22 Tem 2012 12:48
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:56
A HABER'İN KAPTANI KONUŞTU; "HABERDE ORANTISIZ GÜÇ KULLANMAKTAN YANAYIM!"
Son günlerde rakiplerine üst üste haber atlatan a Haber'in Genel Yayın Yönetmeni Cengiz Er ile Tuluhan Tekelioğlu Sabah Pazar'da röportaj yaptı.
1966′da, Rize Güneysu’da bir köyde doğdum. Mişona, adı Rumlardan
kalan bir köy. Eskiden Mişon adlı bir bey otururmuş orada, adı
oradan geliyor. Bizim köylerimizin adı hep Rumcadır.
Başbakanın kuzeni olmanın avantajını da, dezavantajını da yaşamadım.
Ahmet Hakan’la omuz omuza verdiğimiz güzel dönemlerimiz oldu. Keyifli bir dönemdi. Bana her zaman iyiliği dokunmuştur. Ama yıllardır görüşmüyoruz. Her şey geçmişte kaldı.
Türkiye’de son 10 yılda çok büyük bir dönüşüm yaşandı. O değişimi desteklemek yandaşlıksa eğer, ben yandaşım.
Son günlerde rakiplerine üst üste haber atlatıyor. a Haber, Suriye olaylarında dünya TV’lerinin ve ajanslarının referans gösterip kullandığı görüntülerin kaynağı oldu. Urfa’daki cezaevi yangınını içerden veren ilk haber kanalıydı. Birkaç gün önce İstanbul’un yüreğini ağzına getiren gökdelen yangınını ilk duyuran, binanın içine girip yaşanan o büyük paniği gözler önüne seren yine a Haber’di. Son günlerde çok konuşulan bu cesur haber kanalının başında ise konuşmayı pek sevmeyen, ama gemisini sessizce hedefine kitleyen bir genel yayın yönetmeni var: Cengiz Er. Rizeli, üç kuşaktır denizci. Çocukluğu fırtınalı Karadeniz’de geçmiş. Gençlik yıllarında, içindeki fırtınayı gazeteciliğe yansıtmış. Hayal kurmaktan vazgeçmeden, çay toplayan kızlara radyosundan rock çalarak… Fırtınalara alışkın bir denizci ve haberci olarak yolunda hızla ilerliyor. Son kertede insanlar fırtınalarla değil, gemiyi limana gertirip getirmediğinle ilgilidir.
RUHUMDA HEP GAZETECİLİK VARDI
- Uzun yıllardır televizyon yöneticiliği yapıyorsunuz, ama kendiniz ön planda olmayı pek sevmiyorsunuz. Cengiz Er kimdir?
- 1966′da, Rize Güneysu’da bir köyde doğdum, Mişona. Adı Rumlardan kalan bir köy. Eskiden Mişon adlı bir bey otururmuş orada, adı oradan geliyor. Bizim köylerimizin adı hep Rumcadır.
- Ailede Rumca bilen var mı?
- Yok. Bizim kökenimiz Kafkaslar’dan geliyor.
- Kaç kardeşsiniz?
- Altı erkek kardeşiz. Bir kız kardeşim varmış. İlk doğan iki kardeşten biri. Ama bir yaşında vefat etmiş. Annemle babam herhalde ‘Bir kız daha bulacağız,’ diyerek altıya kadar çıktılar. Altıdan sonra pes ettiler tabii. Liseyi Güneysu’da okudum. Üniversiteye kadar Rize’den hiç çıkmadım. Ara ara İstanbul’a gelip giderdim, ama kalıcı olarak Rize’den ilk defa Ankara’ya gittim. Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’na… İlk tercihimdi. Radyo- Televizyon Bölümü’ne kayıt yaptırdım. Yıl 1984. M. Tali Öngören, Korkmaz Alemdar, Hasan Köni ve Ünsal Oskay benim de hocalarım oldu.
- Ailede tek haberci siz misiniz? Diğer kardeşleriniz ne yapıyor?
- Tek haberci ben çıktım. Abim öğretmen kökenli, şu an Yurt- Kur’da. Öğretmenlikten gelen diğer iki kardeşimden biri Danıştay üyesi, diğeri Rize Ünversitesi’nde çalışıyor. Doğa sporları, kültür işleri ve müzikle ilgileniyor. Küçük abim Rize’de ticaretle uğraşıyor. Aramızda bir tek ticari kafası olan oydu. Öğrencilik yıllarımızın finansörü oydu (gülüyor). Ankara’da üniversiteyi bitirdikten sonra stajyer olarak TRT’de mesleğe başladım. Sonra özel radyolar furyası başladı. Yıl 1991. İki-üç idealist arkadaş Rize’de radyoculuk yaptık. Çay toplayan Fadimelere rock müzik çalardık. Benim aylaklık yıllarımdı diyebilirim.
- Özel televizyon macerası ne zaman başladı?
- 1994′te Kanal 7′ye girdim. Nabi Avcı, şu anda milletvekili, başbakanın eski danışmanıydı. Onunla Ankara’dan tanışıyordum. Kanal 7′nin kurucularındandır. 1994 Temmuzu’nda, Reşitpaşa Emirgan’da bir villadan yayına başladık. Kanal 7′de muhabir olarak başladım. Televizyon muhabirliği, gazetecilikten biraz farklı. Daha hızlı olmanız lazım. Polis-adliye muhabiri olarak başladım televizyon haberciliğine. Bir İstanbul kanalıydı ilk başta. Her şeye koşturuyorduk. Üç-dört sene sonra, elimiz kalem tutuyor diye sahadan beni masaya çektiler. İstihbarat şefliği, editörlük derken, haber müdürlüğüne terfi ettim. Yöneticiliğe çok erken geçtim. İçimde uktedir. Keşke arazide biraz daha kalsaydım. Gazi olayları, Ümraniye olayları, Civangate skandalı. Tayyip Bey’in İBB Başkanlığı dönemi, cezaevi günleri, 28 Şubat fırtınası… Tayyip Bey’in cezaevine girdiği günlerde, ben Kanal 7′de haber müdürüydüm.
