05 Ağu 2018 16:53
Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:47
30 yıl önceki doktoru Adnan Oktar'ın bilinmeyenlerini anlattı! "Mehdilik konusu açılınca sapıtıyordu"
Prof. Sefa Saygılı, Oktar'ın dünden bugüne ruh haline dair önemli açıklamalarda bulundu.
Adnan Oktar'ı Bakırköy Akıl Hastalıkları Hastanesi'nde yattığı
dönemde onun ilk psikiyatri muayenesini yapıp, 8 ay boyunca takip
eden Prof. Sefa Saygılı, Oktar'ın dünden bugüne ruh haline dair
önemli açıklamalarda bulundu.
Psikiyatrist Sefa Saygılı ile Adnan Oktar'ın ilk teması, 1987 yılında Oktar'ın "ümmetçilik propogandası yapmak" suçundan yargılanıp, mahkeme kararıyla Adli Tıp Kurumu'nun "akıl sağlığı yerinde değildir" raporu sonrasında olmuştu. Aslında Prof. Saygılı'nın Oktar'ı ilk görüşü akıl hastası raporuyla görev yaptığı hastaneye gelmeden bir yıl öncesine dayanıyor. Saygılı, Adnan Oktar ismini ilk kez 1987'nin başlarında Sultanahmet'te bir kitap fuarında görüp duyduğunu belirtiyor.
Profesör Sefa Saygılı, ismini ilk kez duyduğu Adnan Oktar'ı o kitap fuarının yapıldığı tarihten birkaç ay sonra Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesi'nde hastası olarak kabul etmişti. Adli Tıp Kurumu'nun "ceza ehliyeti yoktur" dediği Adnan Oktar, 1987'de muhafaza tedavisi uygulanması için akıl hastalıkları hastanesine sevkedilmişti.
"SÜREKLİ MİSVAKLA DİŞ FIRÇALARDI"
Habertürk'ten Öznur Karslı'ya konuşan Prof. Saygılı, tam 8 ay boyunca gözlemlediği Adnan Oktar'ı akıl hastalarından ayrı özel bir odaya aldığını söyleyerek başlıyor o günleri anlatmaya:
"Adnan Oktar paranoid şizofreni tanısıyla bize gelmişti. Akıl hastalarından ayrı bir özel bir odaya almıştım onu. Hep güler yüzlüydü, obsesif takıntıları vardı. Abdesti alırken süreyi uzatır, sürekli dişlerini fırçalardı misvakla. Telkin ve ikna gücü yüksekti, insanları konuşurken çok etkilerdi, gözlerinin içine bakardı."
"HASTANE GÜNLERİNDE DE LÜKS DÜŞKÜNÜYDÜ"
Oktar'ın annesiyle özel bir bağı olduğunu belirten Saygılı şunları ifade etti:
"Hastaneye yattığında 32 yaşındaydı. Ziyaretçi yasaktı ama annesiyle özel aşırı bir bağı vardı aralarında. O süreçte Adnan'ı ziyarete gelen olmamıştı. Aşırı kendini beğenmişlik, seçilmiş ve görevli olduğunu düşünüyordu. Megalomanya durumu vardı. Lüks ve pahalı giysiler, ayakkabılar giyerdi. Her gün takım elbisesi vardı. Bugünkü ihtişamı yine aynıydı."
"19 TAKINTISI VARDI"
Adnan Oktar'ın mehdilik konusunda saplantılı olduğunu belirten Saygılı'ya göre, Oktar'ın o dönemde de akıl sağlığı yerindeydi, bugün de... Saygılı, "O günkü Adnan Oktar bugün de aynı. Mehdilik konusu açılınca sapıtıyordu, 19 sayısına takıntısı vardı, her şeyi 19'a bağlıyordu. 38 yaşına geldiğinde mehdi olarak açığa çıkacağını söylüyordu" diye belirtti.
