21 Nis 2008 18:38
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:03
3,5 MİLYAR YTL REKLAM GELİRİNİ KANALLAR NASIL PAYLAŞTI?..HANGİ KANAL EN ÇOK REKLAMI ALDI?..
Dünyada en çok televizyon izlenen ülke Amerika, ikinci sırada ise biz varız. Araştırmalara göre, günün dört saatini ekran başında geçiriyoruz...
Yaratıcılık yoksulluktan doğar
Dünyada en çok televizyon izlenen ülke Amerika, ikinci sırada ise biz varız. Araştırmalara göre, günün dört saatini ekran başında geçiriyoruz.
Gelişmiş Batı ülkelerinde televizyon yöneticiliği yapanlar şanslılar. Sahne, sinema ve kültür hayatı gibi, ekrana isim taşıyabilecekleri zengin kaynakları var. Bizde durum tersi, televizyonda tanınıp para kazananlar, kazandıklarını sinema ya da tiyatroya yatırıyorlar. Televizyon yayıncılığı, toplumsal taraflarıyla tartışılsa da, esasen ticari bir alan. Geçen yıl, Türkiye'de reklam pastası 3,5 milyar YTL'ye ulaştı. Bunun yarısından fazlasını televizyonlar alıyor.
Televizyonlar derken, Kanal D, Show, Star ve atv bu yarıdan fazlanın neredeyse % 80'ini paylaşıyor. Diğer televizyonların tek derdi ise başa baş noktasını yakalayabilmek. Kişi başına reklam harcamaları açısından Türkiye dünyanın çok gerisinde. Amerika'da yılda kişi başına 600 dolar reklam harcaması yapılırken, bizde bu sadece 40 dolar. Yani reklam pazarımız, Amerika'yla kıyaslandığında neredeyse 15 misli, yanıbaşımızdaki Yunanistan'la kıyasladığımızda 6 misli büyüme potansiyeline sahip. Pazarı büyütmenin, dünyanın deneyiminden yararlanmanın yolu yabancı sermayenin bu pazarda etkin bir biçimde yer almasından geçiyor.
Tam da burada, her zaman olduğu gibi, "Mevzuat Hazretleri" çıkıyor karşımıza. Yabancılar, bir televizyon kanalının ancak % 25'ini alabiliyor. Bu yasal engel dolayısıyla ya bu pazara girmekten vazgeçiyor ya da ortaklıkların görünmeyen tarafında yasayı aşacak bir planın parçası oluyorlar. Yasaya ilişkin her değişiklik denemesi, bir yerlerde akamete uğruyor. Artık belli oldu ki, doğrudan Başbakan Erdoğan takip etmedikçe, bu yasa düzeltilmeyecek. Bu pazarın beklediği köklü bir değişiklik olarak karşımızda duruyor. Sektörden diğer haberlere gelince... Bu hafta, Çalık Grubu, atv'yi devralacak.
İzlenme oranları ciddi oranda düşen Star TV'de beklenen oldu ve Melis Civelek genel yayın yönetmeni olarak sorumluluk aldı. TMSF, televizyon dünyasından çıkıyor mu derken, Show'daki Erol Aksoy'a ait hisselere el konulması operasyonu geldi. Bundan böyle, TMSF Başkan Yardımcısı Fethi Çalık, Show'da yönetim kurulu üyesi olacak. Cine5 için Erol Aksoy ile birlikte Ashmore'un vereceği teklifi TMSF kabul ederse, ihaleye gerek kalmadan grup devredilecek. TMSF'nin elinde sadece Kral kalıyor ki, onun ihalesi de bir an önce yapılacak. TRT'ye gelince, son dönemlerde çok konuşuluyor. Bu sektörde konuşulmak iyidir. Genel Müdür İbrahim Şahin'in oryantasyon dönemi umulandan kısa süreceğe benziyor. İbrahim Şahin, TRT eski genel müdürlerini dinliyor, sektöre de kulak veriyor.