- Başbakanın akrabasısınız. Akrabalık dereceniz nedir?
- Annelerimiz kardeştir. Teyze çocuklarıyız.
- Öz kuzen mi?
- Evet. Tayyip Bey, İstanbul’da doğup büyüdü. Ama büyüğümüz olarak bizi uzaktan takip ettiğini, İmam Hatip yıllarında bana kitaplar gönderdiğini hatırlarım. Ben Ankara’da Basın Yayın Yüksekokulu’nda okurken, Cebeci’deki bekar evimize ziyaretimize gelirdi zaman zaman. O dönemde Refah Partisi İstanbul İl Başkanı ve aynı zamanda MKYK üyesiydi.
DELİ GİBİ FOTOROMAN OKURDUM
- Siyasete atılmanız için kendisinden teklif geldi mi?
- Ben konuşmasını beceremeyen bir adamım. Benden siyasetçi mi olur? Benim ruhumda hep gazetecilik vardı. Gazeteciliği çok sevdim. İlkokuldan itibaren gazeteleri önüme koyar, didik didik eder, okurdum. Deli gibi fotoroman okurdum mesela. O zaman gazetelerde yayımlanırdı. Eski romanların tefrikaları olurdu. Ailemizde, özellikle anne tarafında büyüklerim denizcidir. Denizi anlatan, denizde geçen romanlar okurdum. Halikarnas Balıkçısı falan…
- Kanal 7 tecrübeniz ne kadar sürdü?
- Dokuz sene aralıksız çalıştım orada. Televizyonculuğun bütün aşamalarını öğrendim. Çok büyük ustalarımız olmadı o dönemde, ama ağabeylerimiz vardı. Orada, bir kanalın emekleme dönemini yaşadık. İlk başta banttan haber, ana haber bülteni yapardık. Bir seneye yakın böyle gitti. Sonra tabii kanalın vizyonu genişledi. Bunu, ulusal bir kanal haline getirme kararı çıktı. 28 Şubat döneminde oradaydım, Türkiye’nin en fırtınalı yıllarıydı. Çok sert muhalefet yapıyorduk. Ahmet Hakan ile beraberdik. Uzun yıllar Ahmet Hakan Coşkun’un editörlüğünü yaptım. O, haber dairesi başkanıyken, ben haber müdür yardımcısıydım. Ortak çok anımız vardır.
AHMET HAKAN’LA YILLARDIR GÖRÜŞMÜYORUZ
- Ahmet Hakan’la görüşüyor musunuz?
- Kanal 7 yıllarında omuz omuza verdiğimiz güzel dönemlerimiz oldu. Keyifli bir dönemdi. Bana her zaman iyiliği dokunmuştur. Ama yıllardır görüşmüyoruz. Her şey geçmişte kaldı.
- ‘Eski mahalle’, Ahmet Hakan’a kızgın mı?
- Valla benim bildiğim kadarıyla kızgın tabii. Günde neredeyse 18 saatimiz beraber geçerdi. Ahmet Hakan bir fenomen, hatta bir idoldü o dönemde. Onu görmek için kanalın önüne gelen insanları hatırlarım. Muhafazakar kitlenin, dindar kitlenin medyadaki idolüydü. ‘Eski mahalle’yi terk edince, onu idol olarak görenler şimdi doğal olarak kızgın tabii. Ahmet Hakan öteki tarafa geçince ister istemez bütün eski dostluklarını da geride bıraktı.
- ‘Eski mahalle’, ‘yeni mahalle’ye yaklaşıyor mu? Ayrılıyorlar mı gittikçe?
- Bence yaklaşıyor. Keskin bir ayrışma görmüyorum. Bugün Doğan Grubu’nda da, Ciner Grubu’nda da, bizim grupta da ‘eski mahalle’den bir sürü insan var. O sert rüzgarların estiği dönemin eseriydi ayrışma. Bir yanda ‘kartel medya’sı, diğer yanda muhafazakar medya… Ama artık böyle bir ayrışma yok gibi.
- Ekşi Sözlük’te sizin için ‘yüzde 100′ gazeteci demişler. Hatta muhabirin kafasına kaset fırlatacak kadar…
- Kanal 7′de her şeyi yaptığımız için iş yükümüz ağırdı. Muhabirlerle çok kavga ettiğimi hatırlıyorum, kaseti duvara atıp parçaladığım, klavye kırdığım dönemler oldu. Hatta eski arkadaşlarım o döneme ait arşivdeki görüntülerimi paylaşıp dalgalarını geçerler zaman zaman. Sonra Erdoğan Aktaş ile birlikte Star habere geçtim. Haber koordinatörüydüm. Star TV’nin Doğan Grubu’na satıldığı günlerde oradaydım. Ardından da 2006 yılında, Kanal 24 serüvenim başladı Mustafa Hoş ile birlikte.. Binanın bulunmasından altyapı kablolarının çekilmesine kadar her aşamasında işin içinde olduk. Orada bir televizyonun bütün kuruluş aşamalarını yaşayarak, tartışarak, içselleştirerek hayata geçirdik. Benim için çok çok önemli bir tecrübedir. Televizyon haberciliğine yeni bir soluk getirelim diye, Kanal 24′te farklı bir şeyler yapmaya çalıştık. Sonra ben koltuğumu Akif Beki’ye devrettim. Bir yıl sonra da Turkuvaz Grubu’na geldim. Serhat Albayrak’ı ilk kez Star medya grubunda, 24′ün kuruluş aşamasında tanıdım. Star gazetesinin yeniden yapılandırılmasında ve 24′ün kuruluşunda da çok büyük emeği vardır. Yollarımız Turkuvaz Grubu’nda da kesişti. Bana güvenip a Haber’in kaptanlığını teslim etti. Hem teşekkür borcum var hem de başarılı olma mecburiyetim. Benden önce zaten Erdoğan Aktaş ve arkadaşları a Haber’de altyapıyı oluşturmuştu. Kadro yapılanması ve diğer organizasyonları yaptık, 25 Nisan 2011′de de ilk yayınımızı yaptık. Türkiye’nin ilk full HD yayın yapan haber kanalıyız. Ekranın görselliği açısından, bizi diğer haber kanallarının önüne geçiren bir avantaj bu.
