A HABER'İN KAPTANI KONUŞTU; "HABERDE ORANTISIZ GÜÇ KULLANMAKTAN YANAYIM!"
Son günlerde rakiplerine üst üste haber atlatan a Haber'in Genel Yayın Yönetmeni Cengiz Er ile Tuluhan Tekelioğlu Sabah Pazar'da röportaj yaptı.
1966′da, Rize Güneysu’da bir köyde doğdum. Mişona, adı Rumlardan
kalan bir köy. Eskiden Mişon adlı bir bey otururmuş orada, adı
oradan geliyor. Bizim köylerimizin adı hep Rumcadır.
Başbakanın kuzeni olmanın avantajını da, dezavantajını da
yaşamadım.
Ahmet Hakan’la omuz omuza verdiğimiz güzel dönemlerimiz oldu.
Keyifli bir dönemdi. Bana her zaman iyiliği dokunmuştur. Ama
yıllardır görüşmüyoruz. Her şey geçmişte kaldı.
Türkiye’de son 10 yılda çok büyük bir dönüşüm yaşandı. O değişimi
desteklemek yandaşlıksa eğer, ben yandaşım.
Son günlerde rakiplerine üst üste haber atlatıyor. a Haber, Suriye
olaylarında dünya TV’lerinin ve ajanslarının referans gösterip
kullandığı görüntülerin kaynağı oldu. Urfa’daki cezaevi yangınını
içerden veren ilk haber kanalıydı. Birkaç gün önce İstanbul’un
yüreğini ağzına getiren gökdelen yangınını ilk duyuran, binanın
içine girip yaşanan o büyük paniği gözler önüne seren yine a
Haber’di. Son günlerde çok konuşulan bu cesur haber kanalının
başında ise konuşmayı pek sevmeyen, ama gemisini sessizce hedefine
kitleyen bir genel yayın yönetmeni var: Cengiz Er. Rizeli, üç
kuşaktır denizci. Çocukluğu fırtınalı Karadeniz’de geçmiş. Gençlik
yıllarında, içindeki fırtınayı gazeteciliğe yansıtmış. Hayal
kurmaktan vazgeçmeden, çay toplayan kızlara radyosundan rock
çalarak… Fırtınalara alışkın bir denizci ve haberci olarak yolunda
hızla ilerliyor. Son kertede insanlar fırtınalarla değil, gemiyi
limana gertirip getirmediğinle ilgilidir.
RUHUMDA HEP GAZETECİLİK VARDI
- Uzun yıllardır televizyon yöneticiliği yapıyorsunuz, ama kendiniz
ön planda olmayı pek sevmiyorsunuz. Cengiz Er kimdir?
-
1966′da, Rize Güneysu’da bir köyde doğdum, Mişona. Adı Rumlardan
kalan bir köy. Eskiden Mişon adlı bir bey otururmuş orada, adı
oradan geliyor. Bizim köylerimizin adı hep Rumcadır.
- Ailede Rumca bilen var mı?
- Yok. Bizim
kökenimiz Kafkaslar’dan geliyor.
- Kaç kardeşsiniz?
- Altı erkek kardeşiz. Bir
kız kardeşim varmış. İlk doğan iki kardeşten biri. Ama bir yaşında
vefat etmiş. Annemle babam herhalde ‘Bir kız daha bulacağız,’
diyerek altıya kadar çıktılar. Altıdan sonra pes ettiler tabii.
Liseyi Güneysu’da okudum. Üniversiteye kadar Rize’den hiç çıkmadım.
Ara ara İstanbul’a gelip giderdim, ama kalıcı olarak Rize’den ilk
defa Ankara’ya gittim. Gazi Üniversitesi Basın Yayın
Yüksekokulu’na… İlk tercihimdi. Radyo- Televizyon Bölümü’ne kayıt
yaptırdım. Yıl 1984. M. Tali Öngören, Korkmaz Alemdar, Hasan Köni
ve Ünsal Oskay benim de hocalarım oldu.
- Ailede tek haberci siz misiniz? Diğer kardeşleriniz ne
yapıyor?
