4 YIL ABD'DE NE YAPTI? BELGELERİ NEREDEN ALIYOR? AKSİYON GÜNLERİ İÇİN NE DEDİ? TARAF'TAN NEDEN GİTTİ,NEDEN GERİ GELDİ? O GAZETECİ KONUŞTU!..
Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayınlandığı iddia edilen "İrticayla Mücadele Eylem Planı" isimli belgeyi haberleştirerek Türkiye'nin gündemine oturan Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu kendisi hakkında merak edilenleri cevapladı.
Türkiye günlerdir Taraf gazetesi´nin yayınladığı ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayınlandığını iddia ettiği "İrticayla Mücadele Eylem Planı" isimli belgeyi konuşuyor. Belge, iddialara göre Ergenekon Soruşturması sırasında ofisi basılan avukat Serdar Öztürk´ten çıktı. Emniyet ve savcılığın elinde olan belge Taraf muhabiri Mehmet Baransu tarafından haberleştirildi. Böylece Mehmet Baransu Türkiye´nin gündemine oturdu.
Mehmet Baransu NTV ve Habertürk gibi pek çok televizyona çıktı. Ancak hiç kimse Odatv´nin sorduğu gibi Baransu´ya açıkça sorular sormadı.
Odatv olarak Baransu´ya kendisi hakkında çoğu kişinin konuştuğu bazı iddiaları net olarak sorduk. Mehmet Baransu´ya cemaat ile ilişkisinin olup olmadığını, cemaatin haftalık yayın organı Aksiyon Dergisi´nde çalışırken cemaate nasıl baktığını, Aksiyon sonrasında ABD´ye neden gittiğini, ABD´de neler yaşadığını, Türkiye´ye döndükten sonra yine cemaate yakın Cihan Haber Ajansı´nda hangi görevde bulunduğunu, Taraf ile ilişkisinin nasıl kurulduğunu, Taraf´tan neden ayrılıp sonra geri döndüğünü, emniyet ve askeri belgelerin eline nasıl geçtiğini sorduk. Mehmet Baransu sorularımızı yanıtladı.
Baransu´nun bu uzun röportajını kendisine söz verdiğimiz gibi hiç kesmeden yayınlıyoruz.
İşte o röportaj:
Akşam gazetesinde stajyer olarak mesleğe başladım. Okula gidemiyordum ve derslerimi verememiştim. Sonra bir arkadaşım "dergide çalışır mısın?" dedi. İki sene Aksiyon Dergisi´nde çalıştım.
Orada Sadettin Tantan´ın yaptığı operasyonların bazılarını Sadettin Beyden çok önce yazdım. Bu kaçakçılıklarla ilgili dönemin Gümrük Bakanı Rıfat Serdaroğlu´nu aradım bir şey yapmadı. Sonra hükümet değişti Keçeciler geldi, ona verdim hiçbir iş yapmadı. Sonra bu operasyonları Tantan yaptı. Bufalo Operasyonu´nu iki sene önce yazmıştım. Bufalo, Balina, akaryakıt kaçakçılığı ile ilgili bir sürü şey yazdım.
Soner Yalçın´ın "Binbaşı Ersever´in İtirafları" kitabıyla ilgili bütün araştırmaları yaptım. Darbe öncesi nasıl kapatıldı? Darbe sonrası silah kaçakçılığı tekrar nasıl gündeme geldi? Gibi bu ve buna benzer bir sürü haber yaptım. Ve Aksiyon´dan mahkemelik olarak ayrıldım.
Sonra Yalçın Bayer ağabeyle bir kitap çalışması yaptık, bir buçuk senede kitabı bitirdik ama bir türlü kısmet olmadı, kitabı yayınlayamadık. Kitap halen duruyor.
Amerika´ya Çocuk Cinayetleri Üzerine Tez Çalışması Yapmak İçin Gittim
Daha sonra Marmara Üniversitesi´nde yüksek lisans yapıyordum. "Amerika´da çocuk cinayetleri ve medya" üzerine tez hazırlamak için Amerika´ya gittim. Oradaki üniversitelerde de bu konuyla ilgili araştırmalar yapılıyor ve raporlar hazırlanıyordu. "Türkiye´de de böyle cinayetler olur mu?" konusunu araştırabilmek ve karşılaştırabilmek için Amerika´ya gittim. Üç buçuk yıl kaldım. Tezimi yaptım ve dil öğrendim fakat parasızlıktan dolayı Türkiye´ye geri dönemedim ve maalesef okuldan kaydım silindi.