KAHRAMANIM KÜÇÜK PRENS’Tİ
- Kahramanınız kimdi çocukluğunuzda?
- Hatırlamıyorum ama Saint-Exupery’nin Küçük Prens’i benim kahramanım sayılabilir. Her zaman hayatıma yön vermiştir. Hayal kuran bir insanım. Kurduğum hayalleri hep gerçekleştirmek istedim. Futbolu çok severdim. İyi de futbol oynardım çocukluğumda. Ama gazetecilik ağır bastı. Çok iyi bir Galatasaraylıyım. Futbola sevdam vardı. Okumayı tercih ettiğim için futbolla ilgilenemedim. Bütün arkadaşlarım amatör ligde oynadı, ben oynayamadım. Şimdi 40′lı yaşları da yarıladık. Bakıyorum, pek hayalim kalmamış. Bu yaşımdan sonra tek hayalim, mesleğimi zirvede ve kirlenmeden tamamlamak.
- İki kızınız var. Onlara gazeteciliği öneriyor musunuz? Çünkü dediğiniz gibi, bu mesleği kirlenmeden yapmak zor.
- Evet. Aslında ikisi de gazetecilik yapmak istiyor. Beni iyi takip ediyorlar. Bazen öyle şeyler soruyorlar ki, şaşırıp kalıyorum. Benim gibi işi en başından öğrenmelerini isterim. Biraz burunları sürtecek tabii…
HABERDE ORANTISIZ GÜÇ KULLANMAKTAN YANAYIM
- Henüz birinci yılını dolduran bir haber kanalı a Haber. Rakipleri, yılların kanalları ve şu an 20′nin üzerine haber kanalı var Türkiye’de. Nasıl bu kanalların arasından sıyrılıp öne geçmeyi ve izleyici sadakatini oluşturmayı düşünüyorsunuz?
- Biz hep eksiklik duygusu ile bu işe başladık. Kanal 24′te de öyleydi. Çok haber kanalı var, ama hâlâ haber kanalı yok! ‘Hâlâ iyi bir haber kanalına ihtiyaç var,’ dedik, öyle yola çıktık. Derdim, haberde bir numara olmak. Bir sürü program denersin, format satın alırsın. Türkiye’nin en önemli ekran yüzlerini transfer eder, ilgi çekersin, ama haberden koptuğun zaman, haberde ısrarcı olmadığın zaman bu çabalar hiçbir işe yaramaz. İnatla, haberde orantısız güç kullanmaktan yanayım. Rakiplerimizi atlattığımız zaman ‘çak’ yaparız. Haber koordinatörüm Yüksel Altıntaş, bu konuda savaşçı ruha sahip bir yol arkadaşı. Haber atlattığımızda gol sevincinin her türlü versiyonunu sergiliyoruz.
- Orantısız güç kullanırken, başbakanın kuzeni olmanın avantajını ve dezavantajını nasıl yaşıyorsunuz?
- Avantajı ve dezavantajı eşittir bende. Hiç bu yakınlığı kullanarak atlatma bir haber yaptığımı hatırlamıyorum. Meslektaşlarımla eşit olarak sahaya çıktım hep. Dezavantajını da, avantajını da yaşamadım gerçekten. Ama yanlış bir algı oluşuyor. Yandaş falan diyorlar.
- Yandaş medya mısınız?
- Türkiye’de son 10 yılda çok büyük bir dönüşüm yaşandı. O değişimi desteklemek yandaşlıksa eğer, ben yandaşım. Bunun ötesinde bir şey söylemeye gerek görmüyorum. Yakın geçmişte yandaşlığın nasıl yapıldığını çok iyi görmüş ve yaşamış biriyim.
- Hükümeti eleştiren haber yapılabilir mi a Haber’de?
- Tabii ki yapılabilir. Sonuçta haberdir. Zaman zaman bakanlıkların, kurumların hatalı uygulamalarını haber yaptık, eleştirenleri ekrana çıkardık. Başka ne yapabilirsiniz ki? Bunu yaptığımız çok anlar oldu. Ve yapmaya da devam edeceğiz.
- Bir haberle ilgili olarak hiç başbakanın telefonuna maruz kaldınız mı?
- Zaman zaman görüşürüz tabii, ama genelde ailevi meseleler, hal hatır konuşmaları… Terör gibi ulusal güvenliği ve halkın moralini ilgilendiren önemli olaylarda da bilgi almışlığımız olmuştur; ki yayın yönetmenleri için normal bir durumdur bu.
HINCAL ULUÇ’TAN, SES GETİRECEK YENİ PROGRAM
- Haber kanalları bazı isimlerle özdeşleşti. Mesela Oğuz Haksever deyince NTV, Cüneyt Özdemir deyince CNNTürk, Fatih Altaylı ile Habertürk akla geliyor. a Haber’le özdeşleşeceğini düşündüğünüz isimler kimler?
