80 isim Obama'ya mektup yazdı: Erdoğan'a sessizliğini boz!
Washington'ın tanınan 80 ismi Obama'ya mektup yazarak, Başbakan Erdoğan'ın yönetim tarzına ve politikalarına karşı sessizliğini bozmasını talep etti.
Washington'ın tanınan 80 ismi ABD Başkanı Barack Obama'ya bir
mektup yazarak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yönetim tarzına ve
politikalarına karşı sessizliğini bozmasını talep etti. Mektup
üzerine Ankara-Washington hattında dün akşam sürpriz bir görüşme
yaşandı. ABD Başkanı Barack Obama, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın
telefonla aradı. Görüşmenin, ABD'nin tanınmış 80 isminin Obama'ya
yazdığı 'Erdoğan'a karşı sessizliğini boz' mektubundan sonra olması
dikkat çekti.
ERDOĞAN'I OBAMA'YA ŞİKAYET ETTİLER
ABD'de yayınlanan POSTA212 gazetesinin haberine göre, birçok eski
senatör ve milletvekilleri, Türkiye'de görev yapmış eski
büyükelçiler, Washington'daki farklı düşünce kuruluşlarında çalışan
Cumhuriyetçi ve Demokrat Türkiye ve Ortadoğu uzmanlarının da
aralarında yer aldığı ABD'nin önde gelen isimleri Obama'ya
gönderdikleri 19 Şubat tarihli mektupta, Gezi protestolarına ve
ayrıca yolsuzluk soruşturmalarına karşı olarak Başbakan Erdoğan'ın
cevap veriş tarzından doğan endişeler dile getiriliyor. Mektup,
Erdoğan'ın bu iki olaya karşı da davranış tarzının, "Türkiye'deki
mükemmel olmayan demokrasiyi bir otokrasiye çevirme tehlikesiyle"
karşı karşıya bıraktığını ifade ediyor.
İNTERNET SANSÜRÜ
Mektup ayrıca yerinden edilen binlerce polis memuru, yüzlerce
savcıdan ve internet sansür yasasından bahsediyor. Mektup, bu gibi
gelişmelerin Türkiye'de demokrasinin temel prensiplerinden olan
"güçler ayrılığı ve özgürlükleri" yok ettiğinden yakınıyor.
ORTADOĞU POLİTİKASINA CİDDİ ETKİDE BULUNAN
İSİMLER
Mektubu imzalayanlar arasında Demokrat Obama yönetiminin ilk
Dışişleri Bakanı olan Hillary Clinton'ın siyasi planlama direktörü
Anne-Marie Slaughter ve Obama'ya yakınlığıyla bilinen Center for
American Progress'deki Türkiye uzmanı Michael Werz gibi Demokrat
isimler olduğu gibi, Cumhuriyetçi Başkan George Bush'un kıdemli
Ortadoğu danışmanı Elliott Abrams veya yine Muhafazakar Kanada
yakınlığıyla bilinen Demokrasileri Koruma Vakfı direktörü Clifford
D. May gibi uzmanlar da bulunuyor. Siyasetçi ve uzmanların
yanısıra, ayrıca Freedom House gibi insan hakları derneği başkan ve
başkan yardımcısı David Kramer ve Arch Puddington da var. Yani hem
Cumhuriyetçi ve Demokrat isimler, siyasi ve insan hakları
liderlerlerin imzaları mektubu oldukça güçlendiriyor. Bu isimlerin
birçoğu yazdıkları yazı, analizler veya çıktğı TV programlarıyla
ABD hükümetinin özellikle Ortadoğu politikasına ciddi etkide
bulunan isimler.
DİLİ OLDUKÇA AĞIR
Mektubun dilinin oldukça ağır olduğu ve gözünü budaktan sakınmadığı
görülüyor. Bu tür mektupların gönderilmesi çok sık yaşanmıyor. Olsa
da, birçok kez farklı çevreler, endişelerini mektuplar halinde ama
özel olarak gereken yetkili makamlara gönderebiliyor. Bu mektup ise
kamuoyuna açık bir şekilde Başkan Obama'ya yazılmış olması daha
dikkat çekici.