- Tek haberci ben çıktım. Abim öğretmen
kökenli, şu an Yurt- Kur’da. Öğretmenlikten gelen diğer iki
kardeşimden biri Danıştay üyesi, diğeri Rize Ünversitesi’nde
çalışıyor. Doğa sporları, kültür işleri ve müzikle ilgileniyor.
Küçük abim Rize’de ticaretle uğraşıyor. Aramızda bir tek ticari
kafası olan oydu. Öğrencilik yıllarımızın finansörü oydu (gülüyor).
Ankara’da üniversiteyi bitirdikten sonra stajyer olarak TRT’de
mesleğe başladım. Sonra özel radyolar furyası başladı. Yıl 1991.
İki-üç idealist arkadaş Rize’de radyoculuk yaptık. Çay toplayan
Fadimelere rock müzik çalardık. Benim aylaklık yıllarımdı
diyebilirim.
- Özel televizyon macerası ne zaman başladı?
-
1994′te Kanal 7′ye girdim. Nabi Avcı, şu anda milletvekili,
başbakanın eski danışmanıydı. Onunla Ankara’dan tanışıyordum. Kanal
7′nin kurucularındandır. 1994 Temmuzu’nda, Reşitpaşa Emirgan’da bir
villadan yayına başladık. Kanal 7′de muhabir olarak başladım.
Televizyon muhabirliği, gazetecilikten biraz farklı. Daha hızlı
olmanız lazım. Polis-adliye muhabiri olarak başladım televizyon
haberciliğine. Bir İstanbul kanalıydı ilk başta. Her şeye
koşturuyorduk. Üç-dört sene sonra, elimiz kalem tutuyor diye
sahadan beni masaya çektiler. İstihbarat şefliği, editörlük derken,
haber müdürlüğüne terfi ettim. Yöneticiliğe çok erken geçtim.
İçimde uktedir. Keşke arazide biraz daha kalsaydım. Gazi olayları,
Ümraniye olayları, Civangate skandalı. Tayyip Bey’in İBB Başkanlığı
dönemi, cezaevi günleri, 28 Şubat fırtınası… Tayyip Bey’in
cezaevine girdiği günlerde, ben Kanal 7′de haber müdürüydüm.
- Başbakanın akrabasısınız. Akrabalık dereceniz
nedir?
- Annelerimiz kardeştir. Teyze çocuklarıyız.
- Öz kuzen mi?
- Evet. Tayyip Bey, İstanbul’da
doğup büyüdü. Ama büyüğümüz olarak bizi uzaktan takip ettiğini,
İmam Hatip yıllarında bana kitaplar gönderdiğini hatırlarım. Ben
Ankara’da Basın Yayın Yüksekokulu’nda okurken, Cebeci’deki bekar
evimize ziyaretimize gelirdi zaman zaman. O dönemde Refah Partisi
İstanbul İl Başkanı ve aynı zamanda MKYK üyesiydi.
DELİ GİBİ FOTOROMAN OKURDUM
- Siyasete atılmanız için kendisinden teklif geldi
mi?
- Ben konuşmasını beceremeyen bir adamım. Benden
siyasetçi mi olur? Benim ruhumda hep gazetecilik vardı.
Gazeteciliği çok sevdim. İlkokuldan itibaren gazeteleri önüme
koyar, didik didik eder, okurdum. Deli gibi fotoroman okurdum
mesela. O zaman gazetelerde yayımlanırdı. Eski romanların
tefrikaları olurdu. Ailemizde, özellikle anne tarafında büyüklerim
denizcidir. Denizi anlatan, denizde geçen romanlar okurdum.
Halikarnas Balıkçısı falan…
- Kanal 7 tecrübeniz ne kadar sürdü?