- Ekranda herkesin tanıdığı, etkili isimleri kullanmak çok önemli tabii. Önce haber programlarından bahsedelim. Haberi ne kadar ısrarla ve inatla sürdürürseniz sürdürün, sonuçta bunun bir şekilde tartışılmasını da sağlamanız lazım. O yüzden prime time’da tartışma programlarına yer verdik. En son Sevilay Yükselir katıldı aramıza. Türkiye’nin bıçak sırtı, hassas konularını bütün boyutları ve karşıt görüşleri ile ekrana taşıyor, tatlı bir agresifliği var ve yaptığı işler hep konuşuluyor… M. Ali Önel, Deşifre programıyla, gıda terörüyle ilgili yaptığı etkili yayınlarla hem Ankara’yı, hem tüketicileri uyardı. Bu hafta da büyük bir dosyaları olacak. Bu tartışma programlarını nasıl daha çekici hale getirebiliriz, bunun üzerinde çalışıyoruz. Belli alanlarda sadece bize konuşan bir danışman kadrosu oluşturduk.
- Kimlerden oluşuyor danışma kurulu?
- Kürt sorununda Ümit Fırat, terörle mücadelede Mete Yarar, hukuk alanında Osman Can, meteoroloji ve doğal afetlerde Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu… Bu isimlerin sadece a Haber’de yorumculuk yapıyor olması, doğal olarak sıcak ve ani gelişmelerde bizi öne çıkarıyor. Rakipler, olayın aslında ne olduğunu kavramaya çalışırken, biz çoktan analizini yapmış ve ekrana taşımış oluyoruz; ki bu bizi her zaman bir adım öne geçiriyor. Nefesi tükenmeyen, ısrarla ve inatla haberin peşinde koşan bir haber merkeziyiz biz… Alternatif programları da ihmal etmiyoruz. Kaçış Planı, bu açıdan iyi bir örnek oldu. Haşmet Babaoğlu ve Selahattin Yusuf’un birlikte hazırladıkları program beklediğimizden de fazla ilgi gördü. Haber ve güncel tartışmalardan kaçmak isteyenler için bir soluk oldu. a Haber, geride bıraktığı ilk sezonda, spor yayıncılığında da önemli bir sınavı başarıyla geçti. atv ile birlikte Ziraat Türkiye maçlarını yayınladık. Saatlerce özel yayın yaptık… 50. Kupa’ya değer katan yayınlarımız oldu. Federasyon da, futbol seyircisi de memnun kaldı. a Haber’in prestij programı 90 A önümüzdeki sezon devam etmeyecek, ancak Hıncal Uluç, çok başka ve ses getirecek bir programla yine a Haber’de olacak.
- Twitter’ı etkin kullandığınızı biliyorum.
- Sosyal medyayı önemsiyorum. Daha etkin kullanmak için bir ekip kuruyoruz, web sitesi ile entegre olacak.
RAKİPLERİMİZE HABER ATLATMAYI SEVİYORUM
- a Haber neyi hedefliyor? Kendini nerede görüyor? Gelecek beş sene içindeki hedefi nedir?
- a Haber, haberin amiral gemisi olmak zorundadır. O bayrağı biri taşıyacaksa, o mutlaka a Haber olmalıdır. Benim felsefem bu. Nitekim en yeni haber kanalı olmamıza rağmen, rakiplerimize çok haber atlattık. MİT olayında olası gelişmeleri öngören a Haber oldu. Suriye konusundaki ısrarlı yayınlarımız, Türk ve dünya kamuoyunda etkili oldu. Direnişi an be an takip edip, bölgeden yöresel muhabirleri ve aktivistleri kullanarak Humus, İdlib ve Hama’dan önemli haberler ve görüntüler yayınladık. a Haber’in Suriye’de kaçırılan iki Türk gazeteci konusundaki ısrarlı yayınları, bir haber kanalının nasıl etkili olabileceğini gösteren iyi bir örnek oldu. Onları, gözaltındayken ilk görüntüleyen ve ilk röportajı yapan kanal a Haber oldu. Bu sonuç, ısrarlı ve kararlı haber takibinin bir ödülüdür. Humus’ta iki Batılı gazetecinin öldürüldüğü saldırının hemen sonrasında devam eden bombardımanı tam iki saat boyunca canlı yayınlamak çok önemli bir olaydı ve dünya televizyonları a Haber’i referans göstererek bu görüntüleri yayınladı. Türk uçağının düşürülmesi olayında da haberin bayrağı a Haber’deydi. Suriyeli yetkililerinin ilk açıklamalarını Türkiye kamuoyu a Haber’den öğrendi. Şanlıurfa’daki cezaevi yangını, cezaevinin içindeki toplu firar girişimini ilk duyuran kanal da a Haber oldu. Esenyurt’ta işçileri ölüme götüren şantiye yangını sırasında ve sonrasında yaşananlar hâlâ hafızamızda. İşte o görüntüleri de a Haber’den izledi Türkiye. Karadeniz’de batan gemiyi yüzlerce metre derinlikte bulan bir haber ekibimiz var; örnektir. Çok geriye gitmeye gerek yok. Birkaç gün önce İstanbul’un yüreğini ağzına getiren gökdelen yangınını ilk duyuran ve görüntülerini ilk yayınlayan, binanın içine kadar girip, yaşanan o büyük paniği gözler önüne seren de a Haber oldu. Atlatma, haberciliğin en keyifli ve en heyecanlı işidir. Haberciliğin ruhu ve itici gücüdür. Bunu defalarca yapınca daha çok motive oluyorsunuz. Orantısız güç kullanımından kastımız bu. İstiyoruz ki, haberi yücelten ve bayrağı taşıyan biz olalım. Bu konuda iddialı bir çizgimiz var ve bundan ödün vermeyeceğiz. Rakiplerimize haber atlatmayı seviyorum! İddialıyım ama kibirli değilim.
