22 Ağu 2018 10:52 Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:48

Abdülkadir Selvi yazdı: Brunson krizinde Mehmet Altan adımı!

Adli kontrol şartı ile ev hapsinde tutulan ABD'li rahip Brunson'un avukatları geçtiğimiz günlerde üst mahkemeye başvurmuştu

Adli kontrol şartının kaldırılması talepleri reddedilen avukatlar şimdi de Anayasa Mahkemesi'ne gitmeye hazırlanıyorlar.

Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi avukatların AYM'nin Mehmet Altan hakkında verdiği karardaki yöntemi izleyeceğini yazdı.

İşte, Abdülkadir Selvi'nin "Brunson krizinde yeni adım" başlıklı yazısı:

BRUNSON KRİZİNDE YENİ ADIM


Rahip Brunson’la ilgili dava yeni bir hukuki zemine taşınıyor.

Üst mahkeme tarafından adli kontrol şartının kaldırılması talebi reddedilen Brunson’ın avukatı İsmail Cem Halavurt, “Üst mahkemenin ret kararı tebliğ edildikten sonra Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edeceğiz. Bunun için hazırlıklar yapıyoruz” dedi. Brunson’la ilgili başvuruda Mehmet Altan kararında olduğu gibi bir yöntem izlenecek.

AYM Mehmet Altan’ın “kişi güvenliği ve hürriyeti hakkı ile ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine” karar vermişti. Mehmet Altan kararı Brunson için örnek oldu. Avukat İsmail Cem Halavurt 2 yıldır tutuklu olan Brunson için AYM’ye kişi güvenliği ve hürriyeti hakkı ile ifade özgürlüğünün ihlali kapsamında bireysel başvuruda bulunacak.

Anayasa Mahkemesi’nin de olumsuz karar vermesi durumunda Brunson davası AİHM’ye taşınacak. Avukat İsmail Cem Halavurt, “AİHM’ye gitmek için iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekiyor. Anayasa Mahkemesi’nden umutluyuz ama orada da reddedilirse tereddütsüz AİHM’ye gideceğiz” dedi.

Brunson olayı bir simge oldu. Neyin simgesi? ABD Başkanı Trump tarafından Türkiye’yi ekonomik olarak çökertmek için yürütülen operasyonun simgesi oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Kuru, faizi kullanarak ekonomik darbe yapmaya kalktılar.” dediği olaydan söz ediyorum. Trump bir hafta içinde doları bir füze gibi kullanıp piyasalarımızı vurmayı denedi. Doların iki gece yarısı 7.40’lara kadar fırladığı karanlık operasyondan söz ediyorum.

TRUMP’IN HAYALİ

Olayın bir yüzünde Brunson varsa diğer tarafta ise Trump’ın kasımdaki ara seçimleri kazanma arzusu yatıyor. Rusya soruşturmasından dolayı başı dertte olan Trump’ın tek şansı seçimleri kazanıp kongredeki çoğunluğu Demokratlara kaptırmamak. Eğer Demokratlar çoğunluğu sağlarsa Trump için alarm zilleri çalıyor demektir. Şu sıralar Trump’ın en çok Amerika’da uçağın merdivenlerinden inen Brunson’ı Beyaz Saray’da ağırlayıp seçim zaferini cebine koymayı hayal ettiğine inanıyorum. Amerikan yönetimi üzerinde etkili olan Evanjelistlerin desteğini sağlamak ise tartışmasız bir şekilde ilk sırada geliyor. Çünkü Brunson’ın bağlı olduğu kilise ABD’deki en güçlü Evanjelist kilise olma özelliğine sahip. Yani Brunson, Trump açısından altın hisse haline geldi. Yazı da gelse kazandırıyor, tura da gelse kazandırıyor.

BRUNSON DÜĞÜMÜNÜ ÇÖZER Mİ?

Bir süredir İslamofobi ve medya araştırmaları kapsamında Michigan State Üniversitesi misafir öğretim üyesi olan Prof. Dr. Zakir Avşar’a göre ise Brunson işi artık bir Evanjelist olayı olmanın ötesine geçti. Amerika’da sokağa mal oldu. Amerikan halkı tarafından Türkiye’de rehin tutulan mazlum bir din adamı olarak görülüyor. Milliyetçiliği konusunda kimsenin şüphe edemeyeceği bir isim olan Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zakir Avşar, 1 ay öncesine kadar Amerikan halkının rahipten haberinin olmadığını söylüyor. Ama Trump’ın tweet’lerinden sonra sokağa mal olan Brunson olayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imajına zarar vermeye başlamış.

Trump’ın küstah tavırları nedeniyle çözümü güçleşen Brunson krizinin bizi ilgilendiren tarafı ise yaşattığı ekonomik deprem. Piyasalar üzerindeki Trump kaygısı aşılabilmiş değil.

Normal süreçte Brunson davası 12 Ekim’de görülecek. Tabi o zamana kadar piyasaların nefesi yeterse... Bu sırada Anayasa Mahkemesi’ndeki süreç nasıl ilerler, hızlı hareket edilip Türkiye’nin ayağındaki Brunson düğümü çözülür mü ondan emin değilim.

Trump’ın Türkiye’yi tehdit etmeye devam ettiği; Erdoğan’ın, “Oyunu gördüm, meydan okuyorum.” diye karşılık verdiği bir ortamda İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bir hüküm vermesi ya da Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru kapsamında kapıyı açması İskender’in kılıcı gibi düğümü çözer.