22 Eyl 2011 13:26 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:50

“BABAM BENİ ÇOK SEVER, O YÜZDEN SUÇ FİLAN İŞLEMEZ!"

Vatan yazarı Ruşen Çakır, Nedim Şener'i cezaevinde ziyaret etti. Nedim'le sohbetini köşesinde paylaştı.

‘Her akşam masumiyetimle yattım’

Dün Silivri Cezaevi’nde arkadaşım ve meslektaşım Nedim Şener’i ziyaret ettim. Öncelikle şunu söylemek istiyorum: Nedim’i çok zayıflamış gördüm. Eşi Vecide’nin dediğine göre yaklaşık 30 kilo vermiş. Nedim, herhangi bir sağlık sorunu olmadığını, düzenli spor yapması ve cezaevi yemeklerinin “fazla iştah açıcı olmaması” nedeniyle kilo vermiş olduğunu, ama halinden hiç şikayet etmediğini söyledi.
Bu Nedim’i ikinci ziyaret edişim ve kendisini beklediğimin ötesinde neşeli ve moralli gördüm. Ondan koğuş ve dava (dolayısıyla kader) arkadaşı Ahmet Şık’ın da son derece moralli olduğunu öğrendim. Ardından Ahmet’in eşi Yonca da bu bilgiyi teyit etti.
Savcılara teşekkür
Peki Nedim ve Ahmet neden mutlu? Tabii ki savcı tarafından açıklanmış ve mahkeme tarafından kabul edilmiş olan iddianame nedeniyle. Bunun da iki nedeni var:
1) Nihayet o kaygılı bekleyiş sona erdi ve davanın, 22 Kasım biraz geç de olsa, başlama tarihi belli oldu;
2) Haklarında, şu ana kadar medyaya yansıyanlardan başka hiçbir suçlama ve delil olmadığı; diğer bir deyişle herhangi bir örgüt (Ergenekon) faaliyeti içinde bulunmayıp sadece gazetecilik yaptıkları için suçlandıkları alenen ortaya çıktı.
Nedim şöyle diyor: “İddianame benim için tüm meslek hayatımın bir check-up’ı gibiydi. Allah’ın izniyle buradan lekesiz, bembeyaz bir kağıt gibi çıktım.”
Benim iddianamenin ardından kaleme aldığım bir yazının sonuna düştüğüm “savcılara teşekkür” duygularını Nedim’in (ve onun söylediğine göre Ahmet’in de) paylaştığını öğrendim. Şu sözler de Nedim’in: “İddianamede, dünyanın dört bir tarafında bize inanan, bize destek olan insanların yüzlerine utanmadan bakmamızı engelleyecek en ufak bir noktanın bile olmaması bizleri çok ama çok mutlu etti.”
Masumiyet
Evet, Nedim’in yazının başlığına çıkarttığım sözlerini aktarmanın tam zamanı: “Her akşam masumiyetimle yatağa girdim!” Haksızlık etmiş olmayayım. Nedim masumiyetine ek olarak en çok ailesine (eşi Vecide ile geçen Pazartesi günü 9 yaşına basan ve annesiyle aynı adı taşıyan kızı Vecide’ye) ve tabii ki kendilerine sahip çıkan ve destek olanlara güvenmiş.
Masumiyet demişken sözü, Nedim’in dönüp dolaşıp sevgiyle andığı kızı küçük Vecide’ye bırakalım. Babasının cezaevinde olduğu söylendiği zaman “o ceza almadı, sadece tutuklu” diye düzelten küçük Vecide sözlerini şöyle sürdürüyormuş: “Babam beni çok sever. Benden uzak kalamaz. O yüzden suç filan işlemez.”
Görüş bittikten sonra, Nedim’in koğuş arkadaşları Ahmet Şık ve Doğan Yurdakul’la da selamlaşma imkanı buldum. Yakınları, eşinin ölümüyle hayli sarsılmış olan Yurdakul’un cenaze sürecinde tanık olduğu destek ve dayanışma sayesinde kendini toparlamış olduğunu söylediler ki o kısa sürede yüzünden bunu okumak mümkündü.
Bitirirken, Nedim’le en iyi bildiği konuyu, Hrant Dink suikasti davasını da konuştuk tabii ki. Ben, savcının mütalaasının Nedim’i gülümsettiğini söylemekle yetineyim. Çünkü eminim ki çok geçmeden Nedim (ve tabii Ahmet de) çıkacak ve yine Dink suikastini yazacak ve bizi aydınlatmaya devam edecek.