- En nefret ettiğiniz şey?
- Kibir! Allah onu bana bulaştırmasın. İddialı olmakla kibri karıştırmayalım. Kibir çok itici bir şeydir. Pis bir günahtır aynı zamanda.
Tuluhan Tekelioğlu/Sabah Pazar
Başbakanın kuzeni olmanın avantajını da, dezavantajını da yaşamadım.
Ahmet Hakan’la omuz omuza verdiğimiz güzel dönemlerimiz oldu. Keyifli bir dönemdi. Bana her zaman iyiliği dokunmuştur. Ama yıllardır görüşmüyoruz. Her şey geçmişte kaldı.
Türkiye’de son 10 yılda çok büyük bir dönüşüm yaşandı. O değişimi desteklemek yandaşlıksa eğer, ben yandaşım.
Son günlerde rakiplerine üst üste haber atlatıyor. a Haber, Suriye olaylarında dünya TV’lerinin ve ajanslarının referans gösterip kullandığı görüntülerin kaynağı oldu. Urfa’daki cezaevi yangınını içerden veren ilk haber kanalıydı. Birkaç gün önce İstanbul’un yüreğini ağzına getiren gökdelen yangınını ilk duyuran, binanın içine girip yaşanan o büyük paniği gözler önüne seren yine a Haber’di. Son günlerde çok konuşulan bu cesur haber kanalının başında ise konuşmayı pek sevmeyen, ama gemisini sessizce hedefine kitleyen bir genel yayın yönetmeni var: Cengiz Er. Rizeli, üç kuşaktır denizci. Çocukluğu fırtınalı Karadeniz’de geçmiş. Gençlik yıllarında, içindeki fırtınayı gazeteciliğe yansıtmış. Hayal kurmaktan vazgeçmeden, çay toplayan kızlara radyosundan rock çalarak… Fırtınalara alışkın bir denizci ve haberci olarak yolunda hızla ilerliyor. Son kertede insanlar fırtınalarla değil, gemiyi limana gertirip getirmediğinle ilgilidir.
RUHUMDA HEP GAZETECİLİK VARDI
- Uzun yıllardır televizyon yöneticiliği yapıyorsunuz, ama kendiniz ön planda olmayı pek sevmiyorsunuz. Cengiz Er kimdir?
- 1966′da, Rize Güneysu’da bir köyde doğdum, Mişona. Adı Rumlardan kalan bir köy. Eskiden Mişon adlı bir bey otururmuş orada, adı oradan geliyor. Bizim köylerimizin adı hep Rumcadır.
- Ailede Rumca bilen var mı?
- Yok. Bizim kökenimiz Kafkaslar’dan geliyor.
- Kaç kardeşsiniz?
- Altı erkek kardeşiz. Bir kız kardeşim varmış. İlk doğan iki kardeşten biri. Ama bir yaşında vefat etmiş. Annemle babam herhalde ‘Bir kız daha bulacağız,’ diyerek altıya kadar çıktılar. Altıdan sonra pes ettiler tabii. Liseyi Güneysu’da okudum. Üniversiteye kadar Rize’den hiç çıkmadım. Ara ara İstanbul’a gelip giderdim, ama kalıcı olarak Rize’den ilk defa Ankara’ya gittim. Gazi Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu’na… İlk tercihimdi. Radyo- Televizyon Bölümü’ne kayıt yaptırdım. Yıl 1984. M. Tali Öngören, Korkmaz Alemdar, Hasan Köni ve Ünsal Oskay benim de hocalarım oldu.
- Ailede tek haberci siz misiniz? Diğer kardeşleriniz ne yapıyor?
- Tek haberci ben çıktım. Abim öğretmen kökenli, şu an Yurt- Kur’da. Öğretmenlikten gelen diğer iki kardeşimden biri Danıştay üyesi, diğeri Rize Ünversitesi’nde çalışıyor. Doğa sporları, kültür işleri ve müzikle ilgileniyor. Küçük abim Rize’de ticaretle uğraşıyor. Aramızda bir tek ticari kafası olan oydu. Öğrencilik yıllarımızın finansörü oydu (gülüyor). Ankara’da üniversiteyi bitirdikten sonra stajyer olarak TRT’de mesleğe başladım. Sonra özel radyolar furyası başladı. Yıl 1991. İki-üç idealist arkadaş Rize’de radyoculuk yaptık. Çay toplayan Fadimelere rock müzik çalardık. Benim aylaklık yıllarımdı diyebilirim.
- Özel televizyon macerası ne zaman başladı?
- 1994′te Kanal 7′ye girdim. Nabi Avcı, şu anda milletvekili, başbakanın eski danışmanıydı. Onunla Ankara’dan tanışıyordum. Kanal 7′nin kurucularındandır. 1994 Temmuzu’nda, Reşitpaşa Emirgan’da bir villadan yayına başladık. Kanal 7′de muhabir olarak başladım. Televizyon muhabirliği, gazetecilikten biraz farklı. Daha hızlı olmanız lazım. Polis-adliye muhabiri olarak başladım televizyon haberciliğine. Bir İstanbul kanalıydı ilk başta. Her şeye koşturuyorduk. Üç-dört sene sonra, elimiz kalem tutuyor diye sahadan beni masaya çektiler. İstihbarat şefliği, editörlük derken, haber müdürlüğüne terfi ettim. Yöneticiliğe çok erken geçtim. İçimde uktedir. Keşke arazide biraz daha kalsaydım. Gazi olayları, Ümraniye olayları, Civangate skandalı. Tayyip Bey’in İBB Başkanlığı dönemi, cezaevi günleri, 28 Şubat fırtınası… Tayyip Bey’in cezaevine girdiği günlerde, ben Kanal 7′de haber müdürüydüm.
