Abdülkadir Selvi gitti,gördü,yazdı: Bir yandaşın CHP izlenimleri!
"CHP toplantılarında CHP'li basına yol göstermişliğimiz var diye mavra yapsam yeridir"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Enis Berberoğlu, "Kemal Bey adına,
seçim beyannamesinin açıklanacağı toplantıya davet etmek için
arıyorum" deyince acayip havaya girdim. Öyle bir ses tonuyla
söyledi ki sanki Kılıçdaroğlu sadece beni davet ediyor.
Acayip havaya girmiştim. O yüzden toplantının yapıldığı mekâna
girerken kendimi fazla yabancı hissetmedim. "Gazeteci bey hoş
geldin" diyenlerin elini sıktım. Velhasıl kendimi hiç kasmadım.
Salonun dolduğunu farkedince, ilk işim hangi kapıdan daha kolay
girilir diye bir keşif yapmak oldu.
İyi ki de yapmışım bazı meslektaşlarıma da "en az hasarla" salona
girebilmeleri için yol gösterdim. Hani bizim CHP toplantılarında
CHP'li basına yol göstermişliğimiz var diye mavra yapsam
yeridir.
Bu satırlar ile başladığı yazısında Yeni Şafak Ankara Temsilcisi
Abdülkadir Selvi, CHP toplantısının içinden ve dışından
yapıtığı gözlemleri "Eğer sıkılmazsanız sizi CHP toplantısına
katılan, "bir yandaş"ın izlenimleriyle baş başa bırakıyorum."
diyerek okurlarına aktardı.
"AK Parti'nin seçim beyannamesi 350 sayfaydı, CHP'ninki 200 sayfa.
Ama CHP'nin metni daha derli topluydu. En azından bazı bölümler
unutulmamıştı." diyen Selvi, "Bu da AK Parti ağlarına gönderdiğimiz
golümüz olsun." diyerek "yandaş" yorumunu taçlandırdı.
İşte kendi kendine "yandaş" yakıştırması yapan Selvi'nin
yazdıklarından çarpıcı bir bölüm:
"İlk gözlemim milletvekili listelerinde seçilecek yerlerde olanlara
ilişkindi. Yürüyüşleri bile değişmiş. Hele bir de Dursun Çiçek'i
gördüm ki, partililerden ilgi görüyordu. Elinde her zamanki gibi
çantası vardı ve hızlı adımlarla salona yetişmeye çalışıyordu.
Silivri'deki hallerini hatırladım, bir kız çocuğunun babasını
savunmak için neler yapabileceğini gösterdiği için kızı ve avukatı
İrem Çiçek'i saygıyla andım.
CHP'DE KILIÇDAROĞLU'NUN SOLUNA DÜŞTÜK
Fazla zorlanmadan girdim salona. Kılıçdaroğlu'nun konuştuğu
kürsünün solunda yer ayrılmıştı. CHP'ye geldik, sola düştük!. Ama
siz asıl başıma gelene bakın. Hem CHP toplantısındayım hem de
paralel medyanın bildiğiniz ne kadar temsilcisi varsa, yan yana
dizmişler bizi. Orada İsmet Demirdöğen'in ustalığı devreye girdi,
çaktırmadan bir düzenleme yaptı. Salonda en popüler isim Selin
Sayek Böke'ydi. Fotoğraf çektirip selfie yapanlar vardı. Ama
CHP'lilerde selfie kültürünün AK Partililer kadar yaygın olmadığını
fark ettim.
Eski genel başkanlar Hikmet Çetin ile Altan Öymen'i
Kılıçdaroğlu'nun yanına oturtmuşlardı. Tabii solunda eşi Selvi
Hanım vardı. Selvi Hanım biraz gülse iyi olur. Kemal Bey'den daha
ciddi duruyor.