Mektubun tam metni şöyle:
"ERDOĞAN BALTALIYOR"
"Sayın Başkan,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, onlarca yıldır süren stratejik
Türk-Amerikan ortaklığının temel direğini giderek daha çok
baltalıyor: yani Türkiye'nin gelişen demokrasini. Biz, bu
gelişmeden doğan derin hayal kırıklığımızdan dolayı bu mektubu
yazıyoruz ve Türkiye'nin izlediği şu anki yol hakkında Türk
kamuoyuna Amerika'nın endişelerini netleştirmeniz için sizi ısrarla
teşvik ediyoruz. Sessizlik, sadece ülkede hukukun üstünlüğünü
azaltmak yolunda Başbakan Erdoğan'ı cesaretlendirecektir.
"YARGIYI KONTROL ALTINA ALIYOR, İNTERNETİ
SANSÜRLÜYOR"
Türkiye uzun süreli ABD müttefiki ve Ortadoğu'da ABD'nin sadece iki
demokratik, istikrarlı ortaklarından biridir. Ama o da (Türkiye'nin
demokrasi ve istikrarı da ) uzun süre kalıcı olmayabilir. Başbakan
Erdoğan'ın iktidarına karşı gelişmelere (önce Mayıs 2013'de
başlayan büyük halk gösterileri, ve yakın zamanlarda açılan ve
hükümetin en yüksek seviyelerine ulaşan büyük yolsuzluklar) karşı
Erdoğan'ın yanıt veriş biçimi, Türkiye'nin kusurlu demokrasisini
bir otokrasiye döndürmekle tehdit etmektedir. O (Erdoğan) ve
partisindeki birçokları konumlarını istismar ederek ve hukukun
üstünlüğünü riske atarak, soruşturmaları kapatmakta, yüzlerce savcı
ve binlerce polis memurlarını görevden almakta veya yerlerini
değiştirmekte, medyanın ağzını bağlamakta, eleştirenleri
şeytanlaştırmakta ve ABD Büyükelçisi de dahil olmak üzere hayali
yabancı suçlular bulmaktadır. Bunlardan daha da kötüsü, hükümet
olan AK Part yargıyı yürütmenin kontrolü altına getirmek ve devlet
otoritesini interneti sansür etmekle genişletmek gibi bazı kurumsal
değişimleri zorlayarak, demokrasinin şu gibi yapıtaşlarını ortadan
kaldırmaktadır: güçlerin ayrılığı, fren ve denge sistemi ve sivil
özgürlükler.
"TÜRKİYE'NİN SİYASİ İSTİKRARINI TEHLİKEYE
ATTI"
Bu gelişmeler şimdiden Türkiye'nin ekonomisini kötüleştirdi,
toplumunu polarize etti ve siyasi istikrarını tehlikeye attı.
Bazıları, ABD'nin Türkiye ile birçok çıkarı olduğundan -Suriye'deki
şiddeti bitirmek ve Suriye halkının acılarını dindirmek gibi-
müttefiğini kırmamalıdır düşüncesindeler. Bununla birlikte, eğer
Türkiye şu anki ortaya çıkan otoriter dürtülere yenik düşerse, bu
durum beraber çalışma kabiliyetimizi çok derinden etkiler ve
sonuçta en derin çıkarlamızı etkilemiş olur.
"ABD'NİN SESSİZLİĞİNDEN DESTEK ANLAMI ÇIKARMALARINDAN
KORKUYORUZ"
Biz, Başbakan Erdoğan ve Türk kamuoyunun, ABD'nin sessizliğini,
Başbakan'ın halen ABD desteğini korumakta olduğu ve istediği gibi
yoluna devam eder anlamlarını çıkarmalarından korkuyoruz. Bu arada,
Türkiye'nin demokrasisine olan zarar kötüleşerek devam ediyor. Biz,
özel ve kamuoyu önünde olmak üzere, Başbakan Erdoğan'ın otokratik
eylemleri ve demagojisinin, Türkiye'nin siyasi kurumlarını ve
değerlerini bozduğunu ve ABD-Türkiye ilişkilerini tehlikeye
attığını açıkça söylemenin şimdi önemli olduğuna inanıyoruz."