- Başbakanın akrabasısınız. Akrabalık dereceniz nedir?
- Annelerimiz kardeştir. Teyze çocuklarıyız.
- Öz kuzen mi?
- Evet. Tayyip Bey, İstanbul’da doğup büyüdü. Ama büyüğümüz olarak bizi uzaktan takip ettiğini, İmam Hatip yıllarında bana kitaplar gönderdiğini hatırlarım. Ben Ankara’da Basın Yayın Yüksekokulu’nda okurken, Cebeci’deki bekar evimize ziyaretimize gelirdi zaman zaman. O dönemde Refah Partisi İstanbul İl Başkanı ve aynı zamanda MKYK üyesiydi.
DELİ GİBİ FOTOROMAN OKURDUM
- Siyasete atılmanız için kendisinden teklif geldi mi?
- Ben konuşmasını beceremeyen bir adamım. Benden siyasetçi mi olur? Benim ruhumda hep gazetecilik vardı. Gazeteciliği çok sevdim. İlkokuldan itibaren gazeteleri önüme koyar, didik didik eder, okurdum. Deli gibi fotoroman okurdum mesela. O zaman gazetelerde yayımlanırdı. Eski romanların tefrikaları olurdu. Ailemizde, özellikle anne tarafında büyüklerim denizcidir. Denizi anlatan, denizde geçen romanlar okurdum. Halikarnas Balıkçısı falan…
- Kanal 7 tecrübeniz ne kadar sürdü?
- Dokuz sene aralıksız çalıştım orada. Televizyonculuğun bütün aşamalarını öğrendim. Çok büyük ustalarımız olmadı o dönemde, ama ağabeylerimiz vardı. Orada, bir kanalın emekleme dönemini yaşadık. İlk başta banttan haber, ana haber bülteni yapardık. Bir seneye yakın böyle gitti. Sonra tabii kanalın vizyonu genişledi. Bunu, ulusal bir kanal haline getirme kararı çıktı. 28 Şubat döneminde oradaydım, Türkiye’nin en fırtınalı yıllarıydı. Çok sert muhalefet yapıyorduk. Ahmet Hakan ile beraberdik. Uzun yıllar Ahmet Hakan Coşkun’un editörlüğünü yaptım. O, haber dairesi başkanıyken, ben haber müdür yardımcısıydım. Ortak çok anımız vardır.
AHMET HAKAN’LA YILLARDIR GÖRÜŞMÜYORUZ
- Ahmet Hakan’la görüşüyor musunuz?
- Kanal 7 yıllarında omuz omuza verdiğimiz güzel dönemlerimiz oldu. Keyifli bir dönemdi. Bana her zaman iyiliği dokunmuştur. Ama yıllardır görüşmüyoruz. Her şey geçmişte kaldı.
- ‘Eski mahalle’, Ahmet Hakan’a kızgın mı?
- Valla benim bildiğim kadarıyla kızgın tabii. Günde neredeyse 18 saatimiz beraber geçerdi. Ahmet Hakan bir fenomen, hatta bir idoldü o dönemde. Onu görmek için kanalın önüne gelen insanları hatırlarım. Muhafazakar kitlenin, dindar kitlenin medyadaki idolüydü. ‘Eski mahalle’yi terk edince, onu idol olarak görenler şimdi doğal olarak kızgın tabii. Ahmet Hakan öteki tarafa geçince ister istemez bütün eski dostluklarını da geride bıraktı.
- ‘Eski mahalle’, ‘yeni mahalle’ye yaklaşıyor mu? Ayrılıyorlar mı gittikçe?
- Bence yaklaşıyor. Keskin bir ayrışma görmüyorum. Bugün Doğan Grubu’nda da, Ciner Grubu’nda da, bizim grupta da ‘eski mahalle’den bir sürü insan var. O sert rüzgarların estiği dönemin eseriydi ayrışma. Bir yanda ‘kartel medya’sı, diğer yanda muhafazakar medya… Ama artık böyle bir ayrışma yok gibi.
- Ekşi Sözlük’te sizin için ‘yüzde 100′ gazeteci demişler. Hatta muhabirin kafasına kaset fırlatacak kadar…
- Kanal 7′de her şeyi yaptığımız için iş yükümüz ağırdı. Muhabirlerle çok kavga ettiğimi hatırlıyorum, kaseti duvara atıp parçaladığım, klavye kırdığım dönemler oldu. Hatta eski arkadaşlarım o döneme ait arşivdeki görüntülerimi paylaşıp dalgalarını geçerler zaman zaman. Sonra Erdoğan Aktaş ile birlikte Star habere geçtim. Haber koordinatörüydüm. Star TV’nin Doğan Grubu’na satıldığı günlerde oradaydım. Ardından da 2006 yılında, Kanal 24 serüvenim başladı Mustafa Hoş ile birlikte.. Binanın bulunmasından altyapı kablolarının çekilmesine kadar her aşamasında işin içinde olduk. Orada bir televizyonun bütün kuruluş aşamalarını yaşayarak, tartışarak, içselleştirerek hayata geçirdik. Benim için çok çok önemli bir tecrübedir. Televizyon haberciliğine yeni bir soluk getirelim diye, Kanal 24′te farklı bir şeyler yapmaya çalıştık. Sonra ben koltuğumu Akif Beki’ye devrettim. Bir yıl sonra da Turkuvaz Grubu’na geldim. Serhat Albayrak’ı ilk kez Star medya grubunda, 24′ün kuruluş aşamasında tanıdım. Star gazetesinin yeniden yapılandırılmasında ve 24′ün kuruluşunda da çok büyük emeği vardır. Yollarımız Turkuvaz Grubu’nda da kesişti. Bana güvenip a Haber’in kaptanlığını teslim etti. Hem teşekkür borcum var hem de başarılı olma mecburiyetim. Benden önce zaten Erdoğan Aktaş ve arkadaşları a Haber’de altyapıyı oluşturmuştu. Kadro yapılanması ve diğer organizasyonları yaptık, 25 Nisan 2011′de de ilk yayınımızı yaptık. Türkiye’nin ilk full HD yayın yapan haber kanalıyız. Ekranın görselliği açısından, bizi diğer haber kanallarının önüne geçiren bir avantaj bu.