- Dokuz
sene aralıksız çalıştım orada. Televizyonculuğun bütün aşamalarını
öğrendim. Çok büyük ustalarımız olmadı o dönemde, ama ağabeylerimiz
vardı. Orada, bir kanalın emekleme dönemini yaşadık. İlk başta
banttan haber, ana haber bülteni yapardık. Bir seneye yakın böyle
gitti. Sonra tabii kanalın vizyonu genişledi. Bunu, ulusal bir
kanal haline getirme kararı çıktı. 28 Şubat döneminde oradaydım,
Türkiye’nin en fırtınalı yıllarıydı. Çok sert muhalefet yapıyorduk.
Ahmet Hakan ile beraberdik. Uzun yıllar Ahmet Hakan Coşkun’un
editörlüğünü yaptım. O, haber dairesi başkanıyken, ben haber müdür
yardımcısıydım. Ortak çok anımız vardır.
AHMET HAKAN’LA YILLARDIR GÖRÜŞMÜYORUZ
- Ahmet Hakan’la görüşüyor musunuz?
- Kanal 7
yıllarında omuz omuza verdiğimiz güzel dönemlerimiz oldu. Keyifli
bir dönemdi. Bana her zaman iyiliği dokunmuştur. Ama yıllardır
görüşmüyoruz. Her şey geçmişte kaldı.
- ‘Eski mahalle’, Ahmet Hakan’a kızgın mı?
-
Valla benim bildiğim kadarıyla kızgın tabii. Günde neredeyse 18
saatimiz beraber geçerdi. Ahmet Hakan bir fenomen, hatta bir idoldü
o dönemde. Onu görmek için kanalın önüne gelen insanları
hatırlarım. Muhafazakar kitlenin, dindar kitlenin medyadaki
idolüydü. ‘Eski mahalle’yi terk edince, onu idol olarak görenler
şimdi doğal olarak kızgın tabii. Ahmet Hakan öteki tarafa geçince
ister istemez bütün eski dostluklarını da geride bıraktı.
- ‘Eski mahalle’, ‘yeni mahalle’ye yaklaşıyor mu?
Ayrılıyorlar mı gittikçe?
- Bence yaklaşıyor. Keskin
bir ayrışma görmüyorum. Bugün Doğan Grubu’nda da, Ciner Grubu’nda
da, bizim grupta da ‘eski mahalle’den bir sürü insan var. O sert
rüzgarların estiği dönemin eseriydi ayrışma. Bir yanda ‘kartel
medya’sı, diğer yanda muhafazakar medya… Ama artık böyle bir
ayrışma yok gibi.
- Ekşi Sözlük’te sizin için ‘yüzde 100′ gazeteci demişler.
Hatta muhabirin kafasına kaset fırlatacak kadar…
-
Kanal 7′de her şeyi yaptığımız için iş yükümüz ağırdı. Muhabirlerle
çok kavga ettiğimi hatırlıyorum, kaseti duvara atıp parçaladığım,
klavye kırdığım dönemler oldu. Hatta eski arkadaşlarım o döneme ait
arşivdeki görüntülerimi paylaşıp dalgalarını geçerler zaman zaman.
Sonra Erdoğan Aktaş ile birlikte Star habere geçtim. Haber
koordinatörüydüm. Star TV’nin Doğan Grubu’na satıldığı günlerde
oradaydım. Ardından da 2006 yılında, Kanal 24 serüvenim başladı
Mustafa Hoş ile birlikte.. Binanın bulunmasından altyapı
kablolarının çekilmesine kadar her aşamasında işin içinde olduk.
Orada bir televizyonun bütün kuruluş aşamalarını yaşayarak,
tartışarak, içselleştirerek hayata geçirdik. Benim için çok çok
önemli bir tecrübedir. Televizyon haberciliğine yeni bir soluk
getirelim diye, Kanal 24′te farklı bir şeyler yapmaya çalıştık.
