‘12 Eylül'de Neredeydin’ Sorularına Yanıt Vermek İsterken Kafaları Karıştıran Yazar Kim?

Star Gazetesi’nin hırçın yazarı Ahmet Kekeç kendisini, “Ergenekon, Balyoz diye sallamak kolay... 12 Eylül’de neredeydin, sen onun hesabını ver” diyenlere öyle bir yanıt verdi ki; o dönemi anımsayanların kafası karıştı…
O dönemde ideolojik bir yönelim içinde olmadığını ama herkes gibi kendisinin de 12 Eylül’ün gadrine uğradığını belirten Kekeç, aynen şunları yazdı:
“Herkese değen bir darbeydi çünkü bu. Hiç ‘boş’ yoktu.
İki kez gözaltına alındım.
İlkinde, rahmetli babam ve benden küçük üç kardeşim vardı. Suçumuz, duvarlara ‘12 Eylül karşıtı yazılar’ yazmakmış.
İki günlük sıkı bir sorgulamadan sonra, sırtımızda “cop izleri”, serbest bırakıldık.
İkincisinde yalnızdım ve ‘suç aleti’ kitaplarla birlikte İkinci Şube’ye götürülüp üç gün üç gece dayaktan geçirildim.
Benden iki yaş büyük ağabeyim ‘sağcı eylemci’ olduğu için, evimizden polis eksik olmazdı.
Sürekli tarassut altındaydık ve bir ‘hayatımız’ yoktu.
Hep, ‘Hepimizi derdest edip götürecekler’ korkusuyla yaşadık.
Yıllarca bu travmayı atamadık.
Yıllarca, yakalanıp ağır işkencelerden geçen ve mahkûm edilen ağabeyimin peşinden, ziyaret günlerini kollayarak, il il, ilçe ilçe dolaştık.
Yıllarca, ‘bir hakkın iadesi’ için çırpınıp durduk.
Bugün, 12 Eylül darbesinin 31. sene-i devriyesi...
İnternetteki yarı aydın güruhu, “Ergenekon, Balyoz diye sallamak kolay... 12 Eylül’de neredeydin, sen onun hesabını ver!” dediği için yazdım bu satırları.
12 Eylül’de, ailemizin sair fertleriyle birlikte ‘içerideydik’ yavrular...
Siz de darbeleri yalnızca Kenan Evren’e fatura etmeyi bırakıp, biraz Ergenekon ve Balyoz’la ilgilenseniz diyorum... ”


Ahmet Kekeç’in kendisiyle ilgili yazdıklarını tartışacak değilim…
Ama ya “şubeler” konusunda kafası karışmış; ya da o ‘kitap bulundurmak suçu’ndan İkinci Şube’ye götürüldüğünü’ sanıyor ama gerçek başka…
Nereden mi çıkarıyorum bunu?
Basit…
Çünkü özellikle polis muhabirleri iyi bilirler ki; siyasi operasyonları o günkü adıyla Birinci Şube yürütürdü…
İkinci Şube ise daha çok adli suçlarla ve asayişle ilgilenirdi…
Bir yerde diyelim ki aşırı alkolden ya da kız meselesinden kavga-gürültü çıktı… Ya da bir hırsızlık, gasp, yaralama vak’ası oldu; bu, İkinci Şube’nin işiydi…
Politik olaylarla ilgilenen ve sağcı-solcu gençleri gözaltına alan, evlerine baskın yapıp kitaplarını toplayan ise, Birinci Şube’ydi…

Şimdi Kekeç’e soruyorum:
“Kitaplarınla birlikte” götürüldüğün yerin İkinci Şube olduğuna emin misin?
Yoksa başka bir suç işleyip İkinci Şube’nin yolunu tuttun da; buna şimdi “politik bir hava” mı vermek istiyorsun?

Kekeç’ten bir yanıt gelirse, “internetteki yarı aydın güruhunun bir ferdi” olarak, seve seve sizinle paylaşırım…

VAROL ERSOY