KAHRAMANIM KÜÇÜK PRENS’Tİ
- Kahramanınız kimdi çocukluğunuzda?
- Hatırlamıyorum ama Saint-Exupery’nin Küçük Prens’i benim kahramanım sayılabilir. Her zaman hayatıma yön vermiştir. Hayal kuran bir insanım. Kurduğum hayalleri hep gerçekleştirmek istedim. Futbolu çok severdim. İyi de futbol oynardım çocukluğumda. Ama gazetecilik ağır bastı. Çok iyi bir Galatasaraylıyım. Futbola sevdam vardı. Okumayı tercih ettiğim için futbolla ilgilenemedim. Bütün arkadaşlarım amatör ligde oynadı, ben oynayamadım. Şimdi 40′lı yaşları da yarıladık. Bakıyorum, pek hayalim kalmamış. Bu yaşımdan sonra tek hayalim, mesleğimi zirvede ve kirlenmeden tamamlamak.
- İki kızınız var. Onlara gazeteciliği öneriyor musunuz? Çünkü dediğiniz gibi, bu mesleği kirlenmeden yapmak zor.
- Evet. Aslında ikisi de gazetecilik yapmak istiyor. Beni iyi takip ediyorlar. Bazen öyle şeyler soruyorlar ki, şaşırıp kalıyorum. Benim gibi işi en başından öğrenmelerini isterim. Biraz burunları sürtecek tabii…
HABERDE ORANTISIZ GÜÇ KULLANMAKTAN YANAYIM
- Henüz birinci yılını dolduran bir haber kanalı a Haber. Rakipleri, yılların kanalları ve şu an 20′nin üzerine haber kanalı var Türkiye’de. Nasıl bu kanalların arasından sıyrılıp öne geçmeyi ve izleyici sadakatini oluşturmayı düşünüyorsunuz?
- Biz hep eksiklik duygusu ile bu işe başladık. Kanal 24′te de öyleydi. Çok haber kanalı var, ama hâlâ haber kanalı yok! ‘Hâlâ iyi bir haber kanalına ihtiyaç var,’ dedik, öyle yola çıktık. Derdim, haberde bir numara olmak. Bir sürü program denersin, format satın alırsın. Türkiye’nin en önemli ekran yüzlerini transfer eder, ilgi çekersin, ama haberden koptuğun zaman, haberde ısrarcı olmadığın zaman bu çabalar hiçbir işe yaramaz. İnatla, haberde orantısız güç kullanmaktan yanayım. Rakiplerimizi atlattığımız zaman ‘çak’ yaparız. Haber koordinatörüm Yüksel Altıntaş, bu konuda savaşçı ruha sahip bir yol arkadaşı. Haber atlattığımızda gol sevincinin her türlü versiyonunu sergiliyoruz.
- Orantısız güç kullanırken, başbakanın kuzeni olmanın avantajını ve dezavantajını nasıl yaşıyorsunuz?
- Avantajı ve dezavantajı eşittir bende. Hiç bu yakınlığı kullanarak atlatma bir haber yaptığımı hatırlamıyorum. Meslektaşlarımla eşit olarak sahaya çıktım hep. Dezavantajını da, avantajını da yaşamadım gerçekten. Ama yanlış bir algı oluşuyor. Yandaş falan diyorlar.
- Yandaş medya mısınız?
- Türkiye’de son 10 yılda çok büyük bir dönüşüm yaşandı. O değişimi desteklemek yandaşlıksa eğer, ben yandaşım. Bunun ötesinde bir şey söylemeye gerek görmüyorum. Yakın geçmişte yandaşlığın nasıl yapıldığını çok iyi görmüş ve yaşamış biriyim.
- Hükümeti eleştiren haber yapılabilir mi a Haber’de?
- Tabii ki yapılabilir. Sonuçta haberdir. Zaman zaman bakanlıkların, kurumların hatalı uygulamalarını haber yaptık, eleştirenleri ekrana çıkardık. Başka ne yapabilirsiniz ki? Bunu yaptığımız çok anlar oldu. Ve yapmaya da devam edeceğiz.
- Bir haberle ilgili olarak hiç başbakanın telefonuna maruz kaldınız mı?
- Zaman zaman görüşürüz tabii, ama genelde ailevi meseleler, hal hatır konuşmaları… Terör gibi ulusal güvenliği ve halkın moralini ilgilendiren önemli olaylarda da bilgi almışlığımız olmuştur; ki yayın yönetmenleri için normal bir durumdur bu.
HINCAL ULUÇ’TAN, SES GETİRECEK YENİ PROGRAM
- Haber kanalları bazı isimlerle özdeşleşti. Mesela Oğuz Haksever deyince NTV, Cüneyt Özdemir deyince CNNTürk, Fatih Altaylı ile Habertürk akla geliyor. a Haber’le özdeşleşeceğini düşündüğünüz isimler kimler?
