‘dört Kısım Tekmili Birden’ Hürriyet Olayı!
Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba Sevgili MEDYARADAR
okurları…
Ne yalan söyleyeyim; sizden ayrı kaldığım şu birkaç ayda, medyadaki tantanayı özlemedim desem yalan olur!
Çünkü böyle bir gerilim filmini, hiçbir meslek grubu, gazeteciler gibi neredeyse her gün yaşayamaz…
Son fırtınayı biliyorsunuz:
Hürriyet yüzlerce çalışanını, “yeni binaya sığma ve gençleşme” bahanesiyle kapı dışarı etti…
Bu isimler arasında öyleleri var ki; insan, “Vefa gerçekten de bir semt adıymış” demeden duramıyor.
İşlerine son verilenlerin çoğu, Hürriyet’i “Hürriyet” yapan, görünmez kahramanlardan oluşuyor…
Bir Seçkin Türesay örneğin… Gazetenin eski Genel Yayın Yönetmeni…
Son zamanlarda kendisine aktif bir rol verilmese de; Hürriyet’te onun olduğunu bilmek bile bir güvence… Çünkü ayaklı arşiv, muhteşem bir hafıza ve parayla hiçbir yerde bulunamayacak bir deneyim!
Ya Nejat Seçen?
Hürriyet’in tüm bürolarına tek tek emek veren, bölge ekleriyle kuyumcu titizliğiyle uğraşan yılların “gizli genel yayın yönetmeni…”
Ve yazarlar:
Farklı bakışıyla Hadi Uluengin…
Dinci kesimlerin nefretini toplamak pahasına doğru bildiklerini söylemekten vazgeçmeyen Özdemir İnce…
Ve bugüne kadar tam 9 gazeteyi Türk medyasına kazandıran, “üstatların üstadı” unvanını herkesten çok hak eden Rahmi Turan…
Gelelim sadede:
Hürriyet’teki son operasyonu her ne kadar Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu üstlenmek zorunda kalsa da, bunun aslında böyle olmadığı ortada…
Çünkü sırf yukarıda sıraladığım isimleri “atmak” bile; Enis Berberoğlu’nun boyunu fazlasıyla aşar…
Hürriyet’in kapısından bir kez bile giren herkes bilir ki; böylesine “radikal” bir kararı Aydın Doğan’ın dışında hiç kimse veremez.
Hele hele; Seçkin Türesay’a, Nejat Seçen’e ve Rahmi Turan’a; değil Enis Berberoğlu, Aydın Doğan’ın kızları bile dokunamaz…
Peki; Aydın Doğan, durup dururken bu gönül dostlarını neden işsiz bıraktı?
Özdemir İnce’nin durumu tamamen “duygusal…”
Yani Aydın Doğan, yazılarını haftada bire indirmesine karşın iktidarı eleştirmekten geri durmayan Özdemir İnce yüzünden yeni bir “vergi cezası”sıyla karşılaşmak istemedi.
Diyeceksiniz ki, “Peki, o zaman Yılmaz Özdil’e neden dokunmuyor?”
O da tamamen duygusal!
Hürriyet’in sık sık yaptırdığı okur profili araştırmaları, Yılmaz Özdil’in başına bir şey gelmesi durumunda, Hürriyet’in tirajının çatırdayacağını gösteriyor…
Ama aynı araştırmalar, Özdemir İnce’nin ve yine muhalif olarak bilenen Rahmi Turan’ın arkasında böyle bir okur desteği olmadığını da gösteriyor…
Rahmi Turan’ın gönderilmesinin nedeni ise, “ikili” yapısı…
Çünkü Rahmi Turan, her ne kadar gizli tutulmaya çalışılsa da; Hürriyet’in yanı sıra Sözcü’de de “Tokmak” köşesini yazıyordu. Aydın Doğan, bu eski dostunun bununla yetinmediğini ve önümüzdeki sonbaharda Sözcü Grubu’na yeni bir gazete kazandırmaya hazırlandığını öğrenince ipleri atıverdi…
Ne olursa olsun; gazeteler de tüm “köklü kurumlar” gibi, “ak saçlılar”a ihtiyaç duyar…
Onların deneyimi, birikimi ve kültürü, gençlerin dinamikliğiyle, araştırmacılığıyla birleşince; ortaya çıkan iş de iyi olur.
Aydın Doğan, Enis Berberoğlu’na mal edilen bu son operasyonla, bana göre medya patronluğundaki en yanlış kararlarından birine imza attı.
“Ak saçlılar”ı böylesine kolayca harcayarak ya da harcatarak, birlikte çalıştığı diğer tüm eski dostlarının beyinlerine kuşku tohumu düşürmüş oldu.
Kuşku da bizim mesleğin kurdudur…
Bir kere düştü mü; bir daha o yazardan da, yöneticiden de, çalıştıkları gazetelerden de hayır gelmez…