Evindeki karantina sürecinde semptomlarının arttığını anlatan Aydoğan, "Evde istirahat etmeme ve filyasyon ekibinin getirdiği ilacı düzenli olarak kullanmama rağmen durumum düzelmedi. Ne denediysem ateşim bir türlü düşmedi. Evimin yakınında bulunan özel bir hastaneyi telefonla aradım ve durumumu anlattım.
Hastaneye gidersem beni kabul edip etmeyeceklerini sordum. Kovid-19'lu hasta kabul etmediklerini ancak 2 bin lira karşılığında eve sağlık ekibi gönderip serum ve ateş düşürücü tedavi uygulayabileceklerini ifade ettiler." diye konuştu.
"Sağlık çalışanı benim Hızır'ım oldu"
Aydoğan, bir gece yoğun öksürük ve nefes darlığı şikayetleri de başlayınca hastalığının 7'nci gününde 112 Acil Çağrı Merkezini aradığını ifade ederek, "Çocukluğumuzda ambulansa 'hızır acil servis' derlerdi. Henüz gün ağarmamıştı, kapımdaki genç sağlık çalışanı o gün benim Hızır'ım oldu. Sağlık çalışanı, yanında getirdiği oksijen tüpüyle neredeyse yarısını kaybettiğim solunumuma geri kavuşturdu beni. Onun sayesinde akciğerlerime oksijen gitmeye başladı." dedi.
"Sağlık personelinin üst düzey çabasına şahit oldum"
Daha sonra ambulansla Etimesgut Şehit Sait Ertürk Devlet Hastanesine kaldırıldığını söyleyen Aydoğan, şöyle devam etti:
"Acil serviste ilk müdahalenin ardından 17 günü yoğun bakımda olmak üzere 26 gün tedavi gördükten sonra taburcu edildim. Tedavi sürecimin bu denli uzun olacağını tahmin bile edemezdim. Tedavi sürecimde damarlarıma zerk edilen onlarca serum ve diğer ilaçlar, bana sosyal güvenliğin ne demek olduğunu çok daha iyi anlattı.