AA'DA BİR KEMAL, İLETİŞİM BERKEMAL! AKİF BEKİ YERDEN YERE VURDU!
Radikal gazetesi yazarı Akif Beki, bugünkü köşe yazısında Anadolu Ajansı'nı eleştiri yağmuruna tuttu...
İŞTE BEKİ’NİN O YAZISI...
AA, felaket komik bir analiz. Şahane saçmalamış, müthiş sırıtıyor. Öyle saçmalamış, öyle saçmalamış ki gül gül ölürsün. Önce hafif kikirdemelerle gülümsetiyor, sonra katıla katıla güldürmeye başlıyor, en son kopartarak kahkahayı attırıyor. Dayanabilirseniz, okudukça kırıla kırıla açılıyor metin.
Yakın zamanlarda böyle apsürtlük görmedim. Zaytung’da değil, 2 gün evvel Genel Müdür Kemal Öztürk’ün imzasıyla AA’nın sitesinde çıktı. Matrak anlatımıyla kırıp geçiriyor resmen.
Kısaltmalardan artakalan acımtırak kırıklıklar, kekremsi gülünçlükler Kemal Bey’in otantik el işidir. Cumartesi neşeniz olsun, acı acı eğlenin eğlenebilirseniz.
Buyurun başlayın:
“İletişim yönetimindeki büyük hatalar"
Son depremde şehir 7.2 şiddetindeki ilk sarsıntıdan 5 kat daha fazla hasar gördü. Bu dramatik durum iletişim hataları yüzünden hiçbir zaman kamuoyuna yeterince anlatılamadı, dolayısıyla algılanmadı. Van Valisi Münir Karaloğlu Anadolu Ajansı’na sürpriz bir açıklama yaparak, gereksiz hasar tespit tartışmalarını bir kenara bırakıp bir şehrin çöküşüne dikkati çekti.
Karaloğlu, valisi olduğu şehrin derinden ve sessizce çökmeye devam ettiğini ve (bastıran kara) kışla birlikte durumun daha da vahimleştiğini acı bir feryat olarak kamuoyuna duyurdu.
İletişim yönetimindeki hatalar ve yanlışlıklar, bir şehrin aslında derinden sarsıldığını ve yıkımın kimsenin tahmin edemediği boyutta olduğu gerçeğini perdeledi.
Tüm dikkatler Bayram Otel’deki tartışmalara çevrilince 5.6 şiddetindeki depremin aslında 7.2’lik depremden beş kat daha fazla yıkıma neden olduğu anlatılamadı.
Kamuoyunda, mantık olarak 5.6 rakamı 7.2’den küçük olduğu için depremin yıkım etkisinin de küçük olacağı düşünüldü. Kamu görevlileri de dahil hiçbir uzman ya da yetkili bunun tersini yeterince anlatmadı, doğrusunu ifade edemedi.
Van Valisi Karaloğlu, AA’ya verdiği demeçte bunun kendi eksiklikleri olduğunu cesaretle söylerken, bir iletişim politikasının olmadığını da gün yüzüne çıkardı.
Barınma ya da arama-kurtarma çalışmaları gibi depremin iletişim çalışmalarını da yöneten bir ekip ya da merkez var mıydı? Buna ‘hayır’ demek gerekiyor. Van ya da Ankara kriz yönetim binalarında basın merkezlerinin olması, kriz iletişiminin de bu merkezden yönetildiği anlamına gelmiyor.
Yıkımın şiddeti yeterince anlatılmayınca herkesin evlerinde kalmaya devam ettiği sanıldı. Oysa şehrin tamamı çadırlarda yaşıyor ve hâlâ da çadır ihtiyacı olan yerler var. Terör örgütü ve destekçileri her aksaklığı devlete ve hükümete mal etmek ve siyasi rant sağlamak için dedikodu gazetesi de dahil tüm medya mecralarını kullanırken, buna karşı önlemler alınmadı.
İletişim alanında öylesine başarısız olundu ki hükümet ya da devlet organları haklı oldukları konularda bile suçlu konuma düştüler.
Yapılacak ilk şey hızla yeniden yardım kampanyaları düzenlemek ve bu kez bilinçle yardım paketleri hazırlamaktır: Barınma, ısınma ve beslenme.”
Hani iletişim?
Ya antenleri çekmiyor ya da TV izlemiyor analistimiz. Son söz sadedinde, “Barınma, ısınma ve beslenme” diyor. E hani iletişim neresinde bu acil ihtiyaç listesinin, hani bütün sorunların anasıydı?
Hem nedir bu iletişim sorunu? Gazete ve TV’ler söylemeyince devlet yıkımın şiddetini mi bilemiyor; kaç kişinin sokakta kaldığını, neye ne kadar ihtiyaç duyulduğunu mu anlayamıyor? Eksiklik nedir; sefalet ajitasyonu mu yapılmadı yeterince, afet karşısında devletin düştüğü acziyet mi sergilenmedi? Ekranlardan acil yardım çağrıları yapılmayınca mı aç ve açıkta kaldı Vanlılar?
Bu mudur devletten beklenen kriz yönetimi, imdat çığlıkları atarak halkı yardıma çağırmak mı?
Utanmadan, sıkılmadan ne diyor bize analist? ‘Deprem olduğunu haber vermeniz şart mı, söylemeseniz de herkes duymasa olmaz mı’ ayarında bir dengesizlik izharından başka ne!
Neresinden tutsanız elinizde kalıyor. ‘Haber analiz’ diye paketlenen bu saçma sapan şey, kemal-i ciddiyetle yayına verilmiş bir de. Devletin koskoca haber ajansına şenlik!
Bühtan etmeyelim, kabahat onda değil. Adamda göremediğimiz bir istidat var zahir. Çekilişle kuradan çıkmadı ya! Kıtlık, yokluk, kahtı rical dönemi mi ki...
Hayret nidası ile hep birlikte: AA akıllara zarar, AA acayip matrak, AA feci komik. AA Kemal’le eriyor kemale. AA’da bir Kemal, varın siz düşünün, iletişim nice berkemal...