Benim burada bir evim vardı. Depremden sonra fiyatı çok düştü. O evi 15 bin dolara ipotek ettirip aldığım parayla Amerika´da hem okudum hem çalıştım ve bu parayı ödedim. Bütün makbuzları da bende duruyor.
Cematin Gruplarına Girmedim
Cemaatin gruplarına falan hiç girmedim. Zaten öyle şeyleri de sevmem. Beni herkes tanır. Tezi hazırlamak için gittim. Amerika´da birçok yere gidip tez konusu ile ilgili araştırmalar yaptım. Bir imza için Türkiye´ye gelmem gerekiyordu ama maddi zorluklardan dolayı gelemedim. Derken kaydım silindi ve bir süre sonra af çıktı, bir dersim vardı onu verdim. Geçtiğimiz günlere askere gittim. Şimdi bir daha af çıktı. Şu an durum nedir tam olarak bilemiyorum ama tezi vermek üzere bir daha başvuracağım.
Bu tezi seçmemin sebebi de Yasemin İnceoğlu hocamdır. Yasemin İnceoğlu da doktorasını Amerika´da yaptı ve oralarda çok bulundu. Hocam da bana orada birkaç üniversitede kimlerle görüşebileceğimi söyledi. Tezim iki yıl sürdü. Gece gündüz hem çalıştım hem de tezimi yetiştirebilmek için birçok işte çalıştım. Çalıştığım yerler için de sosyal güvenlik numaram var ve nerelerde çalıştığım kayıtlıdır. Orada dilimi geliştirmek için dil kursuna da gittim.
Döndükten sonra Hürriyet´e gittim. Aslında Hürriyet´te başlayacaktım. Aksiyon´da çalıştığım dönemlerde Cihan Haber Ajansı´nın genel müdürünü tanımıştım. "bizde çalışır mısın" dedi, güzel bir teklif sundu; "operasyonun -yani canlı yayınların- başında olacaksın. Şirkete ne kadar para kazandırırsan ona göre pirim alacaksın" dedi. Daha fazla para kazanacağım için teklifi kabul ettim. Yaptığımız birçok anlaşmaya uymadılar. Oradan da maalesef sorunlu ayrıldım.
Gümrük Kaçakçılığını Haber Yaptım
Aksiyon´da gümrük kaçakçılığı üzerine çok haber yaptım. Beni transfer edeceklerdi. O dönemde Milliyetle anlaştık. Ama bir gün sonra Mehmet Yılmaz Milliyet´e getirildi. Ondan sonra öylece kaldı ve Milliyet´te başlayamadım. Yalçın ağabey "boş ver" dedi, birlikte kitap yaptık. Bir daha da hiçbir yere müracaat etmedim. Cihan haber ajansında başlayacağım sırada Aksiyon ile mahkemelik bir şekilde ayrıldım. "şimdi sizde başlayacak olmam sorun olmasın" dedim onlar da "hayır iki kurum ayrı bir sorun olmaz" dediler öyle başladım. Zaten benim başladığım dönemde Zaman gazetesi ile Aksiyon başka bir binaya taşınmış cihan haber ajansı başka bir binaya taşınmıştı.
Ergenekon ile ilgili bazı haberler yaptım ama sadece ben değil bir sürü gazeteci haber yaptı. Birçok gazeteci belgelere ulaştı, birçok gazetecide belge var. Ben Ergenekonla ilgili birkaç tane belge aldım.
Gümrük kaçakçılığı ile ilgili haberleri yaptığım dönemde üç konu genelkurmayın inceleme alanına giriyordu. Biri Bufalo operasyonudur bir firma askerlere sahte et satmıştı. Onunla ilgili benim bilgime başvurdular. Defalarca görüştüm ve orada birçok insanla tanıştım.
Akaryakıt kaçakçılığını Türkiye´de ilk defa yazan benim. Akaryakıt komisyonculuğunun kurulmasının sebebi de benim. O dönemlerde kaçakçılıkla ilgili birçok haber yaptım. Bu konuyu jandarma araştırıyordu. Oradan da birçok insanla tanıştım.
Belgeleri Nereden Alıyorum?
Bazen Taraf Gazetesinde askerle ilgili bütün haberleri benim yaptığım zannediliyor. Oysa ben Dağlıca´yla ilgili haber de yaptım. Lütfen, bunu özellikle yazmanızı istiyorum Dağlıca´yla ilgili belgeleri ben askerlerden almadım. Davayla ilgili iddianame hazırlanmıştı, gittim 8 askerin avukatlarından aldım. Bazen mektupla da belgeler geliyordu. Mail olarak gelenler de var. Bunlardan sorup soruşturduklarım, doğrulattıklarım oluyordu, doğrulatamadıklarım da oluyordu.
