Abdülkadir Selvi açıkladı: Erdoğan ailesi 15 Temmuz'da o teklifi reddetti!
Abdülkadir Selvi, 15 Temmuz darbe girişimden Atatürk Havaalanı'nda yaşananları bir kez daha gündeme getirdi...
Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı gece Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın geçiş yaptığı Atatürk Havalimanı'nda neler yaşandığını yazdı.
Selvi'nin aktarımına göre, Erdoğan ve ailesi uçak iniş yapınca Şeref Salonu'na alınıyor. Bir ara alçak uçuş yapan bir helikopter Doçka silahın namlusunu bu salona çeviriyor. Özel tim yoğun bir ateşle karşılık verince, helikopter geri çekilmek zorunda kalıyor ve ardından Erdoğan ailesi oradan çıkarılıyor.
Havaalanı görevlilerinin Cumhurbaşkanı’na, “Sizi sığınağa indirelim” teklifinde bulunduğunu söyleyen Selvi, "Erdoğan, hiç tereddüt etmeden teklifi reddediyor. 'O zaman ailenizi sığınağa alalım' diyorlar. Bunu da aile kabul etmiyor. Büyük orta salona geçiyorlar. Cumhurbaşkanı bu kez orayı karargâha çeviriyor" ifadesini kullandı.
Selvi'nin Hürriyet'te "Cumhurbaşkanı 'Sığınağa inelim' denilince nasıl karşılık verdi?" başlığıyla yayımlanan (27 Eylül 2016) yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD gezisine katılmak üzere Devlet Konukevi'ne girerken bir an gözlerimin önüne, darbe girişimi sırasında Erdoğan'ın, Şeref Salonu'nun kapısında yaptığı açıklama geldi.
İçeri girince ilk işim o geceyi Cumhurbaşkanı’nın yanında yaşayanlarla konuşmak oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmaris’ten helikopterle hareket ediyor. Nereye ineceği belli değil. 4 ayrı noktada uçaklar hazır bekletiliyor. Dalaman, Bodrum, Çıldır ve İzmir.
Erdoğan, helikopter havalandıktan sonra pilota dönüyor, “Buradan Dalaman’a kaç dakikada gidersin?” diye soruyor. Cumhurbaşkanı ikinci bir soru daha soruyor, “Peki güvenliğin ne?” Pilot: “Ben yakıtım bitene kadar bunlara yakalanmam.”
Dalaman’dan uçağa biniliyor, Cumhurbaşkanı nereye gidileceği talimatını vermediği için, “Pilot nereye uçacağını bilmiyor”. Uçağın ışıkları kapatılıyor, tanınmaması için gereken önlemler alınıyor. “Pilota sen bunun ortalamasını al, uç” diyor. Rota uçakta belirleniyor. Cumhurbaşkanı, İstanbul’a inilmesi talimatını veriyor. Ancak bir sorun var; pist karartılmış, darbeciler uçuş kulesini ele geçirmişler. Erdoğan, İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan’ı arıyor.
- Mustafa kaç dakikada temizlersin?
- Efendim 10-15 dakikada temizlerim.
Cumhurbaşkanı’nın uçağı o sürede havada kalıyor. Erdoğan inmekte kararlı.
- Sen karanlık haliyle de inebilir misin?
- İnerim ama sizi riske edemem.
- Niye?
- Oraya bir unsur koyabilirler. Kamyon olur, tank olur...
- Yakıtın ne kadar?
- Üç-dört saatlik yakıtım var.
Kule darbecilerin elinden kurtarılıp, pist aydınlatılıyor, Cumhurbaşkanı’nın uçağı iniyor.
O sırada havada iki savaş uçağı beliriyor. Devlet Konukevi’nin üzerinde alçak uçuş yapıyor. Şeref Salonu’nun camları patlıyor. Cumhurbaşkanı içeri girince biri orta salonda diğeri yan tarafta cam kırıklarından yaralanan iki kişinin, bir de korkudan bayılan bir kadının yanına gidiyor. Onları sakinleştirmeye çalışıyor. Cumhurbaşkanı’nın ailesi ise pisti gören bir odaya alınıyor. İki savaş uçağı konukevinin üzerinde uçmaya başlıyor. Uçaklar tehlikeli dalışlar yapıyor. Erdoğan uçakları soruyor. “Efendim, tanımlanamayan uçaklar” karşılığı veriliyor. Erdoğan, “Yani?” diyor. “Dost uçaklar değil” diyorlar. “Kule inmeleri için anons yapıyor, uçuş kodunu soruyor. Hiç karşılık vermiyorlar.”
Şeref Salonu’nun önü vatandaşlarla dolmaya başlayınca, uçaklar çekiliyor, bu kez 2 helikopter geliyor. Helikopterin biri alçalıyor, Cumhurbaşkanı ile ailesinin olduğu odanın tam karşısına gelince Doçka silahın namlusunu çeviriyor. Silahın namlusuyla yüz yüze kalan ailenin durumunu düşünün. Özel tim yoğun bir ateşle karşılık verince, helikopter geri çekilmek zorunda kalıyor. Bunu fırsat bilerek, Cumhurbaşkanı ve ailesi oradan çıkarılıyor.
Havaalanı görevlileri Cumhurbaşkanı’na, “Efendim, sizi sığınağa indirelim” teklifinde bulunuyor. Erdoğan, hiç tereddüt etmeden teklifi reddediyor. “O zaman ailenizi sığınağa alalım” diyorlar. Bunu da aile kabul etmiyor. Büyük orta salona geçiyorlar. Cumhurbaşkanı bu kez orayı karargâha çeviriyor.
O sırada, “Dost uçaklar niye yok” diye soruluyor. Erdoğan, “Uçaklar gelecek” diyor. 20 dakika sonra iki uçak uçmaya başlıyor. Cumhurbaşkanı, “Dost kuvvetler” diyor. Ama onlar yakıtı bitince gitmek durumunda kalıyorlar. Bu arada 1. Ordu Komutanı Ümit Dündar geliyor. Orada Genelkurmay başkan vekilliğine ataması yapılıyor.
Cumhurbaşkanı havaalanını teslim almaya gelen askeri araçların nereden geldiğini soruyor. Harp okulundan sızdıkları anlatılıyor. Bunun üzerine sivil araçlarla harp okulu girişi kapatılıyor. Erdoğan bu kez helikopterlerin nereden kalktığını soruyor. Harp akademilerinden cevabı veriliyor.
Bu arada sabah namazının vakti giriyor. Cumhurbaşkanı’nı sığınağa indirmek için ikinci bir deneme yapılıyor. “Sizi karşı binanın mescidine götürelim. Namazı orada kılın. Oranın altında daha büyük bir sığınak var. Ailenizle sizi oraya alalım” diyorlar. Erdoğan ikinci teklifi de reddediyor. Sığınağa inmiyor. Bir seccade getiriliyor, namazını o salonda kılıyor.