Sonra ben koltuğumu Akif Beki’ye devrettim. Bir yıl sonra da
Turkuvaz Grubu’na geldim. Serhat Albayrak’ı ilk kez Star medya
grubunda, 24′ün kuruluş aşamasında tanıdım. Star gazetesinin
yeniden yapılandırılmasında ve 24′ün kuruluşunda da çok büyük emeği
vardır. Yollarımız Turkuvaz Grubu’nda da kesişti. Bana güvenip a
Haber’in kaptanlığını teslim etti. Hem teşekkür borcum var hem de
başarılı olma mecburiyetim. Benden önce zaten Erdoğan Aktaş ve
arkadaşları a Haber’de altyapıyı oluşturmuştu. Kadro yapılanması ve
diğer organizasyonları yaptık, 25 Nisan 2011′de de ilk yayınımızı
yaptık. Türkiye’nin ilk full HD yayın yapan haber kanalıyız.
Ekranın görselliği açısından, bizi diğer haber kanallarının önüne
geçiren bir avantaj bu.
KAHRAMANIM KÜÇÜK PRENS’Tİ
- Kahramanınız kimdi çocukluğunuzda?
- Hatırlamıyorum
ama Saint-Exupery’nin Küçük Prens’i benim kahramanım sayılabilir.
Her zaman hayatıma yön vermiştir. Hayal kuran bir insanım. Kurduğum
hayalleri hep gerçekleştirmek istedim. Futbolu çok severdim. İyi de
futbol oynardım çocukluğumda. Ama gazetecilik ağır bastı. Çok iyi
bir Galatasaraylıyım. Futbola sevdam vardı. Okumayı tercih ettiğim
için futbolla ilgilenemedim. Bütün arkadaşlarım amatör ligde
oynadı, ben oynayamadım. Şimdi 40′lı yaşları da yarıladık.
Bakıyorum, pek hayalim kalmamış. Bu yaşımdan sonra tek hayalim,
mesleğimi zirvede ve kirlenmeden tamamlamak.
- İki kızınız var. Onlara gazeteciliği öneriyor musunuz?
Çünkü dediğiniz gibi, bu mesleği kirlenmeden yapmak
zor.
- Evet. Aslında ikisi de gazetecilik yapmak
istiyor. Beni iyi takip ediyorlar. Bazen öyle şeyler soruyorlar ki,
şaşırıp kalıyorum. Benim gibi işi en başından öğrenmelerini
isterim. Biraz burunları sürtecek tabii…
HABERDE ORANTISIZ GÜÇ KULLANMAKTAN YANAYIM
- Henüz birinci yılını dolduran bir haber kanalı a Haber.
Rakipleri, yılların kanalları ve şu an 20′nin üzerine haber kanalı
var Türkiye’de. Nasıl bu kanalların arasından sıyrılıp öne geçmeyi
ve izleyici sadakatini oluşturmayı düşünüyorsunuz?
-
Biz hep eksiklik duygusu ile bu işe başladık. Kanal 24′te de
öyleydi. Çok haber kanalı var, ama hâlâ haber kanalı yok! ‘Hâlâ iyi
bir haber kanalına ihtiyaç var,’ dedik, öyle yola çıktık. Derdim,
haberde bir numara olmak. Bir sürü program denersin, format satın
alırsın. Türkiye’nin en önemli ekran yüzlerini transfer eder, ilgi
çekersin, ama haberden koptuğun zaman, haberde ısrarcı olmadığın
zaman bu çabalar hiçbir işe yaramaz. İnatla, haberde orantısız güç
kullanmaktan yanayım. Rakiplerimizi atlattığımız zaman ‘çak’
yaparız. Haber koordinatörüm Yüksel Altıntaş, bu konuda savaşçı
ruha sahip bir yol arkadaşı. Haber atlattığımızda gol sevincinin
her türlü versiyonunu sergiliyoruz.
- Orantısız güç kullanırken, başbakanın kuzeni olmanın
avantajını ve dezavantajını nasıl yaşıyorsunuz?
-
Avantajı ve dezavantajı eşittir bende. Hiç bu yakınlığı kullanarak
atlatma bir haber yaptığımı hatırlamıyorum. Meslektaşlarımla eşit
olarak sahaya çıktım hep. Dezavantajını da, avantajını da yaşamadım
gerçekten. Ama yanlış bir algı oluşuyor. Yandaş falan diyorlar.
- Yandaş medya mısınız?
