından “cahş”
(hain) ilan edilmişti.
Aynı şekilde, “Alevi sorunu” tanımı yapmaya kalkışmışlardı.
Malum “elemanın” sıklıkla terennüm ettiği “Alevi sorunu” da bu
“aşkın” devamından başka bir şey değildi.
Lakin, 15 Temmuz saldırısı millete toslayınca “mandacı aydınlar”
dağıldı; eskisi gibi organize olamıyorlar.
Zaten…
“Kürt sorunu” bile hendeklere batmışken, “Alevi sorunu” üretecek
moral motivasyonu nerden nasıl bulacaklardı?
Öteden beri “Alevilik sorununa” aşeren (tabiri caizse, sorunun
patronu) Almanya haliyle çılgına döndü.
Çılgınlıklarının ifadesi olarak şimdilerde gösteriler
tertipliyorlar.
Tamam, Avrupa'daki “eylemleri” Avrupa Alevi Dernekleri, PKK-HDP ve
CHP birlikte düzenliyor. Fakat, Türkiye Cumhuriyeti'nin
bakanlarının konuşması için kiralanan salonları iptal ettiren BND
elemanları refakatinde.
CHP Gençlik kollarında çalışan arkadaşların mesajlarından anlıyoruz
ki, söz konusu gösterilerde her yasa dışı örgütün görsel materyali
serbest…
Bir tek Türk bayrağı yasak.
CHP gençlik kollarında çalışan bir arkadaşımız, ben karşı çıktım
ama karar bu yönde alındı, diyor, biz de mecburen katılacağız.
Uzun lafın kısası, koskoca CHP (müstevlilerin gölgesinde) gitgide
kullanışlı bir proje partisine dönüşüyor.
Alevi aydınlardan eski bir CHP'li Rıza Zelyut da üç aşağı beş
yukarı bu görüşte.
Eski bir CHP'li diyorum, zira, bizzat kendisi, “Batı kaynaklı
projelere hizmet ettiğini görünce 2015 yılının Mart ayında sert bir
dilekçe yazarak CHP'den istifa ettim…” diyor.
Geçen günkü yazısında, CHP'yi, “Alevi delegasyon partisine”
dönüşmekle suçladı.
CHP'li okurlarım hemen dellenip de, “Erdoğan'dan kömür makarna
yardımı mı aldın… milletvekili mi olacaksın…” yollu Rıza Zelyut'a
da saydırmasınlar.
Merak etmesinler, kendilerinden bin kat daha Erdoğan karşıtı bir
yazardan söz ediyoruz.
Hem de, “Erdoğancılarla Batılı güçler arasındaki kavgaya
karışmayalım.
Eğer karışır da Batı destekli eylemlerin içinde yer alırsak;
Erdoğan'a dolaylı destek vermiş oluruz…” diyecek kadar! (E hani
vatan mevzubahisse gerisi teferruattı. Neyse.)
İmdi, uzatın kulacığınızı da Rıza Zelyut'un şu sözlerine bir kulak
verin: “Hayatını, Alevi toplumunu aydınlatmaya, onların haklarını
dile getirmeye ve savunmaya adamış bir aydın olarak dinin siyasete
sokulmasına hep karşı oldum (…) CHP'deki Alevi delegeleri
uyarıyorum: Parti, artık Alevi partisi görüntüsü veriyor. Karşımıza
yeni bir Birlik Partisi çıkıyor gibi (…) Dün arayan ağabey
konumundaki çok tanınmış bir CHP'li isim de bu görüntünün parti
tabanında kopuşlara yol açtığını dile getirdi. Kılıçdaroğlu'nun
kanadı altına saklanmış olan Aleviler bana kızıyorlar. Kızsalar
bile, Alevilik için birçok bedel ödemiş bir yazar olarak bu yakıcı
gerçeği yazmaya devam edeceğim. Artık Kemal Kılıçdaroğlu, CHP genel
başkanlığı görevinden ayrılmalıdır…”
NOT 1: “Gevşek AKP'lilerde sancı büyük” başlıklı
yazımda, Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi'nin referandumda
kuvvetle muhtemel “hayır” dediğini yazmıştım. Selvi aradı ve “evet”
dediğini ifade etti. Beyan esastır, gerisi hilaf-ı hakikattir.
NOT 2: Hiçbir yakınımın veya akrabamın veya benim
veya çocuklarımın hiçbir internet sitesiyle uzaktan yakından hiçbir
şekilde alakası yoktur. Müslüman her günahı işleyebilir ama yalan
söyleyemez, iftira atamaz. Yalanla iman aynı yürekte barınmaz.
Yalan ve iftira ontolojik bir suçtur.