SARIGÜL'ÜN YILDIZI SÖNMÜŞ
Deniz Baykal'ı merak ettim. O orta sıralarda Antalya adaylarıyla
birlikte oturuyordu. İlhan Kesici'yi gördüm. Her gittiği partide 40
yıllık ev sahibi gibi hareket eder ya yine öyleydi. Mustafa
Sarıgül'süz izlenim olur mu? Sarıgül her zaman yüzüne kondurduğu,
"Sahte gülümseme" ile salonu dolaşıp partililerle tokalaşıyordu.
İlgi gördüğünü söyleyemem. Yıldızı sönmüş.
HAYATIMDA HİÇ BU KADAR ALKIŞ İŞİTMEDİM
Kemal Bey salona girene dek, "Milletçe alkışlıyoruz" klibi döndü.
Hayatımda hiç bu kadar, "Alkışlıyoruz" anonsu duymadım, hiç bu
kadar alkış işitmedim. Birkaç yıl alkış sesi duymasam olur.
"Türkiye'nin Kemal'i" anonsu eşliğinde girdi salona Kılıçdaroğlu.
Sahneye "alkışlayarak" yürüdü.
SEÇİM KLİBİNDEKİ BAŞÖRTÜLÜLER SEÇİM ŞARKISINDA
YOKTU
CHP'nin seçim şarkısını da bu vesile ile dinledik. Gençler şarkı
söylüyordu ama aralarında bir başörtülü yoktu. Seçim klibinde arka
sıralarda yer alan başörtülüler, seçim şarkısında hiç yer
almamıştı. Önemli bir eksiklikti. CHP'de yasakçı damar duruyor.
KILIÇDAROĞLU VE DEMİRTAŞ ÇIKIP BAĞLAMA İLE KOZLARINI
PAYLAŞSA
Klipte siyah beyaz bir bağlama görüntüsü vardı. Sanki sonradan
eklenmiş gibi duruyordu. Sanki Selahattin Demirtaş'a bir gönderme
gibiydi. Duyduğuma göre Kemal Bey de fena bağlama çalmıyormuş.
İkisi bir programa çıkıp kozlarını sandıktan önce sahnede
paylaşsalar fena mı olur.
(...)
AK PARTİ AĞLARINA GOLÜMÜZ OLSUN
AK Parti'nin seçim beyannamesi 350 sayfaydı, CHP'ninki 200 sayfa.
Ama CHP'nin metni daha derli topluydu. En azından bazı bölümler
unutulmamıştı. Bu da AK Parti ağlarına gönderdiğimiz golümüz
olsun.
(...)
NEGATİF REKLAM, POZİTİF SEÇİM BEYANNAMESİ
CHP negatif bir reklam filmi, pozitif bir seçim beyannamesi ile
yola çıktı.
İktidarı hedef alan bir beyanname hazırlamışlardı ama HDP'ye doğru
oy kaybını engelleyecek bir şey yoktu. Bence önemli bir eksiklikti.
Kürt sorununa şöyle bir değinildi, Alevilerle ilgili mesaj vermeye
ise ihtiyaç hissedilmemişti. Erdoğan demedi, Davutoğlu demedi,
Başkanlık sistemi demedi. Sadece parlamenter sistemin
güçlendirilmesinden söz etti. Ama "güçlü devlet" vurgusu
problemliydi. CHP denilince zaten güçlü devlet, hatta ceberut
devlet akla gelmiyor mu? Türkiye'nin asıl sorunu güçlü devlet değil
mi? Hedef, "güçlü millet" olmalıydı.
AK Parti'nin açıkladığı, "Yeni Türkiye Sözleşmesi"ne benzer bir
çıkış yapmadı CHP. Kılıçdaroğlu'nun, "Bir seçim beyannamesinin
ötesinde bir vizyon belgesi" olarak sunmasını gerektirecek kadar
iddialı bir belge değildi. Sokağı hedef alan ve eski Türkiye'nin,
yeni bir ambalajla sunulmasından başka bir şey değildi. Demirel'in,
"Onlar ne verdilerse ben 5 fazlasını veriyorum" popülizmi
hakimdi.