- Ekranda herkesin tanıdığı, etkili isimleri kullanmak çok önemli tabii. Önce haber programlarından bahsedelim. Haberi ne kadar ısrarla ve inatla sürdürürseniz sürdürün, sonuçta bunun bir şekilde tartışılmasını da sağlamanız lazım. O yüzden prime time’da tartışma programlarına yer verdik. En son Sevilay Yükselir katıldı aramıza. Türkiye’nin bıçak sırtı, hassas konularını bütün boyutları ve karşıt görüşleri ile ekrana taşıyor, tatlı bir agresifliği var ve yaptığı işler hep konuşuluyor… M. Ali Önel, Deşifre programıyla, gıda terörüyle ilgili yaptığı etkili yayınlarla hem Ankara’yı, hem tüketicileri uyardı. Bu hafta da büyük bir dosyaları olacak. Bu tartışma programlarını nasıl daha çekici hale getirebiliriz, bunun üzerinde çalışıyoruz. Belli alanlarda sadece bize konuşan bir danışman kadrosu oluşturduk.
- Kimlerden oluşuyor danışma kurulu?
- Kürt sorununda Ümit Fırat, terörle mücadelede Mete Yarar, hukuk alanında Osman Can, meteoroloji ve doğal afetlerde Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu… Bu isimlerin sadece a Haber’de yorumculuk yapıyor olması, doğal olarak sıcak ve ani gelişmelerde bizi öne çıkarıyor. Rakipler, olayın aslında ne olduğunu kavramaya çalışırken, biz çoktan analizini yapmış ve ekrana taşımış oluyoruz; ki bu bizi her zaman bir adım öne geçiriyor. Nefesi tükenmeyen, ısrarla ve inatla haberin peşinde koşan bir haber merkeziyiz biz… Alternatif programları da ihmal etmiyoruz. Kaçış Planı, bu açıdan iyi bir örnek oldu. Haşmet Babaoğlu ve Selahattin Yusuf’un birlikte hazırladıkları program beklediğimizden de fazla ilgi gördü. Haber ve güncel tartışmalardan kaçmak isteyenler için bir soluk oldu. a Haber, geride bıraktığı ilk sezonda, spor yayıncılığında da önemli bir sınavı başarıyla geçti. atv ile birlikte Ziraat Türkiye maçlarını yayınladık. Saatlerce özel yayın yaptık… 50. Kupa’ya değer katan yayınlarımız oldu. Federasyon da, futbol seyircisi de memnun kaldı. a Haber’in prestij programı 90 A önümüzdeki sezon devam etmeyecek, ancak Hıncal Uluç, çok başka ve ses getirecek bir programla yine a Haber’de olacak.
- Twitter’ı etkin kullandığınızı biliyorum.
- Sosyal medyayı önemsiyorum. Daha etkin kullanmak için bir ekip kuruyoruz, web sitesi ile entegre olacak.
RAKİPLERİMİZE HABER ATLATMAYI SEVİYORUM
- a Haber neyi hedefliyor? Kendini nerede görüyor? Gelecek beş sene içindeki hedefi nedir?
- a Haber, haberin amiral gemisi olmak zorundadır. O bayrağı biri taşıyacaksa, o mutlaka a Haber olmalıdır. Benim felsefem bu. Nitekim en yeni haber kanalı olmamıza rağmen, rakiplerimize çok haber atlattık. MİT olayında olası gelişmeleri öngören a Haber oldu. Suriye konusundaki ısrarlı yayınlarımız, Türk ve dünya kamuoyunda etkili oldu. Direnişi an be an takip edip, bölgeden yöresel muhabirleri ve aktivistleri kullanarak Humus, İdlib ve Hama’dan önemli haberler ve görüntüler yayınladık. a Haber’in Suriye’de kaçırılan iki Türk gazeteci konusundaki ısrarlı yayınları, bir haber kanalının nasıl etkili olabileceğini gösteren iyi bir örnek oldu. Onları, gözaltındayken ilk görüntüleyen ve ilk röportajı yapan kanal a Haber oldu. Bu sonuç, ısrarlı ve kararlı haber takibinin bir ödülüdür. Humus’ta iki Batılı gazetecinin öldürüldüğü saldırının hemen sonrasında devam eden bombardımanı tam iki saat boyunca canlı yayınlamak çok önemli bir olaydı ve dünya televizyonları a Haber’i referans göstererek bu görüntüleri yayınladı. Türk uçağının düşürülmesi olayında da haberin bayrağı a Haber’deydi. Suriyeli yetkililerinin ilk açıklamalarını Türkiye kamuoyu a Haber’den öğrendi. Şanlıurfa’daki cezaevi yangını, cezaevinin içindeki toplu firar girişimini ilk duyuran kanal da a Haber oldu. Esenyurt’ta işçileri ölüme götüren şantiye yangını sırasında ve sonrasında yaşananlar hâlâ hafızamızda. İşte o görüntüleri de a Haber’den izledi Türkiye. Karadeniz’de batan gemiyi yüzlerce metre derinlikte bulan bir haber ekibimiz var; örnektir. Çok geriye gitmeye gerek yok. Birkaç gün önce İstanbul’un yüreğini ağzına getiren gökdelen yangınını ilk duyuran ve görüntülerini ilk yayınlayan, binanın içine kadar girip, yaşanan o büyük paniği gözler önüne seren de a Haber oldu. Atlatma, haberciliğin en keyifli ve en heyecanlı işidir. Haberciliğin ruhu ve itici gücüdür. Bunu defalarca yapınca daha çok motive oluyorsunuz. Orantısız güç kullanımından kastımız bu. İstiyoruz ki, haberi yücelten ve bayrağı taşıyan biz olalım. Bu konuda iddialı bir çizgimiz var ve bundan ödün vermeyeceğiz. Rakiplerimize haber atlatmayı seviyorum! İddialıyım ama kibirli değilim.
- En nefret ettiğiniz şey?
- Kibir! Allah onu bana bulaştırmasın. İddialı olmakla kibri karıştırmayalım. Kibir çok itici bir şeydir. Pis bir günahtır aynı zamanda.
Tuluhan Tekelioğlu/Sabah Pazar