"BABUNA'YA STAJ YAPARKEN ÇELME TAKTI"
Oktar'ın sağ kolu doktor Oktar Babuna ile tanışmasının da akıl hastanesi günlerine dayandığını söyleyen Prof. Saygılı, şunları ifade etti:
"Doktor Oktar Babuna'yla tanışması ise Çapa Tıp Fakültesi öğrencileri hastanemize staja geliyorlardı. Oktar, ilk defa Babuna'ya orada çengel attı. Oktar babuna onun ilgisini çekti. Hastaneye gelip adli servisi dolaşıyorlardı, bilgi alıyorlardı. Ben de anlatıyordum. Hastaları, buraya ne amaçla geliyorlar, ne kadar kalıyorlar, çıkmaları nasıl oluyor, girmeleri nasıl oluyor, rapor almaları nasıl oluyor, onun staj için geliyorlardı. Oktar Babuna'ya da hemen mehdiliği anlatmaya başladı, konu Babuna'ya da değişik gelmişti"
İÇİNE KAPANIK, SAÇINI ORTADAN AYIRIRDI
Prof. Saygılı, Oktar'ın tedavi sürecinin ardından onun hastalığına ilişkin Mecit Uysal'la birlikte bilimsel bir de rapor hazırlamıştı. O raporda vaka Adnan Oktar o dönem 32 yaşındaydı, annesiyle yaşayan, lise yıllarından sonra içine kapanmış, yalnızlığı seven, saçlarını ortadan ayıran bir üniversite öğrencisi olarak tarif edilmişti. Yine rapora göre, Oktar'ın gündelik görevlerini yerine getiremediği, okulda hiçbir sınavına girmediği anlatılırken, hafızasının çok güçlü olduğuna dikkat çekildi, mehdilik hezeyanından bahsedildi. Taburcu olduktan sonra yazdığı kitaplar da o rapora girdi. Oktar'ın tedavi sürecinde hezeyanlarında değişiklik olmadığı söylendi.
"A9 TV'DE BENİ ÇOK ELEŞTİRDİ"
Adnan Oktar' ın akıl hastanesindeki tedavi sürecinin üzerinden tam 31 yıl geçti. Oktar'ı o dönemde gözlemleyen psikiyatrist Sefa Saygılı'nın bugünkü görev yeri ise Adli Tıp Kurumu Gözlem Dairesi üyesi. Operasyon sonrası tutuklanan Oktar'ın yine akıl sağlığı raporu istenirse Oktar'la Sefa Saygılı 31 yıl sonra yeniden karşı karşıya gelecek. Saygılı bu durum için şunları söyledi:
"Paranoya teşhisi koyduğum için kendi televizyonunda beni çok eleştirdi ama üstüme çok gelemedi. Hekim arkadaşlarımdan akıl sağlığı yerinde raporu almış. Televizyonda gördüğünüz gibi bugün de akıl sağlığı yerinde. Yine rapor istenirse hasta hekim ilişkisi içinde normal görevimizi yapacağız. Olağanüstü birşey değil yani, bu şekilde çok kimselerle görüştük."
"ZİNCİR BAĞLAMADIK, DELİ GÖMLEĞİ GİYDİRMEDİK"
Saygılı son olarak Oktar'ın son ifadesinde akıl hastanesi döneminde ayağına zincir bağlandığı iddiasını yalanlayarak, "Kesinlikle böyle bir şey yok. Kendisi düşünce suçlusuydu, diğer hastalar gibi cinayet suçu işlememişti, zararsız, şiddet eğilimi yoktu. Deli gömleği diye bilinen gömleği bile giydirmedik" şeklinde konuştu.
Psikiyatrist Sefa Saygılı ile Adnan Oktar'ın ilk teması, 1987 yılında Oktar'ın "ümmetçilik propogandası yapmak" suçundan yargılanıp, mahkeme kararıyla Adli Tıp Kurumu'nun "akıl sağlığı yerinde değildir" raporu sonrasında olmuştu. Aslında Prof. Saygılı'nın Oktar'ı ilk görüşü akıl hastası raporuyla görev yaptığı hastaneye gelmeden bir yıl öncesine dayanıyor. Saygılı, Adnan Oktar ismini ilk kez 1987'nin başlarında Sultanahmet'te bir kitap fuarında görüp duyduğunu belirtiyor.
Profesör Sefa Saygılı, ismini ilk kez duyduğu Adnan Oktar'ı o kitap fuarının yapıldığı tarihten birkaç ay sonra Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Hastanesi'nde hastası olarak kabul etmişti. Adli Tıp Kurumu'nun "ceza ehliyeti yoktur" dediği Adnan Oktar, 1987'de muhafaza tedavisi uygulanması için akıl hastalıkları hastanesine sevkedilmişti.
"SÜREKLİ MİSVAKLA DİŞ FIRÇALARDI"
Habertürk'ten Öznur Karslı'ya konuşan Prof. Saygılı, tam 8 ay boyunca gözlemlediği Adnan Oktar'ı akıl hastalarından ayrı özel bir odaya aldığını söyleyerek başlıyor o günleri anlatmaya:
"Adnan Oktar paranoid şizofreni tanısıyla bize gelmişti. Akıl hastalarından ayrı bir özel bir odaya almıştım onu. Hep güler yüzlüydü, obsesif takıntıları vardı. Abdesti alırken süreyi uzatır, sürekli dişlerini fırçalardı misvakla. Telkin ve ikna gücü yüksekti, insanları konuşurken çok etkilerdi, gözlerinin içine bakardı."