- Türkiye’de son 10
yılda çok büyük bir dönüşüm yaşandı. O değişimi desteklemek
yandaşlıksa eğer, ben yandaşım. Bunun ötesinde bir şey söylemeye
gerek görmüyorum. Yakın geçmişte yandaşlığın nasıl yapıldığını çok
iyi görmüş ve yaşamış biriyim.
- Hükümeti eleştiren haber yapılabilir mi a
Haber’de?
- Tabii ki yapılabilir. Sonuçta haberdir.
Zaman zaman bakanlıkların, kurumların hatalı uygulamalarını haber
yaptık, eleştirenleri ekrana çıkardık. Başka ne yapabilirsiniz ki?
Bunu yaptığımız çok anlar oldu. Ve yapmaya da devam edeceğiz.
- Bir haberle ilgili olarak hiç başbakanın telefonuna maruz
kaldınız mı?
- Zaman zaman görüşürüz tabii, ama genelde
ailevi meseleler, hal hatır konuşmaları… Terör gibi ulusal
güvenliği ve halkın moralini ilgilendiren önemli olaylarda da bilgi
almışlığımız olmuştur; ki yayın yönetmenleri için normal bir
durumdur bu.
HINCAL ULUÇ’TAN, SES GETİRECEK YENİ PROGRAM
- Haber kanalları bazı isimlerle özdeşleşti. Mesela Oğuz Haksever
deyince NTV, Cüneyt Özdemir deyince CNNTürk, Fatih Altaylı ile
Habertürk akla geliyor. a Haber’le özdeşleşeceğini düşündüğünüz
isimler kimler?
- Ekranda herkesin tanıdığı, etkili
isimleri kullanmak çok önemli tabii. Önce haber programlarından
bahsedelim. Haberi ne kadar ısrarla ve inatla sürdürürseniz
sürdürün, sonuçta bunun bir şekilde tartışılmasını da sağlamanız
lazım. O yüzden prime time’da tartışma programlarına yer verdik. En
son Sevilay Yükselir katıldı aramıza. Türkiye’nin bıçak sırtı,
hassas konularını bütün boyutları ve karşıt görüşleri ile ekrana
taşıyor, tatlı bir agresifliği var ve yaptığı işler hep
konuşuluyor… M. Ali Önel, Deşifre programıyla, gıda terörüyle
ilgili yaptığı etkili yayınlarla hem Ankara’yı, hem tüketicileri
uyardı. Bu hafta da büyük bir dosyaları olacak. Bu tartışma
programlarını nasıl daha çekici hale getirebiliriz, bunun üzerinde
çalışıyoruz. Belli alanlarda sadece bize konuşan bir danışman
kadrosu oluşturduk.
- Kimlerden oluşuyor danışma kurulu?
- Kürt
sorununda Ümit Fırat, terörle mücadelede Mete Yarar, hukuk alanında
Osman Can, meteoroloji ve doğal afetlerde Prof. Dr. Mikdat
Kadıoğlu… Bu isimlerin sadece a Haber’de yorumculuk yapıyor olması,
doğal olarak sıcak ve ani gelişmelerde bizi öne çıkarıyor.
Rakipler, olayın aslında ne olduğunu kavramaya çalışırken, biz
çoktan analizini yapmış ve ekrana taşımış oluyoruz; ki bu bizi her
zaman bir adım öne geçiriyor. Nefesi tükenmeyen, ısrarla ve inatla
haberin peşinde koşan bir haber merkeziyiz biz… Alternatif
programları da ihmal etmiyoruz. Kaçış Planı, bu açıdan iyi bir
örnek oldu. Haşmet Babaoğlu ve Selahattin Yusuf’un birlikte
hazırladıkları program beklediğimizden de fazla ilgi gördü. Haber
ve güncel tartışmalardan kaçmak isteyenler için bir soluk oldu. a
Haber, geride bıraktığı ilk sezonda, spor yayıncılığında da önemli
bir sınavı başarıyla geçti. atv ile birlikte Ziraat Türkiye
maçlarını yayınladık. Saatlerce özel yayın yaptık… 50. Kupa’ya
değer katan yayınlarımız oldu. Federasyon da, futbol seyircisi de
memnun kaldı. a Haber’in prestij programı 90 A önümüzdeki sezon
devam etmeyecek, ancak Hıncal Uluç, çok başka ve ses getirecek bir
programla yine a Haber’de olacak.
