ABD’de “gel pisi pisi” savaşları! Kedici Trump, kedi düşmanı Kamala Harris’e karşı!..

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, Amerika’da Donald Trump ve Kamala Harris arasında giderek sertleşen kampanyanın ulaştığı yeni “Kedili” boyutu ele aldı…

Efendim; oldum olası kedileri sevdim. Çocukluğumdan beri onlarca kedi baktım, besledim, ilgilendim. Tipik bir “Kedici” yimdir yani. Benim için kediler bir yana dünya bir yana oldu hayatım boyunca. Bayılırım onlara. Kedilerdeki derin ruhani yanın hayranı olmuşumdur hep. Onların mırıltılarının verdiği huzuru hiçbir şey veremez. O bakımdan kedilerle ilgili her haber ilgimi çekmiştir daima. Hele de siyasetle ilgili olursa!..

Amerikan Kedilerinin Koruyucusu Trump!..

İşte şimdilerde gene benim dikkat alanıma giren yeni bir gelişme olmuş görünüyor. Bilindiği üzere Türkiye’de düne kadar siyaset daha ziyade köpekler üzerinden tartışılıyordu. ABD’de ise şimdilerde biraz farklı olarak bu sefer kediler üzerinden tartışılıyor. (Aslında köpekler hatta ördekler bile var ama kediler baş rolde) Hatta tartışmak bir yana bir seçim kampanyası neredeyse onlar üzerinden kurgulanıyor. Trump’ın kedili tişörtleri bile satılıyor. Ve daha benzeri bir sürü eşantiyon…

Aslında tartışmanın temelinde bambaşka bir sorun yatıyor. O da malum “Göçmenler Sorunu” olarak bilinen sorun. Trump göçmenlerden nefret ediyor ve sınır dışına atılmalarını istiyor. Ancak ondan öncesi de var. Kediler ise bu nefretin sadece bir sembolü haline geliyor. “Ne ilgisi var?” demeyin. Şöyle bir ilgi oluşmuş görünüyor…

Voodoo Büyücüsü Haitiliden Kedi Yiyen Haitiliye!..

Herşey Donald Trump’ın başkan yardımcısı adayı JD Vance’ın Haitili göçmenlerin başta kediler olmak üzere her tür evcil hayvanı yedikleri iddiasıyla başladı. Medyayı da “Olayları görmezden gelmekle” suçlayan JD Vance, bilhassa Ohio eyaletine bağlı Springfield kasabasında Haitili göçmenleri hedef aldı.

Altmış bin nüfuslu kasabada 15-20 bine yaklaşan Haitililer de yaşıyor. Ki bu kasaba nüfusunun üçte biri ile dörtte birine denk geliyor. İddiaların bu derece yayılmasına ise kedi yediği söylenen bir kadının (Bir başka iddiaya göre de yerel parktan çalınan bir ördek) polis tarafından göz altına alındığına dair bir video yol açmış. Ancak kadının Haitili olup olmadığı belli olmadığı söyleniyor. İlaveten kasabada Haitililerle zaten bir gerginlik olduğu iddia ediliyor. Bunda Haitili bir şoförün bir çocuğu ezmesinin etkisinden söz ediliyor.

Springfield “Kedi Izgara” Salonu!..

Filmlerde daha ziyade tavuk kafası kesen, transa geçip, ölümcül Voodoo büyüsü yapan, ölüleri diriltip, zombileri çağıran, palalı kavgalarıyla dikkat çeken Haitili imajı bu seferde kedileri yemekle suçlanıyordu. Şimdilerde aynı iddialar Trump’ın Kamala Harris ile yaptığı tartışmalı oturumda tekrarlanınca yeniden alevlenmiş oluyordu. Aslında bunun altında Haitili göçmenlerin ne kadar “ilkel ve vahşi” oldukları dolayısıyla sınır dışı edilmeleri gerektiğine bir gönderme vardı. Springfield Haitilileri işin minyatürü oluyordu. Springfield’den adeta bir “Kedi Izgara Salonu” gibi söz edililiyordu!..

Kedi Pişiren Kamala Harris!..

Buradan genel olarak Amerika’nın nüfus bileşiminin bozuluşuna ve “sınır güvenliği” sorununa işaret ediliyordu. Böylelikle “Amerikan kedileri tehdit altında” dan “Amerikalılar tehdit altında” ya varıyorduk. Daha da ötesinde ise Kamala Harris ve Demokratların göçmenler eliyle “Amerika’nın işgalini destekledikleri” propagandası yapılıyor hatta Kamala Harris’in kedi pişiren resimlerini yayınlıyorlardı.

Böylelikle Trump ve yanlıları WASP (Beyaz / Anglo Sakson / Protestan ) Amerikalıların bilinçaltını ajite ediyor ve “Demografik işgal” korkularını kamçılıyor. “Kendi Amerikaları” nın ellerinden gitmekte olduğuna vurgu yapıyorlar. Burada kediler sadece birer simge. Harris yanlıları ise bu iddiaları alaya alıp, dalga geçen videolar, resimler, şarkılarla cevap vermeye çalışıyorlar. Kavga gittikçe kızışıyor!..

Aslında Cumhuriyetçiler Kedi İşlerinden Rahatsız İdi!..

Aslında şu Haitililer işi çıkmasaydı Cumhuriyetçilerin bilhassa Amerikan kadınlarının “Kedilere olan düşkünlüğü” nden şikâyetçi oldukları bile söylenebilirdi. Çünkü onlara göre bu kedileri sahiplenen kadınlar yüzünden Amerikan kadınlarının doğurganlık oranı düşüyor ve bu da bir nüfus tehdidi oluşturuyordu.

Üstelik kedici ve çocuksuz kadınlar kendi mutsuzluklarını çevrelerine de yayıyorlardı. (Ne ilginçtir bizde de pusetlerde “Yavrum” diye köpek dolaştıran, anaçlık duygularını böylesi tatmin eden kadınlar türedi!) Kamala Harris’de bu kadınlardan biriydi!..

Kediler Üzerinden Kurgulanan Kampanya!..

İddialar doğru veya değil ama somut olan bir şey var. O da Haitililer ve kediler üzerinden kurgulanan bir durum olması. Üstelik bu iddialar yerel bir dedikodu olmaktan çıkıp, en üst düzeyde, bizzat aday tarafından televizyonlarda dile getirilebiliyor. Dahası bütün bunlar siyasetin gündemini belirler hale gelebiliyor. Ciddi bir siyasi argüman olabiliyor.

Öyle veya böyle “Kedilerin yendiği” iddiası bile kendi başına rahatsız edici. Ancak bu doğru değil de siyasi amaçlarla ortaya atılmış bir iddia ise daha da rahatsız edici. Çünkü günümüzde siyasetin artık hakikatin ötesine geçtiği, onun yerini dedikodu ve mesnetsiz iddiaların yer aldığını gösteriyor. (Öyle veya böyle bu kedili kampanya siyasi kampanyalar tarihine geçecek gibi görünüyor.) Sonuç olarak o muhteşem, tatlı yaratıkların böylesi iddialarda yer alması bile insanı huzursuz etmeye yetiyor…

17. 09. 2024