"HASTANE GÜNLERİNDE DE LÜKS DÜŞKÜNÜYDÜ"
Oktar'ın annesiyle özel bir bağı olduğunu belirten Saygılı şunları ifade etti:
"Hastaneye yattığında 32 yaşındaydı. Ziyaretçi yasaktı ama annesiyle özel aşırı bir bağı vardı aralarında. O süreçte Adnan'ı ziyarete gelen olmamıştı. Aşırı kendini beğenmişlik, seçilmiş ve görevli olduğunu düşünüyordu. Megalomanya durumu vardı. Lüks ve pahalı giysiler, ayakkabılar giyerdi. Her gün takım elbisesi vardı. Bugünkü ihtişamı yine aynıydı."
"19 TAKINTISI VARDI"
Adnan Oktar'ın mehdilik konusunda saplantılı olduğunu belirten Saygılı'ya göre, Oktar'ın o dönemde de akıl sağlığı yerindeydi, bugün de... Saygılı, "O günkü Adnan Oktar bugün de aynı. Mehdilik konusu açılınca sapıtıyordu, 19 sayısına takıntısı vardı, her şeyi 19'a bağlıyordu. 38 yaşına geldiğinde mehdi olarak açığa çıkacağını söylüyordu" diye belirtti.
"BABUNA'YA STAJ YAPARKEN ÇELME TAKTI"
Oktar'ın sağ kolu doktor Oktar Babuna ile tanışmasının da akıl hastanesi günlerine dayandığını söyleyen Prof. Saygılı, şunları ifade etti:
"Doktor Oktar Babuna'yla tanışması ise Çapa Tıp Fakültesi öğrencileri hastanemize staja geliyorlardı. Oktar, ilk defa Babuna'ya orada çengel attı. Oktar babuna onun ilgisini çekti. Hastaneye gelip adli servisi dolaşıyorlardı, bilgi alıyorlardı. Ben de anlatıyordum. Hastaları, buraya ne amaçla geliyorlar, ne kadar kalıyorlar, çıkmaları nasıl oluyor, girmeleri nasıl oluyor, rapor almaları nasıl oluyor, onun staj için geliyorlardı. Oktar Babuna'ya da hemen mehdiliği anlatmaya başladı, konu Babuna'ya da değişik gelmişti"
İÇİNE KAPANIK, SAÇINI ORTADAN AYIRIRDI
Prof. Saygılı, Oktar'ın tedavi sürecinin ardından onun hastalığına ilişkin Mecit Uysal'la birlikte bilimsel bir de rapor hazırlamıştı. O raporda vaka Adnan Oktar o dönem 32 yaşındaydı, annesiyle yaşayan, lise yıllarından sonra içine kapanmış, yalnızlığı seven, saçlarını ortadan ayıran bir üniversite öğrencisi olarak tarif edilmişti. Yine rapora göre, Oktar'ın gündelik görevlerini yerine getiremediği, okulda hiçbir sınavına girmediği anlatılırken, hafızasının çok güçlü olduğuna dikkat çekildi, mehdilik hezeyanından bahsedildi. Taburcu olduktan sonra yazdığı kitaplar da o rapora girdi. Oktar'ın tedavi sürecinde hezeyanlarında değişiklik olmadığı söylendi.
"A9 TV'DE BENİ ÇOK ELEŞTİRDİ"
Adnan Oktar' ın akıl hastanesindeki tedavi sürecinin üzerinden tam 31 yıl geçti. Oktar'ı o dönemde gözlemleyen psikiyatrist Sefa Saygılı'nın bugünkü görev yeri ise Adli Tıp Kurumu Gözlem Dairesi üyesi. Operasyon sonrası tutuklanan Oktar'ın yine akıl sağlığı raporu istenirse Oktar'la Sefa Saygılı 31 yıl sonra yeniden karşı karşıya gelecek. Saygılı bu durum için şunları söyledi:
"Paranoya teşhisi koyduğum için kendi televizyonunda beni çok eleştirdi ama üstüme çok gelemedi. Hekim arkadaşlarımdan akıl sağlığı yerinde raporu almış. Televizyonda gördüğünüz gibi bugün de akıl sağlığı yerinde. Yine rapor istenirse hasta hekim ilişkisi içinde normal görevimizi yapacağız. Olağanüstü birşey değil yani, bu şekilde çok kimselerle görüştük."
"ZİNCİR BAĞLAMADIK, DELİ GÖMLEĞİ GİYDİRMEDİK"
Saygılı son olarak Oktar'ın son ifadesinde akıl hastanesi döneminde ayağına zincir bağlandığı iddiasını yalanlayarak, "Kesinlikle böyle bir şey yok. Kendisi düşünce suçlusuydu, diğer hastalar gibi cinayet suçu işlememişti, zararsız, şiddet eğilimi yoktu. Deli gömleği diye bilinen gömleği bile giydirmedik" şeklinde konuştu.