Elbette hak veren de, eleştiren de olacak. Yayın dönemi sonunda izlenme oranları ile reklam gelirleri önüne geldiğinde, sadece onun için değil, bütün televizyon yöneticileri için en önemli ölçüt, 1 "rating"i ya da 1 "share"i neye mal ettiği ve karşılığında ne kadar reklam geliri elde edebildiğidir. Burada her zaman çok harcayan çok başarılı olmaz. Esas olan yaratıcılıktır. Ve yaratıcılık da yoksulluktan doğar.
Cengiz ÖZDEMİR/Bugün
Gelişmiş Batı ülkelerinde televizyon yöneticiliği yapanlar şanslılar. Sahne, sinema ve kültür hayatı gibi, ekrana isim taşıyabilecekleri zengin kaynakları var. Bizde durum tersi, televizyonda tanınıp para kazananlar, kazandıklarını sinema ya da tiyatroya yatırıyorlar. Televizyon yayıncılığı, toplumsal taraflarıyla tartışılsa da, esasen ticari bir alan. Geçen yıl, Türkiye'de reklam pastası 3,5 milyar YTL'ye ulaştı. Bunun yarısından fazlasını televizyonlar alıyor.
Televizyonlar derken, Kanal D, Show, Star ve atv bu yarıdan fazlanın neredeyse % 80'ini paylaşıyor. Diğer televizyonların tek derdi ise başa baş noktasını yakalayabilmek. Kişi başına reklam harcamaları açısından Türkiye dünyanın çok gerisinde. Amerika'da yılda kişi başına 600 dolar reklam harcaması yapılırken, bizde bu sadece 40 dolar. Yani reklam pazarımız, Amerika'yla kıyaslandığında neredeyse 15 misli, yanıbaşımızdaki Yunanistan'la kıyasladığımızda 6 misli büyüme potansiyeline sahip. Pazarı büyütmenin, dünyanın deneyiminden yararlanmanın yolu yabancı sermayenin bu pazarda etkin bir biçimde yer almasından geçiyor.
Tam da burada, her zaman olduğu gibi, "Mevzuat Hazretleri" çıkıyor karşımıza. Yabancılar, bir televizyon kanalının ancak % 25'ini alabiliyor. Bu yasal engel dolayısıyla ya bu pazara girmekten vazgeçiyor ya da ortaklıkların görünmeyen tarafında yasayı aşacak bir planın parçası oluyorlar. Yasaya ilişkin her değişiklik denemesi, bir yerlerde akamete uğruyor. Artık belli oldu ki, doğrudan Başbakan Erdoğan takip etmedikçe, bu yasa düzeltilmeyecek. Bu pazarın beklediği köklü bir değişiklik olarak karşımızda duruyor. Sektörden diğer haberlere gelince... Bu hafta, Çalık Grubu, atv'yi devralacak.
İzlenme oranları ciddi oranda düşen Star TV'de beklenen oldu ve Melis Civelek genel yayın yönetmeni olarak sorumluluk aldı. TMSF, televizyon dünyasından çıkıyor mu derken, Show'daki Erol Aksoy'a ait hisselere el konulması operasyonu geldi. Bundan böyle, TMSF Başkan Yardımcısı Fethi Çalık, Show'da yönetim kurulu üyesi olacak. Cine5 için Erol Aksoy ile birlikte Ashmore'un vereceği teklifi TMSF kabul ederse, ihaleye gerek kalmadan grup devredilecek. TMSF'nin elinde sadece Kral kalıyor ki, onun ihalesi de bir an önce yapılacak. TRT'ye gelince, son dönemlerde çok konuşuluyor. Bu sektörde konuşulmak iyidir. Genel Müdür İbrahim Şahin'in oryantasyon dönemi umulandan kısa süreceğe benziyor. İbrahim Şahin, TRT eski genel müdürlerini dinliyor, sektöre de kulak veriyor.
Elbette hak veren de, eleştiren de olacak. Yayın dönemi sonunda izlenme oranları ile reklam gelirleri önüne geldiğinde, sadece onun için değil, bütün televizyon yöneticileri için en önemli ölçüt, 1 "rating"i ya da 1 "share"i neye mal ettiği ve karşılığında ne kadar reklam geliri elde edebildiğidir. Burada her zaman çok harcayan çok başarılı olmaz. Esas olan yaratıcılıktır. Ve yaratıcılık da yoksulluktan doğar.
Cengiz ÖZDEMİR/Bugün