ABD BASININDAN TÜRKİYE'YE ŞOK SUÇLAMA; SARİN GAZINI KİM GÖNDERDİ?
Habertürk yazarı Serdar Turgut, ABD basınında Suriye odaklı tartışmaları köşesine taşımaya devam ediyor.
Turgut, önde gelen medya kurumlarından edindiği açık istihbaratı paylaştığı yazısında kimyasal saldırı konusunda El Kaide bağlantılı muhalif gruplar ile Türkiye'nin ilişkilerinin de ciddi bir tartışma konusu olduğunu vurguladı. Turgut, kimyasal saldırıda kullanılan silahların Türkiye'den El Nusra'ya ulaştığı yönündeki bir iddianın ABD basınında yer bulmasına dikkat çekti.
İşte Turgut'un yazısındaki ilgili bölüm:
İşte açık istihbarat kaynaklarından edindiğim son 24 saat bilgileri:
1- Başta izlediğim gelişme, Türkiye açısından hayli tehlikeli
olabilecek bir potansiyele sahip.
Amerika, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere bazı önemli
merkezlerde istihbarat çevrelerinde son bir gruplaşma
yaşanıyor.
Bir grup Suriye'de kimyasal silahların merkezi otorite tarafından
kullanıldığını söylerken, diğer grup kimyasal silah kullanımında
muhalif grupların da rolü olabileceğini söylemeye başladı.
Bu söylem Amerika ve İngiltere'de kamuoyuyla gündelik bire bir
ilişki içinde olan siyasetçileri çok etkilemeye başladı. Onların
tavrı da ülke liderlerini ikilemde bırakıyor.
Şimdi dikkat; ikinci grup içinde bölgede Türkiye'nin gücünün
artmasına kendi çıkarları açısından karşı olanlar, başka tehlikeli
bir söylentiyi medyada kendilerine yakın gazetecileri
kullanarak yaymaya başladılar. Bu söylenti ise şu: "Suriye'de
kullanılan sarin gazının Türkiye'den muhaliflere gönderildiği."
Adana'da sarin gazı operasyonunda El Nusra elemanlarının
yakalandığı ve Hollanda'da yapılan bir operasyonda sarin gazıyla
bağlantılı olarak bir Türk'ün yakalandığı, bu gazın kullanıldığı üç
ayrı gün tespit edildiği haberlerinin yanı sıra Suriye'nin
Birleşmiş Milletler temsilcisinin bu söylentiye resmi bir
açıklamayla destek vermesi, Türkiye'yi bu pis işin içine çekme
operasyonunun bir parçası gibi görünüyor.
Tabii böylesine tehlikeli söylemin içine girilebiImesini
kolaylaştıran durum da, Türkiye hükümetinin, içinde terör
bağlantılı grupların varlığına rağmen muhalif gruplara açık destek
vermesi ve silah sağlaması olarak ortaya çıkıyor.
2- Amerikan ordusunun generalleri, kimyasal silahın kim tarafından
kullanıldığının henüz netleşmediğinin de belirtildiği Başkan
Obama'ya yaptıkları uyarıda, "Diyelim ki Suriye'yi şimdi
bombaladık, 3 ay sonra neler olacağını tahmin edebiliyor muyuz?"
diye sordular.
Generaller Amerika'da, İngiltere'de olduğu gibi bölgeyi iyi bilen
Arapların davranış normlarını tanıyan iyi Arabistler olmadığını, bu
yüzden 3 ay sonraki manzarayı kimsenin tahmin edemediğini de
söylemeye başladılar.
3- İlk önce New York Times'ın, hemen sonra da Washington Post'un
editoryal üst yönetimi fikir değiştirerek şu anda Suriye'nin
vurulmasını desteklemekten vazgeçtiler.
Özellikle New York Times Gazetesi'nin kararında, sessizliğini
sürdürür gibi görünen Yahudi lobisinin etkin olduğu söyleniyor.
Yahudi lobisinin, Suriye'de merkezi hükümetin gitmesinden sonra
daha tehlikeli olabilecek bir İslami terör devleti
kurulabileceğinden ve Suriye'nin Afganistanlaşmasından korkup
temkinli yürümeye çalıştığı satır aralarında yazılıyor.