15 Nis 2011 10:57
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:14
5 YIL SONRA GELEN ÖZÜR! ÖZKÖK HANGİ FOTOĞRAF İÇİN ÖZÜR DİLEDİ?
Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök Hürriyet gazetesinde yayınladığı hangi fotograf için özür diledi.
MEĞER O AYAKKABIYI BİZ TERS GİYMİŞİZ
NEHRE bakarken fark ediyorsunuz ki, önünüzden geçen sadece başkaları değil.
Bir bakıyorsunuz, o sulara yansıyan gölgeler arasında kendiniz de varsınız.
Bazen yaralı bereli.
Bazen kömürcüden çıkmış gibisiniz, üstünüz kapkara.
Bazen ise alenen zift ve katrana bulanmışsınız.
O zaman geriye bakıyor ve konuşmaya başlıyorsunuz.
* * *
Mesela, gözünüzün önüne, açık bir ev kapısı ve önüne dizilmiş ayakkabılar geliyor.
Sırf o ayakkabılara bakıp, o evin sakinleri hakkında ne saçma sapan şeyler düşündüğünüzü, ne ağır önyargılara vardığınızı hatırlıyorsunuz.
Tabii ki utanıyorsunuz.
Hem kendinizden, hem de temsil ettiğinizi sandığınız o zihniyetten...
Eğer zerre kadar vicdanız varsa, hâlâ kalmışsa.
Eğer bir hakkı teslim etmek sizin için hiç de zül değilse.
Öyle yetişmemiş, yetiştirilmemişseniz.
Yapacak tek şey kalıyor.
Çıkıp açık açık söylemek, o hakkı teslim etmek.
Helalleşmek.
* * *
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, sadece bizim değil, bütün dünyanın kabul ettiği çok başarılı bir başkanlık döneminden sonra görevinden ayrılıyor.
Duyuyoruz ki emeklilik maaşı 4 bin lira olacakmış.
Geriye gidip evinin önüne dizilmiş ayakkabılara, eşinin başındaki örtüye bakıp neler düşünmüş, neler yazmışız diye bakıyorum.
Sansürsüz yazılardı. Samimiydi de.
Bugün de içimden geleni aynı samimiyetle ve sansürsüz cümlelerle yazmak istiyorum.
Sayın Başkan;
Başta size çok hoyratça davrandık.
Siz, hiçbir zaman mukabele-i bilmisil yapmadınız.
Onu bırakın, mukabelede bile bulunmadınız. Bir tek gün bize sitem dahi etmediniz.
İlk günlerin hoyratlığı için sizden özür diliyorum. Sizden önce eşiniz Duriye Hanımefendi’den özür diliyorum.
Bize unutamayacağımız bir “insanlık dersi”, “hayat bilgisi dersi” verdiniz.
Bize, en iyi dersi işinizi çok iyi yaparak verdiniz.
Siyasi iktidar karşısında dik durdunuz, Türk ekonomisinin başarısında çok büyük rol oynadınız.
O günlerde, eşinizin başörtüsüne bakıp, “Liyakat değil itikat” diyorduk.
Yanılmışız, sapına kadar liyakatmış.
Size bir teşekkür de nezaketinizden dolayı borçluyuz.
Bizlere bu dersi sopayla, tehditle, aşağılayarak, öfkeyle değil; gerçek bir başarı hikâyesi ve nazik bir duruşla verdiniz.
Size ve eşinize mutlu, sağlıklı ve keyifli bir hayat diliyorum.
Ertuğrul Özkök/Hürriyet
NEHRE bakarken fark ediyorsunuz ki, önünüzden geçen sadece başkaları değil.
Bir bakıyorsunuz, o sulara yansıyan gölgeler arasında kendiniz de varsınız.
Bazen yaralı bereli.
Bazen kömürcüden çıkmış gibisiniz, üstünüz kapkara.
Bazen ise alenen zift ve katrana bulanmışsınız.
O zaman geriye bakıyor ve konuşmaya başlıyorsunuz.
* * *
Mesela, gözünüzün önüne, açık bir ev kapısı ve önüne dizilmiş ayakkabılar geliyor.
Sırf o ayakkabılara bakıp, o evin sakinleri hakkında ne saçma sapan şeyler düşündüğünüzü, ne ağır önyargılara vardığınızı hatırlıyorsunuz.
Tabii ki utanıyorsunuz.
Hem kendinizden, hem de temsil ettiğinizi sandığınız o zihniyetten...
Eğer zerre kadar vicdanız varsa, hâlâ kalmışsa.
Eğer bir hakkı teslim etmek sizin için hiç de zül değilse.
Öyle yetişmemiş, yetiştirilmemişseniz.
Yapacak tek şey kalıyor.
Çıkıp açık açık söylemek, o hakkı teslim etmek.
Helalleşmek.
* * *
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, sadece bizim değil, bütün dünyanın kabul ettiği çok başarılı bir başkanlık döneminden sonra görevinden ayrılıyor.
Duyuyoruz ki emeklilik maaşı 4 bin lira olacakmış.
Geriye gidip evinin önüne dizilmiş ayakkabılara, eşinin başındaki örtüye bakıp neler düşünmüş, neler yazmışız diye bakıyorum.
Sansürsüz yazılardı. Samimiydi de.
Bugün de içimden geleni aynı samimiyetle ve sansürsüz cümlelerle yazmak istiyorum.
Sayın Başkan;
Başta size çok hoyratça davrandık.
Siz, hiçbir zaman mukabele-i bilmisil yapmadınız.
Onu bırakın, mukabelede bile bulunmadınız. Bir tek gün bize sitem dahi etmediniz.
İlk günlerin hoyratlığı için sizden özür diliyorum. Sizden önce eşiniz Duriye Hanımefendi’den özür diliyorum.
Bize unutamayacağımız bir “insanlık dersi”, “hayat bilgisi dersi” verdiniz.
Bize, en iyi dersi işinizi çok iyi yaparak verdiniz.
Siyasi iktidar karşısında dik durdunuz, Türk ekonomisinin başarısında çok büyük rol oynadınız.
O günlerde, eşinizin başörtüsüne bakıp, “Liyakat değil itikat” diyorduk.
Yanılmışız, sapına kadar liyakatmış.
Size bir teşekkür de nezaketinizden dolayı borçluyuz.
Bizlere bu dersi sopayla, tehditle, aşağılayarak, öfkeyle değil; gerçek bir başarı hikâyesi ve nazik bir duruşla verdiniz.
Size ve eşinize mutlu, sağlıklı ve keyifli bir hayat diliyorum.
Ertuğrul Özkök/Hürriyet