- Twitter’ı etkin kullandığınızı biliyorum.
-
Sosyal medyayı önemsiyorum. Daha etkin kullanmak için bir ekip
kuruyoruz, web sitesi ile entegre olacak.
RAKİPLERİMİZE HABER ATLATMAYI SEVİYORUM
- a Haber neyi hedefliyor? Kendini nerede görüyor? Gelecek beş sene
içindeki hedefi nedir?
- a Haber, haberin amiral gemisi
olmak zorundadır. O bayrağı biri taşıyacaksa, o mutlaka a Haber
olmalıdır. Benim felsefem bu. Nitekim en yeni haber kanalı olmamıza
rağmen, rakiplerimize çok haber atlattık. MİT olayında olası
gelişmeleri öngören a Haber oldu. Suriye konusundaki ısrarlı
yayınlarımız, Türk ve dünya kamuoyunda etkili oldu. Direnişi an be
an takip edip, bölgeden yöresel muhabirleri ve aktivistleri
kullanarak Humus, İdlib ve Hama’dan önemli haberler ve görüntüler
yayınladık. a Haber’in Suriye’de kaçırılan iki Türk gazeteci
konusundaki ısrarlı yayınları, bir haber kanalının nasıl etkili
olabileceğini gösteren iyi bir örnek oldu. Onları, gözaltındayken
ilk görüntüleyen ve ilk röportajı yapan kanal a Haber oldu. Bu
sonuç, ısrarlı ve kararlı haber takibinin bir ödülüdür. Humus’ta
iki Batılı gazetecinin öldürüldüğü saldırının hemen sonrasında
devam eden bombardımanı tam iki saat boyunca canlı yayınlamak çok
önemli bir olaydı ve dünya televizyonları a Haber’i referans
göstererek bu görüntüleri yayınladı. Türk uçağının düşürülmesi
olayında da haberin bayrağı a Haber’deydi. Suriyeli yetkililerinin
ilk açıklamalarını Türkiye kamuoyu a Haber’den öğrendi.
Şanlıurfa’daki cezaevi yangını, cezaevinin içindeki toplu firar
girişimini ilk duyuran kanal da a Haber oldu. Esenyurt’ta işçileri
ölüme götüren şantiye yangını sırasında ve sonrasında yaşananlar
hâlâ hafızamızda. İşte o görüntüleri de a Haber’den izledi Türkiye.
Karadeniz’de batan gemiyi yüzlerce metre derinlikte bulan bir haber
ekibimiz var; örnektir. Çok geriye gitmeye gerek yok. Birkaç gün
önce İstanbul’un yüreğini ağzına getiren gökdelen yangınını ilk
duyuran ve görüntülerini ilk yayınlayan, binanın içine kadar girip,
yaşanan o büyük paniği gözler önüne seren de a Haber oldu. Atlatma,
haberciliğin en keyifli ve en heyecanlı işidir. Haberciliğin ruhu
ve itici gücüdür. Bunu defalarca yapınca daha çok motive
oluyorsunuz. Orantısız güç kullanımından kastımız bu. İstiyoruz ki,
haberi yücelten ve bayrağı taşıyan biz olalım. Bu konuda iddialı
bir çizgimiz var ve bundan ödün vermeyeceğiz. Rakiplerimize haber
atlatmayı seviyorum! İddialıyım ama kibirli değilim.
- En nefret ettiğiniz şey?
- Kibir! Allah onu
bana bulaştırmasın. İddialı olmakla kibri karıştırmayalım. Kibir
çok itici bir şeydir. Pis bir günahtır aynı zamanda.
Tuluhan Tekelioğlu/Sabah Pazar