Mesela rahmetli Uğur Mumcu´nun "Silah kaçakçılığı ve terör" kitabını yazdıran, ona belgeleri getiren adamlarla görüştüm.
Suikast Haberini Çay Bahçesinde Öğrendim
İddianamede şöyle bir şey geçiyor; Yaşar Paşaya bir eylem hazırlığı olduğu, fakat eylem vuku bulmadığından belgenin kapsam dışı bırakıldığı söyleniyor. Yani belge bulunmadı demiyor. İddianamenin 107. Sayfasında geçiyor. Ama İşçi Partililerin bu belgeyi polisin koyduğuna dair bir iddiası var.
Bunu ben tesadüfen öğrendim. Vatan Emniyetin yanında çay bahçesi var. Ben orada arka tarafta oturuyordum. İçeride de iki polis oturuyordu. Orada bir büfe var. Orada iki polis konuşuyorlardı. Muhtemelen de operasyondan bahsediyorlardı. İşte o bilgiye orada tesadüfen sahip oldum.
Et kaçakçılığı operasyonu sırasında bir sürü paşayla tanışmıştım. Şener Paşayla ilgili bir sürü şey anlatıyorlardı. Şener Paşanın yaptıklarını tasvip etmiyorlardı, zaten pek de sevmiyorlardı. Onunla ilgili bir sürü bilgim var ama haber kaynağı açıklamadan ben veremem. Belki kendisi bir gün anlatır.
Ben 10 yıl öncesinin hesabını görmek istiyor gibi bir izlenime kapıldım. Ben Soner Yalçın´a da yazdım. "Sen bu 2500 silahla ilgili yanlış bilgilere sahipsin, bu kitapta yazılan bütün isimler yanlış." Diye. Çünkü müfettişlerden bununla ilgili bütün araştırma dosyalarını aldım. Bu soruşturmayı yapan müfettişler 1980 öncesi bu araştırmanın bir kopyasını almışlar ve arşivlerinde duruyor. Bunu dergide yazmıştım.
Aksiyonda Çalışmak Benim Hatam
Maalesef 28 Şubat döneminde o dergide çalışmak herhalde benim tek hatamdır. Hata derken o zamanlar gazeteciliğe yeni başlıyordum ve bunları bilmiyordum. Keşke bilseydim. Mesela Kanal D Haber´de çalışacaktım, beni almadılar. Aksiyon bir leke ve 9 sene sonra bu leke karşıma çıktı.
İngilizcem vardı, reklamlardan da iyi bir pay alıyordum. Savaş, Spor gibi konularda her yerden canlı yayın yapıyordum. Bir yerde bir savaş veya bir olay varsa oraya canlı yayın aracı gönderiyordum ve iş alıyordum. Tıpkı DHA, İHA ajansları gibi. Sonra "ben gazetecilik yapmak istiyorum" dedim ve bıraktım.
Orada cemaatle ilgisi olmayan bir sürü tanıdığım insanlar da var. Şunu söyleyebilirim; orada yükselebilmek için belki cemaatin adamı veya cemaatle birebir ilişkili olmak gerekebilir, böyle bir yapısı olabilir. Ama ben dışarıdan çalıştım. Mesela -tam emin olmamakla beraber- Akşam´da da çalışan ve şu anda Sky Türk´te devam eden Atılgan Bayar da Aksiyon´da yazı yazdı. (Bu konuda Mehmet Baransu daha sonra arayıp Atılgan Bayar´ın Cemal Atılgan adıyla Aksiyon´da yazılar yazdığını söyledi, bunu teyit ettirdiğini ifade etti)
Taraf´tan Neden Gitti Neden Geri Geldi?
Gidip geri gelme olayını size açık ve net anlatıyorum; benim haberimle ilgili editör arkadaşlardan birisi bir görüş almış. Ben de "niye bana söylemedin, eğer gerekiyorsa ben görüş alırdım" dedim. Ahmet Beylerle de görüştüm, o arkadaşa da kızdım bu konuda. "Benim haberimle ilgili görüş alınması gerekiyorsa beni ararsan ben zaten alırım" Dedim. O da bana "sana ulaşamadım, acele ile görüş aldık" dedi. Oturduk, konuştuk öyle deyince de geri geldim. Yoksa bir gidip gelme yok. Sadece benim haberimle ilgili nasıl başka biri görüş alır diye tepki verdim. 3-4 gün sonra herkes toplandı, konuştuk, hallettik ve geri geldim.